alevi gecekondularından gelme bir genç kadındır.
kırdan kente göç sonucunda alevilerle ''devrimci demokratik'' diye tabir edilen örgütlerin birbiriyle kaynaştığı bir yerden geliyor. kahvedeki bir amcanın değil t.c cumhurbaşkanının deyimiyle ''ali'siz alevi''lerdendir yani. terör falan denilmesi jean paul sartre'ın şu yazısını akla getiriyor. diğer taraftan, ''üye'' olduğu varsayılan örgütün hayatta karşılığı olan bir parti olduğu anlamı çıkmasın ama 10 kişiden taş çatlasın 7'sının olağan faşist olduğu ülkede onlara laf etmem, sevgi duyarım.
evini basan özel harekatçılar -ya beceriksizliklerinden ya da kasıtlı olarak- ortada görünürde herhangi bir mukavemet yokken silah çekip onu öldürdüler.
belli başlı örgütlere üyelik iddiasıyla tutuklananlara ya da evi basılanlara her zaman ''özel muamele'' yapılır. potansiyel şehir gerillası olduklarından dolayı başkasına yapılmayacak işkence onlara mübah görülür. ''hazır bunların evini basmışken bize silah çekti gibi gösterip bunları infaz edelim. bugün biz vurmazsak yarın o bizi vuracak.'' anlayışının kesinlikle olmadığını iddia etmek için saf olmak lazım. ''yola mayın döşediler, benzinlikten kimse ihbar etmedi, görmedik dediler. biz de mi görmedik deyip benzinliği patlatsak'' diyen, her türlü ırkçılık ve dinciliğin, şovenizmin el üstünde tutulduğu bir anlayıştan bahsediyoruz. ne kadar faşo varsa emniyete ve tsk'ya giriyor ve yükselmeye bakıyor, öbür türlüsü olamazdı zaten.
"eve ayakkabıyla girmeyin" dediği için özel silahlar ve eğitimle donatılmış bir kamu görevlisi tarafından öldürülmüş türkiye cumhuriyeti vatandaşı. ölünce vatandaşlık hakkını kaybediyor mu bilmiyorum.
Mülkün temeli olan adalet de burada: Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanık Y.M.'yi, Dilek Doğan'ı taksirle öldürme suçundan suç konusunun önem ve değeri, olayın meydana geliş şekli, sanığın kusurunun yoğunluğu, meydana gelen sonucun ağırlığını dikkate alarak 5 yıl hapse çarptırdı. Sanığın bu eylemi bilinçli taksirle işlediği gerekçesiyle cezayı yarı oranda arttırarak 7 yıl 6 ay hapse çıkaran mahkeme, sanığın duruşmalardaki iyi halini indirim nedeni sayarak cezayı sonuç olarak 6 yıl 3 aya düşürdü.
"kızımı yıkadılar definden önce. saçlarını kurutturdum üşümesin diye. iyice kuruttular, annesi de ördü güzelce. çok severdi saçlarını. ellerine kına yaktık. sırtına da battaniye koyduk toprağın sertliği acıtmasın diye. aslında dilek kendi yorganıyla çok rahat yatardı ya, o acıyla kendi yorganını koymayı akıl edemedik işte." baba mehmet doğan'in kızına vedası
polisin ekim 2015 tarihinde dhkp-c'ye yönelik operasyonunda, baskın yaptığı evinde polisler tarafından vurularak öldürülmüştü dilek doğan.
hakkında hiç bir terör soruşturması olmayan masum gencecik kadındır. aynı günlerde cemevi'ne cenazeye gelmiş ve hiç bir terör iltisakı bulunmayan 30 yaşındaki bir insanımız da katledilmişti. fakat nasıl bir algıysa bu iki masum insan da çok kimsenin zihninde terörist olarak barındırılmış medya tarafından.
yazık ki alevilerimiz kerbela'dan beri sırf alevi oldukları için bazen kitlesel bazen de bireysel yasallaştırılan ölümlerin hedefi oluyor. gezi olaylarında yasal ölüme maruz bırakılan bütün masum çocuklar aleviydi. tarihle baya iç içe olan bir insan olarak bunu hazmedemiyorum. bunun yanında bütün zorlamalara rağmen hiç bir terör bağı bulunamayan insanların iftiralarla karalanmasına alışmayacağım.
kötülüğe alışmamak ve şaşırmak insan kalma adına sarılabileceğimiz son sığınağımız olabilir. bu muhteşem eylemselliği buradan büyütebiliriz de.
Evet hakkında çirkin gazete küpürleri dışında hiç bir yasal terör soruşturması olmayan kadındır. Şayet terör soruşturması olan insanları mahkemeye bile çıkartmadan evinde vurmak gibi bir yasal durum oluştuysa oturup onu ayrı tartışalım.
Bir de türkiye cumhuriyeti mahkemeleri dururken insanlara terorist diye cezayı ucuz gazete küpürleri verecekse onu da bilmek istiyorum.