En büyük spor kulübü olmayan oluşum . Ülker yardım etmeseydi basketbolda Beşiktaş seviyesindeydiler açıkçası. Ben hala ülkerbahçe olarak bakıyorum kendilerine. Diğer sporları zaten kimse iplemiyor Beşiktaş hentbolu domine ediyor daha kimsenin reelde konuştuğuna denk gelmedim. Bir beşiktaşlı olarak bence türkiye'nin başarı bazında en büyük kulübü çok net galatasaray'dır. Fener'i sevmem ama gs'den nefret ederim gel gelelim durum böyle.
Bir de Fenerliler, aziz sağolsun, fenerbahçe cumhuriyet masalına yıllarca kendilerini aşırı kaptırdıkları için türkiye=fener türkiye=ülkemiz o zaman fener=en büyük gibi gerçek dışı denklemlere sarıldılar. Sonra Ali Koç yine biz Türkiye'yiz en büyüğüz Atatürk = Fener gibi aynı denklemleri taraftara satmaya devam etti ve geldiğimiz nokta Twitter'da Ercanlar çıkıp herkes bize düşman, solcusu da sağcısı da fener başarısız olsun diye kenetleniyor gibi çocuğun inanmayacağı bir başka denklemi taraftara fırlatıyor. bütün herkesin bize karşı kenetlenmesi > demek ki fener = thanos yani falanız en büyüğüz. Oysa ki her sezon 3 büyüklerden kim yere sıçıp batırsa bir tekme de diğer 2'si atar. Bu hep böyle olmuştur yani fener'e özel ekstra linç yok. Fener'e tsliler biraz daha fazla saldırıyor zira rivaller. Aslında yabancıların make believe tabiri cuk oturuyor fener camiasına. Genel olarak 5iktaş, Fener, gs bunlar overrated takımlar, türkiye'de overrated ülke türkiye'nin en büyüğü olsan ne olmasan ne türkiye'nin gücü ne ki senin büyüklüğün anlam ifade etsin.
troller, trollcükler, içimizdeki irlandalılar, "aman bir olay olsa da fener'e saldıralım" diye bekleyen herkes kendini kustuysa, iki satır da ben yazayım, eksilerken birkaç saniye geçmesini bekleyin ama çocuklar. hemen atıyosunuz eksiyi çok komik oluyor.
futbolu biraz bile olsa izleyen her "insan evladı", fenerbahçe'nin, jesus'un sistemiyle belli bir oyun ortaya koyduğunu görüyor olmalı. görmüyorsa ya maç izlemeyip özetlerden sallıyordur, ya da kötü niyetlidir. nihayete ermeyen pozisyonları oyunun yanlış kurgusuyla açıklayamazsınız her zaman. twitter vs. kurtulup kendi kendinize yorum yapabilme yetisi kazanmak için biraz çaba sarf etseniz, bence yaparsınız. ortalama zekâ gerektiriyor çünkü.
crespo'nun aniden takımdan kesilmesi saçma idi evet ama hiç birimiz sakatlıktan nasıl döndü bunu bilmiyoruz, antrenmanlar bunun için var. testler, performans raporları, kondisyonerler.. yani dışarıdan bakıp hede hödö dediğiniz her şey için maaşlı profesyoneller çalışıyor kulüplerde. bu kısım önemli, bi hatırlatayım dedim. willian arao'nun yenilen golde bariz hatası olmasına rağmen, o topçuya "kötü" demek en hafif tabirle teletabiliktir. renginizi kendiniz seçersiniz.
ilk yarıdan 3-0 olacak bir maç oynadı fenerbahçe. rakip sahada dayak attı, hakem irfancan'ın ayağına atılan tekmeyi sarıyla geçiştirdi falan ortalık şenlik oldu. türk hakem yapmış olsa aynını, gürültüyü o zaman seyredin. sörloth'un 1 ay evvelden hem kulüp hem de oyuncu tarafıyla anlaşılmışken, neden parasının ödenip de bu ön eleme maçına yetiştirilmediğini ben anlamadım. buraya yazdıklarım oldu, @larden loughness ile özelden paylaştıklarım oldu, yanıldığımız transfer olmadı bu sezon. hemen hepsi gerçekleşti/gerçekleşiyor.
