1. Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek.

    Örnek kullanım: Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. (Ö. Seyfettin)
    #101870 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  2. Bırakmak veya bağışlamak.
    #101871 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  3. Ondan bilmek, atfetmek.

    Örnek kullanım: Bilgin'in bu çekingen tavırlarını kusurlu ve zayıf oluşuna verdi. (F. R. Atay)
    #101872 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  4. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek.

    Örnek kullanım: Geçenlerde bir derginin, ''Eski ünlüler ne yapıyor?'' adlı bir röportajına verdiği cevapları okudum. (H. Taner)
    #101873 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  5. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek.

    Örnek kullanım: Arabanın burnunu en tenha kahvelerden birinin önünde rıhtıma verdiler. (A. İlhan)
    #101874 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  6. Herhangi bir duruma yol açmak.

    Örnek kullanım: Kendilerine iyi bir çalışma fırsatı verdim. (Y. K. Karaosmanoğlu)
    #101875 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  7. .

    Örnek kullanım: Ucuz pahalı deme de ver gitsin; ver de kurtul.
    #101876 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  8. Kızı, kadını biriyle evlendirmek.

    Örnek kullanım: Uzun Osman, Zeynep'le Süleyman'a, ikisini birbirine vereceğini söylediği zaman şaşmadılar. (H. E. Adıvar)
    #101879 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  9. .

    Örnek kullanım: Haydi ... arabaya atlayın... Köşkten parayı verirler. (P. Safa)
    #101881 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  10. .

    Örnek kullanım: Ses vermek. Korku vermek. Işık vermek.
    #101883 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  11. Bitki ve ağaç, ürün üretmek.

    Örnek kullanım: Dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. (R. E. Ünaydın)
    #101885 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  12. Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak.

    Örnek kullanım: Kendisi de muhakkak artistlerden, güzel eser veren, güzel konuşan, hayalleri işlek adamlardan hoşlanıyor. (R. H. Karay)
    #101886 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  13. Hepsini herhangi bir duruma sokmak.

    Örnek kullanım: Ateşe vermek. Ortalığı heyecana vermek.
    #101889 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  14. Sahip olmasını sağlamak.
    #101891 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  15. Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek.

    Örnek kullanım: Hareket vermek. Biçim vermek.
    #101893 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  16. .

    Örnek kullanım: Randevu vermek. Ad vermek.
    #101895 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  17. Kazandırmak, katmak.

    Örnek kullanım: Tat, çeşni vermek.
    #101898 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  18. , .

    Örnek kullanım: Emek vermek. Zaman vermek.
    #101899 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  19. .

    Örnek kullanım: Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi. (A. Sayar)
    #101900 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  20. .

    Örnek kullanım: Kezban, ona yedi evlat vermişti.
    #101902 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  21. Cinsel yönden kendisini kullandırmak.
    #101905 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  22. Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur.

    Örnek kullanım: alıvermek, dizivermek, yapıvermek, görüvermek.
    #101907 tdk | 7 yıl önce
    0dil bilgisi terimi