bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
kişiye özel başlığımız oluyor, bir nevi bhz indeksi.
Kendi yazdıkları içinde kaybolan bir insan olduğumdan, köşemi böyle değerlendireyim dedim..
James Bond:
(bkz: from russia with love)
Denizaltı filmleri:
(bkz: u-571)
(bkz: the hunt for red october)
(bkz: k-19: the widowmaker)
(bkz: crimson tide)
(bkz: black sea)
(bkz: phantom)
(bkz: below)
Jack ryan sinema evreni:
(bkz: the sum of all fears)
(bkz: clear and present danger)
(bkz: the hunt for red october)
(bkz: patriot games)
(bkz: jack ryan shadow recruit)
Alien filmleri:
(bkz: alien)
(bkz: aliens)
(bkz: alien 3)
(bkz: alien resurrection)
(bkz: prometheus )
WWII
(bkz: battle of britain )
(bkz: battle of the bulge )
WWI
(bkz: paths of glory)
filmler:
(bkz: automata)
(bkz: the machine)
(bkz: john wick)
(bkz: the conversation )
(bkz: bridge of spies )
(bkz: the parallax view)
(bkz: riddick )
(bkz: riverworld)
(bkz: waterworld)
(bkz: conan the barbarian )
(bkz: captain america: civil war)
(bkz: ant-man)
(bkz: assassin's creed)
(bkz: fargo)
(bkz: shaun of the dead)
(bkz: blade runner)
(bkz: the chronicles of riddick)
(bkz: rogue one)
(bkz: bronyenosyets potyomkin)
(bkz: the hobbit the battle of the five armies)
(bkz: mega shark vs. giant octopus)
(bkz: wild card)
(bkz: the last witch hunter)
(bkz: inside job)
(bkz: the revenant)
(bkz: state of play)
(bkz: out of the furnace)
(bkz: munich)
(bkz: the ides of march)
(bkz: man som hatar kvinnor)
(bkz: star wars: episode vii - the force awakens)
(bkz: unbreakable)
(bkz: the departed)
(bkz: black mass)
(bkz: syriana)
(bkz: suicide squad)
(bkz: a walk among the tombstones)
(bkz: taken)
(bkz: homefront)
(bkz: furious 7)
(bkz: furious 6)
(bkz: contact)
(bkz: the 13th warrior)
(bkz: freddy vs jason)
(bkz: the 51st state)
(bkz: nightcrawler)
(bkz: the november man)
(bkz: 12 years a slave)
(bkz: burn after reading)
(bkz: sharknado)
(bkz: dredd)
(bkz: crash)
(bkz: pegasus vs. chimera)
(bkz: thx 1138)
(bkz: the martian)
hikayeler:
(bkz: the three horsemen of apocalypse)
(bkz: satan in the suburbs)
(bkz: the open window)
(bkz: the nightingale and the rose)
(bkz: an occurrence at owl creek bridge)
(bkz: nicodemus dodge and the skeleton)
(bkz: daniel orme)
(bkz: the tell-tale heart)
(bkz: the minister's black veil)
(bkz: the adventure of the german student)
(bkz: the disabled soldier)
albümler:
(bkz: warriors of the world)
(bkz: ...and justice for all)
(bkz: hail to england)
(bkz: a matter of life and death)
(bkz: highway to hell)
(bkz: the years of decay)
(bkz: brave new world)*
(bkz: clockwork angels)
(bkz: master of puppets)
(bkz: ride the lightning)
(bkz: rust in peace)
(bkz: the lord of steel)
(bkz: gods of war)
(bkz: countdown to extinction)
(bkz: dance of death)
(bkz: the final frontier)
(bkz: the triumph of steel)
dizi bölümleri:
(bkz: the proton transmogrification)
(bkz: the silver briefcase)
(bkz: patterns of force)
(bkz: introduction to teaching)
(bkz: digital estate planning)
(bkz: contemporary impressionists)
(bkz: foosball and nocturnal vigilantism)
(bkz: remedial chaos theory)
(bkz: competitive ecology)
(bkz: for a few paintballs more)
(bkz: a fistful of paintballs)
(bkz: critical film studies)
(bkz: advanced dungeons & dragons)
animasyon:
(bkz: batman the dark knight returns part 1)
(bkz: justice league the flashpoint paradox)
(bkz: superman doomsday)
bonus:
(bkz: yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek)
(bkz: william-adolphe bouguereau) -
İsveçte dosya paylaşımı resmi din olarak kabul edilmiş diye bir geyik okudum. Ctrl+c ve ctrl+v gizli sembolleriymiş hatta. Jedilik de din diye hatırlıyorum avusturalyada falan. Ne garip, bizim ülkenin %98inin dini imanı para mesela...
Esad bugün putin ile görüşmüş soçi'de, bizim reyiz de görüşecekti bugün putin'le, olay oldu. Görüşme sonrası esad dönüşte türk hava sahasını kullanmış. Esed idi, esad idi derken yıllardır bizden habersiz kuşun uçamadığı! orta doğuda iyice pasifize olduk. Zarrab davasıyla amerika da şantaja başlarsa seyreyle güldürüyü.
Dolar 4 olacak nerdeyse. Benzin kaç para, takip bile edemiyorum. Gerçi ben hep 100 liralık aldığım için dokunmuyor bana...
Gözünüz aydın bu arada, singapurdan inek ithalatına vergi sıfırlanmış. Bulgaristandan gelen samanlarla beslenen singapur ineğinin etinden ve sütünden mi faydalanacağız tam anlamadım ama olsun.
Baba perinçek artık inceden kafayı yemiş olsada mehmet perinçek rus arşivlerinden yaptığı çalışmalarla ermeni meselesi üzerine baya bir kaynak üretmişti. Akademisyen candan badem, perinçek'in kitaplarında kullandığı arşivlerdeki metinleri tam çevirmediğini, işine geldiği gibi çevirdiğini iddia etti dün kendi kanıtlarıyla. Buradan hareketle badem ermeni meselesi üzerine sevimsiz bir sonuca ulaşıyor. Dünden beri perinçekgillerden ses seda çıkmamasıda gerilimi yükseltiyor. Perinçek cevap verecek mi, verirse ne diyecek çok merak ediyorum açıkçası. İki gündür derdim bu.
