"yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar..."
bütünüyle depresif bir havada devam edip sonlanıyor. iranlı yazar sadık hidayet yazmış bu çarpıcı eseri. yapı kredi yayınları tarafından yayımlanan eserin türkçeye çevireni behçet necatigil'dir. hacmi oldukça az olan bu eserin içeriğinin ağırlığı yoruyor zihni. bir çırpıda(!) okuyunuz, okutturunuz.
herkese tavsiye etmem ben bu kitabı, nedeni ise gerçekten eser kısa olsa da derin yani anlamak için kafa yormak gerek, kimileri sevmez bu tarz kitapları...
ben bir yazar arkadaşın tavsiyesi üzerine almıştım, okudum ve beğendim ama dediğim gibi edebiyatla içli dışlı olmayan kişilerce pek beğenilmeyebilir.
“.... hayat da baştan başa gülünç bir kıssa, inanılmaz ve ahmakça bir hikayeden ibaret değil mi? Ben kendi efsanemi, kendi hikayemi yazmıyor muyum?” satırlarıyla sadık hidayet, hem absürdizm hem de varoluşçuluğa selam çakmıştır.