-
bilal 'e anlatır gibi anlatmak deyimini cuk diye yerine oturtan değerli bir tespit:
2008 'de ayyuka çıkan ve mortgage krizi olarak tanımlanan küresel krizin öncesinde, 2005 yılında imf baş ekonomisti raghuram govind rajan 'ın jackson hole sempozyumunda sunduğu bildiride;
"...kısa vadeli karlara dayanarak büyük nakit primler sağlayan ama sonraki kayıpları hiç cezalandırmayan teşvikler, bankacıları sonunda kendi şirketlerini, hatta mali sistemin tamamını batıracak riskler almaya yönelttiğini" ileri sürmüş.
buna bağlı olarak da ortaya çıkan sonuç şu ki;
"mali krizler öngörülemez olduklarından değil, 'öngörülmediklerinden' ortaya çıkmıştır" (bkz: dani rodrik) tespiti haklılık payı kazanıyor.
-
yeterince uzun sürerse bir doktrin gibi yansıtılabilir.
ama tabii asalak gibi yaşamayan insanlara yediremezsiniz. ancak fanatikler yer. geri dönülemez noktaya geldik; ertelediğimiz borçlar, normal vadesi gelmiş borçlarımızla birleşti. o kara dönem geldi. bunun bir sonraki aşamasını az çok bilenler bilir. endeksteki liginde yer alan rakiplerine göre çok daha yüksek faiz veren türk lirası, buna rağmen diğerlerinden çok daha sert düşüyor. iyileşme belirtileri olan hastadan, yüksek riskli hastaya doğru çok çabuk geçtik ve geçirildik. başarısız dış politikalar ve korkunç ekonomik talan yüzünden büyük bir bedel ödüyoruz ve daha yeni başladık ödemeye.
türkiye ekonomisi bu kadar gerilimi ve bu kadar kötü yönetimi kaldıramaz.
bu krizin sona ermesinin en önemli ilk koşulu toplumsal barıştır. ancak ondan sonra oturup gerekli tedaviler üzerine tartışabiliriz.
şu anda size üretim girdilerindeki döviz yükünden, bunun nasıl değiştirilebileceğinden, ar-ge eksikliklerinden, alternatif enerji ihtiyacının neden gerek teknolojik gerekse ekonomik olarak hayati bir önem taşıdığından falan bahsetmeye başlasam inanın hiçbir anlamı olmayacak.
önce bu karanlık perdenin kalkması gerekiyor bu ülkenin üzerinden.
o da nasıl olacak inanın hiç bilemiyorum.
ama olursa kriz yüzünden olacak orası da kesin.
çünkü yiyecek, çalacak, peşkeş çekecek bir şey kalmadı.
hesap geldi.
ve yağmacılar, genelde hesap ödemeden olay çıkartıp kaçarlar mekândan. -
size bazı nicel bilgiler, oradan ekonomik kriz var mı yok mu anlayabilirmiyiz bi bakalım.
2018 ilk 3 aylık dönemde 110.000 kişi ilk defa kredi kartı kullanmış
aynı dönemde halk arasında ek hesap denilen kredili mevduat hesabını ilk kez kullananların sayısı 100.000
bireysel kredi kullanan kişi sayısı aynı dönemde 1.8 milyon artışla 30 milyon kişiyi geçmiş. 30 milyon kişi için ortalama kredi miktarı 18.000 tl
bireysel kredilerin tutarı %16 artışla 538 milyar tl olmuş
ticari kredilerin tutarı %22 artışla 1754 milyar tl olmuş
bu rakamlara bakarak ekonomi büyüyor da diyebiliriz, kriz var, ortalıkta para yok, insanlar para için bankalara hücum etti olarak da yorumlayabiliriz.
çalıştığım firmaya iş yapan bir başka firmadan 15 gün arayla mal aldık. 15 gün içerisinde adam bize 2 fatura kesti yani. bu iki faturanın fatura numaraları arasındaki fark 3. yani adam 15 günde 4 fatura kesmiş. 15 güne 4 fatura ! bu adam nasıl hayatta kalabilir ki. parası olan bu ortamda iş yapmak istemiyor, iş yapan parasını alamıyor, parasını alan çalışanına vermiyor...böyle saçma bir hal aldı ortam.