Birde rasim ozan meselesi var ermeni meselesi yanında. Yalaya yalaya geldiği konumdan bir gecede indi. Konuyla ilgili bir detay da şu; boşnak yerine singapur dese idi acaba bu arkadaş, aynı hassasiyeti gösterir miydik? Sakso kutsalımız rok, yanlış yaptın...
Birde vahdettin'in ingiliz zırhlısı ile malta'ya topukladığı 17 kasımın 2. Dünya savaşına denk gelen senesinde, almanya polonya işgalinde yahudilere, gezerken fark edilebilmeleri için yakalarına yıldız şeklinde (yahudi yıldızı gibi bir tabir var mıydı?) amblem takma zorunluluğu getirir. Boşnaklardan, ermenilerden bahis oldu, yahudilere de değinmiş olalım... -
charles manson ölmüştü geçenlerde, california'daki hapishanede 83 yaşında. Sözlüğe yazacaktım, baktım başlığı yok. Zor geldi başlığı açmak, kaldı öyle. Sevmiyorum ilk girdiyi kısacık bilgiyle geçiştirmeyi bazı konularda, ukde bırakmayı öğrenmem lazım belkide. Manson 19 kasımda ölmüş bu arada, erwing goffman'la aynı gün. enteresan tesadüf goffman'ın çalışmaları düşünülünce. enteresan değil de işte; trajikomik...
Tesadüf demişken, daha önce yazdım mı bilmiyorum sözlükte biyerlere ama 2. Dünya savaşının en önemli komutanlarından erwin rommel ve general patton'un çocukları stuttgart'ta denk gelmişler. Patton'un oğlu asker olarak görev yaparken, rommel'in oğlu belediye başkanıymış. Her ikisi de savaş tarihinde tanklara komuta etmiş en önemli iki komutan.
Kasım ayının onsekizi naim süleymanoğlu'nun vefatı. Şöyle muhteşem bir fotoğrafa denk geldim sosyal medyada paylaşımlar artınca ustayla ilgili.
Biraz önce haberlerde duydum, gezi olaylarında palayla insanları kovalayan, bir de kadını tekmeleyen elemanı vurmuşlar. Tekmeyi attığı ayağından mı vurdular merak ettim. Bu arada dün rasim ozan'ın fişini çektiler, ondan önce melih gökçek patladı. Ne oluyor lan? Zarrab itirafçı oldu, dolar 4 lira, topbaş yok...
herge'nin orijinal tenten çizimi 500bin dolara satılmış bu arada. Yuh... Gerçi 10 küsur yıl önce kaplumbağa terbiyecisi 5 milyon dolara satılmıştı.
Nükleer top yapsanız adını ne koyarsınız? Amerikalılar atomic annie koymuş. Süper isim bence, günün birinde grup kurarsam kezin bu olur adı. Atomic annie deneysel çalışma bu arada, sadece test amaçlı kullanılmış, tarihi de 1953 veya o civarlar. Kuzey kore'de falan yoksa türünün de tek örneği.
jack nicholson chinatown'daki rolüyle bafta ödülünü kazandığı gece, konuşmasını guguk kuşu filmi setinden yapıyor. Kesinlikle izlenmeli, özellikle dany de vito'yu alıp sevesi geliyor insanın, öyle şirin. Yukarıda biryerlerde goffman'dan bahsetmiştim, goffman'dan bahsedip tımarhanelerden, guguk kuşundan bahsetmemek olmazdı, iyi bağladım bence..
-
İlginç bir gün oldu. Kılıçdaroğlu ayakkabı kutusunda kürsüye getirdiği belgelerlerle erdoğan ailesinin milyonlarca doları yurt dışına kaçırdığını iddia etti. Daha önce panama papers ile ortaya çıkan 1000ali ve vergi kaçakçılığı hikayesinin bir benzeri yani...
İktidar cephesinden ilk yalanlama "bunlar yurt dışında çıkan değil, ticaret nedeniyle ülkeye giren para" şeklinde oldu, Sonrasında ise reisin avukatı "belgeler sahte" açıklamasını yaptı. Yani gördükki ilk anda iktidar kanadı birbirini yalanladı. Ancak Anlaşılıyorki strateji belgelerin sahte olması üzerinden yürüyecek, sosyal medyadaki çalışmalar da şimdilik öyle gözüküyor.
Elbetteki bütün tepkileri ölçme imkanı yok, ama benim görebildiğim kadarıyla pek istenen etkiyi yaratmadı kılıçdaroğlu'nun şovu iktidarın seçmen kitlesi üzerinde. Kitle, belgelerin sahte olduğuna şimdiden inanmış durumda. Twitterda bununla ilgili süper yorumlar var ki en güzeli; peçeteye yazılmış notu belge diye savunmuş kitleye devlet bankası evrakının gerçek olduğunu anlatamayacağınız üzerine...
Rönesans tablosu gibi yemin ediyorum...
Misal, hüseyin gülerce denen müptezel'in ilk (muhtemelen tek) yorumu konu ile ilgili, kılıçdaroğlu' nun belgeleri içine koyduğu kutunun kurdelesinin haç şekilde olduğu! Şimdi bu kafaya ne anlatılabilir acaba...
Yıllar önce, Kılıçdaroğlu'nun partide 2 numara olduğu dönemde gene böyle belgelerle çıkıp melih gökçek'i falan gömdüğü zamanlar vardı. O dönem dersine iyi çalışır, muhatabının karşı çıkamayacağı belgelerle ekran başına geçerdi. Bu yüzden, elindeki belgelerin doğruluğundan emin olmadan böyle bir konuda, heleki erdoğan ve ailesi ile ilgili olarak bu tip bir çıkış yapacağını düşünmüyorum, düşünmek istemiyorum.
