finlandiyalı death metal grubu. tarzları daha çok progressive ve doom metale çalıyor, gothic de diyen var, o da olur bence. şarkı sözleri çokça kalevala destanından esinlenmiştir. arka arkaya 15 kere my kantele dinlemişliğim var.
2000'li yıllara kadar death ve doom metalin en iyi örneklerini vermişti amorphis. hem grup üyelerinin sık değişmesi hem de değişik türlerde şarkılar üretme istekleri nedeniyle, 2001'den sonra müzik türü olarak oldukça yumuşamış ve haklarında birçok yerde "heavy metal grubu oldular be aga" serzenişleri dile getirilmeye başlanmıştır. şu anda da aynı serzenişler doludizgin devam ediyor.
en iyi albümlerinden biri the karelian istmus , en iyi şarkılarından bazıları da grails mysteries, moon and sun, black winter day , on rich and poor, my kantele ve tuonela'dır. grubun 2001'den sonrasını yok saydığım için, daha geniş ayrıntıyı grup hakkında daha bilgili olanlara bırakayım.
ilk 4 albümü itibarıyla oldukça başarılı ve doyurucu bir gruptu amorphis. 2000'lere kadarki bölümü hakkında "dinleyin, dinletin" diyebilirim.
the doors'un light my fire'ını coverlamışlardı. *. Dinleten kızla uzun uzun finlandiya hayali kurmuştuk. Nasıl bir şartlanmaysa yıllar sonra kızın soyadını bile unutmuşken bu şarkıyı her dinlediğimde finlandiya'dan emlak bakıyorum.
tam 10 gün önce yeni albümleri olan queen of time 'ı satışa sunmuş yılların eskitemediği metal grubu.
grubu dinlemeyi 2000'lerin başında bırakmış olsam da, hem meraktan hem de eskilere duyduğum bağnaz ve apaçık hastalıklı ilgiden dolayı queen of time'ı dinledim. the bee'nin açılış şarkısı olarak seçilmesi, grubun bu albümde de değişken bir tarza dair şarkılar yapmaya devam ettiğini göstermesi açısından önemli olmuş. albümün genelinde yer yer orphaned land riffleri duymak da mümkün. the bee'nin ardından gelen message in the amber, albümün en iyi şarkılarından biri bence. grubun elegy albümüne selam çaktığını düşündüm dinlerken. daughter of hate'te saksafonla elektro gitarın birlikte kullanımını, the golden elk'te ise ud ile davulların güzel uyumunu duymak hoşunuza gidebilir. ben pek hoşlanmadım. heart of the giant ise, albümün en gaza getiren şarkısı olmuş. tam bir gıy gıy olarak başlıyor, ilk dakikanın ardından power metal rifflerini gömüyor, hızı kesmeden de tomi joutsen'in brutal vokali giriyor. sonlara doğru senfonik metale evrilmeye çalışması ile yerimde duramadım ben. amongst stars'ta ise (bkz: anneke van giersbergen)'i tadımlık da olsa duymak neşe verdi bana.
13 şarkılık albümlerinde zorlayarak 5-6 şarkılarını arşivimde tutabildim, geri kalanlar çöp kutusunun dibini boyladı. amorphis'i kafamda da bitirmiş olduğumu düşünüyorum ama heart of the giant ya da message in the amber gibi şarkıları yapmaya devam ettikleri müddetçe, benim gibi kendilerine sırtını dönmüş metal hayranlarının amorphis'ten gelecek yeni albümlere kulak kesilmeleri de engellenemeyecek gibi görünüyor. neredeyse 30 yıllık bir metal grubunu tefe koyup çalacak değilim. queen of time albümlerini dinlemenizi öneririm.