1. anarşizm, temelinde kaostaki düzene dayanır benim fikrimce. yani evrenin temel prensibine. evrende büyük bir kaos vardır, bir keşmekeş. her an dünya yok olabilir veya gezegenlerin yörüngeleri çakışabilir, ama bu olmaz. işte kaosun mükemmeliyeti buradan gelir. anarşizm de bunu insanlar arasındaki etkileşimlere uygulamak ister. yani "düzensizlik" sandığımızın aslında düzen olduğunu göstermek ister.

    insanların ortak lisanının vicdan olması gerektiğini savunur. işte bundan ötürü tüm ideolojiler anarşizme üvey evlat muamelesi yapmıştır. bence bu yalnızca post-apokaliptik bir dünyada mümkün olabilir yani anarşizmin hedefine ulaşması. çünkü "insanlık" bizlere şu ana kadar iyi bir miras bırakmamıştır ve onun yakılmasıysa ancak büyük bir yıkımla sağlanabilir.

    anarşizm bizim "özgürlüğümüzü" alıp yerine "güvenlik" veren devlete de karşıdır. bu anın konjonktüründeyse bence anarşizm sadece bunlar değildir. şu anda tüm ideolojik yapılar ve dinler gücü eline geçirmek ve onu daha çok para, ün ve otorite elde etmek için kullanmak isterler. dünyanın şu anki haline biri gerçekten karşı çıkıyorsa o kişi bana göre anarşisttir. umarım hedefine ulaşır ve daha vicdanlı bir dünya kurma hayalini biraz olsun gerceklestirebilir.

    Tanım: kimine göre düşünce akımını kimine göre serseriliği kimine de termodinamiğin ikinci kanunu ile evrenin düzenini temsil eden kavram.
    #207693 kayser sose | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  2. siyasi tartışmalarda "yanlış anlaşılan sözcükler" liginde şampiyonluk kupasını hiç efor harcamadan kapacak olan terimdir.

    *
    1) terör, şiddet, kaos:

    sene 1817, yer massachusetts. bir homo sapiens dünyaya geliyor, büyüyünce de gelecekte pek çok önemli ismi etkileyecek olan önemli bir yazıyı kaleme alıyor. nedir bu yazı? civil disobedience'tır. yazısına en iyi hükümetin en az hükmeden olacağına inandığını söyleyerek başlamış olan thoreau , kendisi bir anarşist olmasa dahi bugün pek çok anarşistin okuyup ilham aldığı bir düşünürdür.

    thoreau'nun en büyük suçu meksika savaşına karşı çıkmak ve abolisyonist olmaktır. abolisyonist hareketi bastırmaya çalışıp, warmongeringi bir yaşam stiline dönüştürenlerin değil de, thoreau'nun yaydığı fikirlerin o dönemde "bir suçlunun fikirleri" kabul edilmesi, bugün amerika birleşik devletleri'ne "dünyanın en büyük teröristi" diyebilecek cesarete sahip olan en popüler ismin bir anarşist olması üzerinde oturup düşünülmesi icap eden iki konu olabilir.

    thoreau anarko-pasifizme etki etmiş olan mühim isimlerden biridir. temel ilkesi şiddet kullanımını reddetmek olan anarko-pasifizm hareketi anarşizmden bağımsız kabul edilemeyeceğine göre, "anarşizm şiddettir." argümanının çapsız bir genellemeden ötede olmadığı anlaşılabilir.

    şiddet kullanan anarşist yok mudur peki? vardır.

    alexander berkman bunlardan biridir mesela. tabii şiddet kullandığı için "terörist" olarak etiketlenirken, şiddeti ne şartlarda kullandığına bakıp bakmamak sizlere kalmıştır. winchester tüfekler ile grev yapan işçileri öldürten frick bugün bir terörist olarak değil, sanayici veya yatırımcı olarak hatırlanmaktadır.

    görüldüğü üzere, şiddet yalnızca bir otoriteye yönlendirildiğinde terörizmdir. bu etiketlerin kimlere yapıştırılacağı hususunda belirleyici olan temel unsurun şiddetin kendisi olmadığı açıktır.