Kılıçdaroğlu'nun yıldızı bu tip belgelerle parladı demiştim. O parlama genel başkanlık yolunu açtı kılıçdaroğlu'na. Gene belge melge ortaya çıkınca, zarab davası da falan derken Komplo teorisi üretmeye çok müsait konular olmaya başladı. Yakında bir kaset daha patlarsa, şaşırmam. (Kaset demişken, Sanırım zarab davasında 17-25 aralık dönemine ortaya çıkan kasetlerin gerçekliği ile ilgili de bilirkişi falan dinlenecek)
Bakalım yayın yasağı ne zaman gelecek konu ve belgelerle ilgili, birde bu var..
Bu arada melih gökçek dedim, bu belgelerin kaynağı gökçek olabilir mi diye düşünmeden de edemiyor insan, bu da başka bir ayrıntı.
Belgelerde gözüken türk bankası halk bank bu arada. Şu ayakkabı kutusu mevzusu vardı biliyorsunuz bir ara. O dönem ayakkabı kutusuyla yakalanan halk bank eski müdürü süleyman aslan idi. Bugün amerikada görülen reza zarrab davasında, hakim karşısına çıkan halk bank genel müdür yardımcılarından hakan atilla, süleyman aslan için "reza zarrab'dan rüşvet aldı" diye ifade vermiş. Yani o paralar imam hatip için olmayabilir... Lan bi dakka, kılıçdaroğlu' nun bugün açıkladığı o paralar da man adasında yapılacak imam hatip için toplanmış olmasın sakın?
Yine twitterda denk geldim. Kaynak freud deniyor, ne kadar doğru bilmiyorum ama günün anlam ve önemine uygun. Şöyleki:
"Kitleler asla gerçeğin peşinde koşmamıştır. Yanılsamalar isterler ve yanılsamasız yapamazlar. Gerçek olmayanı gerçeklerin üstünde tutarlar; gerçeklerden çok gerçek olmayanın etkisinde kalırlar. Bu ikisi arasında ayrım yapmama eğilimi oldukça yüksektir" -
Erduvan fransaya gitti, 25 airbus aldı geldi. Geçenlerde amerikaya gitmiş, oradan da 40 tane boeing almıştık. Thy'nin gerçekten bu kadar uçağa ihtiyacı var mı yada biz niye her gittiğimiz yerden birtakım satın almalar yapıp geliyoruz merak ediyorum...
Macron'un insan hakları, basın özgürlüğü ihlalleri noktasında bazı karın ağrıları olmuş belliki. Ab üyeliği noktasında da üyelik yerine işbirliği vurgusu yapılmış gözüküyor. Bunlar can sıkıcı olmuş olsa gerek reis için. Göze çarpan bir diğer nokta da, Fransa daha önce en sert eleştirileri getiren ülke olsa da bu kez laiklik konusunda hiçbir vurgu yapmamış durumda Türkiye için...
Bu arada, hani lan yerli yolcu uçağı falan yapıyorduk, göklerdeydi bilmem ne! Niye her gittiğimiz ülke bize uçak iteliyor?
-
Bunu nereye yazsam bilemedim. Doğrudan suriye sorunu ile ilgili olduğu kadar son zamanlarda gündemi oldukça meşgul eden amerikadaki reza zarrab davasıyla da inceden ilgisi var gibime geliyor.
amerika hazine bakanlığı 3 ağustos 2015 tarihinde açıkladığı kararla türkiye'de faaliyet gösteren bazı enerji şirketlerini, esad yönetiminin sürdürdüğü savaşa doğrudan desteğe yönelik enerji sağlayarak çatışmanın sürmesine yol açtığı için ambargo listesine almış.
repor burada, yabancı dil olmasa da türkçe kelimeler dikkatinizi çekecektir.
ilgili türkçe kaynak:
cumhuriyet gazetesindeki yazının en alt paragrafında dikkat çekici bir ibare var ki, o da : iran'a uygulanan ambargolardan etkilenmeyen ve iran devrim muhafızları ordusu'na kaynak sağlayan setad vakfı'na giden bu kaynakların geçiş ayağının türkiye'de olduğu. yani, iran'a uygulanan ambargo delinirken setad'a akan para; yani türkiye'de aklanan kara para iran devrim muhafızları'na gidiyor. iran devrim muhafızları ordusu da, öncelikle o tarihlerde esad'a en büyük desteği veren güç. sadece ekonomik olarak değil, sahada askeri kararların alınması ve uygulanması da dahil. yani iran'a uygulanmış bu ambargo, aklanan kara paranın iran'a gitmesi için rüşvet çarklarının dönmesiyle delinirken, türkiye bir yandan karşı tavır aldığı esad'a da destek veriyor gibi görünüyor. tabi bu para aklama sırasında alınan komisyonların kime gittiği de soru işareti (mi acaba) (bkz: 17 aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması)
setad vakfı:
bu da bonus olsun:
Kendime not: bu başlığın adını bhzxlkdtklnmklvz mu yapsam acaba? -
Rusya dopingli suriye ordusu (yani rejim güçleri, yani esad güçleri) idlib'i temizliyor. Abd de, suriye'nin ırak-türkiye sınırında ypg öncülüğünde bir sınır gücü kuracağını açıkladı, rakam 30bin kişi. Türkiye her iki gelişmeden de rahatsız, idlib mevzusunda esad varlığından, sınır gücü mevzusunda da normal olarak ypg varlığından. Zaten bir gece ansızın afrin'e girebiliriz lafları dönmeye başlamış durumda.
Suriye politikası bir garip ve ürkütücü bence. Hatta bu kadar az konuşuluyor olması daha da ürkütücü. -
Bir süredir nick değiştirmeyi düşünüyordum. Sanırım Güzel bir nick buldum kendime, şuraya yazayım da unutmayayım; bhz7xl16k3dt -
Dün yaptığım telefon görüşmesi sayısı 60 civarıymış. Ortalamanın baya altında kalmışım. Misal iki gün önceki görüşme sayısı 83. Ondan bir gün öncesi 80.
Dün ortalamayı aşağı çekmişim ama neyseki bugünkilerle gene düzeltmişim. Bugün sayı 95... 95 farklı görüşme; 95...
9
5
Doksanbeş...
