1. onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, mahcup olmak.
    #3200 ruzgar gibi gecti | 8 yıl önce
    0davranış 
  2. .

    Örnek kullanım: Hayır, edebiyattan değil, karşısında şimdiden aczini duyduğum okuyucudan utanıyorum. (A. Haşim)
    #114869 tdk | 6 yıl önce
    0davranış 
  3. .

    Örnek kullanım: Birbirimizden utanarak karşı karşıya on dakika sustuk. (Y. Z. Ortaç)
    #114870 tdk | 6 yıl önce
    0davranış 
  4. başına getirilen "kendinden" ile birlikte depresyon ovalarına dökülen, içinden melankoli akan yolları, kolları elle tutabilir, gözle görülebilir, kalbe girip çıkan kanla ıslatılabilir kılan örtü .

    herhangi bir hata sonucu ortaya çıkmasına da gerek yok. bir gece, ansızın boğazınızdan yakalayabilir, eski hatalarınızı deşerken nefes almayı unutmamaya çalışırsınız ama o hata aramıyor, nefretle biraz sohbet etmek istiyordur. teslim olursunuz, gözleriniz kapanır.

    yemyeşil kırlarda koşan bir çocuk görürsünüz; mutlu olduğunu anlamak için yüzünü görmeniz gerekmeyen bir çocuk. topukları kıçına vura vura koşturan, akciğerlerini dolduran havayı tüm benliğiyle içine çeken, çevresindeki görünmez kalkanın onu her şeyden ve hiçbir şeyden koruduğunun bilincinde bir çocuk. kırlar biter, kapkara kayalıklar başlar; çocuk koşmaya devam eder. havadaki kesif kükürt kokusu nefreti, tüm gücüyle üzerine tekrar tekrar basarak ilerlediği kayaların parçalanan küçük kısımları utancı, artık varlığından emin olamadığı, çevresini saran kalkanı ön yargıyı oluşturur. kayalıklar biter, asfaltı incelmiş, gri yollar başlar; çocuk da yorulmaya başlar. düzenliliği bir aldatmaca olan şekli yakın dostlukları, kenarlarındaki kavrulmuş otlar, bile isteye geride bırakılmış insanları, ufukta görülen titrek sarı ışık yitirilmiş idealleri oluşturur. yollar biter, hiçlik başlar; çocuk kaybolmuştur. kalbinin olduğu yerde hissetmeye başladığı ağırlık pişmanlığı, parçalanmış ayak tabanlarının acısı ölümü, artık havayla dolmadığından emin olduğu akciğerleri çürümüşlüğü oluşturur. hiçlik bitmez; kırlar, kayalıklar, yollar unutulur, çocuk ölür.

    gözlerinizi açarsınız. yutkunmakta zorlandığınızı, önünüzü göremediğinizi, yıprandığınızı anlarsınız. gördüğünüzü sandığınız rüya, aslında kendinizden utandığınız bütün geçmişinizin bir özetidir. akciğerlerinizdeki ince sızı, ayak tabanlarınızdaki yarıklar, kalbinizdeki sıkışma, içinizdeki çocuk... hepsini birer metafor sandığınız rüyalarınız şimdiki zamanınız haline gelmiş, ölen çocuk sizi unutmamaya ant içmiş, geride bıraktığı yıllar ise, utancınızın yansıması haline gelmiştir. "kabus gördüm herhalde ama sabah uyandığımda ne gördüğümü de hatırlamamalıyım". uykuya dalarsınız. kısa süre sonra, tekrar nefes alamamaya başlarsınız ve önünüzde bir çocuk belirir, yemyeşil kırlarda koşan. evet, çocuğun mutlu olduğunu anlamanız için yüzünü görmeniz gerekmez.
    #246125 lake of the hell | 4 yıl önce
    0davranış