kulübün anlaştığı ama son dakika hocadan veto yiyenler hariç tabi.
her ne olursa olsun, transferi hoca yaptırıyor, burası bir gerçek. geçmişe dönelim; başkan transfer yapar, hoca niye yapmıyor, sportif direktör transfer yapar, hocanın onayı yoktu, şimdi hoca transfer yaptırıyor ee tü kaka. olm bu kadar über anlıyosunuz bu işten de burada salya akıtacağınıza gidip alın lisansınızı, bir yerlerde endamınızı görelim sizin.
tüm takımların hazırlık maçlarını takip ettim. fenerbahçe, konyaspor ve adana demirspor'dan başka hazır takım yok fizik olarak. lig başlayınca ilk haftalardaki sakatlıklarla göreceksiniz zaten. yıllar sonra ilk defa hazırlık dönemine başında hoca ile, çalışarak girmiş bir takım fenerbahçe erkek futbol takımı.
crespo meselesi de önemli tabi. crespo 6 numara değil, jesus'un sisteminde 6 numara hiç değil. ama elbette oynar ve oynarsa da sırıtmaz. crespo'ya gıcık olduğundan değil yani, dediğim gibi antrenman durumu, fizik-kondisyon işini bilemiyoruz. her ne olursa olsun, ismail'in 2. kartı bu oyun tarzı ile yiyeceği barizken, 2. yarı aldığı gereksiz risk, bize pahalıya mâl oldu. bulduklarını atamazsan, penaltıyı da atamazsan, uzatmaya da nefesin yetmez haliyle.
fenerbahçe taraftarının içinde yer alan o önünde sevinilen taraftar görünümlü holiganlarını bulup, stada girişini ömür boyu men etmezlerse, kimse kusura bakmasın, provakasyonda parmakları var demektir. maç boyunca lucescu da kiev'li topçular da bu işi bu mağduriyete getirmek için gerçekten çaba sarf ettiler. hiçbir tahrik, henüz hiçbir yetkili kurum tarafından ilan edilmese de, sikinin keyfine başka bir ülkeye savaş açıp insanların ölümüne sebep olan bi imparator için tezahüratı meşru kılamaz.
kulüp de gereken özrü zaten diledi ama yetmez, yapanları tespit edip, varsa kombinelerini iptal edip, tekrar maç izlemelerini engellemek lazım.
he türk insanı balık hafızalıdır. ama tribün unutmaz. "kürtler evlerinizi havaya uçururken, biz de sizi sahaya gömeceğiz" minvali pankart da açan dinamo kiev taraftarıdır zamanında. çok da masum değiller sportif bazda bakıldığında. keşke çiçeklerle karşılanan kievliler, sahada aynı nezaketi gösterebilseydi. bu tezahürat olmamalıydı ama yine de kavga çıkardı en iyi ihtimalle.
Allah ile arasındaki gerginlik diğer dinlerin tanrılarının, mitolojik varlıkların, mühürlü exodia'nın beş parçasının, ingiltere kralı'nın, rahmetli başkan kennedy'nin, taçsız kral pele'nin ve diğer tüm kutsal varlıkların allah tarafına geçmesiyle farklı bir boyuta gelmiştir. zira bu kadar cenabetlik başka türlü açıklanamaz.
Anladığım kadarıyla kiev maçı sırasında kievli bir futbolcu bizim taraftarı kışkırttı, sonra da bizimkiler ''putin hüloğğğğ'' diye tezahürat yapmaya başladı. İki taraf da bir bok yemiş. Hangisinin yediği daha çok veya daha koyu orası tartışılıyor.
bu sadece fenerbahçe özelinde bir durum değil birçok futbol takımı benzer holiganlıklar yapıyor sonunda ceza alıyor fakat tek bir takımın problemi değil bu.