Bunlar mesai saatlerinde iş telefonuyla yaptığım konuşmalar bu arada.
Ne varki lan bunda diyebilirsiniz. Birincisi herhangi bir call center çalışanı veya satış personeli falan değilim; Düz mimarım (iç değil) . Yani işimin önemli bir parçası değil telefon. Bununla birlikte normal hayatta telefon kullanan bir adam da değilim. Şahsi telefonumda çok yakın akrabalarım, anam, eşim falan dışında kimsenin numarası bile yoktur. Olanlarla da konuşmuyoruz pek, nedense telefonla konuşmak çok uzak bir alışkanlık benim için. Kızan çoktur mesela bana niye aramıyorsun hiç, hayırsız diye. Bazen telefon çalar, arayanın telefonu kayıtlı olmadığı için tanımam ilk bir kaç cümlede, tepki gösterir karşıdaki numaramı mı sildin diye... Yok lan niye sileyim, hiç kaydetmedimki zaten...
Kaydetmediğimi bilenlerde kızar, niye kayıtlı değilim diye. Cevabı yok, kaydetmiyorum sadece. Bir şekilde iletişim kanalımız varsa telefon numarasına ihtiyacım yok zaten. Bugüne kadar telefon numarasına sadece bir kez ihtiyacım oldu, o da son konuşmamızın üsttünden çok uzun zaman geçtikten sonra, karşımdakiyle yeniden irtibata geçmek istediğimde tüm o iletişim yollarını kaybettiğimi fark ettiğimde. Belkide bundan kaydetmiyorum o numaraları işte, bilemedim...
İtiraf gibi oldu sanırım, nereden nereye bağlandı konu... -
geldi madem; şarkı önerisi yapsın:
hail to the hordes - kreator
halo - machine head
invokating the demons - sodom
nobody knows anything - anthrax
spieluhr - rammstein
to forgive is to suffer - death
fallen brother - kreator -
Beyaz perdede başarılı olma potansiyeli yüksek bir hikaye formülü:
1. Karizmatik abi
2. Düşük zekalı ve saf yancı (kardeş, yoldaş vb)
3. İntikam nedeni
4. Gerçekçi şiddet
5. Şaşırtmaçlı veya sürpriz son
6. İntikam herkesi öldürerek alınacak
7. Bok yoluna gidecek ve vicdanları sızlatacak yan karakter
8. Saf karakter filmin sonunda ölecek, güçlü olan ayakta kalır mesajı verilecek
9. Minimal müzik kullanımı
10. Dikkat çekmeyecek mekan kullanımı (ev, sokak vb)
11. En az bir adet terkedilmiş mekan kullanımı (fabrika, depo, arsa vs)
Aklıma gelirse eklerim gene listeye. Ben gidip filmimi yapayım hemen. -
Sanırım bir senedir yeni bir thrash gurubu, albümü keşfedemedim, feci sıkılmış durumdayım. Aynı albümleri dinleyip duruyorum...
Gurup var vokali kedi götü gibi, vokali iyi olanın gitar tonları sik gibi, gitarda umut verenin davulu bokum gibi...
Son keşfim Bonded by Blood albümü oldu (Feed the Beast), ki albüm çıkalı 10 sene olmuş. Ha bunu dinlerken de durmadan anthrax geliyor aklıma, oturup bir daha ne zaman dinlerim meçhul.
Nerde benim derdini sikeyim butonu? -
İkinci dünya savaşı sonrası yapılan nükleer testlerde 2 yapay izotop dünyaya yayılmış. Bu yüzden 1945 sonrası yapılan resimlerde kullanılan Boya ve tuvalin ham maddesine bu yapay izotoplar bulunuyormuş. Böylelikle yapılabilecek bir teste, incelenen resmin 1945 sonrası yapılıp yapılmadığı anlaşılabilirmiş.
Resimlerin sahte olup olmadığının anlaşılması için ciddi testler yapılıyor ama bunu ilk kez duydum, daha doğrusu twitter'da denk geldim. Çok inandırıcı değil ama fantastik ve ilginç geldi bana, doğru da olabilir tabi. -
(bkz: thrash metal)
Sadece kulaklıkla dinlediğim, dinleyebildiğim müzik türü. Neden böyle oldu bilmiyorum, çok uzun zamandır sadece kulaklıkla dinliyorum. İşin kötüsü bir süredir kulakiçi kulaklık da kesmiyor, direkt kulaküstü kulaklıkla dinliyorum. Niye kötü; çünkü halihazırda gürültülü bir müzik türüyken üstüne yüksek sesle de dinleyince tırsıyorum kulaklar siki tutacak diye. Bu arada kulaklıklar şunlar; içine ve kafaya
İşin daha tehlikeli yanı, kulak içi henüz burn in olmadı bu nedenle randıman alamıyor, haliyle çok kullanmıyorum. Asıl bonbe kulakiçi burn in olunca yaşanacak, öküz gibi kulaklığı her yere götüremediğim için dışarıda müzik de dinlemiyorum çünkü. -
bu sözlükte bhz. verme olmalı. -
Karmaya ve evrenin gerekli gördüğü durumlarda bize (veya bana) işaret gönderdiğine inanıyorum.
İç huzurumu sağlamaya bir meditasyon seansı (yalnız kalacağım zaman birimi) uzaklıktayım sadece.
Teşekkür ederim tabiat ana (mutlak güç, tanrı, uzay, odin ya da her kimsen), sanırım mesajı aldım. -
1. Gün
Starbucks. Kitap yaklaşık 800 sayfa. Okumak için pansiyona gitmek istemedim, pansiyonda yalnız hissediyorum (ki yalnızım) ve özlem beni melankolik yapıyor fazlasıyla. Bu yüzden bulduğum (aslında bildiğim ve bana en yakın olan) ilk starbucks'a attım kendimi.
Koltukta oturuyorum, Kitap okumak sandalyeye nazaran daha rahat oluyor. Sesin rahatsız etmemesi için müzik dinliyorum kulaklıkla. İnsanların gürültüsü dikkatimi dağıtıyor, okuduklarımı hatırlamıyorum. Ne garip; yalnız hissetmemek için geldiğini söylemiş miydim?
