95 yılında yayın hayatına başlayıp, 2000 lerin başında son veren, fanzin tadında, mavra ağırlıklı bilgisayar oyun inceleme dergisidir. o yıllarda bilgisayarla uğraşanların bilmemesi, bilenlerin güzel düşüncelerle anmamasi zordur.
gitmesekte, görmesekte, kamer bilgisayar'ı sevdirmiştir.
internetin olmadığı ancak her 3-5 orta sınıf evinden birine bilgisayar girdiği yıllarda özgün bir tarz ve içerikle birbirine rastlamayacak onca insanı buluşturmuş dergi. hayranları "gelmiş geçmiş en iyi dergiydi" falan der.
beni etkileyen kısmı, bana frp öğreten abime frp öğreten kaynaklardan olmasıdır ki muhammed dabiri lakaplı bir yazarın frp sayfası -bilgisayar değil masaüstü frp hakkında imiş- türkiye'de konuyla ilgili ilk kaynaklardan olsa gerek.
daha sonra aynı ekip frp magic diye bir dergi çıkarttığında artık internet vardı. çıkarttıkları dergi de özgün içerikten çok zaten pek çok kişinin elinin altındaki kaynakların, tanıtım yazılarının çevirisiydi. ata dergisi kadar tutmadı.
ilk başlarda, dışı renkli, içi ise fotokopiyle çoğaltılmış, arkalı önlü basılmış a4'lerden oluşuyordu. a4'ü ortadan zımbalayınca al sana dergi. izmir'de öğrenciyken alsancak'ta data soft isimli bilgisayarcıdan alırdım. sene 93 yahut 94 belki. elimdeki sayıların fotosunu çeker atarım buraya yarın öbür gün. o günlerde okuldaki herkes basmane'ye yahut sevinç pastanesine giderdi. ben gameshow geldi mi diye sormaya ve oyun yükletmeye data soft'a. hey gidi.
"artık demir almak günü gelmişse zamandan, meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan..."
üstünde fotoğraf bulunmayan, arka planı kapkara son sayısının kapağının üst kısmında yahya kemal'ın yukarıdaki mısraları yazıyordu. önce "bu ney lan?" demiştim, sonra eşek kadar son ibaresini görüp üzülmüştüm. internetin olmadığı ya da daha yeni olduğu yıllarda, benim gibi taşra oyuncularının rehberiydi gameshow... şimdi elimdeki sayılara bakıp bakıp duruyorum hala. ne güzel şeymiş diyorum "acaba yeni sayısı geldi mi?" diye stres yaşamak. en büyük dertlerimden birisinin oyun yüklettiğim disketin bad sector hatası vermesi. sınavı asıp oyun oynamak ya da sinemaya gidip cesur yürek filmini 4. kez izlemek. ilk kez bira içip bir tane bira ile bile leyla olmak. hastası olduğum izmirliye her sabah çıkma teklif etme kararıyla kapıdan çıkıp gördüğüm an yolumu değiştirmek. ilk kez cesaretimi topladığımda ise dişinde yeşil bişi kalmış demesiyle aşkımızın başlamadan bitmesi... boru takımıyla batak ya da king oynamak her öğlen arası. ya da bir merakla basmane'de kerhaneye gidip ablalardan korkup yusuf yusuf kaçmak. ne güzel şeymiş aslında o yıllar yaşarken kıymetini bilmemiş de olsak.
belki yarın, bugün de güzel gelecek. kim bilir.
velhasıl kelam, güzel dergiydi. ve belki başkaları tarayıp atmıştır internete ama ben de bütün sayılarını okunabilir halde atacağım ilk fırsatta.