kesinlikle çok keyif veren yolculuk türü. bu şekiklde yolculuk yapmak için bilinmesi gereken belli baslı kurallar tabiki mevcut. ama yanlış bilinen de birçok şey var
mesela;
tırcılardan uzak dur.!
aksine tırcı abilerimiz kesinlikle özel araba ile duran insanlardan çok daha insaflı oluyorlar. hatta çoğu kez otobüs bileti alıp harçlık vermeye çalışanlar ile karşılaştım. kötü örnekleri de var elbet.
yazın ilk sıcaklarıyla gelen güneye inme arzusu ve öğrenciliğin yarattığı fakirliğin kesişimidir, ucuzdur, keyiflidir yeni başlayanlar için;
-mümkünse düz yolda otostop çekmeyin, araçlar hızlı olduklarından sizi göremezler; özellikle tır, kamyon gibi ağır araçların durması kalkması uzun süreceği için durmak istemezler. genellikle kavisler ve dönemecler gibi aracı yavaşlatan yerlerin biraz ilerisinde bekleyin -sürücüler birazcık pragmatisttir: canı sıkılmıştır konuşmak ister, bi zahmet konuşun (memleketinden başlayın, siyaset konuşmaktan uzak durun) -köy yolundaysanız "bu yoldan kimse geçmiyo, burda mı kaldım!" diye paniklemeyin, köy yollarında 2 araçtan 1'i mutlaka sizi alır, zaten sürücü de biliyodur bu endişenizi, alamayanlar da genelde araç dolu olduğu için almaz -şapka, fular, bere vs. yüzünüzü kapatacak şeyler giymeyin takmayın; sürücü size güvenmek ister, yüzünüzü görmek ister, güleryüzlü olun -şehir içinde otostop çekmeyin, çekecekseniz de gideceğiniz yeri bir kartona yazıp onu gösterin; sürücülerin çoğu sizin gideceğiniz yerden daha yakın bir yere gideceğini düşünür -kötü niyetli kimse bu zahmete girmeyeceği için sırtınızda kamp çantaları varken otostop çekmek daha kolaydır -bazen saatlerce kimse sizi arabasına almaz, bu durumda esnafa bunu sorun; muhtemelen yakın zamanda otostop ile ilgili bir suç işlenmiştir, bunu bilin ki daha da zaman kaybetmeyin -eğer hava kararmaya başladıysa sürücüler daha çekimser kalır, özellikle şehire yakın bölgelerde sizi aracına alan olmaz
Cesaret işi. Hele ki böyle bir zamanda. Hele ki böyle bir ülkede.
Kampüsün az ilerisinde otostop çeken öğrenci çok oluyor. Bazen dikkatimi çeken bir öğrencinin bindiği arabanın plakasını ezberler, mümkünse bir yere not eder ve iki üç gün içinde kaybolma vakası falan olmadıysa çöpe atardım. Hem paranoya hem de belki bir işe yararım endişesi. Ne mutlu ki hiç ters bir olay çıkmadı şimdiye kadar.
pippa bacca'yı hatırlarım her defasında. Her daim tehlikeli gelir de bana, türkiye gibi karşısındakinin yaşam hakkından bihaber vahşilerin olduğu bir ülkede yapılması çok daha tehlikelidir.
okula 89 model şahinimle geldiğimde uzaklaşan, arkadan gelen arabaya göz dikip bana "devam et" çeken, modeli lazım değil gösterişli arabayla geldiğimde yolun ortasına kadar çıkan örneklerin otostopçuların büyük çoğunluğunu temsil ettiğini gözlemlediğim yıllardan beli hiç alakam olmayan aktivite.
soğuma o zamanlarda başladı, düşündükçe büyüdü. tehlikelidir kardeşim. binmek de almak da. üstüne ne bela sarmasını geçtim, kaç kere hırsızlık geldi tanıdıklarımın başına. ayrıca sıçmaya giden ibriğini yanında taşır. gidiş saatini, yolunu, parasını önden ayarlamamış insana da aman aman sempatim yok.
hiç denemediğim bir aktivite. neden denemedim? izah edeyim. ben şahsen "elimi kaldırdığım toplu taşıma aracı durmaz da rezil olurum..." düşüncesiyle üniversite hayatı boyunca pek çok derse geç kalmış insanım. çünkü, benim doğduğum şehirde durakta insan var ise otobüs dururdu. şehir küçük, hani aynı duraktan otuz ayrı yere otobüs gitmiyor. ama izmir öyle değilmiş. el kaldırman gerekiyormuş. ve o el kaldırdığın araçlar bazen durmuyorlar. akabinde sen o utançla yaşamak zorunda kalıyorsun. akıl alır gibi değil. işte o nedenle otobüslere falan hep başkası el kaldırdığı için binebildim. bazen de binemedim, yürüdüm.