    *
    2) anarşizm dünyayı toz pembe gördüğünden dolayı ütopiktir.

    mutual aid üzerinden eleştirilen kropotkin'in "insan doğası mutlak iyidir/kötüdür." gibi bir iddiası yoktur. karşılıklı yardımlaşmanın da evrimde mevcut olan bir mekanizma olduğunu söyler ki bu yanlış değildir, yani kropotkin'in fikirleri materyalist fikirlerdir.

    buna ek olarak ütopik olmayan dinler, gelenekler ve hukuk ilkeleri bugün dünyanın her yerinde etkindir. yüzlerce yıldır süregelmiş olan bu doktrinleri kim "insan doğası böyle değil." diyerek tamamen geçersiz kılabilmiştir? kropotkinci kooperasyon, bulutların arasında ahlaki erek aramadığı için mi daha "optimist" olmaktadır?

    anlaşılamayan nokta hükûmetsizliğin kuralsızlığı zorunlu kılmadığıdır. öyle ki, akademide devlet hukukuna alternatifler öneren anarşist hukuk kuramcıları da mevcuttur. zaten "toz pembe" diye eleştirilen hareketin adına da anomos denmez, anarchos denir.

    *
    3) hem sosyalist prensipleri hem anarşizmi savunmak oksimorondur.

    ne zamandan beri?

    kolektivist anarşist var mı? var. bakunin.
    anarko-komünist var mı? var. joseph déjacque.
    bolşeviklere "diktatör" diyebilmiş olan nestor mahno ne? hisse senedi yatırımcısı mı?

    *
    anarşizm kara-sarı bayraktan ibaret değildir. veksilloloji sevdalıları için kırmızısı da vardır, turuncusu da vardır, moru da vardır. kişiselleştirme opsiyonu boldur.
    #199771 highpriestess | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  3. İlke veya başat- başlangıç anlamına gelen "arche" sözcüğüne, olumsuzlayan "an" ön eki getirilmesi ile ilkesizlik, kuralsızlık, başsızlık gibi anlamlara gelen anarşi kavramından doğan, tüm insanların doğuştan iyi olduğunu ve otoritelerin kurallarının onları kötü eyleme sürüklediğini savunan felsefi görüş.
    #197814 fionamimi | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0düşünce akımı 
  4. teoride bütün ideolojiler gibi güzeldir tabii ki. özgürlüktür nihayetinde.
    komünizm herkese eşitliktir mesela
    kapitalizm herkesin refah içinde yaşama şansıdır teoride

    tabii işin aslı böyle değildir. anarşi her zaman beraberinde bir güç boşluğu getirir. bu da beraberinde otoriter bir hükümet.

    insan binyıllar önce güvenlik ve düzene karşılık özgürlüklerinden feragat etmiştr bu da günümüz devlet yapılanmalarını oluşturmuş oldu.
    #196922 bismarck | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  5. genelde akıllı, mantıklı düşünmekten uzak boş insanların kendini kaptırdığı bir düşünce.

    bu türü bitesiceler hep hayal alemindedir, ha bire birbirini gazlarlar, hep olmayacak şeyleri sanki olmuş gibi kafalarında canlandırıp, kendilerini bile dolduruşa getirme potansiyeli vardır bunlarda.

    bunlara insanın evrimsel özelliklerini bile göz ardı edecek kadar çok şey bilirler, felsefenin dibine dalmışlardır, o kadar dalmışlardır ki, nerdeyse gerçeklikten kopmuşlardır.

    yalnız bunlardan iyi içki yoldaşı olur hakkını yemeyelim, muhbabetleri acayip iyi olur, çok biliyorlar abi adamlar, ama özellikle kendi jargonlarına bağlı sohbet götürmeyenle, yani günlük dille sohbet edenle içmek lazım, yoksa zaten hiç çekilmez, on dakka sona kafaya şişeyi geçirme arzusu uyanabilir, sohbet edecem derken.

    başka da bi boka yaramazlar, konuşmak ve akla gelebileceğinden çok daha fazla sayıda siyaseti bölmek dışında bi etkileri yoktur.

