istisnasız dünyanın en sıkıcı yeri. çocukluğum boyunca şubat tatillerinde ve yaz tatillerinde sık sık buraya sepetlendiğim oldu. ve bu ziyaretlerin üzerinden otuz kadar yıl geçmiş olsa da hala eski hali kadar sıkıcı. o nedenle samsun'a gittiğimde gitmemek için her tür bahaneyi öne sürebilirim.
bu kadar sıkıcı olmasına rağmen 140 binden fazla kişiyi barındıran bir ilçedir. haliyle bir çok ile kafa tutabilecek kadar büyük. bafra ovasına ve o ovanın sebebi olan kızılırmak'a sahip olması, bunun yegane sebebi gibi geliyor kulağa. belki denizi olsa, bu kadar sıkıcı olmazdı. ama yok işte. aslında ilçenin denize kıyısı var elbet. ama işte, ilçe merkezinin denizle alakası yok...
sakat bir ilçedir biraz da. çarşamba kadar teksas vari olmasa da girişi mezarlık, çıkışı mapushane şeklinde anlatılır hikayelerde.
çok merak eden gidip görebilir. ama görülmese de kayıp olmaz.
kızılırmak, iç anadolu bozkırlarının işe yarar kısımlarını yüzyıllardır buradaki bereketli topraklarına taşımış. ova bereket fışkırıyor. bırakın bahçeyi, bostanı herhangi bir manava gittiğinizde bile eğer yerli ürünler varsa meyve ve sebzenin kokusuna doyuyorsunuz.
bir domates nasıl bu kadar güzel kokabilir? hayır bu çok duvarlı, bol organizmalı şehirde organik diye satmaya çalıştıkları domates bile öyle kokmuyor... salatalığın da kokusu mu olurdu? hadi onu da geçtim manava girince biber kokar mı?
bereketli ve zengin topraklar üzerinde kurulmuş kocaman şehir. yanında kuş cenneti. kızılırmak bereket tanrısı gibi bafra'nın hamisi olmuş. insanı ilginç evet. diyorlar ki akşam saatlerinde şehirde muhakkak bir kavga olur ve kavga büyürse de birisi ölür. ben görmedim.
ben domatesteyim, ben biberdeyim, ben lahanadayım, ben tavuğundayım, ben yumurtasındayım, ben etindeyim... emin olun bizim bu şehirde yediğimizi fabrikalarda yapıyorlar. bizim yediklerimiz domates, biber filan değil...
bak daha pideye, dondurmaya, lokuma, turşuya filan gelmedim...
Samsun'un en büyük ilçesidir. Yerleşim yeri olarak çok eski medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Özellikle kurtuluş mücadelesinde pontus Rum çetelerine karşı çok şiddetli bir şekilde direnerek bağımsızlık mücadelesine önemli katkılar sağlamışlardır.
Seksenli yıllardan bu yana sürekli göç vermektedir. Almanya'ya, İstanbul'a, Bursa'ya hatta başka bir çok ilimize göç vermesine rağmen nüfusu 140.000 civarındadır.bafra ovası Türkiye'nin en verimli ovalarından biridir.halk geçimini büyük ölçüde tarımla sağlamaktadır.ancak maalesef genç nüfus ya da çalışabilir nüfus iyice azalmıştır. yavaş yavaş emekli insanlardan oluşan bir şehir haline gelmiştir. Nüfus olarak yerli halktan ziyade Atatürk zamanında yapılan mübadelede Yunanistan ve Bulgaristan göçmenleri, Pomaklar, Çerkezler, doğu Karadeniz den gelen Lazlar ve doğu Anadolu'dan göçen Kürtlerden oluşan köyler mevcuttur. Bu karışık nüfus popülasyonu sonucu suç olayları oldukça fazladır.suc oranında birçok ili ikiye üçe katlar. Kızılırmak Bafra ovasından Karadeniz'e dökülür. Ovayı sulayan Kızılırmak üzerinde Derbent ve Altınkaya barajları bulunur.bu barajlardan Altınkaya barajı elektrik üretim amaçlı, Derbent ise sulama amaçlıdır. Derbent barajı üzerinde Türkiye'nin en lezzetli alabalık ve somonlarını üreten balık çiftlikleri bulunur. Ayrıca göle sıfır restoranlar bulunur.ikiztepe örenyeri, kral mezarları, yamaç paraşütü yapmak isteyenler için uygun yerler ve kuş cenneti gezilebilecek yerleridir. Doğa harikası ve gizli cennetleri içerisinde barındıran bilinmeyen bir şehirdir. Memur olarak bu şehirde bulunanlar için bu şehir oldukça ucuzdur.ilk ise başlayan eski memurlar genelde bu şehire yerleşirdi. Ancak son yıllardaki suç oranlarındaki artış bunu etkilemişmidir bilinmez.