Soyledik, henuz sampiyonluk kacmamisken; “su takima adam gibi bi teknik direktor getirin” dedik. Sonuc ortada.
Vasifsiz birini teknik direktor yaptiniz, yetmedi Takimi ‘abilere’ biraktiniz ve bi kez daha husran. Artik sinirlenemiyorum bile. Gercekten. Baskan da en az bizim kadar uzuluyordur, bazen taraftar kafasiyla kararlar aldigini dusunuyorum ama artik mantikli hareket etmek zorunda.
1-tartisilmayacak bi teknik direktor.
2-camianin cocuklarini kulupten temizle.
3-yonetimi degistir. (icerde-disarida fenerbahce’nin haklarini savunmali, yine bi penaltimiz gume gitti)
Yine hareketli bi transfer donemi yasayacak olan camia.
Marcelo bielsa, Jorge Jesus, ralf rangnic uclusunden biri olsun isterim. Veya sergio conceicao. Joachim Low’un gelecegini sanmiyorum. Diger adi gecen; Fonseca, espirito, sarri vs bunlarla basarili olacagimizi dusunmuyorum. Emre’ye gelince; futbolculugundan beri iyi bi teknik direktor olacagi belliydi. Keske Sportif direktor olarak kalsaydi. Faydaliydi.
Neyse umarim bu defa teknik direktorluk konusunda dogru secim yapariz.
Yeni teknik direktörü nenad bjelica olan ama telaffuzdaki benzerlik nedeniyle bu isim kulaktan kulağa yayılırken "bielsa" olarak algılandığından insanların gelecek sezon marcelo bielsa tarafından çalıştırılacağını sandığı takım.
uzunca bir aradan sonra ligde iki maç arka arkaya kazanmayı başardı. hem de kimisi zaruri, kimisi keyfi, ağır rotasyonlu bir kadro ile.
fenerbahçe'nin hatay'ı yenmesi esasında gelenek oldu. altay yine takımı oyundu tuttu ve hatay'ın eksikleri mağlubiyeti getirdi. peki fener ne oynadı? bu sorunun elbet yine bir cevabı yok. vitor varken en azından fenerin ne oynadığı ya da ne oynamaya çalıştığının bir cevabı vardı. vitor'un sorunu bir b planı olmamasıydı. yani bir b planı kurmayı düşünemiyor manasında değil. a planı konusunda o kadar sabit fikirli ve inançlıydı ki a planı işe yaramasa bile ısrarla a planına devam ediyordu. kartal sayesinde yine erol bulut günlerimize geri döndük. sahada bir grup futbolcu, kafalarına göre takılıyorlar. kişisel becerileri ve istekleriyle bişi olursa oluyor, olmuyorsa da olmuyor.
bugün oynadığı maçta fenerin kazandığı en önemli şey ise arda güler oldu. bu çocuğun henüz 2005'li olmasına rağmen takımda ilk onbir başlayabileceğini gördük. ve hatta buna ek olarak çağtay adında bir başka çocuğun da sol bek yokluğunda durumu idare edebileceğini. evet ilk maçında iki tane kritik hatası da oldu. ama değil gol atmak, pas vermekten aciz berisha'nın şans bulabildiği bir takımda sol bek yokluğunda oynayabilecek bir sol bek varmış esasında dedirtti bize.
fenerbahçe'nin yine öncelikle bir hocaya ihtiyacı var. kimi haberlerde löw'ün istanbul'da ev baktığı söyleniyor. kimi haberlerde ise real madrid ile anlaştığı. fenerbahçe'nin bir hocaya ihtiyacı var. ve o hocanın lig biter bitmez işin başına geçip, haziran ayında transferleri bitirmesi de şart.
