seksenlerin sonlarıydı belki. belki de doksanların başları. çok hatırlamıyorum. burada bulunan pek çok kişinin henüz doğmadığı zamanlardı, orası net.
bodrum katta bir evde oturuyorduk. anne öğretmen, baba memur. özal'ın ortadirek dediği ailelerdendik. o zamanlar çok iyi değildi devlet memuru maaşları. biz de ancak öyle bir ev bulabilmiştik kendimize.
aile apartmanıydı. üst katta ev sahibinin damadı, onun üstünde de ev sahibi oturuyordu. ev sahibinin bir de yirmili yaşlarının sonlarına yaklaşmış kızı vardı. feride...
apartmanın merdivenleri dışarıdandı. hani böyle bir apartman kapısıyla girilmiyordu üst katlara. dışarıdan, basamaklarının arasında boşluk olan bir merdiven vardı. benim için en güzel anlar, feride ablanın etek giyerek o merdivenlerden inip çıktığı anlardı.
bahçeli bir binaydı. evin alanından çok daha büyük bir bahçesi vardı. bahçede de iki üç tane derme çatma bina. birisi kömürlük, birisi garaj, birisi depo. o evi çocukken sevme nedenlerimden birisi de o bahçeydi. ve o binalar. biraz daha büyüyünce ilgimi çekmez olmuşlardı ama o sırada hayatımın en unutulmaz anlarından birisini o garajda yaşayacağımı bilmiyordum.
bir gün ben bahçede otururken feride abla yanımdan geçip garaja gitti. üzerinde çiçekli bir elbise vardı. ve o çiçeklere uygun güzellikte kokan parfümü arkasından görünmez bir iz bırakmıştı. çok güzeldi feride abla. siyah dalgalı saçları, bembeyaz kar gibi teni vardı. gözlerine bakmaya çekinirdim genelde ama onların da koyu kahverenginin en güzel tonunda olduğunu biliyordum. hele o gamzeleri...
ben böyle düşüncelere dalmışken, bana seslendi. "efendim" dedim. "garaja gelebilir misin, yardım lazım" dedi. hemen kalkıp koştum. garajın kapısının önündeydi, eliyle içeriyi işaret etti. girdim. peşimden girip kapıyı kapattı ve kilitledi. şaşkındım. "sen benim bacaklarıma mı bakıyorsun?" dedi. dilim tutuldu. ortam loş olmasa kıpkırmızı olduğumu görmemesi imkansız olurdu. "cevap ver?" dedi. ne olursa olsun diye düşünerek "evet" dedim. "peki dokunmak ister misin?" derken bir adım geri çekilip eteğini yukarı doğru çekmeye başladı...
lisede 4 sene boyunca hep muhabbeti geçince ben hep "asla geneleve gitmem ilk olursa özel olsun özel biriyle olsun." demiştim. üniye ekimde başlamıştım kasımda 1 ay sonra ilk deneyimi yaşadım amk. keşke başka bir şey isteseydim allahtan lan. belki olurdu. iyiydi, hatta çok güzeldi. ama ayrıldık be. ben ne bileyim bir geleceğimiz olur diye o an akışına bıraktım. ayrılamayız sanmıştım yani o yüzden. evet belki kısa zaman geçirmiştik ama çok güzel zamanlardı. ona dokunmak istemememin sebebi eğer ben evlenmeden tecrübe etmezsem benim eşimde tecrübesiz olur diye düşünüyorum. ister karma deyin ister başka bir şey. ben buna inanıyorum. galiba olgun biri değilim. not: yaşım 20 not2: erkeğim ayol.
Ritm tutturulmuyor. Daha önce öyle bir hareketi belli bir ritmde yapmadığı için insan o ritm bir türlü tutmuyor. Sanırım sanatçı kişilerin daha çok sevişmesi tamamen ritm duygusu. O esnada heyecanın artması ile gel-git'ler yerine titreşimli bir vibratör halini alabilirsiniz. Adrenalin seviyelerinde artış yaşayarak erken boşalabilirsiniz. Ama herkesle ortak paydanız "bu muydu ya" olur. İlk deneyimler unutulmaz zannedilir ama unutuluyor. Sadece iyi deneyimler unutulmuyor bence. O sebeple ilk olmaya değil iyi olmaya bakın.
