yağmur yağmıyor rüzgar sustu ve derin gece çığlıkları bastırılmış yürek gibi dolu söylenmedik ne varsa dünyamıza düşüyor ey karalanmış sözler uzun günlerin külü aldatamaz ruhumu artık bakışlarını bile yanıltamaz hiçbir şey ne gürültü ne ışık vahşi bir bilim yanıyor için için gönlümde ama yüreğimdeki evren çöküyor yıkık esefle gezdiriyor yüzümde elini zaman bense geçen zamandan yüz kez daha sabırsız alsın diyorum artık belleğimi ömrümü şu toy aşkı yaralı bir köpeği andıran çatıların üstünde sanki arabalar var sanki sürüyor yaşam dışarıda gök aynı gök yaklaşıyor büyüyor azalıyor duruyor geldiği gibi kalkıp gidiyor işte uçak işte böyle yaşamım hazırlıklı olmalı göğsümde sıçrayan kuşu dinlendirmeliyim ya bende uyuyan sen sen düşüm maviliğim ya sen şarkım sen korkum sen tatlı cumalarım sevgili aptallığım bilgeliğim şarabım saydam bir su gibi ateşimi serinleten ve sen şarap gibi kesik kesik akan kanım her yudumda gövdeme doluyordun yeniden duyuyorum nefes alışını yokluğunun söyle oturmadığım hangi kıyılardasın bilmediğim hangi çiçekleri devşiriyorsun ve akşamları bilmediğim hangi yerdesin bensiz ve yanımdasın işte dinleniyorum nedir çözümlenen buradaki bu okul da ne bütün bunlara alışmak çok zor biliyorum fazlaca benziyorlar görüp geçirdiklerime
***
yüz yıl yaşamak mı tanrı korusun düz yazının dizenin buyruğunda eğer yine ölüm gelip çatmazsa yazacağım başka şey mi olacak yüz defa firuze ve yüz defa gül yüz kez seni seviyor bekliyorum yüz kez bekliyorum seni uyurken
yüz kez akşam oluyor gün doğuyor yüz kez aynı uyaklar şiirimde yüz kez öpücüklerin dudağımda yüzbinbir kez dilimde hep bu sevi yeşil ilkyaz ve de şu ağır kurşun bulutlar geçiyor yeller esiyor leylekler damlarda gaga vuruyor
yaşamak mı ölmek mi daha yavaş yaşamak mı ölmek mi daha çabuk
birbirinden ne çok uzak sözcükler ağzımıza sakız oldu gökyüzü şu papatya demetine hele bak sarı göbeğine ak kolyesine seviyor sevmiyor fit mi olmalı
yitirdik mi büsbütün usumuzu hangi yola sapsak çıkmaz bir sokak söylenen her tümce mevsim dışında her söylenen söz gücünü yitirmiş kabuğu soyulmuş bir ağaç gibi ocağı terkeden bir duman gibi söz ve dudak birbirinden ayrılmış
yaşlı ellerimde sararıp solan bu beylik sözlere sakın gülmeyin nicelerin yıpratmak istediği şu yüreğe bu beylik sözler gerek yazık yazık kadrini bilmeyene ne başka gül ne de sallan yuvarlan oyun halk oyunudur bencileyin
senin için aramıştım ve buldum hem sana hem bana gereken şeyi yaşamın gizini ve düş görmeyi ne senin ne benim için değişir her şeyin çözümü şiirdir şiir seni seviyorum sözü başkaca söylenirse boynum kıldan incedir
bir gün naylon kollarınız olsa da radar gözleriniz atom kanınız sevgiliniz esmer ya da kumralsa yaraysa ya merhemse öpücükler bilin kalbin vuruşudur her tempo her şeyi dölleyen yürek olacak sesler bizim gölgemizden gelecek