Şöyle dışarıdan bir gözle izlediğinizde asla şampiyon olacakmış izlenimi vermeyen takım. Net santraforu yok, kalecisi yan toplarda çok zayıf tipik bir çizgi kalecisi, orta sahasındaki en yetenekli oyuncu Zajc denen birisi ve 17 yaşında 60. dk'da götten soluyan bir çocuk, Kim Min Jae gitti yerine gelen Luan Peres ki tanırım ortalama bir stoperdir ve Szalai gidecek deniyor. Kanatları yetersiz yani bulduğunu atacak ya da yaratıcı kanadı yok. Bu takımın kadro planlaması o kadar kötü ki kelimelere dökmek mümkün değil yeni bir dil yaratıp o dilde anlatmam gerekiyor gibi hissediyorum çünkü ne desem yetersiz kalıyor..
troller, trollcükler, içimizdeki irlandalılar, "aman bir olay olsa da fener'e saldıralım" diye bekleyen herkes kendini kustuysa, iki satır da ben yazayım, eksilerken birkaç saniye geçmesini bekleyin ama çocuklar. hemen atıyosunuz eksiyi çok komik oluyor.
futbolu biraz bile olsa izleyen her "insan evladı", fenerbahçe'nin, jesus'un sistemiyle belli bir oyun ortaya koyduğunu görüyor olmalı. görmüyorsa ya maç izlemeyip özetlerden sallıyordur, ya da kötü niyetlidir. nihayete ermeyen pozisyonları oyunun yanlış kurgusuyla açıklayamazsınız her zaman. twitter vs. kurtulup kendi kendinize yorum yapabilme yetisi kazanmak için biraz çaba sarf etseniz, bence yaparsınız. ortalama zekâ gerektiriyor çünkü.
crespo'nun aniden takımdan kesilmesi saçma idi evet ama hiç birimiz sakatlıktan nasıl döndü bunu bilmiyoruz, antrenmanlar bunun için var. testler, performans raporları, kondisyonerler.. yani dışarıdan bakıp hede hödö dediğiniz her şey için maaşlı profesyoneller çalışıyor kulüplerde. bu kısım önemli, bi hatırlatayım dedim. willian arao'nun yenilen golde bariz hatası olmasına rağmen, o topçuya "kötü" demek en hafif tabirle teletabiliktir. renginizi kendiniz seçersiniz.
ilk yarıdan 3-0 olacak bir maç oynadı fenerbahçe. rakip sahada dayak attı, hakem irfancan'ın ayağına atılan tekmeyi sarıyla geçiştirdi falan ortalık şenlik oldu. türk hakem yapmış olsa aynını, gürültüyü o zaman seyredin. sörloth'un 1 ay evvelden hem kulüp hem de oyuncu tarafıyla anlaşılmışken, neden parasının ödenip de bu ön eleme maçına yetiştirilmediğini ben anlamadım. buraya yazdıklarım oldu, @larden loughness ile özelden paylaştıklarım oldu, yanıldığımız transfer olmadı bu sezon. hemen hepsi gerçekleşti/gerçekleşiyor.
kulübün anlaştığı ama son dakika hocadan veto yiyenler hariç tabi.
her ne olursa olsun, transferi hoca yaptırıyor, burası bir gerçek. geçmişe dönelim; başkan transfer yapar, hoca niye yapmıyor, sportif direktör transfer yapar, hocanın onayı yoktu, şimdi hoca transfer yaptırıyor ee tü kaka. olm bu kadar über anlıyosunuz bu işten de burada salya akıtacağınıza gidip alın lisansınızı, bir yerlerde endamınızı görelim sizin.
tüm takımların hazırlık maçlarını takip ettim. fenerbahçe, konyaspor ve adana demirspor'dan başka hazır takım yok fizik olarak. lig başlayınca ilk haftalardaki sakatlıklarla göreceksiniz zaten. yıllar sonra ilk defa hazırlık dönemine başında hoca ile, çalışarak girmiş bir takım fenerbahçe erkek futbol takımı.
crespo meselesi de önemli tabi. crespo 6 numara değil, jesus'un sisteminde 6 numara hiç değil. ama elbette oynar ve oynarsa da sırıtmaz. crespo'ya gıcık olduğundan değil yani, dediğim gibi antrenman durumu, fizik-kondisyon işini bilemiyoruz. her ne olursa olsun, ismail'in 2. kartı bu oyun tarzı ile yiyeceği barizken, 2. yarı aldığı gereksiz risk, bize pahalıya mâl oldu. bulduklarını atamazsan, penaltıyı da atamazsan, uzatmaya da nefesin yetmez haliyle.
