bazen de en yakınlarınızdan birinin gerçekleştirebildiği bir tercih/eylem.
gerçekleştirebildiği dedim, çünkü birkaç teşebbüsü zaten olmuştur. arkasında bıraktığı kişilerde öfke bırakabilir, acaba dikkat çekmek için denedi de cidden kazaya mı kurban gitti diye düşünmek isteyenleri bırakabilir, "acaba bana bunu derken yapacağı şeyi mi ima etti?" şeklinde soru işaretleri de bırakabilir...
ama geride bıraktıklarında oluşturduğu yara nettir. acısı dinmez...
"Nefes alıyorum ya, yeter" diyerek karşı çıktığım eylem.
"Ne kadar kötü olabilir ki" diye hiç sormadım. Sorma cesaretim yok çünkü benim kaderimde sorduğum tüm soruların cevabını öğrenmek var.
kötü günler de geçici, iyi günler de geçici. Kötü günlerimiz iyi günlerin kıymetini idrak etmemizi sağlıyor. Bizi güçlendiriyor. Zaman geçip yaralar kapandığında bizi başka insanlara karşı daha toleranslı duruma getiriyor.
hiç bir insan dibe vurduğu için intihar etmez. düştüğü zaman canını daha çok yakacak, dibe vurduğu zaman onu daha da dibe sürükleyecek, "bu da geçer, sıkma canını" demek yerine onu daha da büyük depresyonlara sürükleyecek insanlarla çevrili olduğu zaman intihar en tatlı yol olarak görülür.
başkalarıyla uğraşıp tutacak dal aramak, dik durup savaşmak yerine intihar etmek bazen çok daha kolay, çok daha kesindir.
bir süredir intihar etmiş insanların biyografilerini, haklarında çıkan haberleri, varsa bıraktıkları notları okuyup izliyorum. yok takıntı bu değil, intiharın kendisi.
ikinci, üçüncü denemesine bunu "başarmış" olanları o kadar fazla ki. tekrar tekrar denemişler. ölümden dönmenin, pişmanlık için yeterli olacağını sanırdım, olmamış. ucuna gidip, yine devam etmişler.
bu yüzden arkada kalanlara "neden anlamadınız", "nasıl engel olamadınız" gibi beylik sorular sormak, bu noktadaki insana, "ya ne kadar saçma bak hayat ne güzel, her acı geçer" gibi kendisinin tahminen bin kere okuyup milyon kere aklında tarttığı cümleler kurmak havanda su dövmekle eşit.
bu kol kırığı, karaciğer yetmezliği, böbrek kanseri gibi organik nedenleri de olan, "bir rakı masasına oturalım bir şeyin kalıyor mu" larla geçiştirlemeyecek bir problem.
aklından geçirenler: anlatın. anlatın arkadaşlar. yardım alın. daha iyi hissedeceksiniz.
Bekle geliyorum..
En büyük hayalim. Ama 27sinde yapacağım. Malum o zaman havalı oluyor eheheh.
O zamana kadar dayanamazsam da bakarız bir çaresine.
Bir intihar notu olacak ardımda. Hayatımın her detayını anlatan. Olayı birebir yaşayanlar hariç kimsenin bilmediği karanlık sırlarım ve hayata dair fikirlerim..
Sonra neden intihar ettiğime dair herkese kişisel analiz ve fikirler..
Sonra bir de bunun mesaj versiyonu ve yakın olduklarıma mesaj yollanır ve sonra binadan uçuş.
Son kez kanatlanış, bilincini kaybetmeden önce. Rüzgarın yüzünü yalaması.
Ya da namluya akan terin eşliğinde saniyelik bir baygınlık ve yavaş yavaş gözlerin kararması ve kafada sıcak bir ıslaklık hissi.
Ya da otobandan 100le geçen tıra doğru yapılan hamle sonucu bilincin kaybolması ama havada taklalar atarken hepsini hissetmen sonra daha da uyanamaman.
Hayalim ve emelim...
bazen yaşadıklarından çok yaşa(ya)madıkları ağır gelebilir insana. intihar eden veya kalkışan kişi aynı anda maktülü de katili de oynamak zorunda. tam oscarlık bir davranış.
geride not bırakılmış intiharlardan çok aniden gidenler daha çok üzüyor beni.
hayat, üremeyle bulaşan ölümcül bir hastalıkken, yani daha yumurta ile sperm birleştiği an ölüme doğru giden yolculuğa başlıyorken, bu acele neden?
geride ne var ise, ya da ne yok ise, bir gün bunu herkes öğrenecek zaten.
ayrıca, intihar etmeyi göze alabilen insanı bu dünyada korkutacak pek fazla şey yoktur. ölümden dahi korkmayan birisini, değer verdiği insanların eziyet görmesi dışında başka ne incitebilir ki?
