1. üretim yeri iskoçya carbost olan malt viski. skye adasında üretilen tek marka olmasıyla dikkat çeken içki benzerlerinden ayıran özelliği ise yoğun meşe fıçılarından aldığı is kokulu aromasıdır. talisker'in alışılmadık bir özelliği ise kuğu boynu kostik boruları olmasıdır. imbikten gelen buhar borulardaki döngülerden geçip soğutucuya oluşan kadar içindeki alkol çoktan o borularda yoğunlaşır. bu distilasyon sistemi tekrar uygulanır.
    #516 Kurt adamdan hallica | 8 yıl önce
    0marka 
  2. single malt viskiler arasında "master of malt" reyiz 'den sonra dünya çapında en iyi viski olarak görülen, gibi alt-orta sınıf ve içimi çok yumuşak blend viskilere alışkın bünyelere orgazmik anlar yaşatan nefaset. 10 yıllık olanı elime geçti, biraz yazayım istedim. ekmekten, havuçtan, patatesten bahsettikçe ölüme yaklaşıyor gibi hissediyorum; boyut değiştirip paralel evrenlerdeki lake'e de laf çakmış olayım. belki de senin her gün yaşadığın hayatı arada sırada ben de deneyimliyorum olm, götün kalkmasın.

    ağzım blend ile single malt viskileri pek ayırt edemiyor. bu yüzden talisker'in 10 yıllık olanı nı tadarken sıklıkla j&b ile karıştırdım: benzer yoğun tat, mideye inerken aynı "yolu açın, ben geliyorum; evet, sadece ben" hissi, ağızda bıraktığı "bademle, çikolatayla beni temizleyemezsin, akıllı ol" egosu, bir süre ağızda beklettikten sonra ortaya çıkan "ben nerelerden geldim, senin haberin yok" diktesi. j&b'yi ilk kez ortaokul ve lise yıllarda deneyimledikten sonra da ispirto esprileri döndürmüştüm ama lezzetini sevmiştim. sonraki yıllarda "etil içmek gibi bu be" diye nitelendireceğim gene bir blend viski olan chivas regal'i de aynı aşağılayıcı bakışla değerlendirmiştim (o yıllardan sonra chivas'ı da hiç içmedim). talisker ise, hem fiyat marjı hem içimindeki sertlik hem de şişe dizaynının aşmışlığıyla "beni diğerleriyle karıştırman büyük hata" dedi bana. üniversite zamanında bir kere daha talisker içmiştim ama 10 yıllık olanı değildi. olması gerekenden çok daha sıcak bir ortamda uzun süre beklediği için optimum tadı alamadığıma da inanmıştım.

    ilk olarak dilinizle buluştuğu anda bütün reseptörlerinizi açıyor ve böylelikle algınız değişiyor. yani, talisker'i, "içmeden önce" ve "içtikten sonra" değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum (bazı tadımcıların yorumlarında da bu farktan bahsettiklerini okudum). aç olmamama rağmen acıkmış gibi hissetmemi de buna bağladım. gırtlaktan aşağıya inerkenki tadı ise bana doğrudan j&b'yi hatırlattı: kekremsi, karakteristik olmayan, alkol gibi alkol. mideye indikten sonra ağzınızdaki tada geri dönmek isterseniz, işte o zaman talisker'in gerçek gücünü hissedebiliyorsunuz. bibersi, odunsu ve yoğun tadı kendisini neden hemen yutmak zorunda gibi hissettiğinizi açıklarken, "bir yudumdan fazlasını içeriyorum ben" vurgusunu da uyuşmuş ve aslında reset atılmış reseptörleriniz aracılığıyla anlıyorsunuz. jameson'ın 70'liğini keyifli bir gecede tek başınıza yavaş yavaş içebilirsiniz ama talisker'le aynı keyfi yaşamanızı olası görmüyorum. bunun nedeni, yukarıda anlattığım "önce reseptörler, sonra gırtlak, ardından mide ve back to the beginning kısmı olan ağzınızdaki tada odaklanma" yoluna sürekli geri dönmek isteyecek olmanız. yani, sürekli ağzınızda kalmasını isteyeceğiniz bir viski değil talisker. tam tersine ve olumlu yönde olarak, aynı işlemleri tekrar etmek isteyeceksiniz. yani "tat, yut, mideye indir ve ağzını hisset" aşamalarını sürekli tekrar etmeye çalışmak, içtiğiniz şey süt bile olsa büyük zevk verecektir. tadımcıların mesleğinin ne kadar keyifli olduğunu da anlamaya başlayabilirsiniz böylece.

    70'liğinin fiyatı yaklaşık 40-45 euro (internette 400-450 lira arasında satanlar var). biberli tadından bahsedenler çok ama ben gırtlak kısmını pas geçtiğim için ağzımda kalan tada yoğunlaşarak bibersiliği de pas geçmiş olabilirim. yurt dışından gelecek eşten dosttan rica edebilirsiniz. ben jameson istedim ama "onu içeceğine, bunu iç" tepkisiyle birlikte talisker geldi. evropa bizi kıskanıyor, evet.
    #271719 lake of the hell | 3 yıl önce
    0marka