aldığı girdiyi kendi bilgisiyle yorumlayıp bir çıktı elde etmeyi sağlayan en küçük işler parça. matematikte de programlamada da bu böyle.
programlamada public ya da private oluyorlar, ingilizce bilene zaten anlaması kolay. bi de protected var ama onun için kalıtım (inheritance) lazım. public olanlarına içinde bulunduğu sınıfın gerçekleştirilmiş nesnesinden ulaşılabilir, private olanlarına ulaşılamaz. değişkenler de public, private olabilir.
matematikte bir "eşleme" biçimi. tanım kümesinden aldığı elemanları değer kümesine götürür.
örneğin tamsayılarda bölme işlemi bir fonkiyondur. 2 tamsayıyı (tanım kümesi) alır, bir kesirli sayıya (değer kümesi) götürür.
fonksiyon tanım kümesindeki her elemanı tek bir değere götürmek zorundadır. Burada sık sık verilen örnek otobüstür. otobüs duraktaki tüm yolcuları almak ve taşımak zorundadır. aynı durakta birden fazla yolcu inebilir ama bir yolcu birden fazla durakta inemez.
müzikte bir notanın veya akorun eksen ile olan ilişkisine verilen isim. alman ekolü ve viyana ekolü farklı yaklaşımlarla ele alırlar.
yine de iki ekolün de ortak noktası fikir babalarının jean-philippe rameau olmasıdır. adam resmen klasik müziği icat etmiş traite d'harmonie kitabıyla. elbette rameau de elindeki sonuçlara göre bu kitabı yazmıştır ama adam 1700'lerden 1900'leri etkilemiş işte.
İngilizce function kelimesinden gelmektedir. Hatta function kelimesi aslen Franszıcadır kökeni Latincedir. Fonksiyon Aldığı girdiği dışarı veren bir makina gibidir.
Örnek: portakallı Pasta yapmak için içine portakal kabuğu atmanız gerekir limon kabuğu atarsanız size portakallı pasta vermez.