-
(bkz: ekonomi tıkırında) -
iki hafta önce bir akrabam: "neden şikayet edebiliriz ki kurt? Ne derdimiz, ne sıkıntımız var allah aşkına söyle! hiçbir eksiğimiz yok. herşey o kadar iyi ki çok şükür"
aynen bunu dedi. aha bu cümlelerin hepsini kurmadıysa şu ekran kafama girsin. galerici değil, öğretmen emeklisi bu bakın yanlış anlaşılmasın.
kriz çıktı mı? çıkacak mı? yolda mı? durakta mı? falan boş sorular. adam dolara "dua edin düşer" dedi ya, konuştuklarına bakınca haklı o. boşa dalga geçtik. -
benim anladığım kadarıyla "nereye gitti?" diye sorduğumuz, "hep betona, inşaata gömüp öldürdünüz" denen paraları yer altındaki gizli üslerde musk'ı liseli bırakacak projeleri beslemek için kullanmışlar. fabrikaları uzaylı lazerli versiyonlarını kurdukları için satmışlar. dc evreninden bir topluluk gibi düşünün.
paranın altı ayda %30değer kaybetmesini işbu şekilde karşılamanın başka açıklaması olamaz. -
bu sabah tesadüfen eski dosyalarımı karıştırırken 2012 Kasım ayında satın aldığım arabanın faturasını buldum, arac 30bin euronun o zamanki tl karsiligindan kesilmis. Euro o zaman 2,18 mis yani araci 65bin tl’ye almisim. Bunda birsey yok.
Sene olmus 2018 diyelim ki arac hala 30bin euro, bugun ki kurdan donsek aracin fiyati 220bin tl.
Diyelim ki benim 2012 yilindaki maasim 100 tl idi ve her sene %12 zam aldim, benim maas oldu 190 tl. Yani gecen 6 senede benim maas %90 artmis.
Peki arac ne kadar artmis, %340.
Iste kriz budur. Benim artik ayni araci alma ihtimalim gittikce dusuyor. Simdi bu hesabi temel ihtiyac maddeleri icin de yapin. -
Ozetle bir ulkenin "bir adammis gibi" kredisinin bitmesidir. Ne kimse borc vermek ister ne de onunla ortak bir is yapmak. Adi cikmistir. Guven vermez.
Borc veren karsiliginda ipotek ister... noter tasdikli tahahhut, senet sepet ister.
Boka batar, mafyadan borc isterse "yatagindaki karini" bile ister.
Boka batar mafyadan para isterse "ayagina sikarim" tehditini bilerek ister.
O saatten sonra mahalle delikanlisi da olsan, essen gurlesen de kimse siklemez seni.
Umugune birisinin basabilecegini bildigin veya umugune basabilecegin kimseden kimse korkmaz!
Dostun varsa "sartli" destek bulursun.
Dostun yoksa "herseye razi olursun".
Kredin bitmistir artik.... kendine guvensen de kimse siklemez seni. Tek kalirsin. Yapa yalniz.
Malin mulkun varsa iyidir. Alacakli der ki " en azindan mali mulku" var.
Satmissan mali mulku... bi kuru gotun vardir... onu da kim naapsin.
Asan kesen delikanlisindir... meyhane yerine dagda bayirda sahilde icersin tekel bayiinden alip. Delikanlisindir bi ton laf edersin durumunu ortmek icin "bi biraya o kadar para mi verilir aq" dersin "erkek adam boyle icer" dersin... "temiz hava, karisan yok eden yok" dersin... dersin.
Borclusundur bi seylerden bi yerlerden kesmen lazimdir.
Ama garajinin onu asfaltt, evin doseme tastandir. Zenginliktir o yaptigin aslinda da... evin... diger semtlerle ayni degerde oldugunda arti eder... ayni fiyata geldiginde alacak adam "bunun garajinin onunde asfalt var" veya duvarlar tastan ve otantik der.
"Zenginlik taslayan mahalle delikanlisi"ndan satilik ev.
Gelir dersen: babadan kalani satmis savurmus
Gider dersen: iphonlarla yasamis.