1 saat sonra:
Dört koltuk var. İkişerli, yan yana ve karşı karşıya. Önce kasaya yakın olanlardan birisindeydim. Karşı çaprazımdaki adam kalkınca onun yerine geçtim. Kasadaki uğultu rahatsız ediyor ve kasaya çok yakın olduğum için herkes yanımdann geçiyor. Dikkatimi dağılıyor.
Şimdi cam kenarındayım, karşımda kulaklıkla muhtemelen YouTube videoları dinleyen bir genç var, zararsız.
Arkadaki koltuklarda 6 ergen var. Beşi kız, birisi kızların en yakın arkadaşı olan erkek tiplerden, biraz şey gibi...
Gürültülü konuşuyorlar ama kulaklık biraz engelliyor dikkatimin dağılmasını. Neyse ki kalkıyorlar. Rahatım artık.
2.saat
Seksen yaşlarında bir teyze ve altmış yaşlarında gözüken kızı geldi yanımdaki koltuklara. Yaşlı olan hiç konuşmuyor. Karşı çaprazımda oturan telefonu çıkardı, kulaklığı taktı ve bağıra bağıra konuşmaya başladı. Müzik sesi o kart sesini bastıramıyor. Kitaba biraz ara veriyorum, uflayıp pufluyor ve ters ters yüzüne bakıyorum ama fark etmiyor. Etse ve bana kütüphaneye git dese verecek cevabım yok. Avm'nin alt katında kitap cafe var ama sandalyeleri çok rahatsız. Geçen sefer kitapta ilerleme kaydedememiştim.
3. Saat
Teyze ve teyze kalkıyor! Kadın sanırım iki üç kişiyle hasret giderdi telefonda. Şimdi iki ergen dolduruyor o koltukları. Bir kız ve bir erkek. İkiside telefonlarına sarıldı. Erkek yanımdaki koltukta, kız karşı çaprazımda. Elindeki sanırım iPhone 8 plus. O telefonu nasıl almış ki, Liselilere maaş mı bağlandı? Çok uzun sürdü telefonla konuşmaları, erkek olan koltuğa yayılmış konuşuyor, babası olsam tokatlardım bu ne biçim oturuş diye. Kız iphone'u gözüme sokuyor galiba, tepsi gibi bana dönük telefon. Kitaptan koptum artık, bir arkadaşları geldi, sandalye çekti muhabbete başladılar. Karşımdaki koltuk hala boş. Bitanesinin doğum günüymüş, kızın mı oğlanın mı anlamadım. Dördüncü ergen de geldi, artık gitme vakti.
Zengin kalkışı yapıyorum. Direkt otoparka gidip arabaya atlıyorum. İstikamet; pansiyon. -
Bazı forumlarda hatta sözlüklerde konusunu hatırladığımız, melodisini bildiğimiz ama kime ait olduğunu bilmediğimiz filmler, şarkılarla ilgili başlıklar olur. Ne bileyim şarkıyı "dındınıdınıdınıdınıdın dındınıdınıdınıdınıdın, dındınıdınıdınıdınıdın, dındınıdınıdınıdıdınının" gibi yazıp kimindi bu şarkı diye sorardık, ki hala vardır bu muhabbetler illaki. Hatta dhw'de ben de show TV gece kuşağında izlediğim filmi berbat şekilde anlatıp bilen var mı diye sormuştum da levent pekcan filmi bilmem ama hikaye tanıdık geliyor, riverworld kitabına bir bak istersen deyip ruhumu kurtarmıştı. Evet, bu akla takılan filmler, şarkılar cevabını bulana kadar insanın ruhunu teslim alabilir...
Misal; sanırım çocukken, televizyonların tek kanal olduğu yıllarda bir film izlemiştim. Hafızasını kaybeden ve İngilizce konuşamayan bir kadınla evlenen adamın hikayesi. 50lerden kalma holywood filmi. Rüyalarıma girecek kadar kafama takılmış ama hiç bulamadım hangi film olduğunu. Kadın da sarışın bir aktris. E, yeri gelmişken burada da soralım, var mı böyle bir film bilen?
Son olarak; ilk paragrafta melodisini yazdığım şarkıyı bilene sürpriz hediyeler. -
Nicki değiştirdik, başlık kaldı öyle.
cnr16o3syd18o5eo9o3 kullanma kılavuzu diye düzeltsek, sol frame'de görüp okumaya çalışana eziyet. Du bakalım.
Zaman enteresan mevzu. Zamanda ne kadar geriye gidebilirim mesela? Zamanın başlangıcı, Big bang...
Kafa basmıyor tabi, Uzayın sonsuzluğu, yoktan varolma, saatin işlemeye başladığı ilk an falan benim beynimin kavrayamayacağı kadar derin bir konu.
Şöyle bir durum var; 518 milyon liram olsa, ki eski parayla Bi bok değil, oturup saymaya kalksam ne kadar zamanımı alır tahmin edemiyorum. Hatta eski parayla ne yaptığını hesaplayamıyorum bile. Trilyon, trilyar, kentrilyon?
Neyse, mevzu o değil.
Yani ben 518 milyonun nasıl bir sayı olduğunu bile hayal edemezken, zamanın 518 milyon yıl geriye gittiğini düşünmeye çalışmak kafayı yememe neden oluyor. 518 milyon yıl ulan. O kadar zaman nasıl geçer amk. İçim sıkılıyor lan 518 milyon yılı düşününce. Yani nasıl ya, 518 milyon yıl? Nasıl geçmiş lan o kadar zaman?
Fazla uzatmayım. Konu buraya nereden geldi onu da anlatıp bitireyim. Çin'de dünyanın en eski fosilleri bulunmuş, hemide oldukça iyi durumda. 518 milyon yıllık.
518 milyon yıllık fosil.
189 milyar gün ulan.
Anasının örekesi...
-
Kanalıma hoş geldiniz arkadaşlar. Gene sinirden kendimizi sikeceğimiz bir Türkiye sabahına günaydın.
