Ömrümün çoğu bisiklet üzerinde geçti ve bu bana çok şey kazandırdı. Hem bedensel hem de zihinsel olarak pek çok kazanımı olan bir aktivite bisiklet. Çok keyifli ve sağlıklı bir ulaşım aracı ve Ayrıca doğa dostu.
"büyüyünce de binersin" mantığıyla ilkokula giderken bendenize 2 beden büyüğü alınmış ulaşım aracı. ufakken çok hırpalayıp, hırpalanınca; binemedim tabi büyüyünce...
izlerken, insanda dünyanın en elegant ve nezih sporunu izliyormuş gibi bir etki bırakıyor. Sanırım bunun nedeni de avrupanın yeşil, betonlaşmamış kırsallarında geçiyor olması ağırlıklı olarak. eurosport 'da izlerken kendimi çok huzurlu ve avrupalı gibi hissediyorum. Nelerden medet umar hale gelmişiz ya...
Cocuklugumun eglencesi yada cocuklugumuzun eglencesi. Her cocuk gibi ben de bisiklete cok duskundum. Tatil gunu oldu mu sirtindan inmezdim bisikletin. Simdi dusunuyorum da nasil binermisiz o kadar saat. Simdi şeş kaza bi yerde bisiklet denk gelse 5 dakika binsem bacaklarim agriyor hemen.
Bisan vardi, pinokyo vardi, panda vardi, bmx vardi. Bi de kontra pedal vardi. Cok imrenirdim ama bi turlu olmadi benim.
Lastik patlardi kendim tamir ederdim, fren papuclari eskiyince degistirir fren ayarini kendim yapardim. Fren ayari yapmak zor bi isti diye kalmis aklimda. Bi de ilk defa dinamo alip bisikletin onune taktigim far geliyor aklima. Neredeyse gece yarisina kadar gezmistim o farin hevesine en son ampulu patlamisti da agliya agliya eve donmustum.
guzel bir spor ve ulasim aracidir. beden ve ruh sagligi icin birebir. kis aylarinda biraz zorlayici olabilir ama uygun kiyafetler ile bu sorun cozulebilir. insan iliskilerini artirmada da yardimci, dag bisiklet kulubu gibi yerler ayni zekve sahip insanlarin toplanip zaman gecirdigi yerler. en iyi aile ici aktivitede de olabilir, esiniz ve varsa cocugunz ile birlikte iyi hafta sonu maceralarina sahip olmanizi saglar. ben her ne kadar eglence kismina odaklansam da www.youtube.com/... bu konusmada ekonomik yonune de deginilmis.
binmesi eglence verir ama ulkemizde sorun nerede ve nasil binecegindir. maalesef cogu sehirde kendilerine ayrilmis bir ulasim yolu mevcut degildir, olanlarda ise diger arac suruculerinin saygisi mevcut degildir.
neyse efendim, eger siz de binmeyi sevenlerden iseniz saglikli ve eglenceli gunler dilerim.
İlk ortaya çıktığı yıllarda zenginlik göstergesi görülen bisiklete uzun süre süs eşyası muamelesi yapılmış (fransız), daha sonra ekonomik fayda sağlayan bir araç anlamı yüklenmiştir (amerikan).
insanlık tarihinin gelecekte de kullanımı hiç bitmeyecek 5-10 icatlarından birisidir. günümüz motorlu taşıtların temelini oluşturur. ayrıca gelişen teknolojiye de uyum sağlayıp sonradan haricen eklenebilen elektrik motorlu olanları da mevcuttur.
42 yaşında hala kullanamadığım araç. İşin saçma yanı seviyor olmam. Ama ya fırsat olmuyor, fırsat olunca da hava şartı falan derken 42 yıl bitti... Daha ölmediğime göre elbet bir şansım var. Bir gün hunharca bisiklete binip ben de o meşhur sele ağrısını tatmak ( bence çok gaza geldim) istiyorum. Öğrendiğimde editleyeceğim.
Dipping note: düşününce ben tekerlekli hiçbir araç (scooter, kaykay,paten dahil) kullanmayı bilmiyorum. Umarım birini öğrenmeden (bkz: zombi kıyameti) olmaz
iki tekerlek üzerinde giden oldukça kullanışlı ve aktarma sisteminden doğan enerji kaybının oldukça düşük olduğu taşıt.
bisiklet çalışma prensibi gereği kadro, gidon, sele , ayna dişlisi ve arka ruble veya kasetten oluşmaktadır.
dişli oranı ve lastik çeşidi bisikletin kullanım amacına göre değişiklik gösteriyor.
