Askerde, yarımının içine kurufasulye pilav konduğunu gördüm.
Askerde mantık yok derler ama bunun mantıklı bir açıklaması var tabi. Nezaretteki adama yemek yiyecek alet edevat verilmediği için (pıçakla ranzaya adını kazımasın, çatalla tünel kazmasın, kaşıkla adam yaralamasın vs), ne yemek çıkarsa ekmek içinde veriliyordu.
beyaz ekmeksiz yaşamın mümkün görünmediği ülke topraklarında katık olabilecek her şey ile yapılabilen ara. fakirlikten kırılan ve farklı tatlara açık olsa da olamayan bizler, en azından lezzetli bir şeyler yiyormuş havasına girebilmek için ekmeğin arasına cips kıstırır, onu yeriz. gözlerimizi kapatıp baharatlı meksika tatlarının ağzımızda pamuk gibi yayılışını hayal ederiz cips dişlerimizin arasında kıtır kıtır ederken. camın ardında dönen tavuğa ekmek banan kemal sunal'dan daha şanslıyızdır bazen. ama artık cips de ateş pahası, değmez mide yanmasına. yine de tüm ekmek aralarının püf noktası, beyaz ekmeksiz yapamayan türkiye'dir.
yüz yüze eğitim başladığından beri okuldaki yemek dışında karnım guruldadığında ev yemeklerine hasret bünyemin başvurduğu karnı doyurma yöntemlerinen birisi. ev yemeği yapmadığımdan değil, ancak o yemeği yaparken eşlik edecek kimse olmadığından yemeğe bindirdiğim asgari iştah ortadan kayboluyor ve yemek mundar olabiliyor. köy yerinde olsaydım 2 ay boyunca beslediğim biri anne [kezban] üçü yavru [oduncu, yüzbaşı, karaböcek] dört köpeğe bunları verebilir, iştahla yemek hazırlayabildim.
son zamanlarda ekmek arasında beyaz etle beraber beyaz lahana turşusunun iyi gittiğini fark ettim. herhâlde ekmek arasında yerken çıkardığı ses, hoşuma gidiyor*.