fenerbahçe taraftarının içinde yer alan o önünde sevinilen taraftar görünümlü holiganlarını bulup, stada girişini ömür boyu men etmezlerse, kimse kusura bakmasın, provakasyonda parmakları var demektir. maç boyunca lucescu da kiev'li topçular da bu işi bu mağduriyete getirmek için gerçekten çaba sarf ettiler. hiçbir tahrik, henüz hiçbir yetkili kurum tarafından ilan edilmese de, sikinin keyfine başka bir ülkeye savaş açıp insanların ölümüne sebep olan bi imparator için tezahüratı meşru kılamaz.
kulüp de gereken özrü zaten diledi ama yetmez, yapanları tespit edip, varsa kombinelerini iptal edip, tekrar maç izlemelerini engellemek lazım.
he türk insanı balık hafızalıdır. ama tribün unutmaz. "kürtler evlerinizi havaya uçururken, biz de sizi sahaya gömeceğiz" minvali pankart da açan dinamo kiev taraftarıdır zamanında. çok da masum değiller sportif bazda bakıldığında. keşke çiçeklerle karşılanan kievliler, sahada aynı nezaketi gösterebilseydi. bu tezahürat olmamalıydı ama yine de kavga çıkardı en iyi ihtimalle.
dünyanın herhangi bir yerinde şu istatistiklerle her takım şampiyon olur. bu nedenle "daha iyisi olabilir miydi" diye kendi kendime sorarken çok zorlanıyorum.
sezonun kırılma anlarını biraz kendi kendine yaratmış ve kritik anlarda futbol dışı etmenler karşısında hatalı kararlar almış olmasa cebine üç - beş puan daha koyardı muhtemelen. gerisi zaten futbolun içinde olabilecek şeyler; puan kayıpları vs...
bana kalırsa en büyük iki hata sezon başında yapılan harika kadro planlamasının devre arasında bozulması, lincoln, crespo, emre mor gibi oyuncuların yerine krunic, zajc, king gibi hem devamlılık hem de performans açısından verim alınamayacak oyuncularla yola devam edilmesi ve özellikle trabzonspor maçından sonra yaşananlarda yönetimin oyuncuları gene yaşananların içinde tutamaya devam ederek odaklarını sarsması olması oldu.
sezon başında ismail kartalın avrupa için tecrübe ve bilgi olarak yeterli olmadığın bildiğim için bu yönde beklentiye girmemiştim. bu nedenle avrupadan elenmek şaşırtıcı değil benim için. daha doğru kararlar alabilseydi belki final görürdü bu takım ama teknik direktör seçimi zaten böyle bir hedef ortaya konmadığının göstergesiydi. ismail kartal her ne kadar tersini iddia etse de kritik anlarda futbol aklı ve tecrübe, belki de yetenek açısından yetersiz olduğunu gösterdi. ana planını değiştirme konusunda ayak diremesi, sakatlıklar sırasında alternatif üretememesi gibi nedenlerle kaybettiği puanlar oldu ama dediğim gibi altı beraberlik tek mağlubiyet almış bir takımdan daha iyisini beklerken de zorlanıyorum futbol adına.
futbol takımının yaşadığı sık sakatlıklar, duran toplardan gol bulunamaması, sadece kaleci antrenörü takviyesiyle bile sezon başında çokça salladığım livakoviç'in artan performansı göz önüne alındığında kartal kadar teknik ekibinin de sıkça dile getirildiği üzere yetersizliğini gözler önüne seren etmenler. şu ligde şampiyonluk yaşayan teknik direktörleri düşününce gene söylüyorum ismail kartal'ın iyi bir futbol aklına sahip teknik ekiple ve kadroyla şampiyon olamaması zor. benim gördüğüm kadarıyla futbolcularla ikili ilişkileri başarılı olsa da, saha dışındaki iletişim gücü fenerbahçe kalibresindeki bir camia için sınıfta bırakıyor ismail kartalı. normal şartlarda bunu söylemem ama saha dışı etmenlerin sonuca bu kadar yön verdiği bir ligde ne yazık ki kartal'ın profili yani karizması fenerbahçe'ye yetmiyor. sürekli eziklenen bir teknik direktörden sıkıldım açıkçası. mert hakan'ın bile daha fazla yararı oldu takım üzerindeki baskıyı almada kartal'dan...
