Selam sana ey yılları heba olan genç! www.youtube.com/... şu videoda ne kadar temiz, düzgün, kibar ve iyi biri olduğu belli olan güzel insan. bunun ölümünü bile karşıt görüş goygoyu yaparak servis etmişti basın. t: şubat 2015'de pkk tarafından katledilen üniversite öğrencisi.
bugün adalet yerini bulmuş, katili nurullah semo'ya ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmiştir. darısı başta rektör olmak üzere diğer bütün işbirlikçilere.
"Sahtekarlığın egemen olduğu yerde, gerçeği söylemek, devrimci bir eylemdir." demiş George Orwell. inşallah bu yazımı da çok sayıda insan okur. çağımız post truth çağı yani gerçek ötesi çağ. aslında bildiğiniz yalancılık işte. klasik yalancılıktan farkı şu: kitlelere sorgulamadan yalan haberleri vermek ve çarpıtma videoları/fotoğrafları medyadan pompalamak. aslında azıcık araştırma yapsak gerçek olanca ağırlığıyla ortada duruyor. ama yine de düzenin başını tutanlar rahatlıkla algı operasyonu yapabiliyor.
gelelim fırat çakıroğlu'na. baştan belirteyim; siyasi görüşü ne olursa olsun hiçbir gencimiz bu tarz kavgalarda ölmemeli. allah rahmet eylesin. ben de bu yazıyı fırat çakıroğlu'nu eleştirmekten ziyade fırat'ın ölümünden siyasi güç kazanmak isteyen siyasetçi trollerin halkı kandırmasını engellemek için yazıyorum. peki fırat nasıl öldü? fırat öldüğü sırada ülkü ocaklarının ege üniversitesi sorumlusuydu. yani öyle sıradan bir ülkücü öğrenci değil. üniversitenin en ağır reisi. ölümün yaşandığı günün çok öncesinde ülkücülerin birkaç yıldır süren bir rahatsızlığı var. ülkücülere göre 2013-2015 arasında pkk sempatizanı öğrenciler üniversitede çok aktiflermiş. ancak rektörlük, polis ve genel olarak devlet onlara göz yumuyormuş. devlet dediği de akp iktidarı ve tayyip erdoğan işte. kim bilir belki fırat ölmeseydi 2017 referandumunda hayır oyu verirdi. mhp'den istifa edip iyi partiye geçerdi.
2015'in başında kürt hareketine mensup öğrenciler "özgür gündem" adlı gazetenin standını açmışlar üniversitede. bu gazete hdp ve pkk'ya ideolojik yakınlığı olan bir gazete. bu doğru ancak yasal bir gazete. istediğiniz her gazete bayisinden alıp okuyabilirsiniz veya internet sitesine rahatlıkla erişebilirsiniz. ülkücüler, kürtçü öğrencilere diyor ki bu standı dağıtın. bu gazeteyi üniversiteye sokmayın. şimdi burada bir virgül koyup önemli bir noktaya değinelim. devletin veya çeşitli siyasal hareketlerin terör örgütleriyle aralarındaki en önemli fark yasallıktır. eğer sen karşı tarafı teröristlikle suçluyorsan ve kendini vatansever ilan ediyorsan o zaman yasadan, hukuktan şaşmayacaksın. herkes kendi hukukunu uygulamaya karar verirse memleket, vahşi batıdaki teksas'a döner. ülkücülerin genelinde de "devlet pasif duruyorsa biz bir şeyler yapalım." tavrı genel olarak var. e kardeşim o zaman sizin pkk'dan ne farkınız kalır? pkk'lılara sorsan onlar da "tc haklarımızı çiğniyor, o yüzden silahlı mücadele ediyoruz." diyor. yani herkes devleti, hukuku, anayasayı beğenmeyip kendi kanunlarını uygulamaya başlarsa işin sonu uçurumdur.
tekrar fırat çakıroğlu mevzusuna dönersek madem ege üniversitesindeki ülkücü öğrenciler bu gazeteden rahatsız o zaman rektörlüğe şikayet edersin. polise haber verirsin. savcılığa suç duyurusunda bulunursun. gazeteyi mahkemeye verirsin. buna benzer bir sürü yasal hakların varsa kullanacaksın. sonuç alsan da almasan da yasal sınırların dışına çıkmayacaksın.