arkaik ve miladını doldurmuş bir aktivite olarak futbol kanserdir arkadaşlar, toplumun kanayan yaralarından biridir artık, ülke gündemini gereksiz işgal eden saçma salak bir oyundur, fanatizmin doruklarında at izinin it izine karıştığı haklının haksızın anlamsız yere birbirine girdiği özellikle türkiye'de seyir zevki olmayan afedersiniz b*ktan bir spordur bu.
beş altı sene önce taraftar olmanın sürü bilincini artırdığı ve adrenalini doruklara taşıdığından bahseden bir araştırma videosu izlemiştim, bahsi gecen liverpool taraftarları üzerinden bir araştırmaydı sanırım fakat bu sürü halinde olma durumu ve sürüngen beyinle fiziksel toplu şekilde bir aktivite izleme olayı muhtemelen amigdala yerine dopaminin etkisiyle s*kinizle düşünmenize ve konuşmanıza vesile olduğundan bu gibi durumlarda saçmalayabiliyorsunuz haliyle, yani bu ahmet mehmet için değil ülkenin klasik muzik alanında iftihar ettiği adama bile maymun gibi sinirden yastık yolduran bir aktivite.
Dünkü putin sloganına bu kadar yükselenleri anlamıyorum. Siz tahrik edildiğinizde besmele getirip sabır falan mı çekiyorsunuz tesbihle?
Savaşta olan bir ülke takımına bu şekilde tezahürat etmeyi desteklemiyorum ama her şeyin bir aması oluyor işte. Türkiye'de olduğunu unutmayacaksın.
Kırmızı kart görene kadar maçı diğer yarı sahada oynayan bir takıma 10 kişi kalınca golü atıp taraftarı kışkırtmak nasıl bir ezik ruhluluktur bunu düşünelim. Futbol izleyen taraftar her zaman kışkırtılmaya müsait bizim ülkemizde. Melo, Emre Belözoğlu, volkan demirel falan gider böyle liste. Bu adamların anaları sahada meze olurken bu kadar duyar kasmadınız da, bir grup taraftarın avrupa maçında başka bir ülke takımı oyuncusu tarafından kışkırtılması üzerine putin diye bağırmasına mı duyar kasıp dert edindiniz? derdinizi sikeyim!
Putin şuan ne savaş suçlusu ne de diktatör. Dünyada sayılı süper güce sahip ülkelerden biri ve yanı başındaki sikindirik ab yalayıcısı ukrayna'nın nato ve ab köpeği olup kendisine tehdit oluşturmasını istemiyor. Hani bizim sınır temizliği yapacağız diye girdiğimiz, sözde k*rdistan kurulmasın diye çabaladığımız gaye gibi. Bunu savaşarak yapar, politika ile yapar bilemem. Rus-Ukrayna savaşı çokta sikimde değil yesinler birbirlerini.
Bu duyar kasanların çoğu da Ukrayna'ya üzüldüğünden değil, sadece Fenerbahçe düşmanlığı bunu da es geçmeyelim. Avrupa basınının diline pelesenk olmak yetmiyor bir de içerideki "düşene bir tekme de biz atalım ne de olsa fenerbahçe amk" kafasıyla yaygara yapanlarla uğraşıyoruz.
Ukrayna'ya üzülenler zelenski'nin vogue pozlarını odalarına asıp mastürbasyon çeksinler. Şaklabanın yöneticiliği anca bu kadar olur.
önümüzdeki en az 10 yıl boyunca tüm avrupa'nın açık ara en nefret edilen spor kulübü olacak. durumun vahametini henüz anlayamamış fenerbahçe başkanı ve fenerbahçe başkanı taraftarı taraftarlara anlatayım.
vladimir putin ukrayna ile savaş halinde olan ve savaş yüzünden avrupa kupalarından ihraç edilmiş bir ülkenin devlet başkanı. nuremberg mahkemelerinde yargılanıp, hüküm giymiş falan değil. uefa'nın ceza uygulaması kapsamında tribünlerin recep tayyip erdoğan, prens charles, mahatma gandhi veya putin diye bağırmaları arasında fark yok. kulübün resmi bir ceza alması ihtimalini çok düşük görüyorum.
