1. okulda öğrendiklerinin yüzde 99'unu sahada kullanamayan kişi. ilk 6 ay-1 sene kesinlikle şirketin amelesinden başka bir şey değildir. Ne bir sikten anlar ne verilen görevi beğenir. Mesela ben meslekte çok yeniyim adamlar dayıyorlar dökümanı, excel'i noldu lan bana ben niye okudum şekli geziyorum. bu ülkede mezun olur olmaz istediğin alanda iş bulma imkanın zaten yok. Ben benim gibi ytü'den mezun arkadaşlarıma bakıyorum çoğu proje mühendisi ya da satış pozisyonundalar ilk senelerinde. Çünkü ciddi tecrübe gerektirmeyen ve kısa sürede yeni mezunu iş görebilir pozisyona getirebileceğin pozisyonlar bunlar. Okullarda zaten, makine mühendisliği için konşuyorum, çizim üzerine ciddi bir eğitim verilmediğinden mezun olan Solid'i, Nx'i başlangıç-orta seviyede kullanabiliyor. (NX, Catia okullarda yok piyasada bok. E koysanıza müfredata aq) E seni niye tasarıma alsın başvurduğun firma? Arge için donanımsızsın henüz. Üretim için işçiye çobanlık yapacak kaşarlığın henüz yok haliyle ilk 1-2 sene kendilerini dışarıdan geliştirmek zorunda kalıyorlar. Tabi istisnalar, idealist öğrenciler var ama mühendislik mezunlarının yüzde 90'ından fazlası eşeğin siki kadar geniş müfredattan herhangi bir speciality çıkaramayıp kendilerini piyasada bulmak durumunda kalıyorlar. Ben mezun olduğunda şunu şunu yapıcam diyen max 10 tane mühendise denk gelmişimdir. Diğerleri hele bir çalışmaya başlayalım da allah kerim kafasında. Mühendisliklerde müfredat o kadar geniş ki herhangi bir alanda uzmanlaşamıyorsun, yüksek lisans yapsan o kadar dar bir alanda yüksek yapacaksın ki o alanda iş bulamayacaksın. Bir kaç ülke harici dünyada mühendislik eğitimi baştan aşağı rezil durumda. fakültelerin yarısı kapatılıp öğrenciler başka bölümlere dağıtılmalı çok acilinden.
    #272654 Sabbracadabra | 3 yıl önce
    0unvan 
  2. Toplum ortalamasından ayrılan bir kafaya sahip insan.

    (bkz: )
    #44829 Keltox | 8 yıl önce
    0unvan 
  3. bazıları "bi vida bile sıkamayan mühendis", "bir lehim bile yapamayan mühendis" diye veryansın eder ya...

    bu mevzunun tam tersini savunurdu benim eski müdürlerimden biri. iş gereği deneme vs yapmak için atölyeye inmemizi istemez, biz orda vakit geçirince kızar; "sizin işiniz bu değil, siz masanızda oturup formul falan geliştirmeli, teknoloji üretmelisiniz" derdi.

    he yavrum he, bizim çalıştığımız yer , bizler de her birimiz kaliforniya teknoloji enstitüsü mezunuyuz; her gün oturduğumuz yerden yeni teknolojiler üretiyoruz. masamızda otururken yaptığımız şeyler excell'de formul yazmaktan ve power point'te sunum hazırlamaktan ibaret değil.
    #163281 morgase | 5 yıl önce
    6unvan 
  4. temel bilimcilerin bulduğu veya geliştirdiği yöntemleri, toplumun ihtiyaçları için düzenleyen meslek erbabıdır. 4 temel dalı vardır. bunları; inşaat, makine, elektrik ve kimya olarak sayabiliriz kısaca. bu dört anadal kendi aralarında farklı dallara da bölünmüştür. detaylı bilgi isteyen itü'nün fakülte yapılanmalarına bakabilir.

    gazeteciliğin kalıbına 1 n daha ekleyerek 6n1k haline getirmiştir. o n ise; "ne kadar"dır. sıradan bir temel bilimci de bilir aslında; yük*yük kolu= kuvvet çarpı kuvvet kolu hesabını, ya da herhangi bir suya fosfat eklendiği taktirde orada alg patlaması yaşanacağını. ancak mühendis kişisi; kuvvet koluna ne kadar kadar ekleme yaparsan, ne kadar moment aktaracağını, ne kadar rotasyon yapacağını, ne kadar deplasman yapacağını, ne kadarlık bir kuvvette çökeceğini hesaplar. ya da ne kadar fosfat eklenirse, ne kadar alg patlaması yaşanacağını hesaplar. ayrımı buradadır.

    esas olarak "ne kadar" sorusuna verdiği cevapla tanımladıysak, birazda nasıl işlediğine bakmamız gerekli. günümüzün yanılgısı: mühendis civata sıkmalı, beton dökmeli, labda sidik tahlil etmeli, devreden akım geçiyor mu bir bakmalı, anlayışıdır. o civatayı sıkacak işçi, o betonu dökecek amele, o sidiği analiz edecek laboratuvar teknikeri, o akımı kontrol edecek bir teknisyen bulunur zaten, onların işi budur. çekirdekten yetişme algısıdır, mühendisin yeteneğini körelten. mühendisin orada bulunmasının temel sebebi verimliliktir. o civata zaten sıkılır, o beton zaten dökülür, o sidik zaten tahlil edilir, o devre zaten kontrol edilir. ama farzı misal veriyorum; çevre ve şehircilik bakanlığı 2020 birim fiyatları kitabına göre c 25/30 betonun bir m^3'ü 253,63 tl +kdv'dir. bu fiyata nakliye, işçilik ve kar gibi bedeller dahildir. kdv hariç;bir m^3 betonu 254 liraya mal ediyorsanız zararda, 252 liraya mal edip döküyorsanız kardasınız demektir. işte mühendislik burada ortaya çıkar. hangi koşullarda, hangi işçi grubuna, hangi saat diliminde ve hangi aletlerle imalatın en verimli şekilde yapılacağından mühendis sorumludur. hiçbir şeyden habersiz, çekirdekten yetişsin diyerek beton dökümünde sahada işçilerin başına "amele çavuşu" olarak diktiğniz mühendis az önce belirttiğim 253,63 tl'nin üzerine birde maaş zararı verir size.

    çekirdekten yetişsin diyerek ülkemizde teknoloji fakültesi denilen garabetler ortaya çıkartılmış, her tabela üniversitesinin ilk fakültesi mühendislik fakültesi olmuş, üniversite sınavında puanı dahi hesaplanmaması gereken 200.000'inci kişilerin bu fakültelere yerleştirilmiştir. bunun sonucunda da mühendis lakablı işçi sınıfı meydana gelmiştir. civata sıkan mühendis gibi anlayışlar yüzünden uzunca bir süre ülkemiz mühendisliğinden pek bir şey beklenmemesi çok normaldır.
    #178401 dsaqwe | 5 yıl önce
    0unvan 
  5. köken olarak arapça anlamına gelen kelimesinden gelmektedir. farsça ölçü, oran anlamına gelen, bir ölçü birimi olarak da bildiğimiz kelimesiyle de ilişkilidir. bu kökene göre "arazi ölçen" anlamına gelmektedir.
    #205996 mnemonic | 4 yıl önce
    0unvan