Yaşamayanların yav beni ne doktorlar istedi de ben vermedim kendimi demeye getirdiği iş. Yav dostlar sapsanız benim gibi söyleyin rahat rahat. Yok şöyle oldu böyle oldu demenin lüzumu yok. He bana gelirsek tam sayılmayabilir belki ama yaşadık birkaç şey ancak bundan fazlasını anlatmam mümkün değil. Çünkü çok garip ve sıradışı.
bir erkek olarak hayal kırıklığıyla, cenneti aynı anda yaşadığımı hatırladığım deneyim. birincisi; o vajina niye o kadar aşağıda, ayrıca kötü değil ama garip bir kokusu da var. ya bu filmlerde çok kolay gösteriliyor, bildiğin hayvan gibi yoruldum, baya spor bu bildiğin! zaten yerini bulmakta zorlanıyorum!
ikincisi; oha hayatımda (o zamanlar) en aşık olduğum insan tamamen çırılçıplak, demin film izliyorduk nerden buraya geldik? oha inanılmaz güzel bir vücut bu, tek tüy yok? oha vücudunun çok güzel olduğunu söylemiş miydim? heykel gibi.
nedense ilk mastürbasyonun kale alınmadığı hadise. herkes sevişerek mi başladı olaya? bizim günahımız neydi de kendi yağımızda kavrulduk onca sene? bilemedim.
Çok fazla abartıldığı, büyütüldüğü için haddinden fazla anlam yüklenen aktivite.
fizyolojik bir ihtiyaç nihayetinde. Koşullar uygunsa yapılır. Sonra Yok öyleydi, yok böyleydi diye diye saçma sapan bir hal alıyor bu sıradan eylemler.
Gariban ve fakir oblivion bundan yıllar önce, henüz 16 yaşında genç bir çocuktu.. Daha evvel; sevgilileri ile öpüşmüş, koklaşmış fakat bundan öteye gidememişti.. Günlerden bir gün, saygı duyduğu ve sevdiği tanıdık bir büyüğünü ziyaret eden oblivion, ilk defa orada bu soru ile karşılaştı.. Utanmış, kızarmış ve içerlemiş bir biçimde ağzından şu kelimeler döküldü,
- Daha olmadı.
Yalan söylemeyi sevmediği gibi yalancıyı da sevmeyen oblivion, her zaman doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmış, gerçek olanı söylemişti.. İşte tam o sırada beklemediği bir teklif ile karşılaştı..
- Götüreyim oğlum ben seni..
Kulaklarına dek kızaran oblivion, ilk başta duyduklarına inanamasa da içten içe istiyor, arzu ediyordu.. Aradan çok zaman geçmedi, bir hafta sonra soğuk, kuru rüzgarların estiği, yaprakların çatırdadığı bir cumartesi günü içinde büyük bir şevk büyük bir heyecan ile o muazzam hissi tecrübe etmek adına yola çıktılar.. Yollar bitmiyordu, nasıl soruları dinmiyordu, araba hızlandıkça oblivion'un içi çekiliyor, kalbi; sıcak, nem oranı yüksek bölgeleri tecrübe edeceğini düşündükçe daha da hızlı atıyor, kan damarlarından fışkıracak gibi genişliyordu.. En nihayetinde beklenilen an gelmişti, alsancak'ta lüks bir otelde, karşısında iki tane hayatında daha önce görmediği güzellikte manitleri görünce diline hakim olamayıp ilk amatörlüğünü göstermişti..
- Ohhğğğhğhğhğhaahhğğh.
Kadınların kahkaha atması oblivion gibi sakin bir insanı sinirlendirmişti.. İşte o anda mızrak çuvala sığmamaya ve oblivion'un sinirini diğerinden daha çok beğendiği 'selin'den çıkaracağı an gelmişti.. Selin,
24 yaşlarında, kumral, uzun ve muhteşem göğüslere sahip bir kadındı.. Çok uzun sürmeyen bu tecrübe, oblivion'u sonsuza dek değiştirmişti..
Ilk olunca cok oluyor. Inanamiyorsun bunu yaptigina.(bkz: sevisirken gelen oha sevişiyorum hissi). Bi kac sefer yapiyorsun. Yoruluyorsun ama yorgun degilsin bi o kadar yaparsin. Yani karsindaki senden tecrubeliyse, cok tecrubeli olmasina gerek yok, once seni tartiyor. Bana oyle oldu yani. Bakti isler bazi noktalarda yolunda degil, ufak bi oneriyle bircok seyi degistirdi. Tabi videolardaki gibi olmuyo bu isler. Hatta uzaktan bi ulan bu nasil bisey diye elle yoklama oha lan dedikleri kadar yumusak degil yok lan yumusakmis. Ejakulasyon sonrasi anlamsizca ayagi kalkmak ama ne yapacagini bilmemek. Ulan ise diyorlardi gidip isemek sonra bi sigara