1. tedavisi olmayan ölümcül bir hastalık.
    #41517 ozge | 8 yıl önce
    0eylem 
  2. "yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir, çoğu insan sadece var olur"
    demiş,

    oscar vilde


    her ne kadar zor olsa da, sadece var olmadığınız, gerçekten yaşadığınız günler hep sizinle olsun.
    #52284 okuryazamaz | 8 yıl önce
    0eylem 
  3. pek de mümkün olmayan. çünkü yapılan genelde sadece hayatta kalmak.

    anlamlı mı? önemli mi? gerekli mi? bilmiyorum.
    #55131 larden loughness | 8 yıl önce
    0eylem 
  4. "Yaşamak
    Hızlı bir ölme biçimidir"

    *****

    (bkz: )
    #55133 kesret | 8 yıl önce
    0eylem 
  5. ...görevdir bu yangın yerinde
    Yaşamak, insan kalarak.



    (bkz: )

    #55146 petra von kant | 8 yıl önce
    0genel terim 
  6. yaşam; ölüm denen mükemmel organizmayı bozan bir virüs bile olabilir.
    -
    #67757 fly | 7 yıl önce
    0eylem 
  7. 'nin 1983 yılında yayımlanan "ada " albümünde yer verdiği, sözü ve bestesi zülfü livaneli'ye ait, biraz albümdeki çok bilinen ve dolu dolu diğer şarkıların (gözlerin, özgürlük, sus söyleme) gölgesinde kalmış, bence çok güzel sözlere sahip bir şarkı.

    yaşamak

    gözünde bir iz bulur
    aydınlanır genişler ufuk
    bir gün kapanır bütün kapılar
    öksüz bir dünyada
    yalnız bir dünyada
    bakar kalırsın çaresiz

    işte böyle, hüzün dolu
    işte böyle, kırık bir şey yaşamak

    tanıdık geceler bildik kaygılar
    kentler, köprüler, uzayan yollar
    kendi düşlerinden yorgun bir ozan
    direnir acıya tek başına
    işte böyle, onurlu bir şey yaşamak

    damarda akan kanın hışırtısı
    penceremin dışında tomurcuk, bahar
    havada taze somun kokusu
    her şeye rağmen, ayakta kalmanın mutluluğu
    işte böyle delicesine
    işte böyle coşkulu bir şey yaşamak
    #76091 okuryazamaz | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0şarkı 
  8. ...Bir ağaç gibi tek ve hür
    Ve bir orman gibi kardeşçesine
    Bu hasret bizim...

    N.h.r.
    #76153 petra von kant | 7 yıl önce
    0şiir 
  9. Canlılığını, hayatını sürdürmek.
    #92554 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  10. Sağ olmak.

    Örnek kullanım: Deden yaşıyor mu?
    #92555 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  11. Varlığını sürdürmek.

    Örnek kullanım: Balıklar suda yaşar.
    #92556 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  12. Oturmak, eğleşmek.

    Örnek kullanım: Köyde yaşamak. Şehirde yaşamak.
    #92557 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  13. Geçinmek.

    Örnek kullanım: Bu kazançla yaşamak kolay değil.
    #92558 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  14. Herhangi bir durumda bulunmak veya olmak.

    Örnek kullanım: Bekâr yaşamak. Tek başına yaşamak.
    #92559 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  15. Görüp geçirmek, başından geçmek.

    Örnek kullanım: Balkan Savaşı'nın bütün acılarını yaşamış bir ailenin kızıydı. (N. Cumalı)
    #92560 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  16. Sürmek, devam etmek.

    Örnek kullanım: Onun anısı hep yaşayacak.
    #92561 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  17. Varlıklı, endişesiz, hoş vakit geçirmek, keyif sürmek.

    Örnek kullanım: Tek başına manevra yapan bir lokomotif rahatlığı ile hayatını yaşıyor. (H. Taner)
    #92562 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  18. Keyfi yerine gelmek, mutlu olmak, işleri yolunda olmak.

    Örnek kullanım: Bu iş olursa yaşadık.
    #92563 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  19. Bir durumu yaşar gibi olmak, bir durumla özdeşleşmek, duymak, hissetmek.

    Örnek kullanım: Sen genç gibi yaşar, ihtiyar gibi ölürsün. (Ö. Seyfettin)
    #92564 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  20. nefes alıp verildiği sürece öğrenilen, bedensel+ruhsal davranış biçimi. insanı en mutlu edecek hali "yalın" olanıdır. öğrenme merakının doğurduğu istekle daha çok başka insanların hayatını gözlemler ve o şekilde mutlu olacağımızı düşünür, taklit ederiz. oysa çok basittir. kim olduğunu, neyi sevdiğini, neyi sevmediğini kendince tespit edip en basit halini yaşamaktır esas olan.
    #130581 esinti | 6 yıl önce
    0eylem 
  21. 'nun anılarının bulunduğu kitaptır.

    yaşamak'tan bir kesit:

    "Bu arada kendimle kalınca sakin ol diyorum ama ne zamana kadar.
    Bu kaçıncı gecedir kendi kendime onunla konuşuyorum. Geçmiş acılı günlerin tartışmasını yapıyorum. Anlatıyor ve bütün yanlış anlaşılmaları, haksızlıkları düzeltiyorum. Onları yeni baştan yaşanacak bir zamanın önüne getiriyorum. Konuşuyorum onunla. Boş zamanlarımda da değil. Günlük çalışmalar sırasında ama gören olmuyor bu yaptığımı. Dış görünüşüm ele vermiyor beni.
    Kısa ya da uzun yürüyüşlerde oluyor nedense daha çok. Bir dalgınlığa koyulma gibi başlıyor. Arkadaşlarımı bilmiyorum ama yürüyüşler çok verimli benim için. Hem dışarda görünüyorsun hem içeriye kaybolabiliyorsun. Ayak seslerinin biraz arkasında az bir gayretle bir benzemeden dolayı başka bir ses duyulmaya başlıyor. Adi adıma geçilince bir çözülme, ayak seslerinin birbirine ve oraya buraya çarpması, bir dağınıklık başlıyor. Ama biraz dikkat edilince o dip sesin kaybolmadığını, görünüşte sadece beraberliğin bir parça dağıldığını, zira işin içine sesin sahiplerinin mizaçlarının karıştığını, bir nevi cezbenin başladığını görüyorum. Kendime dair düşüncelerim kayboluyor. Ve bu mizaçların sahiplerine, yüzlerine bakıyorum. Tanıyorum bu insanları. Ve görüyorum ki seslerine sahip çıkıyor değiller. Ve bilmiyorlar. (.....) Ve daha bir çok günlük olay ve eşyanın hemen arkasında kullanmakta olduğum zamana en yakın bir içimde beraberliklerimizi düşünüyorum. Haşa, "marifet" bu olsaydı derecemle övünürdüm. -Bir gün biri çıkar, insanları ölçmek için meslekleri ne olursa olsun aşık olup olmadıklarını sorarsa, anlamaya muvaffak edildiği bir ince güzelliğin hakkını kullanıyor demektir.
    Elimizdeki bütün işleri bırakıp, evlerde, parklarda, yollarda öbek öbek toplanıp ve dağ başlarında bir araya gelerek omuz omuza yaslanarak düşünelim.
    Hiç aşık olduk mu?
    Neye aşık olduk?
    Onu nasıl karşıladık?
    Onun ilk niyetiyle donduk kaldık mı yoksa ilk nimet gözlerimizi onun gizlediği daha büyük bir nimete mi açtı.
    Ve ikincisi üçüncüsüne
    ve böylece
    gide gide
    gerçek marifetle gelebildik mi içiçe.
    Oysa ben neler düşünüyorum. Diyorum ki gururumun bu kadar incinmesine dayanmamalıydım. İşte başıma gelen. Daha başlangıçta takılıp kalmışım bile. Böyle olacağına, insan, arkasının gelmeyeceğini bile bile, bir kaç zavallı lirasını ihtiyacı olanlarla bölüşebildiğini düşünüp böbürlensin daha iyi.
    Niye yazıyorum ki bunları.
    İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama. Bizi fark edince eşyaların arasına gizlenmeye çalışan bir böceğe benziyor anlattıklarım.
    Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim. Ona böyle yazdım. Merhametle bakarak gülümsedim. Görünüşü acımayı da zorlaştırıyor insana.
    Nereye varacağı belli olmayan kendi sağlığım taşınmaz bir yük oluyor. Hayret o da gülümsüyor. Yine demiyorum. Bakıyor. Fakat bu defa sanki o değil.
    Peki ben kimim?!" (Yaşamak, 120)
    #153389 birfinlandiyaruyasi | 6 yıl önce
    0kitap 
  22. (bkz: )
    #198061 larden loughness | 4 yıl önce
    0roman 
  23. ''yaşamak güzel şey doğrusu
    üstelik hava da güzelse
    hele gücün kuvvetin yerindeyse
    elin ekmek tutmuşsa bir de
    hele tertemizse gönlün
    hele kar gibiyse alnın
    yani kendinden korkmuyorsan
    kimseden korkmuyorsan dünyada
    dostuna güveniyorsan
    iyi günler bekliyorsan hele
    iyi günlere inanıyorsan
    üstelik hava da güzelse
    yaşamak güzel şey
    çok güzel şey doğrusu.''

    #225898 metodolojik | 4 yıl önce
    0eylem, şiir 
  24. ile eş değildir.
    #225905 nymph | 4 yıl önce
    0eylem 
  25. insanın neden bulunduğunu bilmediği bir dünyada kendince anlamlar yaratarak hayatını sürdürmesi durumu. içinde bulunduğumuz kozmoz, evreni etkisi altına alan yasalar, belirsizlik, dehşet verici ama bir yandan da güzel. sonuç olarak yaşamak, güzel-huzurlu anlardan fazlası değil.
    #225907 mahayana | 4 yıl önce
    0eylem