kısadan hisse; fenerbahçe avrupada başarılı olup futbolcularını mutlu etmek istiyorsa üst düzey bir teknik ekibe sahip olmalı. türkiyede başarılı olmak istiyorsa masa başı oyunlarında ağırlığını daha fazla koymalı, sesini daha gür çıkartmalı, futbolcularını bu işlerin içine daha az çekmeli ve konsantrasyonlarını bozmamalı.
tarihinin belki de en iyi kadrolarından birisiyle 4'te 4 hedefiyle çıktığı yolu 4'te 0 ile tamamlayan gönlümün efendisi. artık yapacak bir şey yok elbet ama neden böyle olduğu hakkında iki satır bişiler yazayım.
birinci sıraya bu ligde adil bir rekabet ortamı olmadığını koymayacağım. bu ligde kimin kayrıldığı zaten son derbi maçında ayan beyan ortaya çıktı. arda kardeşler isimli lejyoner gereğini yapmaya çalıştı ama başarılı olamadı. ligin geneline baktığımız zaman ise pendik gibi sahibi galatasaraylı takımların, ankaragücü gibi hocası sözde fenerli özde galatasaraylı takımların, samsunspor gibi hem sahibi hem de bünyesinde bolca galatasaraylı barındıran takımların canları isteyince nasıl oynadığını, canları istemeyince faul bile yapmadıklarını gördük. galatasaray'dan 5 yiyince neredeyse horon tepecek olanların fener'den 3 yiyince sahaya akın ettiklerini gördük. ama bunların zerre önemi yok çünkü geçen sezon da olduğu gibi ben rakibine karşı ne oynadın ona bakarım. çünkü herşey aynı kalsaydı ve sen rakibini her iki maçta da yenseydin sonuç değişecek miydi ona bakarım.
gelin bakalım, gs ligi 102 puanda, fener 99 da bitirdi. evet senin evindeki maçta yine lejyoner bir hakem seni fred gibi senenin en iyi oyuncusundan mahrum bırakmıştı. ancak onun eksikliğine rağmen biraz cesur olsan gs'ı kendi evinde yenebilir miydin? soru bu. deplasmanda 10 kişi ile gösterdiğin performansın yarısını göstersen kendi evinde o maçı kazanabilir miydin? bence cevabı evet, kazanabilirdin. peki ligde olan biten her şey aynı kalsaydı ve sen gs ile birer puan paylaşacağına 3 puan alsaydın durum ne olurdu. gs 101 puan, fb 101 puan ve fenerbahçe şampiyon.
demek istediğim, evet sistemin pek çok aktörü fener'e karşı. ancak senin sistemin tüm aktörlerini yenebilecek gücün vardı. kullanamadın. çünkü hocan korktu. hocan panikledi. hocan saçma sapan tercihlerde bulundu. ve sen şampiyon olamadın. işin en acısı, son yaptığı açıklamada hatam yok diyor. evet yok hocam, benim hatam. trabzon'a tarihi puan farkı attım ama evimde 3 yedim trabzondan. benim hatam. kaç tane maçın ilk yarısını zajc ve krunic sevdasıyla piç ettim. benim hatam. takımın gole ihtiyacı varken, sezonun en skorer isimlerini tek tek kenara aldım. benim hatam. bunları sen yapmadın, ben yaptım.