'' sartre'ye göre “intihar, dünya'da var olmanın bir başka yoludur.” çünkü kişi eylem olarak ölümü seçtiğinde kendi varlığının farkına vararak, varlığının tanımını hiçlikle yapar. '' -nilgün marmara.
söz konusu varoluşsal krizler olunca bu eylemi gerçekleştirenleri normal buluyorum -daha doğrusu anormal bulmuyorum-. ama onun dışında 'yok sevgilim terk etti, yok borç batağındayım' gibi sebepler çok saçma geliyor. yani manevi bir sebep olmalı bu tek şansı sonlandırmak için.
ha bir de yapacaksan adam gibi yapacan. yoksa sonra oturup galata kulesi'ni yazarsın.
bazen doğru hapı içmek gibi geliyor bana. matrix hesabı. şöyle düşünüyorum, hayat komple bir zeka testi. ve o zeka testini geçebilenlerin ödülüne ulaşabilmesi için geçtiği yol, bu. elbette sadece zayıflığından intihar edenleri kastetmiyorum. çektiği acılara dayanamayanları. benim kastettiğim ardındaki gerçeği görebilenler. ya da bir tür delilik benimki. bilemedim de şimdi.
hayat zaten doğumla başlayan ölümcül bir hastalıkken, çok da düşünmemek lazım gibi.
hiçkimse bu kararı verip uygulayana kadar iradesinin özgür olduğunu iddia edemez.
spinoza, canlıların yaşama güdüsü olduğunu ve herhangi bir canlının imkanlar el verdiğince yaşamak için çaba göstereceğini söyler. keza reflekslerde de aynı şeyi görüyoruz, üzerinize hızla gelen küçük bir kütleyi elinizle durdurmaya çalışmak ya da hızla yaklaşan bir araba görünce kenara atlamak yaşama dürtüsünden kaynaklanan bir reflekstir.
dolayısıyla bir canlının, bu durumda insanın yaşama kararı konusunda aslında özgür olduğu düşünülemez. dolayısıyla bir insan bu eyleme girişene kadar iradesinin özgür olduğunu iddia edemez.
diğer yandan böyle bir şeyi eyleme geçirmek isteyen insanı durdurmam. intihar bir karardır ve kişinin kendince haklı sebepleri vardır. onu durdurmam demek, kendi varoluşu üzerindeki karara saygısızlık göstermem demektir. sadece, eğer mümkünse, iki dakika daha düşünmesini söylerim.
ölümün her şeyin çözümü olduğunu da yadsımam.
aklıma gelmişken, google'a intihar yazmadan intiharla ilgili görsel birkaç sonuç bulabilirsiniz:
ama bunu da kabul etmem. intihar cesaret gerektirir. zira karar veren ve eyleme geçiren kişi, her sabah bugün de yaşamaya karar veren kişinin hayatta yüzleştiği karanlıklardan daha fazla karanlıklarla yüzleşmiştir.
intihar etmek şöyle bir yana dursun bir kişinin intihar edeceğini dile getirmesinin sadece bir sebebi vardır. bana yardım edin! bu bir yardım çığlığıdır , ilgi gösterilmesi gerekir. sorunları ile tek başına baş edemeyecek kadar batmıştır çünkü. böyle insanların büyük bir titiz ile yardım görmesi şarttır.
Bir canlının kendi isteği ile kendini doğrudan ya da dolaylı olarak öldürmesi.
Daha önce metasözlük zamanında da bu başlık açılmış ve intihar etmeye meyilli kişilerin çokluğunu gördükçe hayret etmiş ve bu kişilere engel olmaya çalışmıştım.
İntihar etmek isteyen derdini bana bir anlatsın. Aşağıdaki nedenler haricindeki bir neden öne sürüp de beni ikna edebileni ben öldüreceğim.
İntihar kişisel bir haktır evet. ötanazi de haktır, belirli etik kurallar çerçevesinde uygulanabilir.
Gelelim olası nedenlere. Beni intihar etmeye sürükleyecek şartlar neler olabilir? Ne olursa intihar edebilirim? Hangi şartlar ile intihar ederim?