Borc dersen: kredisi kalmamis.
Sizin karsinizda boyle bir tip olsaydi kendi cikariniz olsa ne yapardiniza verilecek veya kim ne yapar sorusuna verilecek cevaptir bu ekonomik kriz. -
Sikinti cidden mal uretip ihrac etmiyor olmak. Herkesin betona gomdunuz deme sebebi bu.
Nasil derseniz... eskiden devlet kendi eliyle kuru yukseltirdi yani devaluasyon yapardi. Niye? O devaluasyon bir muddet sikinti yaratsa da ihracata yuklenirdi herkes. Ornegin 1 sise suyu 1 dolar diyelim 4 liraya satarken birden ayni sudan 7 lira kazanacagini goren donunu bile satar ihracata yuklenirdi pazar arardi. Veya herkes 1 dolara satiyorsa dunyada o suyu, 10 cent fiyat dusurebilir, neyse lan 4 yerine 6 kazaniyorum yine de diyebiliyordu.
Yani devaminda dis acik kapaniyordu, ihracat ve doviz girdisi artiyordu ve bu da bir kac sene sonraya pozitif etki gosteriyordu.
Bi farkla! Hammade ithal degildi. Simdi istesen de bunu yapmayi, maliyetin de yukselmis oldugu icin bu karlilikla yapamiyorsun. Endaksi? -
yıllarca katlanarak büyüyen cari açığın doğal getirisi.
ülkeyi kendin gibi düşün. sürekli olarak kazandığından çok daha fazlasını harcarsan ne olur? ya borçlanırsın, ya da oluşan açığı kapatmak için para eden mallarını satmaya başlarsın. bu sayede hayatını sürdürürsün. ama bir noktada satacak şey kalmadığında işler boka sarar. işte onun adı ekonomik kriz.
kazandığını üretime değil, tüketime yatıran her toplumun varacağı noktadır. çünkü taşıma suyla değirmen dönmez. -
Güneş gören verimli toprakları, genç nüfusu, ticaret için avantajlı bir konumda olması, üç tarafı denizler ile çevrili olması gibi bir çok imkana rağmen içinden bir türlü çıkamadığımız durum.
2001 krizinden çıkılabilmişti, çünkü ülkeyi yönetenler beceriksizliklerinin bilincine varıp, kibri bir kenara bırakıp ufak da olsa bir adım atabilmişlerdi.
Teorik olarak ekonomik krizden nasıl çıkılacağı belli aslında. Doğru adımlar şimdi atılmaya başlansa üç yılda uçağın burnu düzeltilir. 5. yılda başımızın çaresine bakacak duruma gelebiliriz. Yırttık diyebileceğimiz noktaya her şey yolunda giderse 30 yıl var.
Ama teori işte.
Zaten, derler ki teorik olarak teori ve pratik arasında fark yoktur, ama pratik olarak teori ve pratik arasında çok fark vardır. -
eş dost ile konuşuyorum, 6 ay içinde özel sektörün 3'te 1'i batar gibime geliyor.
ekonomist değilim, inşallah saçmalıyorumdur. -
otomobil fiyatları aldı başını gidiyor. kafamdaki soru işareti, bugün değerinin çok çok üstüne satılan sıfır araçların fiyatları ileride düşer mi? düşmez muhtemelen. buradan ekonomik krize ikinci bir bağlantı yapmam gerekirse;
2008 yılında 18bin, 2009 yılında 35bine alınmış iki aracı sırasıyla 35bin ve 50bin liraya satabiliyor ancak sıfır araç alamıyorsunuz memlekette üzerine para koymadan. en kötü araç olmuş 100bin. hatta şöyle söyleyim, 10 sene önce ikinci elini 18bine aldığım, o gün sıfırı 25bin cicarı olan araç bugün 100bin lira? -
en son aşureyi vurdu galiba. bu gün bir aşure geldi komşudan. buğday, fasulye nohut. az bişey de şeker. kayısı yok, incir yok, kuru üzüm yok, üstünde fındık fıstık yok. adet yerini bulsun diye yapmışlar. -
kriz var
kriz yok
mckinsey geldi
mckinsey gitti
olan bahçeli'ye olmuş, saniyelik gelişmeler yüzünden tweetini silmek zorunda kalmasa bari. -
Mutfak masraflarının aşırı derecede arması ile kendisini fazlasıyla göstermiştir. -
“Kriz anlarında insanın içindeki canlılık iki katına çıkar. Ya da kısaca; insanlar köşeye kıstırılmadıkça, tam olarak yaşamaya başlamazlar.” Paul a. -
ülkede kriz olmadığını ısrarla söyleyen siyasilere ufak bir not. amk bir kilo domatesi 7 liraya aldım. baya kriz yok. -
bizdeki sorun çözümü...
