kahkaha kesin bir sınırdır senin sesin için; geçmezsin kahkahaya. bu da gülümsemeyi senin tapulu malın yapar. gülmek sende gülümsemenin bir noktada taşkınlığı oluyor daha çok. bu bakımdan gülümsemenin bütün öğelerini de birlikte getiriyor. iş bu kadar da değil, yeni bir takım öğeler de getiriyor. ilıktır senin sesin. güvenli olmaktan çok güven uyandırıcıdır. konuşurken kimseyi dinlememene ne diyeceğiz peki? buna karşılık sözcükleri sakıngan sakıngan kullanman var, ona ne diyeceğiz? alırken suçsuz, verirken duyarlı bir ses. en büyük modaevini yönetecek olsa sinirli tonlar kazanacağına muhakkak nazarıyla bakılabilecek, ama, sözgelimi, hiçbir yerde belediye başkanı olamayacak bir ses. sanırım, bakışlarla sesler arasında bir bağlantı kurulabilir. belki de yanlıştır bu varsayım. ama doğru olsa, senin sesinle bakışın arasında bir paralellik, hatta bir özdeşlik olduğu görülebilir. daha doğrusu sendeki bu özdeşlik böyle bir varsayıma itiyor kişiyi. kimbilir, başka belirtiler gibi, bakış ve ses de aynı ruhun değişik planlardaki görünümleridir belki de. ruhun, özdeş yönlerini denediği organlar olabileceği gibi, çelişkin yönleriyle belirdiği organlar da vardır. olabilir. söz bitince senin sesin de biter; oysa sözü tüketen sesler vardır; söz tükendikten sonra başlayan sesler vardır. senin sesin sözle özdeş. çığlık değil, düşünce senin sesin. ama etin, kemiğin malı olmuş bir ses. ömründe bir iki kez büyük ihanete dadanmak isteyebilir bu ses. küçük ihanetler onun düşüncesiyle kurduğu ilkeleri aşmaz, aşamaz. ah! razı olma sevgilim, katıl. katıl ama razı olma. biraz da kendinden memnun bir ses. en büyük eleştiriyi, yadsımayı son anda yaparsın sen: sanırım sende bulduğum en doğru gözlem bu. oysa eleştiriyi son anda yapmak, razı oluşun ta kendisidir. korkaklıktır da. şu var:
fotoğraf çektirmek için yan yana getirilmiş iki nesne değiliz biz güvercin curnatasında yan yana akan iki güverciniz mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler razı olma hiçbir sessizliğe biliyorsun seni seviyorum pencereden bakmayı öğreteceğim sana sesin balkona asılı çamaşırcasına havalansın, havalansın dursun sokakta değil balkonda; dışarı çıktığın zaman romanını yastığın altına sakla; şiirini mutfağa koy boş bir deterjan kutusu vardır nasıl olsa, öykünü yanına alabilirsin elbet müziğini de, resmini de