ukrayna tüm dünyada mağdur kabul edilen bir ülke. avrupa'nın ise ukrayna'ya ve ukraynalılara özel bir empati, sempati, ilgi ve şefkati var. düşman ülke askerleri yüzünden evinden yurdundan olmuş futbolculara kendi evinde onları bu hale sokan devletin başkanın adını haykırmak ise resmen şerefsizlik. bu kadar kamplaşan, milliyetçiliğin, islamafobinin ayyuka çıktığı bu avrupa'da bu putin haykırışı sonrası fenerbahçe, kamuoyu nezdinde çoktan infaz edilmiştiir. ilk uefa kupası maçında bizi (bence haklı olarak) gerekli her türlü düdükle avrupa kupalarından siktir ederler. bundan sonra yıllarca avrupa'da istenmeyen kulüp oluruz. otelimiz basılır, taraftarımız dövülür, kimse bizle dostluk maçı bile yapmaz, avrupa'da kamp yapacak yer bile zor buluruz. fenerbahçe avrupa gözüyle logosuna bir gamalı haç eklemiştir.
avrupa halkının nefreti sonuç veren, etkili ve boğucu bir nefrettir. bu gazaptan zor kurtulacaktır fenerbahçe. sonun sonu yüklendi. .exe'yi çalıştırın.
bu arada bu nefretin futbolla limitli kalması olasılığı da yok denecek kadar az. euroleague'de iki adet sırbistan, iki adet yunanistan, bir adet litvanya deplasmanı olan gerçek dünya markası fenerbahçe'mizi de tüm olimpos ve asgard esirgesin. oralardan sağ dönmeleri bile mucize olur.
an itibariyle tek başına 70 değil parça parça 30'ar gol atacak forvetleri olan türkiye süper ligi takımı. üç forvetle doksan gol yapar. (işte mhp'nin doksanıncı yılı)
o yüzden yine yeniden asla gol atamıyor zaten. 103 gol rekorunu kırarız bu sene diye düşünüyorum. bu işaretleri verdi dinamo kiev maçı.
dinamo kiev turu şampiyonlar ligine kalmak vizyonu olmayan bir takım için hazırlık maçıydı haliyle. eksiklerimizi gördük, dostça, iyi bir mücadele oldu. son yılların en büyük siyasi gaflarından biriyle friendly match yaptığımız rakibimizi sonsuza dek bize düşman ederek gönderdik.
dün akşam oynanan maçta, kiev karşısında, jesus'un vazgeçilmezi haline gelen ismail'in tecrübesizliği kaynaklı gördüğü kırmızı kart neticesinde turu rakibe veren takım oldu. ismail cebinde sarı kartı varken o pozisyonda yatarak topu almaya çalışmamalıydı. çalıştı ve kartı gördü. hem de fener emre mor'un da girişi ile ofansta daha etkili olmaya başlamışken.
bu maç gösteriyor ki fenerin halen ileride topu içeri atacak birilerine ihtiyacı var. bir tanesi geldi, joao pedro, ama bir taneye daha ihtiyaç var. dün on kişiyken aldığı penaltıyı kaçıran valencia ile henüz zamana ihtiyaç duyduğu açıkça görülebilen king, ancak yedek santrafor olabilirler. bunun haricinde fenerbahçe'nin kim'in ve serdar'ın boşluğunu arao takviyeli kapatma çabası yetersiz. arao cidden iyi görünüyor ama tisserand ve szalai ikilisi yetmiyor. buna ek olarak, görüşmelerin sürdüğü gustavo henrique de ancak yedek olabilir, derinlik katabilir. kim sonrası fenerin arkada lider kimlikli bir stopere mutlaka ihtiyacı var. sol bek oynayan ferdi dün oldukça iyi idi. keza osayi de öyle. ancak osayi uzatmalarda tamamen tükenmiş durumdaydı. ağır idmanlar sonrası 10 kişi oynanan ve uzatmaya giden bir maçta doğal tabi bu tükenmişlik.
altay'a yedek, ferdi'ye yedek, stoper'e ilk onbir ve yedek (muhtemelen gustavo yedek olan olacak), santrafor'a ilk onbir oyuncusu alındığında fener çok alternatifli bir kadroyla sezona hazır olacak. osayi'yi burak yedeklemeyecekse elbet osayi'nin arkasında da birisi olsa fena olmaz en azından nazım iyileşene kadar burak ile de orası idare edilebilir elbet.