    not: tamamen taraflı, yanlı, düşüncelerden ibarettir, yanlış diyebilirsiniz, değerlendirmek okuma zahmetine girene aittir.
    #186544 omrumun sonbaharinda | 5 yıl önce
    0düşünce akımı 
  6. ütopik devlet düzenine en yakın ideal olan meritokrasi için gereken ilk adımdır anarşi. sistem yamalı bohçaya dönmüş, kitleler isyanın ramağında iken, yıkıma adım adım yaklaştığımızı düşünmek yanlış olmayacaktır.
    kapitalizmin en büyük silahı propagandanın manipülatif illüzyonu içinde, eylemin arzusundan yoksunlaştırılan birey uyanıyor. z kuşağının hoyrat rüzgarı tayfunların habercisi. lidere simgeye toteme ihtiyaç yok. fitile dinamite başkana ihtiyaç yok. bu ateş yek başına yıkacak deniz gibi kaygan aşılmaz duvarları.
    anarşi radikalizmin bereketi, nihai sancağıdır. yeryüzünün doğurduğu tek güzel savaştır, şehadetin tek gerçeği darmadağın edecek çelikten zırhlarını sinek tanrılarının.


    #186476 semender | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0düşünce akımı 
  7. sözde filozof(!) atakan'ın "tek yol" olarak nitelediği ideoloji.
    #186419 electromeow | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0düşünce akımı 
  8. ilk sene acemiliğinin öğrenci evi. dalyarağın biri tembel ve umursamazdır, temizlemez, toplamaz, alışverişi yapmaz. içme dersin sabah tuvalette sigara içer.

    öyle herkesi kendi ahlakına ayıplanmasına bırakırsan, bu gibiler camış gibi kendi bokunun içinde yatar. seni de pisletir.

    Nizam şart.
    #186417 son kurtadam | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0düşünce akımı 
  9. anarşizmin en iyi analizini yapmış kişi ünlü filozof 'dir. genellikle birey temelli olan bu ideoloji, karl marx'ın sosyalizmden komünizme geçiş teorisi ile pek fazla uyuşmaz. anarşistler devletin hemen yok olmasını savunurlar ama marksistler devletin bir süre daha devam etmesini ve onun ardından komünal düzene geçilmesini savunur. ve daha birçok yerde anarşizm ve marksizm teorik olarak çelişirler... sosyalizm ile anarşizm arasında ki farkları en net ve yalın bir biçimde yorumlamıştır.

    kitabından kesit; ''marksizm ve anarşizm, her ikisi de, mücadele arenasına sosyalizm bayrağı altında girmelerine rağmen, bütünüyle farklı ilkeler üzerine kurulmuşlardır. anarşizmin temel taşı, bireydir. [anarşizmin] öğretilerine göre, [bireyin] kurtuluşu, yığınların, [yani] kolektif vücudun kurtuluşunun baş koşuludur. anarşizmin öğretilerine göre, birey kurtulmadıkça, yığınların kurtulması olanaksızdır. buna uygun olarak, sloganı, "her şey birey için"dir. oysa marksizmin temel taşı yığınlardır. [marksizmin] öğretilerine göre, [yığınların] kurtuluşu, bireyin kurtuluşunun baş koşuludur. yani, marksizmin öğretilerine göre, yığınlar kurtulmadıkça, bireyin kurtulması olanaksızdır. buna uygun olarak, sloganı, "her şey yığınlar için"dir. açıktır ki, burada, sadece taktikler üzerine anlaşmazlık değil, biri diğerini reddeden iki ilke bulunmaktadır.''
    #186410 merakli sirin | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0düşünce akımı 
  10. Galiba gerçekte hissettiğim siyasi görüş, dünya görüşü. Ama çok ağır bir konu olduğundan komünizm gibi girmeye cesaret edemedim. Facebook'ta bir tane gruba girdim türlü türlü anarşistlerin olduğu zamanında. Memeler, capsler atıyorlar ama hiçbir şey anlamıyordum. Dedim araştırmadan yorumda bulunmayayım ve öyle kaldı.
    0düşünce akımı 
  11. türk gençlerinin karakteriyle öğrendiği politik duruş. elbette ki sağlıksız bir durum.

    filmler, diziler falan bir kıvılcım yaratabilir belki. ama daha ilerisi getirilmezse basmakalıp bilgilerle bir şeyler bilindiği zannedilir.

    piyasaya çıktığında da herkes hristiyanlığı falan çözmüştü. onun gibi bir şey bu da.
    0düşünce akımı 
  12. Marksizm ve faşizmin antitezidir.
    Bunlarda devlet/state her şeye hakimken anarşizm tam tersidir. İkisi "oksimoron"dur.

