gezi olayları sonrası yargılanan taraftarr grubunun 16 aralık 2014'te görülen duruşmaları sırasında en çok retweet'lenen tweet'lerinden biri: "stadımız yok, kurada liverpool çektik, bütün forvetlerimiz sakat ve darbeyle yargılanıyoruz. victor hugo mu yazdı kaderimizi bu ne la." beşiktaş'ın halini özetlerken durumun vehametini de güzel dile getirmiş. darbe ne arkadaş?
Farsça kökenli birleşik bir kelimedir. Çehar+su kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. çehar: dört; su: bölge, yer anlamlarına gelmektedir. Bitişik okuyunca da dört yerin kesiştiği bölge, merkez manalarına gelmektedir ki bu daha çok yaşam merkezlerinin kalbi, ortası, insan faaliyetlerinin toplandığı yerleri ifade eder.
gezi olaylarındaki "biber gazı oley" tezahuratı ile aklıma kazınan taraftar grubu. olaya ait videoda hayatımda izlediğim en güzel videolardan birisi, kafada gaz maskeleriyle yapılan dans, tarihe geçmiştir kanımca.
Ha bunun devamında da geçmişte açılışı yapılan vodafone arena'da cumhurbaşkanı ve başbakanı ile bir araya gelemeyen, açılışa alınmayan taraftar gurubudur.
Ne ingiltere ne italya ne ispanya, görmedim , anlatmadım. Sizinle yaşıyorum ve tüylerim diken diken... 2-1 kazandığımız liverpool maçında, the kop tribününe taraftarlarlık dersi vermiştir.
Fahiş fiyata bisküvi satan deprem fırsatçısı ve de 'şerefli' işletmeyi protesto etmiş olan Beşiktaş taraftar grubu. Tepki, protesto, hak arama vb. kültüründen bihaber pembe götlü ülkem insanı tarafından eleştirilmiştir bir de. konfor alanından çıkıp başkalarının da hakkını savunmak ne demektir pek bilmedikleri için boş boş ahkam kesmeleri normal tabii. Senin milletin çok ahlaklı, çok düzgün ve medeni davranabilen bir insan da tepki veren tu kaka öyle mi?! Göte göt demeyi bilen insanları bütün gün PC başında koca kıçınızın üzerine oturup eleştirme hakkınız yok maalesef. Ya bir derde derman olun yada susun!
bir taraftar grubu deprem bölgesine niçin gider? dünyanın çoğu ülkesinde taraftar grupları hakkında bildiğimiz şeylerden bazıları; maçlardan önce toplanıp küfürlü sözler ederek birbirine giren insanlar. salt bu gerçek bu kişilerin bir işe yaramayacağı anlamına gelmez elbette. çarşı grubu deprem bölgesine mutlaka nakdi veya acil ihtiyaç malzemesi yardımı da yapmıştır eminim. fakat bir taraftar grubu, taraftar grubu olarak deprem bölgesine henüz enkaz altında ölü ve yaralılar varken gidiyorsa ve amaçladıkları şey 'asayiş' ise iki sorun vardır: devletin kontrolsüzlüğü, taraftar grubunun kendini kolluk zannetmesi. ilk sorunun varlığından henüz emin olmasam da ikincisini çarşı grubu kendisi ispat etmiştir.
hukuku ezip geçmeye meraklılarla dolu bir yerde yaşıyoruz fakat felaket de yaşıyor olsak başka türlü belalara da bulansak hukuktan ayrılmamız gerekir ki bugün yaşadığımız felaketin tekrarı olmasın. onunla bunun çok alakası var işte. mesela; depremzedelere ve gönüllü çalışanlara fahiş fiyattan ürün satan birine gösterilen tepki de böyle zamanlarda vahim neticelerle sonuçlanabilir. satıcının tartaklanmasına "iyi olmuş oh", suratına bir yumruk yemesine "içim soğudu oh" deyip suratına yediği yumruğun etkisiyle başını bir yere çarpıp öldüğünde sessiz kalıp içten içe memnun da olacak insanlar vardır. fakat bu farazi örnekte ölen kişinin masum olma ihtimali, kasaya 5 dakikalığına bakan biri olma ihtimali dahi bu gibi faaliyetlerin gerçekleşmesi durumunda neler yaşanacağı hakkında bir izlenim oluşturur. fahiş fiyatla satış yapan satıcıya karşı da bu eylem gerçekleşse benzer sorunlar devam edecektir.
bunun pembe götle deli kanla alakası yok. bütün vatandaşlar yazılı olan kurala uymakla mükelleftir. biri uymadığında büyü bozulmaz, diğerlerinin kurala uymaması için meşru zemin oluşmaz. zaten battık boğaza kadar, fazlasına gerek yok.