Asgari ücret belirlendi, 2324 lira. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk "İşçimizi enflasyona ezdirmeyeceğimize dair sözümümü tutmuş olduk" diye açıklama yapmış.
Migros'un nestle damak gibi nispeten pahalı sayılabilecek çikolataları kilitli paketlerde sattığına dair fotoğraf gördüm. 50gr çikolata alamadığı için hırsızlık yapan ya da paketi markette açıp yiyen insanların olduğu ülke olduk.
Prototipini bile Türkiye'de üretemediğimiz bir başka milli otomobilimizin farları varmış.
Asgari ücrete 300lira zam yapınca İşçimizi enflasyona ezdirmedik diyen bakanın toplantılarda taktığı eşarp 180 euro'ymuş. Asgari ücretin yarısı.
Cumhurbaşkanının zamanında sadece "şahsının" ve bir kaç iyi adamın bildiğini söylediği kanal İstanbul güzergahından arapların parsel parsel arazi satın aldığı ortaya çıktı. Araplar ülkeyle ilgili bizden daha fazla bilgi sahibi.
Sigara zamları sonrası sarmalık tütün tüketimin yaklaşık 10 ton arttığı açıklanmış. 34ton'dan 361ton'a. Yakında sarmalık tütüne gelecek okkalı zamlara hazırlıklı olsun bence içenler.
Seçim dönemi, kırmızı bültenle aranan o. Öcalan devlet televizyonuna çıkmış bunun üzerine iyi parti meclis grubu suç duyurusunda bulunmuştu. Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Bürosundan “Haber verme özgürlüğü nedeniyle kovuşturmaya gerek yoktur” cevabı gelmiş.
Ekrem İmamoğlu: "Hükümetin Kanal İstanbul için harcayacağı para çevre bakanlığının ülkeyi kurtaracak kentsel dönüşüme ayırdığı paranın 7 katıdır. Bu bütçeyle İstanbul'daki bütün okulları yenilersiniz, tüm riskli binaları yeniden yaparsınız, 150 yataklı 1650 hastane yaparsınız..." diye açıklama yapmış. Kanala bütün İstanbulu 3 kere yapacak beton dökeceksiniz belkide ve evet; deprem önemsiz.
Barda, meyhanede falan kimseye haber vermeden çıkıp gitmeye "irish goodbye" deniyormuş.
Kanal İstanbul'un çed raporunda imzası bulunan akademisyen nuh'un cep telefonu kullandığını söylemiş. (bkz: nuh tufanı)
lois lane diye çizgi roman var. Çok saçma. Kapaklardan birisinde Clark kent'le evlenen Lois aslında supergirl ile evlenmenin hayallerini kuruyor.
Pasaportlara gene zam yapılıyor. Maliyeti 8,26liraymış. Almak için bin liradan fazla para vermen gereken pasaport var. Zam yargıya taşınıyor da ne çıkar bilinmez. Olsun, ben hep 1 senelik alıyorum zaten...
Ethem sancak, finlandiya'nın uyguladığı ambargo nedeniyle zırh üretemediklerinden bahsetmiş. Araç var, zırh yok yani. Sanırım finlandiya'da fabrika falan satın almışlar zamanında. Zırhlı araç yapamıyoruz şu sıralar kısacası.
Suudi Arabistan'da çocuk evlilikleri yasaklanmış. Bu hızla giderlerse bizi geçecekler.
Varlık fonuna devredildiği iki sene içinde 900milyon lira zarara uğramış ptt. Devredilmeden önceki karı 650 milyon lira. Para nerde?
Ankara'da yaşayıp Kütahya Belediyesi'nden maaş alan, işe gitmeden aldığı maaşla Avrupada ülke ülke gezen milletvekili çocuğu varmış memlekette. Hakkında açılan soruşturma içişleri tarafından kapatılmış.
Üçüncü köprü ve kuzey Marmara otoyolu 6 Çinli şirketin oluşturduğu konsorsiyuma satılıyormuş. Yüzde 51'i 688.5 milyon dolara satın alınıyor ve İtalyan şirket Astaldi hisselerini devrederek projeden çıkıyor. Köprünün Maliyeti 3 milyar dolar ama Hisselerin yarısı 600 milyon dolar?
Simit sarayı muhtemelen kredilerini ödeyemediği için kamu bankasına devredilmişti. O kredi ya da teşviklerle özel uçak falan alındığı ortaya çıkmıştı. Şimdide o özel uçağı milletvekillerinin kullandığı ortaya çıkmış. Hikaye Simit satarak nasıl bu kadar borç yapılırın açıklaması. Tabi olan aslında çekilen krediler sonrası şirketin içinin boşaltılıp bize kakalanması. İleride hisseleri alan ziraat görev zararı yazarsa gene bize girecek.
Ankara belediyesinin geçen sene Melih başkan zamanı 70 bin liraya yaptırdığı fotokopi makinalarının bakım ihalesi bu yıl Mansur başkan döneminde 7 bin liraya yapılmış.
Batı avrupa'da dua eden Hristiyan oranı %18, Abd'de %68miş. Sosyal devlet farkı?
Lodos yüzünden boğazın akıntısında gide gele yağını kaybeden ve bu nedenle eti yağsız pişeceğinden tatsız olan balığa lodos şapşalı der ve yemezmiş İstanbullular.
Ak partili mahir ünal'ın açıklaması: "bizim geleneğimizde dini gruplar devlete yaklaştırılmaz". Son zamanlarda bundan daha komik çok az şey duydum.
80 yıl sonra yeniden varlık vergisi: Diyelim 4.9milyon lira değerinde 300 tane eviniz var; Vergi yok. Ama 5 milyon lira değerinde 1 tane eviniz var. Götünüze girebilir.
Geçenlerde, suriyeli bir tarikat liderinin elini öpen bugünki adalet bakanımızın videosunu gördük. Anayasada şeri hükümler yayınlandı bu arada. Ayrıca Her taraf imam hatip...
