İleride ne kadar fakir mahallesi varsa alıp karton karton dağıtacağım, uçaktan, helikopterden sokaklara atacağım yemin ederim.
Hem fakir olup hemde dünyaya bir anlık şehvet sonucu bakamayacağın, güzel bir hayat veremeyeceğin bir çocuk getirmek, o çocuğa atılmış en büyük kazıktır çünkü.
O doğacak çocuk belki İyi bir eğitim alamayacak, alamadığı için büyük yerlere gelemeyip o da fakir kalacak. Bazı günler aç bazı günler yarı tok uyuyacak. Anne ve babasından çikolata isteyecek ama o çikolata alınmayacak ve ağlayacak belki de ağladığı için azarlanıp dayak yiyecek. Bir çikolata uğruna hırsızlık yapacak belki. Ve daba sonra o hırsızlığın niteliği artacak. Ve belki başka başka kötü ahlaka sığmayacak şeyler yapacak. Bunları yapmasa bile belki sefalet içerisinde bir yerde ölecek ve ölürken diğer insanların hayatı boyunca ona aşağılayıcı bakışları olacak aklında. Tek suçu yoksulluk olacak. Tabi bu ne kadar onun suçu tartışılır.
Kendime yediremiyorum arkadaş vallahi yediremiyorum bunu. Bazı geceler gözüme inanın bir damla uyku girmiyor. Ama benimde elim kolum bağlı yapabildiğim tek şey arada bir çocuklara çikolata ya da halka tatlısı ısmarlamak. Keşke daha fazlasını yapabilsem.
Biraz önce markete gittim sahur için ekmek almaya. Kasada önümde bir anne ve dünyalar güzeli bir kız. 3 yaşında var ya da yok. Annenin elinde 5 ekmek. Kız Annesine bana niye çikolata almadınn diye sessiz sessiz ağlıyor. Giyinişlerinden ve annesinin mahsun bakışlarından anladım durumlarının iyi olmadığını. Kadın attı elini yeleğinin cebine tam parası çıkışmadı. Ekmeğin birini bırakacaktı ki atıldım hemen ben öderim diye. Küçük hanıma da kasada duran çikolatalardan aldım bir tane. Kız alsam mı almasam mı diye annesine annesi bana bakıyor. Zorla kabul ettirdim. Ağlaması durdu küçüğün. Bana teşekkür etti ve " yarısını ablama vericem" dedi. Benim boğazıma bir şey oturdu. Gözüm doldu. Hemen üç dört tane daha aldım ve onları da verdim. Küçüğün yüzü gülmeye başladı. Annesi de utangaç utangaç teşekkür etti ve ayrıldılar. Ben ekmeği kasadan geçirirken gözüm yaşlı, kasiyer kadının gözler doldu. Bakışıyoruz kadınla öylece. Kadın sonra "sen yapmasan ben yapacaktım abi" dedi. Bana abi dedi ama benden büyüktü. Neyse gerisi boş zaten.
Gözüm yaşlı yaşlı yazıyorum bu girdiyi de. Niye daha fazlasını yapacak ekonomik gücüm veya ailecek gücümüz yok diye hem kendime hem aileme sövüyorum...
yok denecek kadar incesini bile kullansanız his kaybı oluşur, neticede ten tene değecek. partnerinde sen gibi düşünmesi ile sökülüp atılır. gebelikten koruma oranı %98 'de kalmaktaymış. yani şapka bile taksan baba olma ihtimalin %2'de olsa var. bildiğiniz gibi acayip bir tabudur bizim millette.bunu veya ertesi gün hapını eczaneden istemeye utanırlar ama tuvalette doğurduğu çocuğu çöpe atmak yada ormana bırakmak daha makul gelir.
es anlamlisi aslinda prezervatif degildir. turkce-ingilizce sozluklerde oyle olsa da isin asli oyle degildir. yukarida prezervatif olarak kullanan yazarlarimiz cok dogru bilgi vermemektedir. mantik ve korumak anlami olarak kullanilabilir ama genel bir adi belirli bir urune vermek hatalidir.
prezervatif, latince 'praeservare' kelimesinden ingilizce'ye preserve olarak gecmistir. korumak anlamina gelir. türkce'ye ise ingilizce 'preservative' kelimesinden girmistir, koruyucu anlamina gelir.
gida ürünlerinin ömrünü uzatmak amaciyla icine koyulur, türkce'de ise kondom yerine kullanilir, hatali bir kullanimdir. zira google görsellerde ingilizce olarak arattiginizda öncelik olarak gida koruyuculari karsiniza cikacaktir. hatta birkac istisna disinda hep gida koruyucu kimyasallari cikacaktir.
kondom ise 18. yuzyilin hemen basinda bir britanyali doktordan dolayi bu adi aldigi soylenir ama bunun icin kesin bir kanit yoktur.
condam ve quandam olarak da telaffuz edilir ve bu telaffuzlarin italyanca eldiven anlamina gelen 'guantone' kelimesinden turetildigi de soylenenler arasinda.
kaynak