Bir gün, bir anne konuştu; ağlayarak konuştu, ağlayarak isyan etti, bir şey değiştiremeyeceğini bile bile isyan etti. Sadece, bu olayın müsebbiblerine değil; dünyaya isyan etti ve dedi ki;
"Çok acı çekmiştir, keşke kurşunla öldürseydiniz."
Bunu dedi kadın, bunu dedi anne. Bir anne'ye bunu dedirttiniz, el ele, kol kola..Sizler unuttunuz tabii ama o anne unuttu mu acaba ? Unutabildi mi ? Hani sizin dininizde anaların ayağının altı cennetti ? Annelere cenneti lütfetmenize gerek yok; evlatlarını, canlarını almayın ellerinden yeter.
7 Sene oldu. Koca bir 7 sene. Sizlere çabuk geçti ama ya o anneye ?
çok küçüktü ismail. yaşayacağı kocaman bir hayat, hayırlı olacağı vatanı ve milleti vardı. kendisini gıyaben tanıma fırsatı buldum, onun eskişehir'de hocam dediği akademisyen arkadaşlardan. o hocam diyordu ama, onun ölümü öyle sarstı ki o doktor adaylarını, üç tanesi anadolu üniversitesi'ndeki görevlerinden aflarını istediler. nasıl bakacaklardı öğrencilerinin, ismail'in arkadaşlarının yüzüne ki? nasıl anlatabilirlerdi bunun olağan bir durum olduğunu. olağandışı ise bu çocuğa ilk tıbbi müdahele nasıl 20 gün sonra yapılabilirdi? nasıl 38 kocaman gün bu fidan yaşam savaşı verir ve ailesi 38 kere her gün yeniden ümitlenip tekrar tekrar ölebilirdi?
eskişehir mahkemeleri içişleri bakanlığını 707binlira civarı tazminat ödemeye mahkum etti ismail'in ailesine. ödendi mi? bilmiyorum.
ama bu çocuğun yüreğinin temizliği, aldığımız nefes oldu niğde'de, ali ismail korkmaz hatıra ormanı yapıldı.
unutulmasın dediler bu çocuk. sokakta kim oldukları belli olmayan insanların silahlarla darp ettiği bu çocuk unutulmasın dedi eskişehir, tepebaşı'ndaki atilla özer karikatürlü evin yanına heykelini diktiler.
çocukları oynayacaktı belki parkta ali ismail korkmaz'ın bir gün. olamadı ya bu, kadıköy belediyesi eski bir otoparkı, park yaptı ve adına da ali ismail korkmaz parkı dedi.
o sırat köprüsünden geçti gitti de, başkaları karşıdan karşıya geçebilsin, geçerken de bir rahmet okusunlar diye, hatay samandağı belediyesi, hemen ilçenin girişindeki köprüye onun adını verdi.
marş oldu ali ismail korkmaz. her maç adı anıldı, unutulmasın, unutturulamasın diye. "ali ismail korkmaz kim baba?" sorusunu soran ilk defa babasıyla maça gelmiş çocuğa gözler yaşlı anlatıldı. fenerbahçe taraftarını susturmak istediler, onlar susmadı. benim bile eleştirdiğim aziz yıldırım, çıktı bangır bangır, bu tezahüratı kimse engelleyemez! dedi.
ve başka ali ismail korkmazlar ölmesin de, okullarını bitirebilsinler diye, ailesi ali ismail korkmaz vakfı kurdu. yaşlıya, hayvanlara, sanatçılara, öğrencilere burs verdi. katledenlerden bazıları o yörenin esnafı olmasına karşın, "bu ülkede beş parmağın beşi bir değildir" diyerek de en çok da o yörenin esnafına yardım yaptı. insanlıktan nasibini almamış, alamamışlara, tokat gibi ders verdi.
bedenini öldürdünüz. peki ali ismail korkmaz'ı gerçekten öldürebildiniz mi?
İçimdeki en büyük yaralardan biri o güzel yüzlü çocuk. Yüzüne baktıkça yüzümü yere düşüren bir utanç, bir dostu, kardeşi kaybetmek gibi bir acı.
5 yıl olmuş, dile kolay, ailesine zulüm bir 5 yıl. Dayanılır mı ki bu acıya, bilmiyorum, bilmek istemiyorum. Bazı acıları bilmeyi hiç istemiyorum.
Ah be çocuk! yüzüne her baktığımda, ruhumu parçalara bölen yüreği aydınlık çocuk. Değişmedi sen gittiğinden beri buralar. "kavgan", "kavgamız" da yarım kaldı. gezindiğimiz yerlerde çiçekler açmıyor artık, o umut dolu şarkılar söylenmiyor. Gözyaşı kaldı geriye gazdan ve tozdan, gözlerimiz yaşlı kaldı...
Gezi eylemleri zamanında esnaf ve polisin darp ederek katlettiği 19 yaşındaki genç. Polis ve esnaftan gördüğü muamele yetmezmiş gibi kafa travması geçiren çocuğu gözlem altında tutmaksızın ilaç verip gönderen doktor da ölümünden sorumludur.
Esnafa 6 yıl, polise 7 ay hapis cezası uygun görülmüştür (nisanda dava sonuçlandı). Doktor ise halen görevine devam ediyor.
bugün tam 10 yıl oldu. yaşasaydı 29 yaşında olacaktı. hesabını soramadık ama soracağız. bugün olmasa yarın, yarın olmazsa bir gün.
"Gör, nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Herbiri vazgeçilmez cihan parçası. Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun ?"
Nedense Gezi eylemleri sırasında ölenler arasında en çok üzüldüğüm kişi. Belki de o dönemde öğrenci olduğum için en çok empati kurduğum kişi olmasından dolayıdır. Fotoğrafına bakınca hala hüzün ve kızgınlık hissediyorum.