"kız çoktan kötü yola düşüp orospu oldu ama bari çarşafa türbana sokalım da namusumuzu böyle kurtaralım"
şeklinde olan kriz.
enflasyon şişmesin diye yüzde 10 indirtmeler, esnafa ceza kesmeler.
ulan bir sorun bakayım bu kız nasıl orospu oldu? -
2002’den beri süregelen yanlışlıklar yani Sebepler ve sonuçları:
i.hizliresim.com/... -
Krizin tek sorumlusunun domates biber patlıcan olduğu yetkililer tarafından açıklandı. Neyseki önlem alındı fiyatlar düşürüldü de kriz sona erdi. Aynı gün benzine 27 kuruş zam geldi. Kimse ne oluyor diyemedi. Domates, biber, patlıcan
-
millet gün be gün fakirleşirken ,koca koca fabrikalar kapanırken, her türlü vergi, ceza vs ile söğüşlenen vatandaş cılız sesini ancak paralı poşete çıkarabiliyor. Bir de şuurunu neyle yediği belli olmayan bir kesim hala ''iyiyiz yeaa dıj güşler bla bla'' diyor, onun desteğiyle baştakiler semirirken kendisi fakirlikte level atlıyor.
Allah akıl fikir versin.
biz iyiyiz, tuzu kurular, yok be fakirdik fakfakir olduk. -
Zengini etkilemeyen, fakiri vuran olay. -
tek başıma olduğum ve son dönemde yemekle uğraşmadığım için uzun zamandır ıvır zıvır alırım kendime marketten. işte bildiğin değişik bir kaç çeşit püskevit, çokoprens, meşrubat, kaşar, meyve suyu, popcorn falan.
önceden yani eskilerde, bir nevi 5-6 liraya günü veya öğünü kurtarıyordu insan. olay yediğim içtiğim olduğu için parasında da değilim. bir nevi 10-15 dakika yürümek zorunda kalmıyorum veya gecenin bir yarısı elimin altında bir şeyler oluyor.
aldıklarım değişmedi... ancak son üç beş aydır özellikle fark ediyorum ki bildiğin yekün tutuyor ve bir cazibiyeti kalmadı. bundan bile kaç gün önce aldıklarımla beraber 150 küsür falan tuttu ödediğim para... dedim ki : "ulan 5 günlük malzeme saysan bunları günlük 30 a geliyor... oha aq... gider esnaf lokantasında yerim daha iyi! en azından bir yandan da yemek yemiş olurum"
neyse bir parça benim hayrıma oldu belki de... abur cubur junk yerine adam gibi yemek yerim belki de... -
Kriz denilen hadise, Türkiye'de özellikle 1970 küsür yıllarından beri var olan, 2002 sonrası ise hiç durmadan artan bir çeşit ekonomik olumsuzluk faktörüdür. Derinlemesine, iktisadi bir tanım yapmaktansa başka şeyler yazacağım. İnsanımız, ürettiğimiz değerlerin yabancılara özelleştirilmesinin, satılmasının hatta peşkeş çekilmesinin arkasında yatan durumun vahametini kavrayamıyor. Hatta ülkenin yarısının bu durumdan haberi bile yok. Haberi olanlar da savundukları kişilerin yaptıkları bu ''vahim'' işlemleri vatan/millet için değil; siyasi ömürlerinin meşrutiyetini artırmak ve iktidarda kalma süresini çoğaltmak gibi amaçlardan ötürü yaptıklarını göremiyorlar. Hatta görmek istemiyorlar. Çünkü bunlar bakar kör. Bu sebeplerden ötürü durumun çok daha kötüye gideceği aşikar. (bkz: görünen köy kılavuz istemez)
Yap, işlet, devret diye bir formül buldular. Tabii ki biliyorlar halkımızın ne denli balık hafızalı olduğunu. Betonarme yardırarak oy topluyorlar. Arada bir de ''eyyy amerika'' dediler mi tamamdır bu iş.