özetle, zor olan 3 maçlık eleme serüveni, ilk maçta sona erdi. fenerbahçe bitiricilikte daha becerikli olsaydı, böyle sona ermezdi. şimdi sırada avrupa ligine katılım için oynayacağı iki rakip var. birincisi çek cumhuriyetinden slovacko...
Dün geceki maçını izlemedim ama taraftarlarının yedikleri golden sonra "putin" tezahüratı yaptıklarını okudum. Hayasızca bir hareket olmuş. Yazık olmuş.
2006 yılında Allah'la fenerbahçe arasında başlayan gerginliğin hala bitmediğini, Ayrıca rakip takımda eski fenerbahçeli oyuncu varsa gol atar kaidesinin de işlemeye devam ettiğini gördüğümüz maç olmuş anladığım kadarıyla.
Bu akşam oynanacak dinamo Kiev maçında beni zengin edecek kulüptür.
İddaa'da şu şekilde oynayabilirsiniz; ben de son paramı oynadım. Ev sahibini rehin olarak aldım ve elini ayağını bağladım; birlikte izleyeceğiz maçı. Kupon gelmezse naparız bilmem.
1- MS : 2,5 üst
2- İlk 20 dakika fener gol atar.
3- MS : 1/1
Bazen halı sahaya adam toplar gibi transfer yaptığı intibası bırakan takım. İhtiyaca göre değil de, maç saati geldiği için boş kalan yerleri doldurmak için adam alıyor sanki. Ali koç her an cepten arayıp "adam lazım gelsene" diyebilir...
şampiyonlar liginde gruplara kalması imkansıza yakın bu sene. çünkü şampiyonlar liginin elemelerinde şampiyonlar ile şampiyon olmadıkları halde eleme oynama hakkı kazananların statüsü farklı düşünülüyor ve birbirleriyle maç yapmıyorlar. yani bunun anlamı, şampiyonlar ligine şampiyon olup eleme oynayanlardan sadece 4 takım, şampiyon olmayanlardan ise sadece 2 takım kalacak. trabzon şampiyonlar ligine kalmak için o 4 takımdan birisi olmak zorunda ve önünde sadece 1 rakip olacak, fener'in ise o 2 takımdan birisi olmak için elemesi gereken 3 rakip var.
fener'in başladığı noktada önce ikinci eleme turu var ve burada sadece 4 tane takım var idi. bunlardan kiev ve midtjyllan seri başı iken aek ve fener seri başı değildi ve fener kiev ile eşleşti. kiev'i yenmesi durumunda ise eşleşeceği 4 seri başı takım daha bulunuyor. bunlar benfica, rangers, psv ve monaco. diyelim ki içlerinde en zayıf gibi görünen rangers çıktı ve fener kiev'i elediği yetmezmiş gibi rangers'ı da eledi. bu durumda muhtemelen turu geçecek olan benfica, psv ve monaco'dan birisiyle daha eşleşecek. çünkü seri başı olamayacak yine. seri başı olması için fener'den daha az puanı olan sturm graz, aek, union gibi takımların da benfica, psv, monaco'dan en az iki tanesini elemesi gerekiyor ki fener play off'a seri başı olarak girip, geriye kalan son seri başı ile eşleşmesin.
özetle, fener'in şampiyonlar liginde gruplara kalabilmesi için kiev'i eledikten sonra eşleşeceği 4 seri başından 2 tanesini elemesi gerekiyor ve bu 4 seri başı takım benfica, rangers, psv ve monaco.
trabzonda ise durum farklı çünkü bu takımların hiçbiri ile elemelerde eşleşmeyecek.
düzeltme: fener, psv, benfica ve monaco turu geçip play off'a kalırsa psv ve benfica seri başı olacağından fener monaco ile eşleşmeyecektir.
etrafında ve dahi içinde barındırdığı bazı kesimler sayesinde, başka düşmana ya da rakip taraftar trollerine ihtiyacı olmayan kulüp.