her neyse gelelim 20 şubat 2015'e. kimisi ege öğrencisi kimisi dışarıdan gelmiş 100 kişilik ülkücü bir grup, üniversiteyi basıyor. standı dağıtıyor. kürtçü öğrencilere saldırıyor. grubun en başını çeken öğrencilerden biri de maalesef fırat. videolarda açıkça görülüyor ki ülkücü grup boş da gelmemiş. sopa, satır, pala, bıçak falan var çoğunda. fırat'ın elinde de sopa veya pala gibi bir şey var. bence sopa. hayatın olağan akışında etki, tepkiyi doğrur. haliyle gazete standının başındaki öğrenciler ve onları destekleyen arkadaşları toplanıp karşılık veriyor.
yani kavgayı başlatan ülkücüler. satırla, bıçakla, sopayla ve 100 kişilik grupla mekan basan da ülkücü öğrenciler. bbc muhabiri, Ülkü Ocakları İzmir Başkanı Bilgehan Ağbaba ile röportaj yaparken ülkücüler satırla, sopayla saldırmış bunun aslı var mı diye başkana soruyor. başkanın cevabı trajikomik: "Dosya gizli olduğu için görüntüler görünmüyor. Biz de bilgiye sahip olamıyoruz. Sorduk arkadaşlara ama olayın heyecanıyla kimse hatırlamıyor." allah allah? ege üniversitesini kazanacak zekada onlarca ülkücü üniversite öğrencisi var olayın içinde ama ne hikmetse kimse bir şey hatırlamıyor!? yersen.
fırat'ın ölüm anına gelirsek. ülkücüler kalabalık ve elleri dolu olduğundan, kürtçü öğrencileri kovalıyorlar. o esnada kürt öğrencilerden nurullah semo, kantinlerden birine giriyor. fırat da onu görüp arkasından kantine dalıyor. dalma güzel kardeşim niye dalıyorsun? ya öleceksin ya da öldürüleceksin. ikisi de kötü. kantin içinde nurullah semo, fırat'ı bacağından ve karnından galiba bıçakla yaralıyor. bizzat ülkücü öğrencilerin beyanına göre fırat'ı kanlar içinde gören arkadaşları 112'yi arıyor ama ambulans 45 dakika sonra geliyor. yani fırat doğrudan kavga sırasında değil, ambulansı beklerken kan kaybından ölüyor. onu öldüren nurullah semo rastgele mi vurdu fırat'ın bacağına yoksa özellikle göğsüne/kalbine vurmaktan kaçındı mı bilmiyoruz. çünkü kantinin kamera kayıtlarının tutulduğu harddiskte sorun varmış. görüntü kayıtlarına ulaşılamamış. emniyetten yapılan açıklama bu. ayrıca polis de olayların sonuna doğru kampüse geliyor. başta piyasada yoklar.
şimdi biz de hep beraber soralım:
1- dava dosyasına akp hükümeti neden gizlilik kararı koydurttu? hayırdır? işin içinde devlet sırrı mı var? ne bilgi varsa paylaşın kamuoyuyla. biz de ona göre daha doğru yorum yapalım.
2- en önemli delil olan kantin içi bıçaklanma anının kamera görüntüleri nerede? güya kameranın kayıt yaptığı harddisk çok tahrif olmuş da okunamıyormuş. üniversitedeki bütün kamera sistemleri sağlam da bir tek kantindeki mi çürük çıktı yani? neden o görüntülere ulaşmamızı istemiyorsunuz? halka yutturulan yalanların ortaya çıkmasından mı korkuyorsunuz?
3- ambulans ve polis neden o kadar fazla gecikiyor? acaba karşılıklı birkaç gencin ölümü, birilerine siyasi çıkar mı sağlayacaktı?
yazının başını tekrar ederek bağlıyorum. allah rahmet eylesin ancak üzülerek söylüyorum ki su testisi, su yolunda kırılmış atasözüne uygun bir durum yaşanmış. yani biri yiğitçe durduğu yerde duruyordu da birisi gelip onu öldürmedi. bu olayda fırat'ın ve arkadaşlarının eylemini meşrulaştıran tek şey var. gerçekten de mücadele ettikleri karşı grupta pkk sempatizanı insanlar vardı. ancak dediğim gibi görüşü ne olursa olsun nefs-i müdafaa dışında şiddete başvuran herkes suça ortak olmuş olur.
Muhtemelen ölmeseydi başkasını öldürecek olan, ama kendisiyle aynı tıynette ancak karşıt görüşlü birisi tarafından öldürülen sözde üniversite öğrencisi.