Yemeği kendim yapsam bile anneme 'eline sağlık' diyorum.
'Afiyet olsun' ve türevi şeyleri duymadan içim rahat etmiyor, bana bir tepki vermek zorunda. Vermezse birkaç dakika sonra gidip yine 'eline sağlık' diyorum, o da garipsiyor ama durum bu.
şöyle açıklayayım, bu üçlü için bazen okula gitmem, arkadaşlar çağırır gitmem. kısacası bunları yapabilmek için vazgeçemeyeceğim bir etkinlik yok. arkadaşlarım hasta olduğumu iddia ediyor. kabul ediyorum. temizlik yapmayı sevdiğimden değil zaten. temizlik yapıp duş alıp uyku moduna geçtiğimde içimi kaplayan huzur bambaşka. duş yoksa temizliğin bir anlamı da yok benim için.
çıkardığında hissettiğin rahatlık için bütün gün topukluyla koşmak gibi bir şey. ama mutluyum.
organik olsun diye pazardan köy yumurtası alıyorum. ama orijinal olarak boklu oluyorlar. suyun altına sokup fırça ile pırıl pırıl yapıyorum onları. yalnız değilsin desin birisi.
karşımda birisi ağzını "o" yaptığında istemsizce benimde "o" yapmam beraber oooo çekiyoruz. artık yok böyle bir tuhaflığım. hayır karşımda kim ağzını "o" yapsın ki. yoğurdu üfleyerek yemem. siyah zeytini sevmemem, ancak yeşil zeytinin hastası olmam. çuval içinde ki mercimek, pirinç gibi mamullerin içine elimi, hatta kolumu daldırmam.
sözlükte tek ben kalana kadar sözlükten çıkmam. genelde 2-2.5 civarı herkes çıkar, sonra ben huzurla uyuyabilirim dkjasdhgaaha. şaka şaka, genelde uyuyamam. sanırım uyku problemim var.
edit: sözlükten herkes çıktı. saat 5.28.
21 yıldır 0rh+ olarak bildiğim kan grubumun dün 0rh- olduğunu öğrendim.işin garibi annem babam bile 0rh+ olarak biliyordu. ne zaman aklıma gelse annemi arar sorardım, ezberleyemiyordum ki demek ki varmış bir sebebi. allah'tan bu zamana kadar kan ihtiyacım olan bir durum yaşamamışım.
Ailesinden kimliğini gizleyen bir geyle evlenmek gibi planlarım var. Böyle hem aileler muradına erecek, o kimliğini yanımdayken rahatça yaşayabilecek, ben ileriki yaşlarım için kalıcı bir ev arkadaşı ve evlat edinmek için gerekli olan baba adayını bulmuş olacağım.
Bence kârlı bir anlaşma. Tabi bunu hayal ettiğim son seferde sevgilisiyle evlenmek için amerikaya kaçmıştı ama olsundu.
sinirlendiğim zaman ağlıyorum, ciddi ciddi ağlıyorum. gereken cevabı verip ağlıyorum hem de. bu aralar zaten ağlamak için bahane ürettiğim günlerdeyim. "çorba niye kaynamıyo?" diye ağladım geçen gün. sanırım ağlayarak rehabilite ediyorum kendimi.
saçma olduğu kabul edilse de bir türlü vazgeçilemeyen alışkanlıklar silsilesi.
ister ders kitabı ister roman ya da şiir kitabı olsun, ön sözü, kitabın yazarları ve kitabın baskısı hakkında bilgi verilen sayfaları, yazarın ve çevirmenin hayatını ... kitabın asıl kısmına kadar olan her yeri okurum. okuduğum kitap romansa son sayfasını okur, öyle başlarım okumaya.
fazla hoşuma gitmeyen filmleri çarpı 2 hızına getirip öyle izliyorum. bazen çoğu altyazıyı kaçırabiliyorum hatta filmden pek bir şey anlamadığımda oluyor ama 2 saatlik filmi 1 saatte bitirmiş oluyorum. zaman değerli efenim.
yolda birisi ne tarafımdan yürümeye başladıysa varacağımız destinasyona varana kadar o tarafımdan yürümek zorunda. Yürürken solumdan birden sağıma geçince ya da sağımdan soluma rahatsız hissediyorum.
yazım kurallarına dikkat eden biriyim fakat doğrusunun "tabii ki" olduğunu bildiğim halde "tabiki" yazıyorum. bence tabiki olmalı. tabiki tabiki daha güzel. ha bire tabiki yazınca o kadar da güzel gelmedi.
Kavga, gerginlik, huzursuzluk... Bunlardan nefret ediyorum ve bu gibi durumlar direkt mideme vuruyor. Hastalanıyorum. Çok değişik bir ruh haline bürünüyorum. Kimse anlamıyor.
- birine sözüm varsa muhakkak tutarım. hele "öyle yaparız, bunu alırız..." gibi birşeylere bağlıysa mutlaka o şeyleri elde eder, beklerim. bok var gibi tüm odam, çekmecelerim, yatağımın altı, raflar, çantam her yer bunlarımla doludur. olsun bok var.
- mantıklı olan seçimleri yaparım. fakat yapacağım seçim başkasıyla ilgiliyse ve duygusal olarak o etkilenecekse, mantıklısını yapmaz onun yerine benim üzüleceğim bir seçim yapar, sıkıntıyı atlattırırım.
- birden fazla çakmağım ve sigaram vardır yanımda taşıdığım.
- birden fazla şeyle ilgilenmem gereklidir her zaman.
Baskasinin ictigi bardaktan icemem, veya yediği tabaktan yiyemem. Bi' cok insana garip gelmeyebilir bu ama kendi ictigim bardagi veya tabagi da bir daha kullanamiyorum. Bu yuzden tek kullanimlik plastik bardak, çatal ve tabak kullanıyorum.
Bir yere gideceksem saatin belli dakikalarinda evden cikmaliyim. Ornek olarak 13.00, 13.15, 13.30, 13.45 gibi saatlerde cikmazsam rahat edemiyorum