uzaktan eğitim sırasında online dersten atılan ilk öğrenci olarak tarihe geçmeme yardımcı olan; bu konuda desteğini hiç esirgemeyen, hep yanı başımda yere sağlam adımlarını basarak bu muhteşem “an”a adımı yazdıran canlı.
Ders uygulama olduğu için hem hocanın hem de öğrencilerin kamerası ve mikrofonları açıktı bu arada. *
Şöyle: bir komşumuz yavru köpek sahiplenmiş, şapşal şapşal ağlıyor diye bizim köpek delirdi duvar var bir de göremiyor ama orada bir şey ağlıyor ve merak ediyor onu diye dakikalarca havladı “hani nerede nerede bir şey var orada, bak bak bak bak bak bak bak baaaaaaaak, orada orada ne o ne o, gel bana göster onu gel gel gel gel gel gel gel gel geeeeeeeel” diye havladığına eminim ama kanıtlayamam.
İnsanlar ufaktan gülmeye başladılar, hayır köpek havlamasının nesi komik ki ? Normal bir şey bu işte. Neyse O kadar çok havladı ki; hoca en sonunda: “kedi sen bir git köpeğine bak herhalde bir sorun var” dedi “yok hocam o başka köpek gördü diye havlıyor, kedi zannediyor kendisini ehehe” dedim ortamı yumuşatayım diye böyle şirinlik falan yaparak fakat adam en sonunda dayanamadı tabii “kedicim konuştuğumu ben bile anlamıyorum sen nasıl anlayacaksın çık hadi git, bak. sonra geldiğinde de mikrofonunu ve kameranı kapat öyle dinle soru sormak istersen açarsın” dedi. Adam yüzümü bile görmek istemedi artık 20 dakika boyunca bu sese maruz kalınca. Hayır bizimki de bir havlıyor sanki gök yarılıyor. İnsanlar da haklı. *
Ben her şeyi kapatıp bahçeye indim, beni gördü o yöne çekiştirdi, gittik; kucağıma aldım “bak şurada işte ufaklık” dedim, yavruyla selamlaştık ve benim muhteşem dostum sustu en sonunda.
Geldikten sonra hocaya özet geçip bir daha havlamayacağını söylemek için mikrofonu falan açtığım sırada tekrar başladı ! * Ne diyeyim ? İyi ki var. İyi ki böyle tuhaf anılarımın sebebi.
üç günlük tecrübenin ardından evde beslemenin çok da kolay olmadığını keşfettim. olayı anlatırsam sanırım daha net anlaşılacak.
konu köpeğimiz toy poodle. yani evde beslemek için en ideal köpeklerden. çünkü köpeğin ne tüyü dökülüyor, ne kokuyor, ne de alerjiye sebep oluyor. hayvan bildiğin anti alerjik hatta. tokyo isimli bu arkadaş 4 aylık bir erkek. görebileceğiniz en şirin yaratıklardan. ve insan delisi. her gördüğü insana deli gibi zıplıyor. kucağa gelmek istiyor. yalamak istiyor. üç gün içinde hayatıma giren herkesten çok yaladı beni hayvan. artık çareyi elime koluma limon kolonyası sürmekte buldum. kokuyu alınca burnunu nereye sürteceğini şaşırıyor. ama hafızası uyuyup uyanana kadar. beş dakika kestirsin sanki üç gün hasret kalmışız gibi. yahut beş dakika duş alıp geleyim, yine aynı hikaye.
tokyo aslında tuvalet eğitimi kısmen olan bir köpek. yani diğer köpekler gibi çişe dışarı gitmek isteğinde değil. ha, götürsen gider elbet. ama pad var bir tane. gidip onun üstüne işiyor. ancak bölgesini işaretlemesi de gerektiğinden her odadaki her halıya işemeyi de ihmal etmedi. pad konusunda da isabet sorunu oluyor bazen. ama padine ya da civarına yaptığında ödül mamasını mutlaka bekliyor.
cins olarak en zeki ikinci köpek. yani eğitilmeye en uygun köpeklerden birisi.
