Nasıl delirdiğimi soruyorsun. Şöyle oldu: Tanrıların çoğu daha doğmadan çok uzun zaman önce bir gün, derin bir uykudan uyandım ve bütün maskelerimin -kendi yaptığım ve yedi hayatta taktığım maskelerin- çalınmış olduğunu gördüm, kalabalık sokaklarda, "Hırsızlar, hırsızlar, Tanrı'nın cezası hırsızlar," diye bağırarak koştum.
Erkeklerle kadınlar bana güldü ve bazıları korkup evlerine kaçtı.
Ve pazar yerine vardığım zaman bir genç çatıda dikilip, "O bir deli," diye haykırdı. Onu görmek için yukarıya baktım; güneş çıplak yüzümü ilk defa öptü. İlk defa için güneş çıplak yüzümü öptü ve ruhum güneşe karşı sevgiyle tutuştu ve bir daha maskelerimi aramadım. Ve kendimden geçercesine haykırdım, "Şükürler olsun, maskelerimi çalan hırsızlara şükürler olsun."
İşte böyle delirdim.
Ve deliliğimde hem özgürlüğü hem güvenliği buldum; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmazlığın güvenliğini, bizi anlayanlar bizden bir şeyleri tutsak ederler çünkü.
Fakat güvenliğimle çok kibirlenmeyeceğim. Zindandaki bir Hırsız bile başka bir hırsızdan güvendedir.
mor ve ötesi ile 2008 yılında Eurovision Şarkı Yarışmasına katıldığımız ve 7.ci olduğumuz şarkıdır. Bu grup öyle bir grup bu şarkı Öyle bir şarkı ki, canlı versiyonu stüdyo kaydından kat kat daha iyidir. Gitaristler ve özellikle davulcu ile harika bir performans sergilediler. Hele grubun solisti harun tekin'in şarkıyı söylerken attığı alaycı bakışlar, şarkının sözleri... söyleyecek pek bir şey yok. Mükemmel.