bir japon yemeği. yosun yaprağına sarılmış pilav ve çiğ balık?tan oluşur. soya sosu ve wasabi'ye banarak yenir. somonlusu en güzeli. yosun yapraksız olup da pilavın üstüne balığı serdin mi adı nigiri oluyo.
yaprağa sarılan, sarılmayan, dolma gibi doldurulan, çiğ balıklı, pişmiş balıklı, deniz ürünlü, avakadolu, salatalıklı akla gelen ne varsa onlu yapılan japon yemeği. suşi olması için sirkede pişen suşi pilavında lokmalık (hatta büyük lokmalık) servis edilmesi yeterlidir. aslında yemeğin değil, bir yemek türünün adı yani. kebap gibi.
bizim suşi deyince aklımıza gelen yosuna sarılı silindir dilimler Makizuşi türü suşiler. onun da alt türleri var yok efendim futomaki, hosomaki, temaki...
ne güzel adamlar herşeyin adını standardını koyuyor. bizde mantı desen, sarma desen dünya mirası ama eni-boyu, içi-dışı kafaya göre. bazen yöresinin adını takıyorlar, o da olmuyor.
İnce şerit biçimindeki yosun tabakasının içine çiğ balık, yağsız, tuzsuz haşlanmış pirinç ve özel baharat karışımının konulmasıyla hazırlanan Japon yemeği.
çoğu japon kültür ürünü gibi, çin'den japonya'ya geçmiş bir yemektir.
ortaya çıkışı, balık etlerinin taze kalması için pirinçle saklanması sonucunda olmuş. bu sebepten en orijinal hali pirinç içinde somon etiyle yenilenidir.
daha sonra japonlar yosun terbiyelemeyi öğrenince makizushi'yi icat etmişler.
dünyaya yayılışı ise amerika ve japonya'nın tıpkı ingiltere ve fransa gibi birbirleriyle çok yakın ilişkili olmaları sebebiyledir. meiji dönemi ile beraber abd japonya'nın kapılarını açınca abd'ye göç de başlamış. göç edenler de yanlarında getirmişler haliyle.
türkiye'de insanlar doymak için yemek yediği için bu tarz yemekleri sevmemesi doğaldır. çünkü sushi doymak için yenmez. hatta hiçbir japon doymak için yemez.* adamların yemek kültürü açlığı bastırmak üzerinde kurulu. sebebi de tarım arazisinin az olması. adamlar zaten minicik adada yaşıyorlar. bir de türkler kadar tüketseler sonları polinezyalılar gibi olurdu belki de.
makizushi tarzı suşiler genelde pratik yemekler oldukları için sefer taslarının ve beslenme çantalarının müdavimleridir.
daha üst düzey suşiler ise özel günlerde sake ile tüketilir. mesela patron çalışanını terfi ettirecek diyelim. birlikte suşi yiyip sake içerler bir yerde.
Tam bir doğu sefacılığı. yemek lokma lokma dizilmiş müşteriye sadece ağzına atmak kalıyor.
japon mutfağındaki ufak porsiyon engelini "yiyebildiğin kadar suşi" ile çözmüş ayı amerikalılar. dünyaya da yaymış. bizim gibi aç girerse o lokantalara tıkınmaktan görme yetisini kaybedebiliyor. kesin bilgi.