First Ladymizin yüz kişilik falan bir kahvaltılı toplantı için 1 milyon 163bin TL ödettiği ortaya çıktı. (genç Müslüman kadınlar için liderlik programı)
Bmc 200 milyona devletten alınmış, yarısı katarlılara 300milyon dolara satılmış. Aynı kişi Tank paletin işletme hakkını sermaye ve Teknoloji koymadan 25 yıllığına almış. İhaleler de sonradan yapılacakmış. Bunun savunması da şu: vatansever bir İşadamı sırf vatan sevgisinden ülkenin tank palet fabrikasını kar amacı gütmeden alıp yabancı yatırımcı bulmuş.
Kütahya zafer Havalimanı yolcu garantisini %96 altında kalınca hazine işletmeci firmaya yaklaşık 40milyon euro para ödemiş. Hazine...
Süper hikaye: Sarhoşun teki 'diktatöre ölüm' diye bağırıp çağırınca tutup Stalin’in önüne getirmişler. Sarhoş, Stalin'i görünce “Hitler’i kast ettim” demiş. Bunun üzerine Stalin de adamı getirenlere dönüp “Peki sizin açıklamanız nedir yoldaş?” demiş...
Son 1 ay içinde üretim durdurma, küçülme, konkordato, iflas vs ilan açıklayan şirketlerin bazıları: sarar, atlas jet, temsa, yörsan.
3. Havalimanı açılınca kapanan Atatürk'ün işletmecisi tav firmasına sözleşme bitimi öncesi Havalimanı kapatıldığı için 389milyon avro ödenecekmiş. Kim ödeyecek? Hazine? -
Meta girdilerini karıştırırken şu anda çok anlam ifade etmeyen ama o günün şartlarında içimi dökmemi sağlamış bir kaç girdiyle karşılaştım. Başlıkları, bakınızları biraz şuraya serpiştireyim. Belki çok anlamlı gelmez size bilmiyorum ama biraz 2016 almanağı gibi olmuş oldu. Bilgisayar bulursam biraz toparlamaya çalışırım ileride...
Ahmet davutoğlu'nun stratejik derinlik saçmalığının aşamaları:
1. komşularla sıfır sorun politikası
2. değerli yalnızlık
Neden - sonuç ilişkisi gibi amk..
Bu adamın iki beyanatı daha:
(bkz: bizden habersiz ortadoğu'da yaprak kıpırdamaz)
(bkz: türkiye olarak bundan sonra da ortadoğu'da değişim dalgasını yöneteceğiz)
O gün söylenen bu laflara bugün cevabım
@ismailsaymaz "değerli yalnızlık, dış politikamız oldu." 01.07.2016 t.co/...
twitter.com/...
Aynı davutoğlu'nun müthiş tespiti:
(bkz: eylem yapmadan canlı bombayı yakalayamayız)
(bkz: 28 haziran 2016 istanbul atatürk havalimanı patlaması) istanbul'un yaşadığı en büyük terör saldırılarından birisi. Ve bu olaydan sadece 2 gün sonra istanbul'daki 3.boğaz köprüsü törenlerle, şenliklere açıldı. O törende köprü şeklinde bir börek vardı. O günden belliymiş köprünün kol böreği gibi gireceği...
2016 yılındaki futbol şampiyonası için şöyle yazmışım artık ne olduysa:
"milli takım başarısız olur, milletçe hazırlanamadık diye milli takım hocasından fırça yeriz. milli takım başarısız olunca teknik direktörü ve yıldız futbolcuları eleştiririz, cumhurbaşkanı fırça atar niye şaapıyosunuz diye.
bu ne la.."
Erdoğan ile ilgili şöyle bir haber var. Adam tarihi eser inşa edilmiyeceğini de bilmiyor diye yazmışım. (bkz: tarihi eser inşa etmek). Yazması bile saçma. Tarihi eser korunur, onu da yapamıyoruz zaten.
O günlerde bir (bkz: filistinli baba ve kızı fenomeni) varmış. Şöyle bişey atmışım..
(bkz: 17 haziran 2016 ramazanda içki içiliyor saldırısı) diye başlık varmış. Tophanede bir plakçıda radiohead dinleme etkinliği yapılmış, içki içiliyor diye saldırmışlar. Beyoğlu belediye başkanı açıklaması "kışkırtma var" şeklinde.
Bak bu Çokomelli: (bkz: binali yıldırım'ın kumar masasında yakalanan oğlu) diye başlık varmış. başbakan Yıldırım ve oğlu 'bu haber bizi yıpratmaya yönelik komplodur' diye tekzip yayınlatmış sonrasında. Aynı Yıldırım biliyorsunuz yoldan çıkmamak için Boğaziçi'nde okumamıştı..
(bkz: imla kurallarından bihaber sözlük yazarları )diye başlığımız varmış artık ne yaşandıysa.. Ben de gitmiş "her kim ki imla kurallarına uymayı seçerse, bunu kendi iyiliği için yapmış olacaktır. ve her kim ki imla kurallarına uymazsa, bu kendi kötülüğüne olacaktır; kimse kimsenin imlasına karışacak değildir" yazmışım???
Sınırların kevgire döndüğü, Kilis başta olmak üzere Türk topraklarına yabancı ülke topraklarından füzeler 'düştüğü', tubitak'ın saçma sapan haberlerle gündeme geldiği (diyanete bağlamış gibi) dönemler. Başlıkların saçmalığına bakar mısınız:
(bkz: kilis'te halka önlem olarak zikirmatik dağıtılması)
(bkz: salavat butonu)
(bkz: bir selam da bizden size selamunaleyküm)
(bkz: kötü söz söyletilen kavanoz)
davutoğlu’na başbakanlık resulullah tarafından verildi diye bir beyanat var 2016 yılında sözlüğe başlık olarak yazılmış. Aynı sene, 4 temmuz günü o davutoğlu saray tarafından koltuğundan alındı.