özetle, benim deneme yaptığım köpek ev için en ideal köpeklerden biri olmasına rağmen, yine de olmadı. çünkü onu eğitmek ve alıştırmak sabır istiyor. ve bende o sabırdan yok. o sabır olsa bile o zamana sahip değilim. evde gün boyu tek başına bıraktığında kafayı yiyor hayvan. evet ona da alışması mümkün. geri geleceğini gösterek eğitebiliyorsan tek başına kalmaya. ancak yine sabır ve zaman çıkmazına saplanıp kalıyor insan.
demem o ki, kedi gibi değil. hani kediyi bırak, bir hafta yaşar tek başına. hatta "oh ulan, ne güzel herkes gitti, kafam rahat..." falan diye düşünür. köpek öyle değil. köpek bir tuhaf. insani duygular katmayın der eğitmenler ama hayvan üzülüyor. ben başka odaya gidince ağlayan bir hayvandan bahsediyoruz. gel onu gündüz sekiz on saat evde bırak...
buradan beslemek isteyenlere tavsiyem, gerçekten çok istemiyorsanız ve yeterince zamanınız yoksa bu işe hiç girmeyin. mümkünse eviniz müstakil olsun, değilse toy poodle'dan daha büyük bir cinsi denemeyin bile. ha bir de, evdeki eşyaları gözden çıkartmaya hazır olun. köpek bu, terlik çiğner, koltuk yer vs vs. evet hepsi eğitimle önlenebilir ama işte yine zaman konusu devreye giriyor.
bakımı kediye kıyasla inanılmaz zor olan tontiş canlı. çok fazla sabır, çok fazla zaman ve hepsinden daha fazla sevgi/anlayış istiyor. 2,5 hafta oldu sanırım, bir yaşında bir hanım katıldı ailemize. eğitimi neredeyse sıfır. bu zamana kadar çok sağlıklı koşullarda yaşamamış ne yazık ki. tuvaletini pede yapmayı öğrenmiş bir şekilde ama "gel" kelimesinden başka hiçbir komutu bilmiyor. öncelikle bahçeli evde yaşamanın verdiği rahatlık sayesinde öz güveni yerine geldi. geldiği günden beri bir defa dahi eve tuvaletini yapmadı, yavaş yavaş otur, hayır gibi basit komutlara alışmaya başladı. hiç hayatında şımarmadığı kadar şımardı. müthiş akıllı. tasmasız bir şekilde bizimle dağ yürüyüşüne katıldı. kedilerle anlaşma konusunda çok başarılı, evdeki manyak biraz mırın kırın etti ama alışacaklar bir şekilde. kendi insanlarını pis kokan bir salyalıyla paylaşmak istemiyormuş madam hazretleri... bahçedeki kedilerle de inanılmaz uyumlu. özellikle tektekle müthiş anlaştılar, gözlerime inanamıyorum.
on küsür yıllık kedi bakımı tecrübemden sonra köpekler hakkında ne kadar çok şey bilmediğimi bana yeniden hatırlattı kendisi. her gün her dakika onunla birlikte öğreniyorum, eğleniyorum, zorlanıyorum, heyecanlanıyorum ve güzel kalpli bir dostu hayatımıza kattığımız için çok mutluyum.
İnsan delisi bir hayvan. Çok seviyorum itoğlu itleri. Görünce dayanamıyorum, illaki bir muhabbet kuruyorum. Böyle böyle saçmalarken, bir gün yanlışlıkla köpek çaldım.
2.5 yıl önce oldu anlatacağım olay. Kuşadası'nda yaşıyordum o sıra. Bir pazar sabahı, koşuya çıkayım dedim; ama hava çok kararsız olduğundan erteledim de erteledim. Sonunda yağar mı yağmaz mı diye beklemeyi bırakıp giydim yağmurluğu çıktım. yağdı tabi ki. aldırmadım. çamurlara battım çıktım, arabalar su sıçrattı derken sağ tarafımda iyice coşan denizin tepemden dalgasını aşırmasıyla tam sokak çocuğuna döndüm. battı balık yan gider dedim, ki balıklar benden daha kuruydu muhtemelen, devam ettim yola. dönüş yoluna geçtiğimde yanımda bir köpek belirdi. kulaklığı çıkartıp "naber lan" dedim. "iyidir apla" dedi. "işin yoksa beraber koşalım mı?" dedim. "koşalım apla" dedi. yardırdık yokuş aşağı, yarınlar yokmuş gibi koşuyoruz iki manyak, böyle birbirimize dolana dolana. Tam düzlüğe çıktık, dedim çok uzaklaştırmayayım hayvanı alışık olduğu muhitten, başına bir şey gelir falan mazallah, geri dönmeye hazırlanırken arkadan "hayt huyt dur gel" gibi sesler duydum. döndüm, baktım, şişman bir adam, kana tere batmış arkamızdan kovalıyor. Meğer adam sahibiymiş köpeğin. denize karşı bir sigara tellendireyim demiş, köpeğe de dikkat etmemiş. ben de o arada takmış peşime götürmüşüm manyağı. fark edince bağırmış ama duyuramamış kendini, mecbur koşmuş peşimizden. köpek de cins falan değil ha, bildiğiniz sokak köpeği. haliyle sahipli olduğunu hiç düşünmeden gidiyorum; ama nereden baksan on dakikadır koşuyoruz hayvanla. neyse adam anlayışlı çıktı da mevzu uzamadı. güldük geçtik ama sigarasını da zehir ettim, yazık.
