ikinci dünya savaşı yıllarında filistin bölgesinde bulunan yahudilere epey yardım etmiş olan lider. hatta yahudilerin devrimci birlikler kurmasına da yardım etmiş.
ama ikinci dünya savaşı'ndan sonra israil kendisine müttefik olarak abd'yi seçince, sscb'de yahudi karşıtı kampanya başlatmış. tıpkı hitler gibi "yahudiler birer parazitten farksız." deyip yahudileri sibirya'ya sürmüş.
sürdüğü yer de tam rusya-çin sınırında. adam ne kadar kinlendiyse artık.
hakkında çok şey yazılıp söylenebilir ama hakkında yapılan en haksız eleştirilerden birisi aslında gayet makyavelist bir şekilde imzalanmış olan 1939 alman-sovyet saldırmazlık paktını imzalamış olmasıdır. aslında, bu pakt iki tarafında işine gelen gayet zekice bir antlaşmaydı. hitler, işgal edeceği ülkelerle savaşırken sovyetlerin saldırmayacağı garantisini alıyor, stalin ise iki kapitalist bloğu birbirine kırdırmanın hesaplarını yapıyordu. bu antlaşmaya çok güvenip elini kolunu bağladığı eleştirisi de anlamsızdır çünkü ne hitler ne de stalin birbirine güveniyordu iki tarafta önce hangisinin antlaşmayı bozacağı konusunda tedirgin oluyorlardı fakat yine de stalin saldırıya karşı hazırlıksız yakanlanmıştı çünkü hitler'in ingiltere ile savaşını bitirmeden sscb'ye saldırmayacağını ve iki cephede aynı anda savaşamayacağını düşünüyor ve hesaplarını buna göre yapıyordu. ona göre, naziler ile savaşacağı tarih 1942 ya da 1943'tü ancak harekat 1941 yılında gerçekleşti. hitler'de bu harekatı boşuna yapmadı ona göre saldırıyı başlattıktan sonra ingiltere teslim olacak ve abd savaşa ideolojik nedenlerden dolayı sscb'nin yanında savaşta yer almayacaktı. hitler'in sovyetlere saldırma cesaretini de ekim 1940'ta molotov ile berlin'de yaptığı görüşmede, ''ingiliz imparatorluğunun yakın zamanda dağılacağını ve bu pastadan düşen payların sovyetler ile almanya arasında nasıl dağıtılacağını'' söylerken, molotov'un bu kolonilerin paylaşımıyla hiç ilgilenmeyip ısrarla hitler'e romanya ve doğu genişlemesi hakkında soru sormasıdır. bundan dolayı da hitler, sovyetlerin düşündüğü kadar tehlikeli olmadığını ve doğu seferinin sovyetler'i endişelendirdiği çıkarımını yapmıştır. liberallerin bu paktı da hitlerle ortaklık şeklinde eleştirmesi bana göre sahtekarlıktır. stalin, batı liderlerinin aksine hiçbir zaman hitlerle yan yana gelmemiştir aynı zamanda 1936 yılında nazi almanyasında gerçekleşen olimpiyatlara günümüzde nato'yu oluşturan ülkeler boy boy nazi selamları ile katılırken sscb bu turnuvaya katılmamıştır.
stalin, bana göre kendi döneminin siyasetçileri ve diğer sovyet liderlerine göre daha zeki bir adamdır aynı zamanda diğer sovyet liderleri gibi entel değildir toplumun alt tabakasından kendi çabalarıyla yükselmiş birisidir. sonuna kadar da realisttir, solcularda genellikle görülen romantikliğin zerresi yoktur. belki de bu zekası ve insani duygularının azlığı birleşince insani yönünden tartışmalı ama devlet açısından faydalı olan kalkınma hamlelerini başlatmıştır. zaten, karısına, oğluna ve yıllarca beraber olduğu devrimci arkadaşlarına ( buharin, kamenev, zinovyev, tomski vs.. )acımayan adam makineden farksız olarak gördüğü halkına mı acıyacaktı? fakat, günümüzde bazı siyaset yorumcuları devrim kadrosunu tabiri caizse deşmesinin aslında dolaylı olarak sscb'nin de sonunu getiren bir etmen olduğunu tartışırlar.
Paranoyaklığı yüzünden en yakınları bile odasına girmeye cesaret edememiş, bu yüzden de kendi sidiğinde boğularak ölmüş diktatör, cani bir herif. Daha erken ölmemiş olması yazık aslında. Çakma komünistler pek bir sever kendisini.