Köprü yapılır. Yabancı bir yüklenici firmaya verilir ihale. Firma yapar, misal veriyorum 49 yıllığına da kiralar köprüyü. Sonra devletimiz der ki; ya sen bu köprüyü yaptın, ben de sana günlük XX bin araç geçme sözü veriyorum şayet geçmez ise araç başına parayı ben vereceğim.
Şehir hastaneleri yapılır. Yabancı bir yüklenici firmaya verilir ihale. Firma yapar, misal veriyorum 49 yıllığına da kiralar hastanenin gelirlerini. Sonra devletimiz der ki; ya sen bu hastaneyi yaptın, ben de sana günlük XX bin hasta sözü veriyorum şayet gelmezler ise hasta başına parayı ben vereceğim.
Ayrıca yap, işlet, devret formülünden önce ''direkt satış'' diye bir formül bulmuşlardı. Yol yapmak, kömür dağıtmak ve yandaşa yedirmek için ne kadar kurum/kuruluş/liman/arsa... varsa satışa çıkarılıyor ve gelen nakit para harcanıyordu. Neler satıldı dediğinizi duyar gibiyim...
-- spoiler --
Cam ve çimento sanayi dalında satılanlar:
Ünye Çimento A.Ş.
Paşabahçe Cam Sanayi ve Ticaret A.Ş
Trakya Cam
Anadolu Cam
Soda Sanayi
Metal Sanayi satılanlar:
ERDEMiR
iSDEMiR
ÇELBOR
TAKSAN
Oymapınar Barajı (Ya hu BARAJ bile satmışlar BARAJ)
Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş
ETi Alüminyum AŞ’ye ait Antalya Limanı
Eti Alüminyum’a ait 4 Taşınmaz
GERKONSAN (Gerede Çelik Konstrüksiyon Ve Teçhizat Fabrikaları San. Ve Tic. A.Ş.)
DiTAŞ (Doğan Yedek Parça imalat ve Teknik A.Ş.)
TÜMOSAN
ORTADOĞU TEKNOPARK A.Ş.
Türkiye Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ) satılanlar:
TÜGSAŞ A.Ş.
Gemlik Gübre Sanayi A.Ş.
Samsun Gübre San. A.Ş.
istanbul Gübre Sanayi A.Ş.
Kütahya Gübre A.Ş.
istanbul Satın Alma Müdürlüğü Binası
Şanlıurfa depoları arazisi
Tekirdağ Depoları
Fatsa Depoları
Tarımsal sanayi satılanlar:
T.Z.D A.Ş. Sakarya Traktör işletmesi
SÜTAŞ Malatya işletmesi,
HEKTAŞ A.Ş. (Veteriner ilaçları ve Halk Sağlığı ilaçları)
TEKEL satılanlar:
Alkollü içkiler Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Adana Sigara Fabrikası
Tokat Sigara Fabrikası
Bitlis Sigara Fabrikası
istanbul Sigara Fabrikası
Malatya Sigara Fabrikası
Samsun-Ballıca Sigara Fabrikası
Ambalaj Fabrikası Müdürlüğü
Ankara Başmüdürlük Binası (ikiz Kuleler)
Bodrum Tesisleri ve Taşınmazları
Gemlik Suni iplik Müessesesi Taşınmazları
inegöl Kibrit Fabrikası Taşınmazları
istanbul Tütün Mamulleri San. ve Tic. A.Ş,
Kastamonu Jüt ipliği Fabrikası Makine ve Teçhizatı
Kıbrıs Türk Tütün Endüstrisi Ltd. Şti.