Hadi ben duymadım adamı, köpek nasıl duymaz. Niye koşuyorsun hala benimle, dönsene sahibine. deli bu köpek milleti, deli.
göçebe insan kabilelerini artıklarından nesiplenmek için takip eden kurtlardan evrimleşmiştir.
günümüzdeki türlerin tamamı seçici çiftleştirmeyle türetilmiştir. yani dingo lar gibi sonradan doğaya dönen türleri olsa da doğal ortamı olmayan, yeri insanın başucu olan hayvandır.
gösteriş için ya da oyuncak zannedip çocuğuna karne hediyesi diye alan, sonra başedecek basireti olmadığından sokağa atan iki ayaklı hayvanlar nedeniyle her yaz sokaklardaki nüfusları artar. nerede hata yaptıklarını, neden terk edildiklerini bilemeden ürkek ürkek bakınan, nadiren hayatta kalma içgüdüsüyle saldırganlaşan bu hayvanlar yürek burkar.
Yanlış davranırsanız sürekli mutsuzluğuna sebep olacağınız ve bunu fark etmeden hayatınıza devam edeceğiniz aşırı duygusal olduklarını düşündüğüm hayvanlar kendileri. Sokakta zamanınız yoksa başını okşayıp geçip gitmeyin yanlarından, zamanınız varsa oturun sevin okşayın yemek dertleri de yok esasında tek istedikleri gerçekten biraz zaman. Evinizde günlük en az 4 saat yürüyüş, 2 saat ev içi aktivite gibi bir zaman dilimiz yoksa (ki olmayabilir yoğunsunuzdur, haklısınızdır) lütfen almayın bu hiç büyümeyecek çocukları. Yetişkin bir köpek en fazla 5 yaşındaki bir insan aklına sahip olabilirmiş diye okumuştum bir makalede. Yani aslında diyor ki aslında bu makale; çocuğa gösterdiğin özeni göstermeyeceksen lütfen hayatına dahil olup onu mutsuzluğa sürükleme. Hayvanlarla büyümüş ve gerçekten dost olabildiğim kendimi adadığım 2 köpeğin arkadaşı olarak (birini yakın zamanda maalesef acı bir süreçle kaybettim) hala tam olarak çözemediğim muazzam canlılar kendileri. Çok iyi dost, çok iyi bir sevgi kaynağı onlar, hem kendinizi sevmeyi öğretirler size hem de empati yapabilmeyi.
en asil duyguların hayvanıdır. bir gün bisiklete binerken anahtarımı düşürüp durdum. yanıma siyah iri bir köpek yaklaştı. elimi uzattım "naber yakışıklı" diyerek, kokladı, ben de başını okşadım, arkadaş olduk. vedalaştık, yoluma devam ettim. 50 metre ancak gitmiştim ki yolun kenarındaki bahçeden fırlayan, tasmalı sahipli iki köpek havlayarak beni kovalamaya başladılar. buralarda köpekler tekerlek görünce havlayarak kovalamayı çok severler. hal böyle olunca ben de çok paniklemeden biraz hızlanarak köpekleri atlatmaya çalışıyordum ki, biraz önce arkadaş olduğum koca kara şövalyem "hav hav hav hauvvv" diye ortalığı yıkarak bana yetişti, diğer iki köpeği çıktıkları bahçeye kovalayıp yanıma döndü. sonra beraberce yolumuza devam ettik. oradan yeterince uzaklaştığıma kanaat getirince durdu. ben de durup okşayarak kendisine teşekkür ettim. herkes kendi yoluna gitti.