yarış / yol bisikleti
yüksek dişli oranlarına sahiptir, kadrosu hafif olanı makbuldür. 10-35 ve 42-55 civarı kaset ve aynakol oranlarına sahiptirler. Hızlı gitmek için yapıldıkları için kadroları genelde aluminyum ve karbon malzemeden üretilmektedirler. kullanılan grup setlerin sorunsuzluğu ve ağırlığı, kadronun ağırlığı, jantların ağırlığı hatta ve hatta pedalların ağırlığı bile bisikletlerin fiyatını etkilemektedir.
bisikletlerin ağrılığı hesap edilirken "pedalsız" olarak düşünülür, bu sebeple eğer yarış veya yol bisikleti alacaksanız bakacağınız ilk unsur bisikletin ağırlığı olmalıdır.
dağ bisikleti
adından anlaşılacağı gibi sert arazi koşullarına uygun olarak üretilen bisikletlerdir, yarış bisikletinde olduğu bu bisikletlerde ağırlık önem arz etmektedir. genel farklarına gelecek olursak
aynadişli ve kaset oranları, lastik ölçüleri ve gidon farklıdır.
bu bisiklerde kullanılan ekipmanlardan olan aynakol genelde 3 dişliden oluşmaktadır ve sırası ile 28 -36 - 45 gibi , arka ruble veya kaset ise 12-40 aralığındadır. bu bisikletler hızlı gitmek için yapılmadıkları için dişli oranları daha büyüktür bu sebeple tırmanış kabiliyetleri yüksektir.
şehir bisikletleri bise yol bisikleti ile dağ bisikletlerinin melezleridir, genelde önde kilitli tek amortisörleri bulur,
genel bilgiler kataloğu yapacak olursak
1-) bisikletlerin hafif olanı iyidir.
2-) grup setlerin geçişleri sorunsuz olması önemlidir.
3-) bisikletin kadro boyu boyunuza göre olmalıdır.
4-) kilitli pedal kullanırsanız enerjiniz boşa gitmez.
5-) bisikletler her zaman yüksek kadansta kullanılmalıdır, dizlerinizi zorlamamanız gerekmektedir.
6-) bisikletlerin üzerindeki gereksiz aksesuarlar gereksiz ağırlık yapar, bu nedenle zevk alamazsınız.
7-) ortadan amortisörlü modeller downhill (tepeden inmek) için kullanılmaktadır, eğer bu bisikleti şehir içinde kullanırsanız her pedala bastığınızda uyguladığınız gücün büyük bir bölümü bisikleti esnetmek için kullanılacaktır. Amortisörsüz bisikletleri veya kilitli amortisörlüleri tercih ediniz.
yazı devam edecek. sormak istediğiniz veya eklenmesini talep ettiğiniz her konuda size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
Yetişkinler için 2 tekerlekli, çocuklar için 3 veya 4 tekerlekli olarak üretilen, ulaşım, spor ve eğlence amaçlı kullanılan araç olan bisikletin öncüsü, Karl von Drais de Sauerbrun tarafından otomobil icadından yaklaşık 100 yıl kadar önce 1817 yılında icat edilmiş. İki tekerlekli, pedalsız, ayaklar yardımıyla sürülen ve koşu makinesi olarak adlandırılan aygıt, tıpkı günümüzde scooterların ilk çıktığında gördüğü tuhaf ilgiye benzer bir bakış açısıyla komik olarak değerlendirilerek bir süre alay konusu olmuştur. 40 yıl kadar 3 veya 4 tekerlekli bisikletler üzerine ağırlıklı çalışmalar yapılmış, daha sonra sadece düzgün yollarda kullanılabileceği düşünülen iki tekerlekli bisikletler kauçuk lastik imalatının gelişmesi ve uyarlanması ile 1800 lü yılların ikinci yarısında öncelikle fransa savunma bakanlığı tarafından kullanılmaya başlanmıştır.
tipik olarak iki tekerlekli ulaşım aracı. aslında icadı çok önemlidir; daha önce at, eşek, deve vb. hayvanlarla ulaşım ihtiyacını karşılamış insanoğlu için ilk defa üzerinde tam hakimiyetin mümkün olduğu bir ulaşım aracı olmuştur. ayrıca doğaya en az zarar veren ulaşım aracıdır.
"Velosipet, istanbul'a, beş yaşında ya vardım ya yoktum, o zaman girdi. bir yaz akşamı koca incire asılmış, iri bir fenerin altında ailece telaş içinde bir şey bekleniyordu... iki tekerlek üzerinde yürüyen, yürüyen değil koşan, hatta uçan bir araba ! at ile, eşek ile gitmiyor... ayaklarını oynattın mı yallah... pırrrrr! diye kuş misali nereden ise havalanıyorsun; arkandan sapan taşı değil, ok-kurşun yetişemiyor. işte bu harika alet ilk defa istanbul'a, hem de bizim eve geliyordu."