TEKA ile Sigara San. işletmesi A.Ş.'ye ait puro marka ve varlıklar
izmir Yaprak Tütün işletmesi Makine-Teçhizatı
Çamaltı Tuz işletmesi Müdürlüğü
Ayvalık Tuz işletmesi Müdürlüğü
Çankırı Kaya Tuzlası
Tuzluca Tuzlası
Yavşan Tuzlası
Kağızman Tuzlası
Kaldırım Tuzlası
Kayacık Tuzlası
Kristal Tuz Rafine
Sekili Tuzlası
SÜMER HOLDiNG satılanlar:
Adıyaman işletmesi
Bakırköy işletmesi
Diyarbakır işletmesi
Malatya işletmesi
Sarıkamış işletmesi
TÜMOSAN işletmesi
Sarıkamış Ayakkabı işletmesi,
Manisa Pamuklu Mensucat A.Ş.
Beykoz Deri ve Kundura işletmesi
Çanakkale Sentetik Deri işletmesi
Yeşilova Halı Yün iplik ve Battaniye Fabrikası T. A.Ş.
Akdeniz işletmesinin Makine ve teçhizatları,
ASELSAN Hisseleri
BUMAS
ERYAĞ
istanbul imar Ltd. Şti.
Mazıdağı Fosfat Tesisleri
Merinos işletmesinin Makine ve teçhizatları,
Merinos Halı Markası
Ortadoğu Tekonpark A.Ş. (%15.00 hisse)
SÜTAŞ hissesi
Tercan işletmesi Makine ve Teçhizatları
-- spoiler --
.
.
.
Yukarıda spoiler'daki başlıklar altında verilen kurumlardan çok daha fazlası satıldı. Yani listenin ve listelerin tamamını yazmıyorum. İçtiğimiz hazır sulara hatta bazı şehirlerdeki musluk suyuna kadar satıldı, yukarıdaki listede markalar bulunmuyor. Ayrıca kaynak olarak kullandığım sitede maalesef satılan tüm kurum ve kuruluşların listesi mevcut değil. Çok fazla eksik barındırıyor. Yine de inceleyebilirsiniz, ancak merak edenlerin çeşitli sayfa veya kaynaklardan çok daha fazla ve doğru oranda veriye ulaşacağını düşünüyorum. Kaynak: (link: www.reddit.com/... )
Cumhuriyet'in mirası olan ve devletimize gelir kaynağı olan bu kurumların satılması, aslında krizin boyutunun ve de ilerleyen yıllarda başımıza gelmesi muhtemel büyük krizin habercisi niteliğindedir.
Bu neye benzer biliyor musunuz? Zengin bir aile vardır. Hepsi birden kazada vefat eder. Ailenin başka hiç kimsesi yoktur, çok uzak bir akraba hariç. Bütün miras o akrabaya kalır. O da satar, yer. Doymaz; bir daha satar ve yer. Bitirene kadar, midesi bulanana kadar, aksırıp tıksırıncaya kadar... Sonra ne mi olur ? Sonra ne olacağını yazmayalım. Biz en iyisi atamızın bir sözü ile devam edelim.
''Tarih, milletlerin yükseliş ve çöküş nedenlerini ararken birçok siyasal, askeri, toplumsal neden bulmakta ve saymaktadır. Kuşku yok; bütün bu nedenler, toplumsal olaylarda rol oynarlar. Fakat bir milletin doğrudan doğruya yaşamıyla, yükselişiyle, çöküşüyle ilişkili ve ilgili olan, milletin ekonomisidir. Tarihin ve deneyimin belirlediği bu gerçek, bizim milli yaşamımızda ve milli tarihimizde de tamamen belirmiş bulunmaktadır. Gerçekten Türk tarihi incelenirse, bütün yükseliş ve çöküş sebeplerinin bir ekonomi sorunundan başka bir şey olmadığı anlaşılır. Tarihimizi dolduran bunca başarılar, zaferler veya yenilgiler, yokluk ve yıkımlar, bunların hepsi meydana geldikleri dönemlerdeki ekonomik durumumuzla ilgili ve ilişkilidir. Yeni Türkiye’mizi yaraşır olduğu düzeye eriştirebilmek için, kesinlikle ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tümüyle bir ekonomi döneminden başka bir şey değildir. Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.'' -Gazi Mustafa Kemal Atatürk.