apartman dairesinde yaşayanlar için bakımı ızdırap olduğu için alerjileri yoksa kediye yönelmeleri tavsiye edilir. bahçeli evi olanlara hemen bir tane sahiplenmesi tavsiye edilir
yanınızdakilerle beraber iyi bir şekilde halay çekebilirseniz yanınız sıra bağırırken bir anda kendisini halayın ortasında bulabilecek bir hayvan türü.
tarihsel olarak uzun süreli bağlılığımız sebebiyle gülüşümüzü ve kahkahalarımızı anlayabilen hayvan. bu zaten çoğu köpek sahibi tarafından biliniyordu, en azından tahmin edilebilir bir şeydi sahipler tarafından. yapılan araştırmalara göre, köpek sinir bilimi alanı ile artık desteklenmiş oldu. köpekler, sahiplerinin ses tonuna göre mutlu ya da mutsuz olabildiğini anlayabiliyor ve ona göre tepki verebiliyor. kaynak: smithsonian magazine
sadakatinden kuşku olunmayan canlıdır. sevenlerin, sevgisini anlatmak amacıyla örnek verdiği canlıdır. dost olarak, yardımcı olarak, süs olarak, eziyet için, gösteriş için ve aksesuar olarak kullananlar vardır. sıklıkla kişinin insan olup olmama sorunsalına turnusol kağıdı işlevi görmektedir.
Başıboş olanlarını artık sokaklarda görmek istemediğim canlılar. Bu düşüncem onları sevmediğim anlamına gelmiyor. sabah evden erken çıkarım kovalarlar, akşam geç dönerim yine kovalarlar, günün her saatinde yine durduk yere korku hormunumu çalıştırırlar, büyüğüm belki baş edebilirim ama küçük çocuklar karşılarında savunmasız kalıyorlar. Bu caniliğe gerek yok.
yine sokak köpeği saldırılarıyla gündemde. bu saldırılar, sürüler hakikaten arttı mı, birileri gündem mi pompalıyor bilmiyorum.
yeri insanın yanıbaşı olan canlıdır. yanıbaşınıza koyduğunuz canlının bir bedeli, sorumluluğu vardır. bu, eğitim ve polisiye yöntemlerle kanıksatılmadan sokak köpeği problemi çözülmez.
Sokak köpekleri, kent dışında bir yaşam alanı olmayan, Yaşayamayan Ve insani atıklarla ya da verdiğimiz mamalarla beslenen canlılar. Töy kıs kıs diyerek hırçınlaştırmak yerine, başını okşamamız, yeri gelir sohbet etmemiz gereken insandan daha iyi canlılar. Köpekleri sevin. Size insandan daha iyi dost olacaklar, göreceksiniz.
Finlandiya Helsinki Havalimanı'nda görevli köpeklerin; covid-19 + taşıyıcısını tanıdığı, neredeyse %100 doğru sonuçla kanıtlandı.
yolcu cildine sürülen bir peçete, kavanoz içinde görevli köpeğe veriliyor Görevli dost, test pozitif işareti verirse yolcu PCR teste alınıyor ve sonuç +
internette denk geldiğim videolarda sahiplerine sadık oluşlarını hayranlıkla izliyorum, ve de bir o kadar da üzülüyorum bu hayvanlara yapılan eziyetler aklıma geldikçe.
Doğal seçilim yoluyla ve yapay seçilim yoluyla günümüzdeki hallerine ulaşan canlılar.
Doğal seçilim zamanında insanlarla vahşi kurtların yolunun kesişmesiyle oluşmuş. Vahşi ve agresif olanlar öldürülmüş, uysal olanların yaklaşmasına izin verilmiş ve hatta belki de sevilip beslenilmiştir. Bu sayede tür içinde belli bir grup ayrışmış ve evcilleşmiş.
Daha sonra ise farklı türlerle çiftleştirip istediğimiz özellikte köpekler elde etmeyi öğrenmişiz ve bu da yapay seçilimi tetiklemiş.
Özellikle son seneler genetikteki gelişimimiz ile birlikte deli saçması köpekler üretebiliyoruz. Onun dışında en sevecen ve evcil hayvan olmaya aday türlerden biridir. Yirim ❤