-
böyle buyurdu zerdüşt, nietzsche'nin nasıl üstinsan olunuru anlattığı ve en çok bilinen kitabı. mottosu "herkes için ve hiç kimse için bir kitap"tır. işte bu cümleden de anlaşılacağı üzere tanımlaması çok zor bi kitaptır. her felsefe okuduğumda yaptığım gibi bu kitabı okurken de iki cümle arasında durup, düşünme ve anlama molası verdim (aptal mıyım neyim, anlamıyorum hızlı okuyunca naapiyim) bu şekilde benim kulağıma göre bir ağız olmuştur umarım, ya da olamamıştır bilemiyorum..
(bkz: ben bu kulaklara göre ağız değilim)
kitap baştan sona aforizma içerir, altını çizerek kitap okuyanlardansanız zerdüştün her buyurduğunun altını çizebilirsiniz. -
tanımlaması basit, anlaması zor kitaptır.
nietzsche'nin böyle buyurdu zerdüşt'ü bir kutsal kitap olarak yazdığı söylenir.
nitekim, içerdiği anlamlar ve felsefi derinlikler ile başarılı olduğunu söyleyebilirim.
-- spoiler --
gençsin ve çocuk sahibi olmak, evlenmek istiyorsun.
ben de soruyorum sana : bir çocuk istemeye layık bir insan mısın ?
muzaffer misin, kendi kendine boyun eğdiren misin,
duygularına hükmeden misin, erdemlerinin efendisi misin ?
bunu soruyorum sana:
yoksa arzularında dile gelen, hayvan ve ihtiyaç mı ?
isterim ki, zaferin ve özgürlüğün olsun bir çocuğu özleyen.
canlı anıtlar inşa etmelisin zaferine ve özgürleşmene.
kendinin üzerine inşa etmelisin.
ama önce kendini inşa etmelisin, dimdik bir beden ve dimdik bir gönülle.
sürdürmekle kalmamalısın neslini, yükseltmelisin de !
iki kişinin, onu yaratandan daha fazla olan birini yaratma istemine evlilik derim ben.
böyle bir istemin sahipleri olarak birbirlerine saygı duymalarına derim ben, evlilik diye.
bu olsun evliliğin anlamı ve hakikati.
oysa fazlalıkların, lüzumsuzların evlilik dedikleri şey- ah ne demeli ki buna ?
ah, bu iki kişilik gönül yoksulluğu!
ah, bu iki kişilik gönül kirliliği!
ah, bu iki kişilik sefil huzur!
evlilik diyorlar bunlara; ve cennette kıyıldığını söylüyorlar, nikahlarının.
eksik olsun lüzumsuzların cenneti!
eksik olsunlar, bu cennet bağıyla birbirine bağlanmış hayvanlar!
gülmeyin böyle evliliklere!
hangi çocuğun bir gerekçesi olmadı ki, ağlamak için anne-babasının haline?
bu adam bir kahraman gibi yürüdü hakikatlerin üzerine ve sonunda küçük, süslü bir yalan geçirdi ancak eline.
evliliğim diyor buna.
bir meleğin erdemine sahip hizmetçi bir kız arıyordu, bu adam.
oysa ansızın hizmetçisi oldu bir kadının.
şimdi melek olmak gereği duyor bir de !
sayısız kısa budalalık- aşk budur sizin gözünüzde; ve evliliğiniz, uzun bir ahmaklık olarak son verir kısa budalalıklara.
erkeklerin kadınlara sevgisi ve kadınların erkeklere sevgisi;
ah, keşke acı çekenlerle ve gizli kalmış tanrılarla birlikte acı çekmek olsaydı bu!
ama çoğu kez iki hayvan birbirini keşfediyor.
en iyi sevginiz bile sadece tutkulu bir taklitten ve sancılı bir ateşten ibarettir!
kendinizin üzerinde seveceksiniz, günün birinde!
bu yüzden önce öğrenin sevmeyi
üstinsana yönelen ok ve özlem;
konuş, kardeşim, evliliği istemenin nedeni bu mudur ?
böyle bir istem ve böyle bir evlilik kutsaldır gözümde.
-- spoiler -- -
Tekin değildir insanın varoluşu ve hala anlamsızdır; bir soytarı onun felaketi olabilir. -
"devlet tüm soğuk canavarların en soğuğudur.
soğuktur söylediği yalanlar da; ve şu yalan dökülür dudaklarından: “ben, devlet, halkın ta kendisiyim.” yalandır bu!
birçokları için tuzaklar kuranlar ve bu tuzağı devlet diye adlandıranlar yok edicilerdir: bir kılıç ve yüzlerce hırs asarlar onların üzerine." -
ama sen önce kendini inşa etmelisin, dimdik bir beden ve dimdik bir ruhla -
''ne çok gülmüşümdür keskin pençeleri olmadığı için kendini iyi zanneden zayıflara.'' -
@zarathustra godot'un hakkında bir iki kelam etmesi gereken kitap, beste.
