-
Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik, kursak.
Örnek kullanım: Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir. (Ö. Seyfettin) hepsini göster
-
Şişe, güğüm vb. kaplarda ağza yakın dar bölüm.
Örnek kullanım: Şişenin boğazı. Testinin boğazı. hepsini göster
-
iki dağ arasında dar geçit.
Örnek kullanım: Yol üzerindeki derbentleri ve boğazları işgal ederek ordunun başında bunları takip ediyordu. (F. F. Tülbentçi) hepsini göster
-
Yedirip içirme yükümü, iaşe.
Örnek kullanım: işçilerin boğazı bizden olacak. hepsini göster
#148513
tdk |
6 yıl önce
( 6 yıl önce)
-
Yiyeceği içeceği sağlanan kimse.
Örnek kullanım: Hayat zor anne, kaç boğazız evde, ağabeyim hangi birimize yetişsin. (A. Kulin) hepsini göster
-
Yeme içme.
Örnek kullanım: Boğazına düşkün. hepsini göster
-
iki kara arasındaki dar deniz.
hepsini göster