zamanında kendilerinden bir mıcke almış bulunduğum isveç menşeili, yemekleri pahalı olmasına rağmen güzel olan isveçli mobilya ve bilumum gereksiz (genelde) elektronik olmayan ev eşyası üreticisidir. satılan ürünlerin inanılmaz derecede kaliteli olduğu söylenemese de az alan işgal etmesi bakımından pratiktir.
şurda isveç'li youtuber, pewdiepie ikea'nın isveç'te düşük standartlarda bir üretici olarak bilindiğini, genelde öğrencilerin ya da yeni evli kişilerin ordan alışveriş yaptığını söylüyor.
kamprad cocuklugunu Agunnardy kasabasindaki Elmtardy isimli ciftlikte gecirdi.
kucuk yaslardan itibaren ticari bir deha gibi isler yapmaktaydi. toptan aldigi malzemeleri kâr elde edecek sekilde satmaya basladi. daha 17 yasinda isminin, soy isminin, cocuklugunun gectigi kasabanin ve ciftligin bas harflerini kullanarak "ikea" markasini yaratti.
ikea'nin mantigi soyle islemekte: satilacak urununun her bir parcasini baska ureticilerde uretmekte ve bunu en ucuz sekilde yapmaya calismaktadir. mesela bir masa satilacaksa, ayaklarini baska yer, masanin ust tarafini baska yere uretir.
urunlerinin parcali olarak satilmasi da hem yer kaplama konusunda onemli bir faktor hem de urunu alan musteri ona daha cok deger veriyor. cunku kurulumunu kendi yapmistir.
dunyanin 50'ye yakin ulkesinde magazasi bulunmakta. bunlarin cogu avrupa'da. bununla birlikte kuzey amerika'da ve avusturalya'da da magazasi var.
baslarda her ulkedeki urunleri ayni sekilde sergiledi. ama bu kadar farkli yasayis tarzlarina sahip insanin oldugu ulkelerde bu durum olumsuz sonuclar verdi. daha sonra buralardaki konseptleri tamamen ulke insaninin yasam sekilleri goz onune alinarak tekrar dizayn edildi.
turkiye pazarina 2005 yilinda giren ikea, ilk magazasini istanbul'un umraniye ilcesinde acti.
su an turkiye'de 5 ikea magazasi vardir. istanbul'da 2 tane (umraniye, bayrampasa), izmir, bursa ve ankara'da.
yemek konsepti de ikea'nin uzerinde durdugu bir konudur. musterilerin zihninde bir aidiyet hissi yaratmasi acisindan magazalarinda yemek kismi da bulunmaktadir. boylece magazaya alisveris yapmaya gelmis olan ya da onceden ikea'da alisveris yapmis ama sadece yemek yemek icin ugramis olan musterilerin vakitlerinin daha cogunu gecirmesini saglar.
yani oraya alisveris yapmak yerine isvec kofte yemek icin gelmis olan bir musteri, gelmisken birkac sey bakayim der. sonunda da bir seyler alip cikar. ya da alisverise gelmis bir musteri de hem yorgunlugunu atmak icin hem de baska yerde yiyene kadar surada yiyeyim der ve bu sayede isvec kofteden 2 tabak satmis olur.
dunyadaki diger magazalarda uygulaniyor mu bilmiyorum ama turkiye'deki magazalarda posetler 10 ile 20 kurusa satiliyor. hem dogayi koruyor hem de sosyal sorumluluk projelerine destek veriliyor.
son olarak: "ikea, evinizin her şeyi"
edit: calisanlara da degineyim. ikea eleman ihtiyacini iceriden halletmektedir. yani magazadaki her eleman sadece satis temsilcisi degildir. ama bir birimin onemli bir ismi ayni zamanda satis temsilcisi de olur. bu da hiyerarsik anlamda calisanlar arasindaki farki ortadan kaldirir. takim ruhunu daha uste cikarir ve calisanlar arasindaki bagi kuvvetlendirir.
edit 2: bir konuda urunlere verilen isimler. Ingvar Kamprad milliyetci bir adam olacak ki, magazasinda satilan urunlere kuzey avrupa ulkelerinin sehirlerinin, ilcelerinin, koylerinin ismini vermistir. yani malmö isminde bir tabak yok. orasi isvec'in bir sehri.*
edit 3: yazdikca yazasim geldi. bir baska konu da kataloglari. dunyada en fazla basimi yapilan urunun ikea katalogunu oldugu dusunuluyor. bu da incilden bile cok basildigini gosteriyor.
