pınar karşıyaka'ya tarihinin en başarılı dönemlerinden birini yaşatan basketbol antrenörü. lig şampiyonluğu, türkiye kupası, cumhurbaşkanlığı kupası, eurochallenge final, eurocup çeyrek final, euroleague gibi inanılmaz işler başardı dört sezonda.
kenardaki duruşunu ve underdog takımlarla kazandığı başarıları diego simeone'ye benzetiyorum.
kafasındaki sistem ve 12 kişilik kadronun halâ oluşmadığını 12 dev adam başlığında uzun uzadıya yazmıştım. ayrıca wilbekin ile ersan-cedi uyumsuzluğunun da bağıra bağıra geldiğini açıklamıştım. 2 konuda da haklı çıkmışım. wilbekin ve ersan'ın kampa geç katıldıkları için oynanan setleri karıştırdıklarını söylemiş. kadrodan 2 sporcu çıkartma noktasında da , çin'de 23-27 ağustos arasında yapılacak atlas challenge turnuvası'nı işaret etmiş. dünya kupası'na neredeyse 1 hafta kalmışken senegal, ürdün, venezuela, porto riko, yunanistan, çin ve dominik cumhuriyeti gibi takımlarla hazırlık maçları yapmanın yorgunluktan başka bir şey getireceğini sanmıyorum. bu turnuvanın bitişi olan 27 ağustos'ta kimlerin kadrodan çıkartılacağını öğrenebileceğiz.
röportajda semih'i övmüş de övmüş. yahu, kronik sakatlıkları bulunan, zamanında vasat üstü, şimdilerde vasat altında bocalayan 33 yaşındaki pivottan beklentiyi bu kadar yukarıya çıkartmak olumsuz sonuçlanacak; burası çok net değil mi? "tolga geçim keşke aramızda olsaydı" dedikten sonra ömer ve enes gibi mevcut durumda milli takıma dahil edilebilecek ama basketbol dışı nedenlerle kadroya çağrılmayan yıldız pivotlar hakkında tek kelime etmemiş. kadroda bulunan 22-23 yaşlarındaki sporculara da halâ genç diyor. cedi ve furkan'ın henüz 17 yaşında alt yaş gruplarıyla dünya şampiyonu olduklarını kendilerine 20 yaşında a milli takımda "süre vererek" öğrenebilmiş bir koç olarak ufuk sarıca, takımdaki melih, semih, sertaç gibi oldukça yetersiz oyuncuları göre göre kime genç dendiğini unutmuşa benziyor. ege ile ilgili de galatasaray'da çok az top kullandığını söylemiş. e madem kulüp takımında kendisini gösteremiyor, hazırlık maçlarında neden yanında oturtup çük kadar süre verdin çocuğa? röportajı yapan nebil evren de bunları soramamış, "güveniyoruz, arkanızdayız" goy goyuna gömülmüş. sarıca'nın koç olarak yeterli olmadığını, vitrin yüzü olarak hidayet'ten bile daha çok iş yapacağını yıllar önce söylemiş biri olarak yanılmadığım için üzülüyorum.
"takımında süre alan, karar veren oyuncu sayımız az" da demiş. kadroyu gözümün önüne getirince, sarıca'nın istediği gibi topa hükmetme arzusundaki sporcularımızı yazayım: furkan, cedi, ersan, wilbekin ve yer yer melih (topa hükmetme gibi değil de, "ben sabit olayım, top elime gelsin, canım isterse pozisyonu bitireyim" gibi). 12 kişiye düşürülecek kadroda en az 5 oyuncu topu eline isteyen, oyunu kendisinin kurmasını bekleyen, karar alma noktasında -eğer koçu da isterse- oyunun içinde fark yaratma arzusu güden sporcular. herhalde sarıca, kadronun tamamının topu elinde isteyen sporculardan kurulmasını istiyor (evet, aynı amerika gibi). furkan, cedi ve ersan'ın topu yönlendirme ve set kurulurken temel işleri halletmesi zaten takımdan beklenen bir şey. bir de devşirme olarak wilbekin var. hadi, işimiz melih'e kaldı diyelim; o da bu işi yapabilir (bari topu yönlendirebilsin artık, di' mi?). daha ne bekliyor sarıca, ben anlamadım. bu yorumu ben "içi dolu gibi gözüken bir şeyler söyleyeyim. nasıl olsa beni dinleyecak olan azdır, arada kaynar gider, ben de dolu dolu konuşmuş gibi görünürüm" amacına uygun görüyorum. hidayet de sporcuyken böyle açıklamaları çok yapardı. sarıca'nın koçluk yolu tamamlandığında, kendisini federasyonda ya da külliye'de görmek istediğini bile çıkartabilirim buradan ama şimdiden kötü niyetli bakmayayım olaya ("niyet okuma hemen sen de" diyecek olanları paragrafın başındaki cümlesini yorumlamaya davet ediyorum).
son röportajında bu dünya kupası'ndaki amacımızın "en fazla" çeyrek final olduğunu hissettirdi bana. "madalya almak şart değil" gibi oldukça kötü bir cümle bile ağzından döküldüğüne göre (bunu altyapılar için demiş, evet ama a takım için de şu anda farklı düşündüğünü sanmıyorum), çeyrek final hedefinden ötesini göremeyen bir aklın yöneteceği a milli basketbol takımına hazır olmakta fayda var. cedi'nin birkaç gün önceki röportajında güzel güzel "maç maç düşünüp konsantrasyonu böyle yukarı çekeceğiz. maçları geçtikçe önümüze daha net bakabiliriz" açıklaması kefenin bir tarafında umut dağıtırken, diğerinde sarıca'nın "ikinci turda yunanistan’ı yenersek çeyrek finale yükseliriz. bu bence büyük başarı olur" demeci dümdüz bir hayal kırıklığı havası pompalıyor. umarım sahaya çıkacak olan aslan parçaları sarıca'nın bu küçük beklentisini dünya kupası'nın en iyi 2 takımından biri olmayı başararak darmaduman eder.
12 kişilik nihai kadro haftaya bugün açıklanır bence. sakatlık belası yaşamadan kadro açıklamasını duymamızı diliyorum odin'den. sonrasında da, 1 eylül'deki japonya maçına kadar heyecandan ölme hissiyatı damarlarımızda akmaya başlar.