kadıköy anadolu lisesinin alametidir martı. tr.0wikipedia.org/... mezunlarına da martı derler. ayrıca 2001 yılından bu yana verilen bir de ödül vardır. mezunlar arasından başarılarıyla dikkat çeken biri seçilerek kristal martı ödülü verilir.
bir de richard bach'ın jonathan livingstone seagull adlı romanı türkçe'de martı ismiyle yayımlanmıştır. derin metaforlar içeriyor sanırım. uhrevi derinliği tümsek kıvamında olan şahsıma pek hitap etmemiş bir kitaptır.
Penceremin önünden sıklıkla izleyebildiğim canlılar. İstanbullu şairlerin neden bu kadar martı temalı mısralar yazdığını artık daha iyi anlayabiliyorum. Geçen günlerde pencerenin karşısında bulunan 2 katlı bir evin çatısında ölü bir güvercini yemekle meşgul martı sürüleri ile karşılaştım. Bu hayvanlarda bir hiyerarşi olduğu kesin. Tıpkı aslanlar gibi bunlarında bir kral'ı var. Ciddiyim, diğer martıların korktukları her halinden belli olan bu baskın martı son derece rahat bir şekilde tüm güvercini parçaladı da diğerlerinden bir tanesi de yanına gelip bir parça alamadı.
Vapurdan simit atmalar, üzerine şiirler kitaplar yazmalar derken baya romantizm nesnesi yapılan lakin şu sahnede bütün bir güvercini yediğini görünce bir kez daha midemi bulandıran kuş.
İstanbul daki martıysa , İzmir deki minnak sevimli olanları nedir diye sorgulatan olay. Ha bu arada İstanbul a giden sevgili İzmir li arkadaşlarım , martılara gevrek atmayın , kendinizi açığa çıkarmayın.Zira İstanbuldaki martılar boğazda balığa çılgınca doyduklarından dolayı olsa gerek , attığınız gevrekleri bir nanik hareketiyle umursamamazlık yapabilirler. İstanbul vapurlarında martılara gevrek atan birii varsa bilinki İzmirlidir.Bekler ki martı gelsin gevreği kapsın.Hey yavrumm heyy....
Not ; İstanbul martıları için söylenen bir şehir efsanesi var , bilmem doğrumudur ; kedileri kaptıkları söylenir ama.... Yok be , şakadır . Şakadır şakadır.... ???