öyle büyük kulüp düşünün işte, kendi düşmanını, kendi trollünü de içinde barındırıp sindiriyor. hani it ürür, kervan yürür hesabı.
futbol şubesinin teknik direktörlüğüne dünya çapında bir çalıştırıcı olan jorge jesus'u, basketbol şubesinin koçluk koltuğuna da yine dünya çapında bir başantrenör olan dimitris itoudis'i getiren ali koç, içinde bulunduğu kriz ortamı, devraldığı mâli enkaz, dahili ve harici bedbahtlara rağmen kulübe ekstra fenerbahçeliliği yüzünden (evet yüzünden, adamı da pişman ediyonuz artık) aktardığı milyonlarca euroya rağmen, klasik türk spor medyası ve klasik bunun gazıyla oturup kalkan, kendi başına karar verme yeteneği tuvaleti geldiğinde gidip boşaltım yapma kapasitesiyle sınırlı bir kısım taraftar tarafından, sportif başarı gelmediği için yerden yere vurulmaya çalışılıyor.
çalışıyor diyorum çünkü vuramıyorlar :) birer yalova kaymakamı pozisyonunda olan bu güruh, türk futbolunun finansal kısmını halâ eskisi gibi zannediyor. kusura bakmayın, aydınlatma metni gibi olacak ama, ne aziz yıldırım'da, ne kiğılı'da, ne de bildiğiniz o müthiş fenerbahçe'li diğer işadamlarında böyle bir para yok kuzucuklarım. bu kulüp batmadıysa, geldiği noktada bu kadar borca (ki azaltılabilmiş hâli bu) rağmen, hala dünya çapında işler yapılmaya gayret ediliyorsa, bu hocalar, bu boktan ülke iklimine ikna edilebiliyorlarsa, yıllardır basbas bağırdığımız alt yapı, gençler meselesinde atılımlar yapılıyorsa, 1,4m euro'ya alınan ferdi 10,5m euro, 1,5m euro'ya alınan altay bayındır, 16m euro piyasa değerlerine sahipse, muhammed gümüşkaya gibi yıldız, arda güler gibi dünya çapında yıldız potansiyelli oyuncular bünyesinden çıkarmaya başladıysa, bu adam başarılıdır abicim.
ben dünün ve geleceğin fenerbahçe taraftarıyım. bugünü değerlendirirken de dün ve geleceği terazinin bir yerlerine koymadan bakmam kulübün yapısına. gerçekten fenerbahçeli iseniz, aynı bakış açısını bir gün kazanmanızı dileyebilirim sadece.
şalom gazetesi yazarlarından rıfat karaköy'den ilginç bir bakış açısı.