Daha önce duyduğum hatta bir elime alıp okumaya çalıştığım bir kitap. Çok ağır geldiği için bırakmıştım. 2001: A space Odyssey'i izleyince ordaki "starchild" muhabbetini ve çalan açılış bestesini araştırınca bu isimde olduğunu öğrendim kullanılan bestenin.
Filmin bir başında güneşin doğumunu aydan görürken, bir eski insanlar silah kullanmayı öğrendiklerinde, bir de dave starchild olduğunda çalıyor bu eser. Kesinlikle tesadüf değil. -
friedrich nietzsche'nin tüm bilgeliğini tek bir çatı altında topladığını beyan ettiği, hem edebi hem de felsefi açıdan oldukça yoğun olan muhteşem kitabı. kesinlikle tek seferde okuyup geçilecek bir kitap değildir; üzerine notlar tutmak ve kimi yerlerin üzerinden tekrar tekrar geçmek, altındaki derin anlamları daha iyi kavramamızı sağlar. her şey bir yana, bireyin gelişimi için piyasadaki saçma sapan kişisel gelişim kitaplarının aksine; insanı zihinsel bir evrim sürecine sokan bir kitaptır.
"bakın, ben size üstüninsan'ı öğretiyorum! insan, aşılması gereken bir şeydir. kendinizi yenmek için ne yaptınız? şimdiye kadar bütün varlıklar kendilerinden üstün bir varlık yarattı. siz bu büyük yaratıştan uzak mı kalacaksınız?" böyle buyurdu zerdüşt.
kitapla ilgili söyleyeceğim hiçbir şey, nietzsche'nin yazdıklarını aşağıya çekmekten ileri gidemez, o yüzden bırakalım, eser kendi kendini anlatsın bize:
-- spoiler --
"beni anlamıyorlar.
ben, bu kulaklara göre ağız değilim."
"özgür mü diyorsun kendine? sana hükmeden düşünceni duymak isterim."
"terk edilmişlik başkadır, yalnızlık başka..."
"fakat susuşu bana ağır geldi. çünkü bu durumda iki kişi tek kişiden daha yalnızdır."
"iflah olmazlara hekim olunmaz, bu yüzden geçip gitmelisiniz."
"şu erkeklere de bakın; gözlerinden, dünyada bir kadınla yatmaktan daha iyi bir şey olmadığı okunuyor. ruhlarının dibi bataklık. bari hayvan olarak mükemmel olsaydınız. fakat hayvan olmak için masum olmak gerekiyor."
"...kirli bir ırmaktır insan. kirli bir ırmağı içine alıp da bozulmadan kalabilmek için, zaten bir deniz olmak gerekir."
-- spoiler -- -
"her şey gider, her şey geri gelir, sonrasızca döner varlık çarkı. her şey ölür, her şey yine çiçeklenir; sonrasızca sürer varlık yılı."
“Sadece bir aptal sürekli taşlara ya da insanlara takılır.”
"Ama bir son vermek, yeni bir dize yazmaktan daha çok cesaret ister."
tam 5 sene 10 gün olmuş bunları yazalı. eskiden çok severdim nietzsche okumayı, şimdilerde ise sadece bakıyorum okumuyorum. ağır geliyor ve ağlatıyor.
-
Bir gün hakkında konuşurken "tanrıtanımazların mesnevi'si" diye bir benzetme yapmış, sonra bu benzetmeyi pek beğenip bir halt becermiş gibi her yerde yazmış idim, burası da eksik kalmasın.
Kesinlikle ahmet cemal çevirisini öneririm. -
''dünyayı yitirmiş olan kendi dünyasını kazanır.'' -
Yalnızlığına kaç, dostum!
Seni büyük adamların gürültüsünden sersemlemiş,
küçüklerin iğneleriyle de delik deşik olmuş görüyorum.
Seninle nasıl susulacağını pek iyi bilir orman ve kaya.
O sevdiğin ağaca benze yine sen, o geniş dallıya:
Sessiz ve dinlercesine sarkar o, denizin üstüne.
Yalnızlığın bittiği yerde, pazar yeri başlar; pazar yerinin başladığı yerdeyse,
büyük oyuncuların gürültüsü ve ağılı sineklerin vızıltısı.
………….
Yalnızlığına kaç dostum ve oraya, sert ve sağlam bir havanın estiği yere.
Senin yazgın sinek kovalamak değildir.
Nietzsche – böyle buyurdu zerdüşt