Eğer tedavisi imkansız bir hastalığım varsa, hayatta kaldığım sürece başka insanlara bulaşma riski varsa intihar edebilirim. bu riski almanın anlamı yok, zaten yakın zamanda öleceğim ve bana bakmak durumunda olan kişilerin hayatını riske etmek istemem.
Eğer tedavisi imkansız hastalığım, ömrümü bir kaç yıl daha uzatabilmek için tüm servetimi harcamamı gerektiriyorsa intihar edebilirim. Anlamı yok. Evde boş vakitlerinde atom parçalayan bir adam değilim. Çok hayırlı işler ile uğraştığım söylenemez. Bu durumda servetimi beni hastane ortamında hayatta tutmak için harcamak yerine, daha uzun bir ömrü yaşama ihtimali olan genç, zeki, topluma gelecekte faydalı olabilecek bir gencin yetişmesi için kullanılmasını tercih ederim. Çünkü yaşamak ve hayatta kalmak farklı şeyler.
Eğer benim ölümüm ile daha değerli olabilecek başka insanlar hayatta kalabilecek ise intihar edebilirim. Örneğin, Sevdiklerim zarar görmesin diye patlamak üzere olan bir bombanın üzerine yatabilirim.
Başka bir neden de bulamıyorum gençler.
Sevgilimden ayrıldım, dünya bombok bir yere gidiyor, gelecek ümidim yok, kol gibi borcum var, üniversite sınavını kazanamadım gibi nedenler ile aklından intihar etmeyi geçiren varsa beni bulsun. Cesaretiniz varsa beni bulun tabi, korkmayın beni bulursanız ucunda ölüm yok.
çok büyük cesarettir. cesaret olduğunu düşündüğüm şey; bu hayatı bitirmek değil, bu hayattan sonra ne olduğunu bilmeden bitirmektir. yüzyıllarca o kadar çok şey atıldı ki ortaya, cennetler, cehennemler, araflar, yeniden doğumlar.
haydi bakalım ne olacaksa olsun deyip, özgür irade ile hayatı sonlandırmaktır.
bir süredir aklımda. götüm yiyor mu yemiyor mu muhabbetinden çok, acaba düzelir mi ya da yoluna girer mi diye düşünüyorum. belki diyorum gençlik tribidir, iki günlük sıkıntı için koca hayatı piç etmeye değer mi?
öte yandan aşırı sıkıldım.
toplumun kabul ettiği hiçbir şeyi benimseyip, ayak uyduramıyorum. bu anarşistlik ya da bunalıma girmiş kişi söylemi değil, yanlış anlamayın.
üniversite hayatım var. fakat bir sik becerdiğim yok. ilgimi çekmiyor, getirisi yokmuş gibi hissediyorum. bu yüzden bok ettim bir çok şeyi. 4 yılda bitecek okul, henüz yeni başlıyor sayılır. öte yanda ailem var, bir şeyler bekleyen insanlar. onlara yalanlar söylemekten, sandıkları adam gibi davranmaktan bıktım usandım.
uyuşturucu bağımlılığı yaşadım, maddi problemler. çalıştım köpek gibi para için. günlerimi, haftalarımı piç ettim 40 lira için günde. üç bira, bir paket sigaraya gitti gün sonunda hepsi.
bazen diyorum, negatif insan tribindesin oğlum, az sabret lan güzel olur. ama öncelikle ailem böyle bir adam olduğumu bilse kesinlikle yıkılır, anlayamaz bile beni. hanginiz anlatabilir ailesine, topluma ayak uyduramama, düzene karşı gelme muhabbetleri falan. babanız ne tepki verirdi?
o yüzden aile olayı bir yana, zaten zamanım tükeniyor. ya tamamen bir anda ortadan kaybolacağım. arkamdan ağlarlar, söverler sayarlar belki biliyorum. ama göze aldım. yüzyüze gelip, itiraf edip aşağılanmatan, hesap vermekten daha mantıklı. ya da öleceğim işte. zaten en kötü senaryo gerçekleşmeden insanlar asla hak vermiyor hayatı boka saran birine. anca ölünce ya da kaybolunca diyorlar, keşke burada olsa da hiçbir boka yaramasa diye.
