klasik batı müziğinin tartışmasız ne büyüklerinden. 1756-1791 yılları arasında yaşamış, bu kısacık yaşamına 600'den fazla eser sığdırmış bir müzik dehasıdır. senfonileri, konçertoları, operaları.... beethoven'in ilk eserleri mozart'ın gölgesindedir. dönemin yine büyük kompositörlerinden joseph haydn mozart için "gelecek kuşaklar böyle bir yeteneği önümüzdeki 100 yıl içinde bir daha göremeyecekler" demiştir. (posterity will not see such a talent again in 100 years)
ne mübarek bi dönemmiş arkadaş, haydn, mozart, beethoven.. aynı dönemlerde yaşamışlar.
mozart'ı çocukluğumdan beri severim fakat ona aşık olduğum dönem ise depresyon dönemimde oldu. her sabah uyandıktan sonra bir sigara yakıp onun muhteşem requiem şaheserini dinlerim. bunu yaklaşık bir ay boyunca her gün yaptım ve her sabah ilk dinleyişimmiş gibi etkilendim. bir insan hüznü, ölümü, coşkuyu bu kadar mı güzel anlatır? böyle bir dehanın bir daha dünyaya geleceğini ise pek sanmıyorum maalesef. umarım gelir. requiem'in 9 dakikalık versiyonunu ise şuradan dinleyebilirsiniz.
Henüz 35 yaşındayken ölmüş olmasına rağmen yüzlerce beste yapmış olan müzik dehası. gelmiş geçmiş en iyi bestecilerden olan avusturyalı müzisyen. bir o kadar daha yaşasaydı neler yapabileceğini hayal bile edemiyorum.
ustalığı piyano ve viyolinde olsa da (millet daha altına yaparken adam kralların huzurunda bunları çalıyordu) bence en güzel bestelerini üflemeliler için yapmış olan besteci.
üflemeliler için yaptığı bestelerde ayrı bir hava var nedense. obua ve klarneti çok güzel kullanmış adam.
motif konusunda belki de dünyanın görüp görebileceği en yaratıcı besteci. zaten dikkat ettim de motif konusunda da hep kendisinin besteleri örnek veriliyor.
benim motif konusunda en yaratıcı bulduğum işi ise şu oldu:
johann sebastian bach da aynı mozart gibi hayvani bir motif yaratıcısı. ama aralarındaki fark bach'ın hesap kitapla müzik yapması. bach'a bu sebeple müzisyenden çok müzik mühendisi diyebiliriz sanırım. duygu yoğunluğu yaşatması bile hesap kitapla adamın. "bakın şurada ağlayacaksınız" der gibi. zaten bu sebeple de "ben sadece çok çalıştım" demiş.
mozart ise hakikaten müziğe duygularını katıyor. dinlediğiniz çoğu mozart bestesinde verilmek istenen duyguyu kavramanız bu sebeple daha kolay oluyor. elbette yaşadıkları çağ ile de ilgisi var bu durumun. mesela bach'dan şöyle bir müzik beklemek mümkün değil:
günümüzde bestelerinin çok hızlı tempolarda çalınma sebebi, aslında bunların çok hızlı tempoda olması değil; akademinin "bu adam hayvan gibi şiy yapıyor, demek ki çok hızlı çalıyordu" şeklindeki hafif yanlış olan yorumudur.
günümüzde otantik performansa kafayı takmış kişiler mozart bestelerinde hıza değil de estetiğe göre tempo belirler.
vay arkadaş, şu adamların yaptığı müzik benim için büyük bir gizem halini almaya başladı. keşke zaman makinesi icat edilse de adamları kendi dönemlerinde dinlesek.
kappellmeister olmak için viyana'daki aziz stefan katedrali'ne başvursa da 1791 yılında mozart öldüğü için ve kapellmeister koltuğu da 1793'te boşaldığı için bu başvurusundan sonuç alamamış.
"Mozart müzik sanatında ulaşılmazlığın simgesidir. Şiirde Shakespear'in olduğu gibi. Onun sanat evreninde belirişi açıklanması olanaksız bir mucizedir.'' J.W.Goethe (bkz: johann wolfgang von goethe )
Bütün araştırmalara rağmen böyle bir dahinin mezarının nerede olduğu ise hala bilinmiyor. Cenazesine yakın çevresinden sadece altı kişinin katıldığı ve katedraldeki cenaze duasından sonra şiddetli yağmur nedeniyle bu altı kişinin mezarlığa kadar tabuta eşlik etmediği, cenaze aceleye getirilerek dilenciler için ayrılan bir mezara gömüldü diye rivayet edilir.
hayatı boyunca fakirlik ve sefaletle mücadele ettiği sanılmasına rağmen, aslında yıllık ortalama 10.000 florin (günümüzde 42.000 dolar) kazanan, 18. yüzyıl şartlarında en tepedeki %5'lik dilime giren müzisyen .