feneri kaldırıp geceye bakıyordu. birine mi bakıyordu! ne gelen var ne giden! savrulan çili aydınlığın taşta, sarmaşıkta. böyledir hep, umut bir gölge olur ve sokulur usulca, kıpırdar narın yapraklarında, söğüde sıçrar, sallanır fenerin otları tarayan ışığında. oysa yoksulluğudur sadece aşkın, özlemi, kuruntusu, patikadan kıvrılarak böğürtlenlere doğru inen. ay çıksa, kavalını çalsa dağa taşa, dönse sürüsü! kim var orda! otlar kıpırtısız, yol boş, böcekler bile uykuda.