Her yeni ürün alıp eve geldiğimde, türkiyeli bir tüketici olarak "acaba eksik parçası çıkar mı, vidaları tam mı, katalog doğru mu, tersten montaj mı yaptım acaba" gerilimi yaşadığım firma. Hayır şimdiye kadar kötü bir tecrübem de olmadı ama malum, türk olarak kazıklamaya nasıl alıştıysam artık...
istediğiniz ürüne ulaşabilmeniz için sizi alakanız olan ya da olmayan her bölümden geçiren mağaza zinciri.
sanırım bu bir strateji. oysaki sadece bir çorba kepçesine ulaşmaktı amacım. eve döndüğümde "bunu niye almışım, ama bundan var ki bende neden almışım bunu, yauu bunu aldım ama acaba ne işe yarıyor..." gibilerinden iç konuşmalar yaşamama sebep olmuştur.
ergonominin kitabını yazan mobilya üreticisi. ikea mobilyasını kimi güzel bulur kimi çirkin. kimine göre ucuzdur kimine göre pahalı. ama şu bir gerçek ki ikea'nın mobilyası rahattır. tasarımında estetiğinden çok kullanıcının konforu gözetilir. en beğenmediğiniz en eften püften mobilyası bile öyledir. satılan diğer ıvır zıvır için bir şey diyemem. ama mobilyaları iyidir.
En sevdiğim ürünü kallax 8 bölmeli raf ünitesi olan mobilyacı. Bu kallaxlar çok tatlı kitaplık oluyor. Geniş kocamanlar. Her boy sığıyor neredeyse. Yan veya dik koyabiliyorsunuz. Tezgah önü, masa arkası, koltuk yanı, TV altı, duvar dibi vs her yere bir şekilde sığıyor. Eskiden yeşili vardı onu artık üretmiyorlarmış. Yeni favorim sarısı. Beyaz, gri ve diğer farklı renk seçenekleri var. Uygun da sayılır. (Geçen sene baya iyiydi de şu ara artmış fiyatları)
yeni geliştirdikleri "thisables" projesi ile engelli kişilerin mobilya kullanımını çok daha kolay hâle dönüştürmeyi başaran bir mobilya şirketi.
nedir bu thisables?
ikea israil'in geliştirdiği; 3d yazıcı ile basılan toplam 13 farklı tasarımı içeren bir projedir.
peki bu tasarımlar nelerdir?
► cam tampon: camlı bir bölgeye yapıştırılır; yanlışlıkla çarpma tehlikesini yok eder. ( glass bumper ) ► kanepe asansörü: kanepenin ayaklarına takılır; daha rahat kalkmayı sağlar. ( couch lift )
daha kolay anlaşılabilmesi sebebi ile özet geçtim. buradan , tasarımların tamamına göz atabilirsiniz.
evimde var ikea'dan alınmış eşyalar. hepsini severek aldım ve kullanıyorum. öncelikle basit tasarımları hoşuma gidiyor. "beni kullanma, uzak dur, façamı bozma" diye bağırmıyor ikea eşyası. günlük kullanım için ideal. ayrıca beğendiğin tek bir parçayı alabildiğin az sayıda yerden biri. hiç bir şekilde bütün bir takım almaya zorlanmıyor insan orada. tek bir masa, üç tane sandalye, bir kitaplık, bir büfe alınabiliyor ikea'dan. diğer mobilyacılara gittiğinde ise adam sana bir yemek masasının yanında en az altı iskemle, bir büfe bir de gümüşlük* satmaya çalışıyor. sonunda da elde edilen hiç yaşanmışlığı olmayan, mobilya mağazası gibi tıkış tıkış evler. bir de şu var ki ikea eşyası ne kadar ucuz, eften püften, hatta çirkin görünüşlü olursa olsun ergonomik. oturma mobilyası özellikle insan vücudunu doğru noktalardan destekleyerek taşıyor. yeni yeni bizde de yapılmaya başlanan ikea benzeri modern ve çakma mobilyalarda ise aynı rahatlık yok bu bir gerçek. kendi başıma gidip koca altı çekmeceli şifonyeri raftan ellerimle alıp bagajda eve getirebiliyorum. kendi başıma montajını da yapabiliyorum. kurulum broşürü gayet ayrıntılı, ambalajdan eksik parça çıkmıyor. kayseri'den sipariş verip 45 gün teslimat 3 gün de montaj için beklediğim eşya da ikea'dan hallice değil. netice itibariyle hepsi sunta. masif ahşap alacak gücüm olmadığı sürece değişen bir şey yok. arada bir giderek, ufak parçalar alarak hayatıma ortak ettim ikea eşyalarını. dolar patladıktan sonra eskisi gibi fiyat avantajı kalmadı ama yine de piyasanın üstüne çıkmadığı sürece tercih ederim.