    Adı mı seksi yada egzotik geliyor nedir... kendisine hem marksist hem anarşist diyen sevgi pıtırcıklarına denk gelirsiniz.

    Sadece "felsefenin temel ilkeleri"ni okuyup "ben komunist oldum" sanılan bir ülkede normaldir tabii.
    #170521 timoteus | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0düşünce akımı 
  13. Pek bilinmeyen ve araştırılmayan bir akım. Bunun için yazma ihtiyacı hissettim. Biraz Anarşizm yanlısı bir yazı oldu, farkındayım. Bu konularda iddialı olmamakla birlikte elimden geldiğince açıklamaya çalıştım. Hatalarım ve eksiklikler olabilir.

    Anarşizm; Yunanca “A-narchos” olarak geçen “yöneteni olmayan” anlamına gelmektedir. Marksizm gibi çizilmiş kuralları ve kaynak alınacak belirli bir yapıtı yoktur. Çünkü Anarşizm sürekli değişen ve yenilenmeye çalışan bir yapıdadır. Doğasında yorum farklılığı bulunup özgür düşünceye ulaşma arzusu ağır basar.

    Anarşizm, toplumsal bir ilerlemekten ziyade öze dönüşü savunur. Herkesin eşit imkanlara sahip olması yerine yetecek kadar maddiyata sahip olmasının gerekli olduğu varsayılır. Çünkü insanların temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kendisini geliştirmek için boş zamanlarını daha etkin kullanabileceğini düşünürler. Bu da anarşizmin temel özelliği olan sürekli yenilenme ve düşüncenin gelişmesi yönü ile bağlantılıdır.

    Anarşizm ve komünizm arasındaki en büyük farklılıklardan biri de düzenin yıkılması ile ilgili olanıydı. Komünistler devleti işçi sınıfını örgütleyip ele geçirme konusunu savunurken anarşistler; politik eylemleri reddetmişlerdir. Çünkü politik bir devrimin diktatörlüğe yol açacağını savunmuşlar ve bence de haksız değillerdir. Anarşistler kapitalizmden komünizme kademeli geçişe karşı çıkıp bunun bir anda olacağını ve mücadeleden vazgeçilmemesi gerektiğini öne sürmüşlerdir.

    Marksizm toplumsal örgütlenme ile devrimi savunurken anarşizm, bireysel özgürleşmeyi önde tutar ve eylemlere katılmanın gönüllü olması gerektiğini savunur. Bu da önce bireyin bu gelişimi benimsemesi ve zihinlerinde özgürlüğü sağlaması ile ilgilidir.

    En büyük hatası bana göre Marksizm’in sınıf dışı olarak nitelediği insanları anarşizm, doğal olarak sisteme aykırı oldukları için kendilerine kabul ederler. Şiddet yanlısı anarşizmin en büyük hatasıdır belki de.

    Kollektivizm, anarşist komünizm(anarko-komünizm), Anarko-sendikalizm ve Pasifist Anarşizm türlerini burada açıklamaya çalışacağım.

    Kollektivist Anarşizm; Mihail Bakunin’in en büyük temsilcisi olduğu görüştür. Üretim araçlarının özel mülkiyetine karşı olup ortaklaşan mülkiyeti savunurlar. Gelir paylaşımını çalışılan zaman göstergesine göre ücretlendirmeyi savunurlar. İşçi sınıfına karşı çıkmışlardır.

    Anarşist Komünizm; Adından da anlaşılacağı üzere komünizm ve anarşizmin belli noktalarda uzlaşıp belli noktalarda ayrışmasıdır özetle. Devrim yerine sınıf eksenli bir mücadele ile kapitalizmin ortadan kalkacağını düşünmüşlerdir. İktidar kavramına karşı çıkmışlardır. Çünkü benim de katıldığım gücün, belirli bir zaman sonunda yozlaşacağını ve koltuğunu korumaya çalışacağını ifade etmişler. Tüm kararların toplumun tamamının katılımıyla alınmasını savunurlar. Kropotkin en büyük temsilcisidir. Gördüğüm kadarıyla günümüzde de anarşistler arasında bu akım hala güncelliğini korumaktadır.