"13 hakem lig oynanırken görevden alındı. Kimsenin sesi çıkmadı. MHK Başkanı istifa etti. Kimsenin sesi çıkmadı. TFF Başkanı istifa etti. Kimsenin sesi çıkmadı. Fenerbahçe'nin otobüsü kurşunlandı. Kimsenin sesi çıkmadı. Fenerbahçe'nin otobüsünü kurşunlayanlar 2000 küsür gündür bulunamadı. Kimsenin sesi çıkmadı. Yayın ihalesi, ihalenin olduğu günkü kur ile sabitlendi ve kulüplerin gelirleri eridi kimsenin sesi çıkmadı. Mesut Bakkal kitabında şike anısını yazdı, kimsenin sesi çıkmadı. Galatasaray'ın eski kalecisi Hayrettin oynadığı bir maçta şike yapıldığını itiraf etti, kimsenin sesi çıkmadı. Çıkmadı, çıkmadı, çıkmadı... Tek bir kulüp bunların hepsine ses çıkarttı: Fenerbahçe.. - Otobüsü kurşunlandığı hafta kulüpler birliği başkanı ligleri durdurmak yerine, "Fenerbahçe maçlara çıkmaz ise sonuçlarına katlanır" dedi. Başka bir kulüp de çıkıp demedi "Sen ne diyorsun kardeşim, adamlar şans eseri hayatta kaldı" diye. - Fenerbahçe hergün "Beni kurşunlayanlar nerede?" diye sorarken, biri çıkıp da "Bu adamlar doğru söylüyor" demedi, diyemedi. - Fenerbahçe çıkıp "13 hakem neden görevden alındı?" diye bildiri yayınlarken, "TFF, MHK başkanları neden istifa etti? Bu lig tescil edilmemeli" derken başka hiç kimse birşey diyemedi. - Mesut Bakkal kitabındaki anısını açıkladıktan sonra "Bu iş araştırılmalı" lafını Fenerbahçe'den başkası söyleyemedi. - Hayrettin'in itiraflarını, kimse ciddiye bile almadı. - Yayın ihalesine Aziz Yıldırım'dan başkası ses çıkaramadı. Geriye kalan 19 Süper Lig takımından diğerlerinin hiç ilgisini çekmedi herhalde kendilerini yöneten kurumların en üst makamlarının neden istifa ettikleri. Ya da kulüplerinin maçlarını yöneten 13 hakemin neden görevden alındıkları. O zaman neden bu kulüplerin yöneticileri var? Bu camiaların kurulları bu yöneticileri böyle garip işler olurken sussunlar diye mi seçti? Herkes başarı, başarısızlık diyorya ben bu köşeden kendi fikrimi yazayım. Bir sekiz sene daha başarısız olsun Fenerbahçe, ama Aziz Yıldırım gibi herşeye tepki veren ya da yukarıda bahsettiğim olaylara herkes susarken konuşan Ali Koç gibi cesur başkanları olsun. Toplumu derinden etkileyen kadın cinayetleri ve bunu koruyan sözleşme ile alakalı bütün kulüpler dilini yutarken, Fenerbahçe konuşsun. Herkes gücü elinde tutanları kızdırmamak için susarken, Fenerbahçe hep doğru bildiğini söylesin. Hem de hiç birşey değişmeyeceğini bile bile. Evet tarih şampiyonlukları yazar, ama hikayelerdeki kahramanlar değişince herkes kimin sustuğunu, kimin konuştuğunu daha yüksek sesle konuşmaya cesaret ettiğinde o zaman tarih Fenerbahçe'yi yazacak. Herşeyden önce insani tepkiler gösterip, insani değerlere bağlı kaldığı için Fenerbahçe beni çok iyi temsil ediyor. Birçok köşe yazımda sportif olarak çokça eleştirdim Fenerbahçe yönetimlerini, yazdığım sürece olumlu olumsuz eleştirmeye devam da edeceğim ancak ses çıkartma konusundaki haklarını da teslim edeceğim. Umarım her zaman yanlışa karşı, kendi aleyhine sonuçları olacağını bilse bile ses çıkartan yönetimler başta kalmaya ve bizlere “İyi ki Fenerbahçeliyim” dedirtmeye devam eder. "
Bu sezon bütün siyasi gücünü kullanarak tff başkanını, mhk yönetimini istifa ettirmesine rağmen marka değeri sıfıra düşmüş, gelecek sezon için istenen parayı verecek yayıncı kuruluş bile bulunamayan ligi en iyi ihtimalle ikinci bitirecek. Böyle bir güç başka bir kulüpte olsa kesin şampiyon olurdu ama ali koç sağolsun dingonun ahırından hallice yönetilen ligi gene alamadı..
Taraftarının ciddi bir kesimi beyin fakiridir. Futboldan falan da anlamaz. Hatta sporun bir çok dalından anlamaz. Bugün övgüler dizdiği arda'ya formayı veren, övgüler düzen teknik direktörünün başını iki futbolcu eskisiyle götü boklu youtube maymununun gazıyla yer. İki gün sonra o ardaya da küfür eder; Haftalardır sözleşme yenilensin diye sosyal medya kampanyası yaptıkları ferdi'ye yapacakları gibi, ağzı burnu kırılsa da oyununa devam eden serdar'a yaptıkları gibi.