gelelim türkiye kupasına. yüzyılın en iyi gs kadrosu diyen gözü yaşlı sözde fenerli emre'nin süper ligden düşen takımından 3 yedin. neden? zajc ve krunic sevdası yüzünden. ben açıkçası bunu kupadan elenmek için yapılmış bilinçli bir tercih gibi düşünmüştüm ta ki aynı tercihi avrupa kupasında çeyrek final maçında görene dek. bu adamları oynattın ve kupadaki ilk "eh işte" sayılabilecek rakibin karşısında havlu attın. hakem miydi bunun sebebi? federasyon muydu? ne idi? sana büyükekşi mi söyledi zajc ve krunic ile çık diye?
ve ülkeye avrupadan kupa getirebileceğimiz çeyrek final eşleşmesi. ilk yarı zajc ve krunic ile oynadın. 3 yedin. aklın başına geldi, fred, ismail ve irfan'ı oyuna aldın, 2 attın, daha da atardın, süre bitti. ikinci ayakta doğru 11 ile başladın. ama tek tek doğru adamları çıkartıp yanlış adamlara döndün. yine şansın yaver gitti iş penaltılara kaldı. ve elendin. şans mı? hayır. bu eşleşmede işi buraya getiren sendin. ayrıca maçtan önce sordular, penaltılara çalıştınız mı diye, biraz çalıştık dedin. biraz nedir lan?
ve süper kupa. trabzon'da hazırlanan senaryodan galip çıkmayı başardın. o şartlar altında öyle ya da böyle maçı kazanmayı başardın. bitmemesi gereken bir maç bitti. ve sen burada olağandışı bişiler oluyor maç biter bitmez biz içeri girelim diyemedin oyuncularına. şartlar normalmiş gibi davrandın. maçtaki tuzaktan kurtulsan da maç sonundaki tuzağa düştün. sana tarihi cezalar vermeye hazırlandılar ki kalan maçlarda oynatabileceğin adamın kalmasın diye. ama bu cezaları almamak için süper kupayı feda ettin.
gelelim kadro planlaması ve sakatlıklara. ilk kez belki de devre arasında takım güçleneceğine takım zayıfladı. yani devre arasında kimse gelmeseydi ve kimse gitmeseydi bu takım daha derin bir kadroya sahip olacaktı. crespo kalsaydı faydalı olacaktı. krunic hiç gelmeseydi faydalı olacaktı. king sakatken kent kadro dışı bırakılmasaydı faydalı olacaktı. emre mor ve bartuğ elmaz kalsaydı faydalı olacaktı. zajc gönderilip lincoln'e yer açılsaydı faydalı olacaktı. bonucci için elbet niye geldi demem, diyemem, keşke devam etseydi derim sadece. ama özünde kadro planlaması hoca sebepli başarısız oldu. üstüne de doktorun. ben doktorun ismini kavgalarda görmek istemiyorum. doktorun işi değil adam dövmek ya da kart görmek. takımı sağlıklı tutmak onun işi. ama olmadı. her ne hikmetse, senin en büyük rakibin, 3 tane stoperle sezonu tamamlarken, senin defans hattından kimler geldi kimler geçti. krunic ve ismail bile stoper oynadılar... evet ligde sarı ve kırmızı kartlar açısından da bir adeletsizlik vardı ve senin oyuncuların çok daha fazla cezalı durumu düştüler ama sakatlıkları emin ol cezalardan fazlaydı.
ve gelelim teknik ekibin diğer özelliklerine. kalecin kötüye gidiyordu. kaleci antrenörünü değiştirdin güç bela. adam hırvatistan'ın as kalecisi olduğunu sezon sonuna doğru hatırladı. duran toplar için ayrıca hoca getirelim dediler. istemedi senin hocan. gs maçı haricinde kornerden golün olan maç hatırlamıyorum. zaman zaman formu düşen oyuncuların oldu, hadi o olağan diyelim. ama maçtan önce oyuncuları saha ortasında toplayıp konuşma yapmayı nedense iş işten geçtikten sonra hatırladın.
yani demem o ki, fenerbahçe bugün şampiyon değilse, bu en zayıf halkaya yazar. ve bence en zayıf halka hoca ve ekibiydi. başka bir şey değil.