    Anarko Sendikalizm; Komünizmin işçi sınıfı devrimine bence en yakın türdür. Çünkü genel grev anlayışını düşüncenin merkezine almışlardır ve devrimin bu sayede olacağını düşünmüşlerdir. Bu konu hakkında sendikaları birleştirecek çalışmaları olmuştur.

    Pasifist Anaşizm; Toplumsal değişimi şiddeti tamamen dışlayarak kabul etmiş bir görüştür. Bunlara karşı olarak Tolstoy anarşizmi şiddet ile ilişkilendirip -ilginçtir ki bilen veya bilmeyen herkes bunda hemfikir olabilir- pasifist anarşizmi kendiliğinden ortaya atmıştır. Anarko-sendikalizm’in savunduğu ve en büyük silah olarak gördüğü genel grev görüşü zamanla bu iki türü birbirine yaklaştırmış.

    Önemli temsilcileri

    William Godwin(1756-1836); Anarşist geleneğin ilk temsilcisidir. Kendisini hiçbir zaman anarşist olarak nitelememiş. Büyük ihtimal yaşadığı zamanda böyle bir kavram belirgin değildi. Aynı zamanda çoğu benzer düşünürün büyük ihtimalle kendisinden ve düşüncelerinden haberi yoktu. Genel olarak savunduğu düşünce; hükümeti ve hükümete dayalı tüm toplumsal sistemleri reddedip, mülkiyet ve malların “gönüllü” bir şekilde ortaklaşa kullanıldığı, otoritenin minimumda ve basitleştirilmiş (toplumun özüne dönüşü) ve merkezileştirilmiş bir anlayışı savunuyordu. Anarşizmin ana düşüncelerinden biri olan politik anlayıştan arınmış bağımsız ve “gönüllü” propagandayı temel alan düşüncelere sahipti. Ayrıca eğitime özel bir önem verirdi ve özgürleşmenin yolunu “eğitim” olarak görürdü. Çünkü farkındalığı arttırıp insani tutkuların insanları eşit ve özgür kılamayacağını ve iktidarı gasp etme konusunda kışkırtılabileceği konusuna engel olabilecek tek şeyin eğitimden geçtiği düşüncesi hakimdi.

    Max Stirner(1806-1856); Anarşizme karşı olarak tüm doğa yasalarını ve ortak bir insan yaşamını reddederek daha çok nihilizme ve bireyciliğe yaklaşan bir görüntü çizer. Ona göre kimse ondan daha anarşist olamayacak şekildedir. Yaşadığı zamanda bütün anarşist düşünürleri reddedecek seviyede “egoist birliği” ve ahlak dışı düşünceleri savunurmuş. Ayrıca şiddetle ilgili akıl sınırlarını zorlayacak düşünceler ortaya atmışlığı varmış. Pek dikkate alınmayacak biri gibi gelebilir ama bazen aşırı uç düşünceleri duyup bu konular hakkında da karşıt fikirlerin gelişmesi söz konusu olabilir. Savunduğu düşünceleri anarşizm bakımından ters olarak gözükse de istemeden de olsa katkı verdiği söz konusudur. Bunu duysa kesin “benim sayemde” diyebilecek biri anladığım kadarıyla.

    Pierre-Joseph Proudhon(1809-1865); Paradoksal düşünceleri yani kendiyle çelişkileri ile tanınan bir düşünürdür. Kendisine “Anarşist” diyen ilk kişidir. Stirner “egoist bir bireyci” iken Proudhon “toplumsal bir bireyciliği” savunmuştur. Toplumu insanın gelişmesi için bir düzen olarak görmekteymiş. Çünkü insanlar doğada yalnız yaşayamayacak bir canlı olduğundan topluluklar halinde yaşaması kaçınılmaz ve bu dengenin çok da sağlam olmadığını savunmuştur. Diğer düşünürlere göre daha gerçekçi yaklaşımları olmuş, bana göre de sonuçtan ziyade sürecin insana kattıklarıyla ilgilendiğini düşündüm. “Mülkiyet Hırsızlıktır” sloganı zamanının en önemli sloganları arasındaymış. Fakat Proudhon bu sloganı tam anlamıyla ifade etmediği kabul edilmiş. Çünkü “mülkiyet”i tanımlarken o mülkün işbirliği sayesinde etkin kullanılabileceği gibi bir düşüncesi varmış. Burada işçinin ürettiği şeyler hakkında hakka sahip olduğunu ama üretim araçları üzerinde olmadığını anlatmak istemiştir.

