faiz haram. öyle diyorlar yani. vakitler bindokuzyüz yetmişler filan. anneannemin bir kankası var, mediha teyze. babadan zengin, hiç de evlenmemiş, para da gani. harcayacak çoluğu çocuğu da yok. bankada duruyor paralar, bankaların yüksek faiz verdiği dönem. faiz geliyor, mediha teyze harcayamıyor. imanlı kadın, faiz haram. o faize ihtiyacı filan da yok ama aklından çıkmıyor. gidip camideki hocaya soruyor. hoca diyor ki, aman boğazından geçmesin haram, kışlık odununu kömürünü al o faizle, yakar kül edersin. gelip sevine sevine anlatıyor anneanneme. bu memleketin insanı her şeyin etrafından dolanacak bir yol bulur. her yolsuzluğu bir yola oturtur.
Paranın bedeli olarak tanımlanabilir. Enflasyonu düşürme veya üretimi teşvik etmek için kullanılabilir. Tefecilerin elindeyseniz çok sıkıntı çıkartır. fakat elinde parası olandan borç almak istediğinizde size para vermesi için bir sebebtir çünkü kimse parasını size borç verip hiçbirşey kazanmamak istemez
Parayı elde tutma ya da ödünç verme maliyetidir. Parayı bir kişiye ödünç vermenin de almanın da kendi paranı elde tutmanın da bir maliyeti vardır. Para için anlık değişimlere sıkça uğrayan bir mübadele aracı olarak bir tanım belirtirsem, bu mübadele aracının yükünü çekmenin de çektirmenin de bir maliyeti olacaktır ve bu maliyetin tanımı tam olarak faizdir.
basit ve bileşik faiz olmak üzere iki türü vardır. Bileşik Faiz Geliri = Ana para x (1 + faiz oranı)^periyot sayısı . Finans ve Sermaye Piyasalarında, paranın zaman değeri alt başlığında işlenen bir konudur. Bugünkü 100 liranın değeri bir yıl sonraki 100 liradan daha değerlidir. Çünkü bugünkü 100 liranın 1 yıl boyunca sahip olduğu getiri kapasitesi vardır.
Faiz konusunu anlamayanlar için bir de şöyle açıklayalım( rakamları sallıyorum);
bugünün tarihi 01.01.2018 olsun. bu tarihte bir kahveye giriyorum ve açık arttırma usülü elimdeki bir kağıt parçasını satmaya çalışıyorum;
"-ey ahali elimde bir kağıt parçası var, üzerinde 100.000 tl yazyor. bu kağıdı 01.01.2019 tarihinde bana getirene 100.000 tl veriyorum, kim satın almak ister?"
parası olmayan 5.000 tl dedi, parası az olan 50.000 tl dedi,. "yok mu arttıran?" dedim, çok parası olan bir adam "- ne olacak lan para boşta duracağına hiç yoktan kar getirsin" dedi ve 90.000tl vermeye razı oldu. bu durumda 90.000tl koyup 1 yılda elde ettği kar 10.000tl ise yıllık karlılığı % kaçtır? Cevap vereyim %11,11, diğer bir deyişle %11,11 yıllık faiz oranı.
Özetlersek: Ben, (devlet banka vs.) 1 yıl sonra 100.000tl geri ödemek şartıyla bugün elime 90.000tl sıcak para aldım. Yıllık kredi maliyetim %11.11.
Parası çok olan adam, bugün 90.000tl ile bir kağıt parçası(tahvil, bono) alarak 1 sene sonra 10.000tl kar edeceği bir yatırım yapmış oldu. Yıllık karlılık %11,11 diyebilirsin, yıllık faiz oranı %11,11 diyebilirsin.
Peki 99.000 tl vermeye razı olan biri çıksaydı durum ne olacaktı? Ya da 70.000tl'den fazla verebilen çıkmasaydı? Ya da benim gibi biri daha kahveye girip aynı kağıt, aynı süre faka ben 110.000 tl veriyorum deseydi?
