bir otobüse terminalinde bulup bulabileceğiniz en sıradan besin maddesidir. her yörenin lokumu meşhurdur kendi çapında. yediklerim arasında en iyisi safranbolu'daki lokumlar idi. :>
lokumun mucidi hacıbekirdir.www.hacibekir.com/... halen de en iyisi bu müessese tarafından üretilir. damla sakızlı, sade, güllü lokumlar en eskileridir. zaman içinde çeşitli aromalar ve fındık fıstık gibi kuru yemişler katılarak çeşitler zenginleşmiştir.
bizim orda lokum denen bir hamur işi var. ekmek hamuru yufka gibi değil de pizza hamuru kalınlığında açılır. içine bolca tarçın, yenibahar serpilir. bir de iri kıyılmış ceviz. sonra rulo yapılıp fırına atılır. bir tür cevizli ekmek. adı lokumdur.
en overrated tatlılardan biridir. geçen gavurun tekine sordum eleman turkish delight turkish delight diye dolanıyor etrafta dedim aga mal mısın mk ülkende hiç mi tatlı bir şey görmedin yemedin tabi bunları yumuşatarak söyledim yok dedi benimkisi başka bir tutku cevizli seviyorum. iyi dedim bok ye. enteresan yani.
deneme yanılmayla bulduğum ve tattırdığım herkesçe beğenilen limonlu bir tarifini aşağıda paylaşıyorum.
malzemeler:
2 litre su
920 gram toz şeker
300 gram nişasta
4 çay kaşığı kabartma tozu (krem tartar yerine kullanılabilir, 1 çay kaşığı krem tartar=1,5 çay kaşığı kabartma tozu)
150ml limon suyu
1 limonun kabuğu
bir paket hindistan cevizi
yapılışı:
şekerin tamamını tencereye boşaltıp üzerine 1,2 litre su ekliyoruz. eriyene kadar karıştırdıktan sonra altını yakıp 15 dakika boyunca karıştırmadan orta ateşte kaynatıp şerbet elde ediyoruz. ardından kenara alıyoruz.
ikinci ve daha geniş bir tencereye nişastanın tamamını ve kabartma tozunu boşaltıyoruz. üzerine yavaşça su ekleyerek tel çırpıcıyla karıştırıyoruz. topaklanmaması için iyice çırpmaya özen gösterin. ardından limon suyu ve kabuklarını da ekleyip bir süre daha karıştırmaya devam edin.
geldik en zahmetli kısma. nişasta iyice karıştığında şerbeti üzerine ekleyin. kısık ateşte 1 saat boyunca sürekli olarak çırpma teliyle karıştırın. karıştırmazsanız hemen dibi tutuyor namussuzun.
1 saatin ardından evde hiç kullanmadığınız borcamın içini soğuk suyla ıslatıp veya yağlı pişirme kağıdı serip karışımı içine boşaltın. tozdan korumak için üzerini kağıt havluyla örtüp oda sıcaklığında soğumaya bırakın.
4 saatin ardından borcamı ters yüz edip kesme tahtasının üzerinde istediğiniz kalınlıkta dilimleyin. ele yapışmaması için lokumları hindistan cevizine bulayın.
Şimdilerde bol antep fıstıklı olanın tercih edildiği, çocukluğumda bayramların vazgeçilmez ikramı. Güllüsü lohusa şerbeti yanında, sadesi (aslında bi numarası olmayan, en ucuz olanı) nişan ve sünnet merasimlerinde, vefat edenin defin işlemlerinden sonra kabristan çıkışında, eşi doğum yapanın iş yerinde tezgah başında, tek tip asker kıyafeti misali iki bisküvi arasında ağız tatlandırırdı.
O bisküvi, lokumun ahretliği. Ayırırsan küser. İki tipi vardır, üç olmaz. Biri şimdi pötibör dediğimiz kare şekilli kenarları tırtıklı. Diğeri de iki ucu yuvarlak inci uzun formda üstü pütürlü daha koyu kahvemsi.
Kodaman dedeler, küflü çıkı nineler, şehirli amcalar teyzeler kahve yanında falan da yerler ama biz pek tadını bilmeyiz. Şöyle minicik küçücük olanları, rengârenkleri falan da oluyor, çifte kavrulmuş diyorlar, kaymaklı diyorlar. bize düşmez, pahalı bi şey demek ki. İçten içe pek keyiflendiğim de olur çocuk aklıyla, ninelerin takma dişleri birbirine yapışıp Ellerinde kaldığında.
Senede bir ya da iki kez bize de uğrar lokum sefası. Baba mal almaya istanbul’a gittiğinde beyaz kağıda sarılı hacıbekir kutusuyla döner evine. Paket bantla değil, Pamuk ipiyle bağlanır. Üzerine de bir dal sigara ebadında sert kartondan rulo tutacak takılır. Ali muhiddin hacıbekir’in logosu paket kağıdı üstünde değil, ipin ucunu pakete tutturan parlak etiketin üstündedir.
Yaklaşık 50 senelik anılarımdandır. Profiterol mü, o lokum mu diye sorma. Fukaraydık, ama keyifle yaşadık zamanında.