Kesinlikle en iyisine falan layık olmayan bir gurup futbol cahilidir.
Bir de löw falan deniyor yeni sezon teknik direktörü için. Löw'ün fenerbahçe'de başarılı falan olacağını düşünen varsa gidip kendini yaksın. Her iki taraf da birbirine tahammül edebilecek kalibrede değil ne yazık ki.
uzunca bir aradan sonra ligde iki maç arka arkaya kazanmayı başardı. hem de kimisi zaruri, kimisi keyfi, ağır rotasyonlu bir kadro ile.
fenerbahçe'nin hatay'ı yenmesi esasında gelenek oldu. altay yine takımı oyundu tuttu ve hatay'ın eksikleri mağlubiyeti getirdi. peki fener ne oynadı? bu sorunun elbet yine bir cevabı yok. vitor varken en azından fenerin ne oynadığı ya da ne oynamaya çalıştığının bir cevabı vardı. vitor'un sorunu bir b planı olmamasıydı. yani bir b planı kurmayı düşünemiyor manasında değil. a planı konusunda o kadar sabit fikirli ve inançlıydı ki a planı işe yaramasa bile ısrarla a planına devam ediyordu. kartal sayesinde yine erol bulut günlerimize geri döndük. sahada bir grup futbolcu, kafalarına göre takılıyorlar. kişisel becerileri ve istekleriyle bişi olursa oluyor, olmuyorsa da olmuyor.
bugün oynadığı maçta fenerin kazandığı en önemli şey ise arda güler oldu. bu çocuğun henüz 2005'li olmasına rağmen takımda ilk onbir başlayabileceğini gördük. ve hatta buna ek olarak çağtay adında bir başka çocuğun da sol bek yokluğunda durumu idare edebileceğini. evet ilk maçında iki tane kritik hatası da oldu. ama değil gol atmak, pas vermekten aciz berisha'nın şans bulabildiği bir takımda sol bek yokluğunda oynayabilecek bir sol bek varmış esasında dedirtti bize.
fenerbahçe'nin yine öncelikle bir hocaya ihtiyacı var. kimi haberlerde löw'ün istanbul'da ev baktığı söyleniyor. kimi haberlerde ise real madrid ile anlaştığı. fenerbahçe'nin bir hocaya ihtiyacı var. ve o hocanın lig biter bitmez işin başına geçip, haziran ayında transferleri bitirmesi de şart.
bir sezonu daha başladığı hoca ile bitiremedi. şaşırdık mı? hayır.
vitor gönderilince haftalarca takım hocasız kaldı. şaşırdık mı? hayır.
sezonu bitirsin diye gelme ihtimali olan adamlardan en mantıklısı olarak ismail kartal getirildi. şaşırdık mı? hayır.
gelecek sezonun hocası hala belirlenmedi. şaşırdık mı? hayır.
ama benim şaşırdığım bir şey oldu. ismail kartal geldi ve önce takımın en skorer ismi olan mesut özil'i kesti. ama mesut özil'i kesmek ismail hocayı kesmedi. bir de üstüne takımın en fazla asist yapanı olan diego rossi'yi avrupa listesinden çıkarttı. işte buna şaşırdım. yani futboldan anladığını düşündüğüm bir hoca, takımın en üretken iki ismini dışarıda bıraktı. birisi almanya ile dünya kupası kaldırmış bir efsane, öteki uruguay milli takımına çağırılmaya başlamış genç yetenek. fenerin sorunu özil ile rossi miydi?
bugün yine üşenmeden maçını izledim. başakşehir bir şey oynadı da kazandı sanmasın kimse. izlemeyenler için bilgi vereyim, başakşehir de bir şey oynamadı. fenerbahçe de ondan farklı değildi. kim, ferdi, crespo, sosa biraz kendini parçaladı, gerisi fasa fiso. ismail hoca da hamleleri ile beni benden aldı...