    Mihail Bakunin(1814-1876); Yazarlığı açıkçası becerememiş bir düşünürdür. Bunun yerine eylemciliği ile tanınır. Büyütüldüğü üzere de sükseli eylemleri yok denecek kadar azmış. Tek başarılı ayaklanması olarak bilinen 1848 Şubat Devrimi’nin aktif olan kısmını da kaçırmıştır. Bunlara rağmen diğer düşünürlerden kendisini ayıran şey sahada olmasıydı. Onu günümüze taşıyan bence de en büyük olgu; harekete geçmiş biri olmasıdır. “Devlet ve Anarşi” adlı günümüze ulaşan sonradan kitaplaştırılmış bir eseri vardır. Genellikle Marx ile atışmalarını konu alır ve tek başına okunduğunda pek anlam taşımaz. Bunun için dönemin düşünürlerinin de yazılarını az çok bilmek gerekir.

    Pyotr Kropotkin(1842-1921); Ünlü bir coğrafyacı ve Prens unvanlarını beraberinde taşıyordu. Bunları takiben bir dönüş yaşadıktan sonra anarşizm ile ilgili düşünceleri olgunlaşmıştır. Bakunin gibi hiçbir zaman sahada çatışmamıştır. Onu Bakunin’den ayıran daha düşünsel olmasıdır. Ayaklanmanın; yıkım gibi olmasından ziyade isyancı işçilerin eylem sonuçlarının farkında olacak bilinçte olması gerektiğini düşünürmüş. Bu bakımdan Proudhon’a yakın gözükmektedir. Toplumsal eşitliğe öne çıkartıp toplumun dönüşümünden sonra “emek” yerine “ihtiyaç”ları ön plana almıştır.

    Leo Tolstoy(1828-1910); Kendisini hiçbir zaman anarşist olarak tanımlamamıştır. Tolstoy’un düşünceleri anarşizm ile kesiştiği için başka çevrelerce içine katılmış ve Tolstoy bundan rahatsız olmamıştır. Pasifist Anarşizm’de bahsedildiği üzere anarşizmi şiddet ile ilişkilendirip reddetmiştir. Çeşitli eserlerinde özellikle, okuduğum Anna Karenina adlı kitabındaki Levin karakterinin düşüncelerinde bu durumu destekleyen izler mevcuttur. Savaş ve Barış adlı kitabı da Proudhon’un Savaş ve Barış adlı tezinden etkilendiğini düşünmek ise kahinlik değil bence.

    Kaynak: George Woodcock – Anarşizm-Bir Düşünce ve Hareketin Tarihi
    Kaynak: Tanımlar için arada kullandığım ek kaynak ve herkesin sevgilisi olan Vikipedi :)
    #170520 rekoba | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    3düşünce akımı 
  14. (bkz: )
    #35659 son kurtadam | 8 yıl önce
    0düşünce akımı 
  15. bir ülkede veya milletlerarası alanda, çeşitli amaçlarla ve türlü yollarla kargaşalık ve huzursuzluk yaratılması çabalarına ve olaylarına anarşizm denir.

    kültür anaşizmi iyidir. seks anarşizmi de iyidir. en nihayetinde iktidar kimseler kendi çıkarları karşısında set olan oluşumları anarşist kalıbına koymuşlar. adaletin bittiği yerde anarşi başlar.

    (bkz: )
    #33356 no pasaran | 8 yıl önce
    0düşünce akımı 
  16. e karşı çıkmak zorunda değildir.

    (bkz: )
    (bkz: )
    #28655 skeptix | 8 yıl önce
    0düşünce akımı 
  17. Her türlü otoriteyi reddetme.
    Devlet kurumuna, özel mülkiyete, hiyerarşik düzene karşı çıkma.

    Komünizm ile birlikte üzerinde bulunduğumuz topraklarda en çok lanet edilen "izm"dir.
    #28643 İyi adamdim ben | 8 yıl önce
    0düşünce akımı