şimdi sen bu modeli al, otostop yaparken hayal et. edilmiyor di mi?
lakin konuya tamamen uzak değilim. çünkü işim gereği yollardayken, ya da tek başıma kendi aracımla bir yere giderken, çok sayıda otostopçu almışlığım var. düşününce aslında biraz deli cesareti. çünkü dört kişi bile aldığım oldu. hayır yani neyine güveniyorsun? silah mı var üstünde? en azından bir sopa? uzak doğu sporlarına mı hakimsin? koşman gerekse otuz saniye sonra kalp krizi mi geçirmeyeceksin? yok valla. hiçbiri yok. bilmiyorum o güvenin sebebini. ama aldım bir sürü insanı.
ha araba yanımda aileden birisi varsa asla almadım. niye? çünkü güvenmiyorum. aile fertlerini korumaya meyilliyim. kendimi korumaya ise sıfır meyildeyim.
işin garip yanı, aldığım otostopçuların çoğu erkek. ya da çift. hiçbir zaman kadın bir otostopçuya durmadım. neden? çünkü yanlış anlaşılmak istemedim. nitekim aynı iş merkezinde çalışıp asansör'de "merhaba, günaydın!" falan dediğimde "bana mı yürüyor?" diye düşünenler olduğuna denk geldim. tek başıma yol aldığım bir seyahatte tek başına otostop çeken bir kadını almak bu düşünceyle bana uygun gelmedi. ha sapık mıyım? manyak mıyım? değilim tabi. ama karşımdakinin bir an bile bu şekilde düşünecek olmasından rahatsızlık duydum.
şimdi bazen düşünüyorum, belki de o tek başına bekleyen kadınlar yemdi. durduğun an arabaya bir sürü adam doluşacaktı. hatta döve döve arabadan indirip, arabayı alıp gideceklerdi. bunlar hep fazla film izlemenin sonuçları işte... lakin yolda birini gördüğümde bu düşünceler hiç aklıma gelmedi.
bazen parça parça aldım. misal 5 km arayla birini daha alıyorum falan. araba komple doluyor. sonra herkesi tek tek bırakıyorum. bazen yolumu uzatıyorum, bazen değiştiriyorum. sor bir neden diye? bilmiyorum.
bazen de aslında otostop çekmeyen birilerini alasım geliyor. ama insanlar yanlış anlar diye sormuyorum. misal geçenlerde bir aile gördüm. adamın kucağında bebek. kadının elinde 3-4 yaşlarında bir kızan. durayım, nereye gidiyorsunuz diye sorayım istedim. sonra vazgeçtim. çünkü insanlar güvenmiyorlar. şimdi bana da birisi yolda giderken öyle sorsa, kıllanırım.
bazen de elinde market poşetleriyle zorla yürümeye çalışan teyzeler görüyorum. otostop kelimesinin anlamını bile bildiklerini sanmıyorum. onları da alasım geliyor. şimdi teyzenin birinden çantayla dayak yerim korkusuyla soramıyorum bile.
sanıyorum bende bir tuhaflık var. bilemedim.
otostop değişik bir hadise. ama cidden cesaret işi. manyaklığın bu denli yayıldığı günümüzde, her iki taraf için de rahat bir eylem değil.
konuyla ilgili son tespitim ise şu. bazen aldığınız insan cidden art niyetli olabiliyor. hissediyorsun bunu. ama bende nasıl bir özgüven var ise, art niyetli olduğu bariz insan bile kıllanıyor. "hani bu tek başına bizi arabaya aldı, asabi de görünümlü bişi, kesin güvendiği bişi var..." gibi düşünüyor sanırım. bilemiyorum. zaten son bir kaç yıldır artık kimseyi almıyorum...
her insanın hayatının bir döneminde mutlaka yapması gereken şey. ne hurda/döküntü arabaların içerisinde ne insanların olduğunu, ne lüx jiplerin içerisinde ne boş insanların olduğuna şahit olacaksınız. elbette bu zıtlıktan yapış yapış romantizm çıkartmak değil amacım. ancak bu tecrübeyi bir de ilk elden tatmanızı şiddetle tavsiye ederim.