En büyük artısı hızı. Mobilyacilar bazi stok ve mailyet sebepleriyle sattıkları ürün gamının %85'i ni stok olarak tutmaz. Ne demek bu, bazi hizli satam ürünler haricinde showroomdakiler hariç ellerinde ürün yoktur. Siz sipariş edersiniz onlar fabrikaya sipariş geçerler, fabrika üretim planına sokar, derken ürünün size gelmesi 30-40 günü bulur.
Ama ikea böyle değil, sanrım ürün gamının tamami (alti çizili) en az 1 ay stoklu. Ikea mağazalarını düşünün, o dönüm dönüm arazi üzerindeki tüm ürünlerin hepsinden kacar tane stok var. Bu demen oluyor ki bi o kadar da stok alanları var.
Zaten en alt katlarda raflari görüyoruz ama kastettiğim orasi değil, sizin benim giremedigimiz baska stok alanları da var. Sonuç olarak magazada gördüğünüz ürünü anında alabileceğiniz tek mobilya mağazası
Ürünleri kaliteli gibi görünmekle birlikte dayanıksızdır. Türk insanına pek uymaz. Çünkü ikea'dan aldığınız ürünü kendiniz kurmak zorundasınız. Bizim millet, parasını verdiği şey için üstüne emek harcamak istemez.
Şubesi olan bütün şehirlerdeki hemen her evde Ikea'dan alınma ayakkabı kerataları kullanılır. Ülkem insanının gelir seviyesi, kurcalama merakı kadar yüksek olmadığı için, gitmişken elimiz boş dönmeyelim diye birbirinden alakasız iki ana ürünle eve dönülür: ayakkabı keratası, isveç köftesi
her yıl basılan incil'den daha fazla katalog bastıran mobilya devi. ortalama 200 milyon katalog bastırıyorlar.
benim için ifade etiği şey ise bardaktır. öğrenci evinden tutun da benim diyen zenginin evinde bile bu adamların romanya'da ürettirdiği bardağa denk gelmeniz mümkündür.
isveç köftesine bayıldığım mağazadır. tatlıları atıştırmalıkları falan da oldukça güzeldir. ana konsepti yemek olmayan bir markanın yemekte bu kadar iyi olması enteresan.
Saksı alıyorum genelde. Bir de böyle evde ufak tefek cinayetler işleyeceğim zaman gidiyorum. Düşününce o karmaşada ben nasıl rahatlıyorum bilmiyorum ama çıkışta böyle kuş gibi hafif oluyorum. Orkideler güzel oluyorlar, mevsimi gelince mutlaka alın.
kasasında ve çıkış kapısında güvenlik alarmı olmayan, kasiyere sorulduğunda ; Ingvar Kamprad müşterilerine sonsuz güven duymaktadır denilen mobilya mağazasıdır.
Not: Yanlışlıkla sarımsak ezici alıp evde fark ettikten sonra ödeme yapmaya gittiğimiz sırada öğrendimiz bilgi.
Labirent hissi veren fakat sıkılan müşterileri için kestirme yollar da içeren mağazalara sahip marka. Ayrıca adı farklı şekillerde telaffuz edilmektedir. Yazıldığı gibi okunurken çoğunlukla aykea şeklinde de okunur