Genellikle (bkz: mülk allah'ın) dir yazılı apartmanda oturup ,
kirası gecikince dellenen , ölüm durumunda miras kavgasından kardeşleriyle küsen muhterem insanlarımızın üzerinden ahkam kestiğine şahit olduğum konudur .(bkz:faiz )
En basit tanımı ile, paranın semeresidir. Bu semerenin elde ediliş amacı nedir peki diye sorarsanız; el cevap: bir miktar paradan, belli bir süre mahrum kalmanın karşılığıdır derim. Bu mahrum kalış çeşitli şekillerde olabilir elbette, ancak kabaca iki grupta toplayabiliriz: Birinci grupta; bir miktar para vardır ve para sahibi şahıs tarafından tasarruf edilmek suretiyle biriktirilmiştir. İşte bu para; gerek ikili ilişkilerde ödünç yoluyla, gerek banka gibi bir aracı kurum sayesinde kredi kullandırılarak Veya sair iç borçlanma senetleri piyasaları ile borçlanmak isteyen kişilere belli bir süre için verilir. Hatta bu iç borçlanma senetleri ile sizden borç alan taraf yeri geldiğinde bir devlet bile olabilir. İşte burada paranın borç verildiği süre vade denir ve haliyle tasarruf sahibi şahıs vadeye kadar biriktirdiği parasından mahrum kalır. İşte birinci tip faiz Yani anapara ( kapital ) faiz esasen paranın ödeneceği vadeye kadar işletilen faizdir. İkinci grupta; ortada ödenmesi gereken bir borç vardır ve bu borcun bir de vadesi vardır fakat borç vadesinde ödenmemiştir. Yani zaten vadeye kadar parasından uzak kalan tasarruf sahibini daha da bekletiyoruz demektir. İşte burada vade tarihinden itibaren borcunu ödemeyen taraf için bir gecikme faizi işletilir buna da temerrüt faizi deriz. Faiz konusuyla alakalı yasal düzenlemeyi merak edenlere Türk borçlar kanunu ve 3095 sayılı faiz kanunu’nu Okumalarını tavsiye ederim. Buraya kadar faizin ortaya çıkma ihtimallerinden bahsettim. Faizin hesaplanış şekli ise bambaşka bir konu olup faiz hesaplama türüne göre de basit ve bileşik faiz diye iki farklı faiz türü vardır. Eğer esas borca belli bir formüle göre faiz işletiyorsanız buna basit faiz; yok eğer işletilen faizi esas borca ekleyip üstüne bir kere daha faiz işletiyorsanız buna da bileşik faiz deniyor. Bileşik faizin biraz daha katmerli olduğu aşikar ancak yasal olarak bir iki istisna dışında bileşik faiz uygulaması yasak.
faiz, paranın aslında sermayenin getirisini ifade eder. yüksek faiz ekonomide risk demektir. düşük faizde ise güven vardır. yüksek faizde yatırımlar azalır ya da durma noktasına gelir. yüksek faizde tasarrufların artması beklenir normal şartlarda. çünkü devir tüketim devri değil tasarruf devridir. yüksek faizli bir dönem, elinde bolca nakit parası olan kişi/kurumlar için bulunmaz bir nimettir. yatırım yapamayacak olan durumdaki şirketlerden kelepir fiyatına mal ve hizmet alabilirler.
en basit şekilde "para kirası" olarak tanımlanabilecek olan ekonomik kavram.
diyelim ki x isimli birisi benden "abi çikolata alacağım 5 lira borç verir misin?" dedi. ben de çıkardım verdim. x'in bana 5 tl'mi vermesini beklerken de bir ihtiyacım oldu. ama 5 tl'mi beklerken bu ihtiyacımın ederi de zaman içinde elimdeki paradan 10 tl fazla oldu. halbuki x'e borç vermeseydim 30 tl ödemek yerine 25 tl ödeyecektim.
tabii "hay senin yaptığın işe x..." demek fayda etmiyor.
o sebeple ben de x'e durumu anlatıyorum. x de vefalı adammış. bana 5 tl yerine 10 tl veriyor. ben de gidip ihtiyacımı karşılıyorum.
tabii bu durumu gören bazı fırsatçıların zihninde bir ampül yanıyor ve "oha süper lan, ben de borç satayım o halde!" diyorlar. 5 verip 30 alıyorlar.
böyle olunca da "lan ne güzel iş, 5 verip 30 alıyorsun..." diyenlerin sayısı artmaya başlıyor ve üretim hızı düşerken faizler artmaya başlıyor. herkes finansçı ama ortada çiftçi yok. haliyle bu sefer de çikolata, kobe bifteği muamelesi görüyor. oysa ki ben x'e borç verdiğimde çikolata sadece 5 tl idi. işte buna da enflasyon diyorlar.