modernizmin başlangıcında ortaya çıkan sanat akımlarından biridir. öncesinde empresyonizm var tabii. empresyonizm "bu resme konu ettiğim şeyin kendisi değil, bende bıraktığı izlenim. birebir aynısını yapmak zorunda değilim." der. bu noktada resmi yapılan şey ile tuvaldeki görüntünün arasında bir çeşit filtre, ressamın kendisi vardır. expresyonizm bunu bir ileri noktaya taşıyan bir anlayıştır. bu akımın sanatçıları resmini yaptıkları şey ile resim arasına kendilerini daha baskın bir konumda yerleştirir. yaptıkları resim resme konu ettikleri şeyin onların iç dünyasında yarattığı etkinin resmidir. nitekim ekspresyonizm hızla soyuta kayar. sanatçının iç dünyasını aktarması için bir konuya ya da modele ihtiyacı yoktur çünkü. iç dünyasında yaşadığı karmaşa başlıbaşına bir konu haline gelir. ruh hallerini renklerle ve aksiyonla tuvale aktarır. bu noktada haleti ruhiye'nin bir resim konusu haline gelmesinde psikoloji bilimindeki gelişmelerin etkisi de göz ardı edilemez. öte yandan expresyonizm çok öznel bir akımdır. yapan sanatçı dışında kimseye bir şey anlatmaz. anlık duygu durumlarının tuvale aktarılmış yansımaları sanat seyircisi için çok anlamlı değildir. yine de buna bir şekilde anlam yükleme çabalarının varlığı da inkar edilemez. jackson pollock'un işlerinin milyon dolarlara satılıyor olmasının başka bir izahı yok.
dışavurumculuk, anlatıcılık modernizmin daha doğrusu modern sanat akımlarından biridir. "Sanatçılar, kendilerini boğan, ezen ızdırap ve imkânsızlıklara, isyanlarını, renklerle ve biçimlerle anlatmışlardır."
zıt öncülü olan empresyonizm "izlenimcilik" diye çevrilince ekspresyonizm de "dışavurumculuk" diye çevrilmiştir. ancak bu çeviri yetersizdir çünkü akımın sadece bir yönünü tercüme eder. bu akımı karakterize eden şey duyguların ve iç dünya durumunun ille dışarıya doğru olmak zorunda olmayan bir şekilde ifadesidir dolayısıyla doğru çeviri "ifadecilik" olmalıdır.