gelelim futbolculara. ligi sıfır kupayla bitirmiş olabilirler ama benim gördüğüm en karakterli kadro bu kadro. yıllardır maç izliyorum ve bu adamların profesyonelliği, hırsı, sahadaki duruşu beni mest ediyor. ali koç ilk seçildiğinde ben size şampiyonluk sözü vermiyorum ama ben size saha içinde gurur duyacağınız bir takım sözü veriyorum gibi bişi demişti. işte bu sene o sözü tuttu. bir kaç tane kartal'ın öz evladı hariç hepsiyle gurur duyuyorum. ama o öz evlatlara da diyebileceğim pek bişi yok çünkü birisi yazı yatarak geçirmiş, öteki kafasında futbolu bitirmiş gibi. ellerinden gelen bu.
şimdi bu kadro için yapılması gereken şey omurgayı koruyup, zincirin eksik olan halkasını tamamlamak. bu eksik halka mourinho olabilir mi? tartışmasız evet. peki senelik 22 milyon euro civarı bir maliyeti fenerbahçe karşılayabilir mi? bence karşılamanın bir yolu bulunur. kimliğini saklayan sponsor gs'da oluyorsa fener'de neden olmasın?
çözüm basit, ali koç başkanlığında, mourinho ya da muadili bir hocayla yeni sezona hazırlanmaya başlamak bir an önce. nitekim bu takımın dusan tadic önderliğinde bize verebileceği çok şey var daha.
avrupa'nın en iyi basketbol takımına sahip güzide kulübümüzdür. nba skalasındaki kulüplere bakarsak çoğu takımdan da iyidir bence. sürekli kendini diri ve değişkenliğe hazır tutan bir basketbol dinamizmine sahipler. takımın başında sırbistan basketbol ekolünün baş mimari obrodovic olduğu sürece de bu şekilde devam edeceğini düşünüyorum.
Önümüzdeki sezon şanlı tarihini super toto 1. Lig kupasını da kazanarak başarısını perçinlemesini dilediğim ve bu yolda istikrarla giden, geçmişinde şike olaylarından dolayı UEFA’dan ceza almış, cas davası onurumuzdur, şerefimizdir deyip davasından vazgeçmiş Türk kulübüdür.
Rakamlarla hiçbir şekilde doğrulanmamasına rağmen taraftarları tarafından en başarılı Türk takımı olarak dile getirilmektedir.
acil olarak sağlam bir stoper, sol bek ihtiyacı olan takımım. bu iki transferden sonra belki bir forvet ve sağlam bir orta saha da alınabilir. ama sol bek ve stoper allah'ın emri.
Bir kısım taraftarının kalecinin asli görevinin top tutup gole engel olmak olduğunu bile bilmediği futbol takımı. Bu kafa öyle bir kafadır ki 40bin tanesi bir araya gelip koca stadı doldurduğunda, maç izlerken çıt çıkmaz statta ama 'ersun, Ersun' diye bağırmaya gelince yeri göğü inletir. Umuyorum bu sene en kötü avrupayı gitme şansı yakalar. Belli mi olur, belki uefa'da yarı final falan görür takım yıllar sonra.
İyi ya da kötü oynasın; bu sezon camia için şampiyonluk olmazsa olmaz.
Geçen hafta çok iyi oynadık ne oldu? Kaybettik. Büyük takım kötü oynarken de kazanmayı bilmeli. Ha hatalı tercihler var mı, var. Olacaktır da. Kadro olarak hala yetersiziz ve transfere ihtiyaç duyuyoruz.
Bi de taraftarın artık şu gereksiz aykut-ersun kıyaslamasından vazgeçmesi gerekiyor. Yok işte, kovduk. Gönderdik. Bi daha da bu kulubün kapısından içeri giremeyecek. Ne aykut hoca’ymış yaaaa.
Geçen haftaki maçı parça parça, dünkü başakşehir maçının da tamamını izledim.