2016 yılında Melih Gökçek "gezi bu ülkeyi yönetenlerin g.t korkusudur, melih fıskiyemin başkanı" diyen vatandaşa açtığı davayı kaybetmiş. karar şöyle: "sosyal medyadan yazdığı bu söz nedeniyle yargılanan yurttaş f.t'nin yargılandığı davada hakim “gezi bu ülkeyi yönetenlerin g.t korkusudur” sözünün ülkeyi yönetenler için söylendiği, dolayısıyla gökçek'i ilgilendirmediği, “fıskiyemin başkanı” sözünün ise mizah içerdiğini belirterek, beraat kararı verdi. kararda ifade özgürlüğü vurgusu da yapıldı." link
O günlerin popüler söylemlerinden biriside İngiliz gemisine binip Malta'ya fıyan vahdettin'i hesaba katmayanların "biz Osmanlı torunuyuz" söylemiymiş. Bu gerçi hala popi.
O günlerde global terrorism database'den aldığım verileri paylaşmışım. milenyum sonrası, 2001 - 2014 yılları arasında terörizme kurban gidenlerin sayısı:
amerika ve batı avrupa: 3,467
global: 108,294
Bugünlerde de adını duyduğumuz pelikancıların ilk ortaya çıktığı yıllarda şunu yazmışım sözlüğe:
pelikandosyasi.wordpress.com/...
"pelikan dosyası ismindeki blogta cumhurbaşkanı erdoğan ve başbakan davutoğlu'nun arasındaki ilişkilere dair bir yazı yayınlandı. yazı, #pelikanbildirisi etiketiyle twitter'da tt oldu" haber
Bak en saçma olanlardan birisi. osmanlı ocakları diye bir oluşum var o günlerde. 'laikliği alın gidin bu ülkeden' deyip, neşet ertaş kültür merkezi'nde "dindar nesil için dindar anayasa paneli" düzenleyecekleri duyurmuşlar. Sonra ne bok yediklerini anlayıp yer değişikliği yapmışlardı galiba.
çok zekice, evet.
sözcü gazetesi 'ronaldo fenerde' diye manşet atmış o dönem. noluyoruz diye tıklıyoruz, haber şu: "fenerbahçe kadın voleybol takımı brezilyalı smaçör ronaldo suarez'i transfer etti"
Klasik sözcü sikkoluğu.
O günlerden Erdoğan'la ilgili anılar:
1) 23 nisan çocuk bayramında şehit çocuğuna terör sorusu sordurtmak, çocuğu ağlatmak ve bön bön bakmak
yurtlarında 45 çocuğa tecavüz edildiği, mahkeme tarafından sanığına verilen cezayla kesinleşen ensar'ı aklamak için tüm cenah seferber olmuşken 23 nisan'da "ensar" mesajı vermek
ve en nihayetinde 23 Nisan vesilesiyle makamına oturttuğu çocuğa "artık yetki sende, asarsın da kesersin de" demek. Yo dostum Yo, demokrasi bu değil
Oğullarından birisi bedelliyle diğeri çürük raporuyla askerlikten yırtmış bir politikacı beyanı var o günlerden:
(bkz: toprak uğrunda ölen varsa vatan yoksa tarladır)
To be continued.. -
Roman yazmaya başladım. distopik bir roman. Açıkçası hayal gücümün sınırları beni bile şaşırttı. Şöyle başlıyor:
"Avustralya'da başlayan orman yangınları, kum fırtınaları ve golf topu büyüklüğündeki dolu, kıtadaki canlı türlerini tehdit etmektedir.
Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin'de yarasalardan yılanlara, yılanlardan da onları yiyen insanlara geçen, tedavisi olmayan bir virüs nedeniyle 10 milyonlarca insanın yaşadığı şehirler kapatılıp karantina altına alınmaktadır.
Dünyanın en büyük süper gücü Amerika, İran'ın en güçlü figürlerinden birisi olan devrim muhafızları komutanını insansız hava araçlarının kullanıldığı bir saldırıyla öldürmüştür..."
(bkz: kitap yazmak) -
Şu günlerde merak ettiğim iki husus:
1) uzun adam niye arazi oldu gene?
2) aşı karşıtlarının neden sesi çıkmıyor? -
Sevgili fulardaşlarım.
sevgili romalılar.
muhtemelen Hepinizin üç saniyesini alacak bir işe imza atarak sözlüğümüzün bazı kategorilerdeki en popüler (en fazla entry yazılan) başlıklarını listeledim aşağıya. bunu neden yaptım bilmiyorum, bir nevi amme hizmeti, bir nevi karantinanın verdiği boşluk hissi...
belki benim gibi sıkılanlar ilgisini çeken bir konuda bu vesileyle girip kalabalık başlıkları okur, belki bir iki kelam eder. bazı kategorilerde birden fazla başlık var. bunlar genelde ya aynı entry sayısına sahip başlıklar ya da yerli - yabancı ayrımı yapılmış başlıklar.
peki bunu neden bu başlıkta yapıyorum da misal kulzos başlığında yapmıyorum diye merak ediyorsanız, nedeni refaransların değişebilir olması nedeniyle kurallara aykırı olabileceğini düşünüyor olmam. saçma mı?
değil. neyse, sktret..
roman kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: nineteen eighty-four )
(bkz: kürk mantolu madonna)
roman serisi kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: the lord of the rings)
(bkz: the wheel of time )
yazar kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: william shakespeare)
(bkz: sabahattin ali)
film kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: avengers: endgame)
(bkz: arif v 216)
film serisi kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: star wars)
yönetmen kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: quentin tarantino)
müzik albümü kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: load)
müzik türü kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: blues)
şarkı kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: susamam)
(bkz: despacito)
şarkıcı kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: sagopa kajmer)
(bkz: aleyna tilki)
aktris - aktör kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: ferhan şensoy)
(bkz: scarlett johansson)
dizi kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: game of thrones)
(bkz: leyla ile mecnun)
internet kanalı kategorisinde en popüler başlık:
(bkz: deep turkish web) -
Dün gece 2016 nba finallerin 3. Maçını izledim. Gerçi son çeyreği izleyemeden uyumuşum gece yarısı 2 gibi.
Maçın ilk yarısı bittiğinde jerry sloan'a ömür boyu başarı ödülü verildi nba'ın ulusal antrönerler Birliği tarafından.
Jerry sloan bugün öldü...