böyle güzel paralar kazanabileceğim iyi bir geleceğim olmayacak. bu yüzdendir ki, rahat yaşayamacağım. sürekli günü kurtarmakla geçecek hayatım. aslında bundan şikayetçi sayılmam. bazen askeri ücretle çalışan insanları bile kıskanıyorum. beni korkutan birilerine karşı sorumluluk sahibi olmak, birilerinin iyi niyeti ya da fedakarlıkları karşısında ezilmek.
gencim daha. fakat her şeyi tüketmiş hissediyorum. çok güzel kadınlar oldu hayatımda, çok çılgın aşık oldum, beraber yaşadım, sevdim, seviştim, aldatıldım, aldattım. güzel bir çocukluk yaşadım. bana değer veren ailem vardı. arkadaşlıklarım oldu, hepsi kendi yolunu çizip siktir olup gitti, ben bıraktıkları yerde kaldım.
cennet cehennem, yaratıcı ya da yaratılma olaylarına pek inancımda yok. bu yüzden her şeyin tamamen biteceğine inanıyorum. ne olabilir ki en kötü? en boktan senaryo nedir tüm inançlar içerisinde? yanar mıyım asırlarca?
kabul ulan.
poz kesmek, tribe girmek, depresif takılmak falan değil. hepsine dışarıdan bakabilmiş adamım. bazı şeyler vardır. beceremezsin, ayak uyduramazsın. çekilir gidersin.
roll play bir oyun gibi. taşaklı adamlar vardır, bir şeyleri becerebilmiş. sever herkes. sen beceremezsin, sarmaz. bırakırsın oyunu. hah öyle, ben beceremedim. aslında ilgimi çeken çok şey oldu. ama hiçbir şey yapmadan sadece elde etmek istedim. öyle de olmuyor, biliyorum.
bu muhabbetleri kimseye anlatamadığımdan, sürekli yalanlar söyledim insanlara. o kadar çok yalan söyledim ki, kimse tanımıyor beni artık. ben bile inanmaya başladım büründüğüm karaktere. aklımda tutamıyor, bazen götümde patlıyordu bazı yalanlar.
o yüzden gerek yok diye düşünüyorum artık. korkuyorum da, belki diyorum vardır hesap vereceğim bir platform ölünce. götüm de yemiyor, vicdan ya da manevi şeyler dışında boka sardı hep yaptıklarım. günah sayılacak her şey bende.
ama yaklaştığımı hissediyorum. aile, okul, toplum, vasıf hiç birini beceremiyorum. sadece iyi rol yapıyorum.
ya böyle kimsenin bilmediği bir yerde, siktir olup gidip mütevazı bir şekilde yaşayacağım. ya bitireceğim hayatı. her gece içip içip bunu düşünüyorum, muhakemesini yapıyorum içimde.
çok var böyle adam biliyorum. şuan dinlediğim müzisyen bile 27sinde intahar etmiş biri aynı sebeplerden. ama hiç değilse adamın yeteneği ya da hatırlanabilir bir olayı varmış. hiçbir şey yapmasa, kariyeri ya da uğraştığı bir şeyler, getirisi olan bir mesleği falan varmış.
Her gecenin bir sabahı vardır. İntihar etmek korkakların işi bana kalırsa.. Hayat her şeyi ile bir sınav, sosyal hayatın, ilişkilerin, geçmişin ve geleceğin ile beraber bir bütün. Bir zaman aralığında kötü olaylar başına geldi diye yıkılıp gideceksen biraz cesaretli olup, kıy gitsin o zaman hayatına?
Ama değer mi? Ne olacak ki? Arkadan 3-5 ay ağlayıp üzülecekle. Olan yine sana olacak.. Yaşanmamış günlerini, aylarını ve yıllarını çöpe atıp, 2 metre toprak altına gireceksin.
Ne olursa olsun can tatlıdır. Diğer insanların yaşadıkları zorluklardan bahsetmeyeceğim, çünkü onların yaşadıkları senin umurunda değil ve olmayacak veya acını da hafifletmeyecek. Ama unutmamak lazım ki beterin beteri var.
Sana tek tavsiyem, temiz bir dayak yemen.. Çok ciddiyim o zaman kendine gelirsin belki. Düşündüğün ve yapmak istediğin şey bencillik, arkanda bıraktığın herkese karşı bir sorumsuzluk..
Dünya intihar edilecek kadar önemli bir yer değil, içindeki hiç bir madde, yokluğu intihara sürükleyecek kadar gerekli değil, içindeki hiç bir canlı uğruna intihar edilecek kadar değerli değil.