Geçen sezondan beri aynı şeyi söylüyorum, bu takımın sahada boyu gereksiz uzun ve bu nedenle kademeler arası mesfeler gereksiz uzun olduğu için hem pas opsiyonları azalıyor hemde oyuncuların göstermesi gereken efor artıyor. Geçiş oyununda max kruse ve Emre buna çare olabilir gibi dursa da dün kruse'nin rezil oyunu yüzünden bunun cevabı tam ortaya çıkmadı. Tabi neredeyse 1,5 sezondur bu problemi çözememek ayrı bir basiretsizlik. Biraz da takım omurgasını oluşturan oyuncuların birbirleriyle oynamaya tam alışmaması neden buna diyeceğim ama orada da hala transferleri bitiremeyen yönetimin basiretsizliği ortaya çıkacak. Ayıp gerçekten.
Jailson'un stopere geçmesi topla çıkışlarda müthiş bir artı getirmiş bana kalırsa. Kademesi nasıl bilmiyorum ama sırf bu nedenle Türkiye liginde jailson'la bile devam edilebilir. Zanka'yı çok beğendim. Derli toplu, düzgün ayaklı ve dengeli gözüken bir adam. Umarım yanılmam defansif özellikleri konusunda. Sanırım haftaya oynanacak trabzon maçı belirleyici olacaktır nihai karar için.
Geçen sezon gördüm ki bu takımın sağ tarafı en iyi işleyen, en verimli ikiliyi yakalamış. Isla - dirar. Bence sağlıklı olduklarında hiç maceraya girişmemeli Ersun Yanal. Enerjik, devamlılığı olan, akıcı ve dinamik.
Ben açıkçası daha önce Türkiye'de oynadığını hatırlamıyordum ama Rodriguez buysa eğer, bulup getirenin direkt işine son versin fenerbahçe.
Dün tolga ciğerci ve muriç tartışmasız sahanın en iyileriydi. Her şeyden önemlisi muriç müthiş bir direnç ve isyan gösterdi. Tolga ise hem kesici hem de pas opsiyonu olarak süper lig standartlarını karşılayabileceğini gösterdi ki mesela bu direnci ben Tolgay aslan'da zerre görememiştim.
Son sözüm zajc için. Bence bu arkadaş harcanıyor. Fiziksel olarak mı beklentisini karşılamıyor Ersun'un bilmiyorum ama skora katkısının ne olacağını oyuna girdikten sonra gösterdi bana kalırsa. İyi bir paraya satılmayacaksa mutlaka kullanılmasının bir yolu bulunmalı.
Genel olarak fenerbahçeye zerre beğenmedim dün. Bireysel performanslar iyiydi, ancak sahaya dağılım başta olmak üzere bir çok konuda geçen sezondan farklı birşey görmedim ben. Muhtemelen geçen sezon da slimani yerine muriç olsaydı üstüne 8 - 10 puan koymuş bir fenerbahçe olacaktı puan tablosunda. Farkı yaratan oyuncular mı olmalı yoksa dikine futbol fetişisti sosyal medya ergenlerin kampanyalarıyla bu takımın başına geçmiş Ersun mu bu saatten sonra iyi düşünmek lazım.
Yenmek veya yenilmek değil mevzu. Umrumda da değil. Alıştık. Sadece bize meydan okuyan ve ciğeri beş para etmeyen düzene karşı olan zayıflığımızı sindiremiyorum. Tff ve Mhk’yı geçtim, lobimiz yok. Fakat;
Mesela küme düşme adaylarından bi Kayserispor, hoca değiştirip oyunculara ödeme yapınca bizi yenebiliyor.
Ya da rakip hocası “Trabzon için oynayacağız” deyince, kafasına vurup o olmayan beynini ezemiyoruz.
1 haftadır bize meydan okuyan, dalga geçen Podolski’nin maç içinde bacaklarını eline vermiyorlar ve üstüne bi de şov yaptırıyoruz.
Fenerbahçe her şeye tahammül eder; güçsüzlüğe asla. Başkan öncelikle bu sorunu çözmeli.
kadıköy'de stadı bulunan, halk arasında "üç büyükler" olarak geçen 3 takımdan 2.si. bjk'nin son zamanlardaki performansıyla birlikte 3. sıraya kayabilir.