2017 uefa avrupa kupasında favori olarak gösterilen takım. Şampiyon olamaması için bir sebep de göremiyorum, en dişli rakibi roma olmasına rağmen, manu'yu bir tık daha şanslı görmemi sağlayan en önemli sebep büyük maçların kaderini değiştirebilecek yıldız futbolculara sahip olmasıdır.
bu akşam manchester derbisinin kaybeden tarafıydı. mou bu sezon yapılmayan transferlerden ve kadrodan çok şikayet etti lakin oyuna sonradan soktuğu adamların lukaku, mata ve alexis olduğu düşünülürse her zamanki gibi biraz fazla ağlıyor gibime gelmeye başladı. haklı olduğu tek taraf, martial, lukaku ve rashford'un hala kafa olarak da man utd seviyesinde oynamıyor oluşu olabilir.
lakin bu akşamki maçta dikkatimi çeken bir nokta var. bu takımın man city'deki fernandingo, chelsea'deki jorginho veya gene city'deki david silva tarzında oyun içi lideri yok. rashford ve martial gibi adamların kabızlığı da bundan dolayı biraz fazla dikkat çekiyor. savunma - forvet arasındaki pas alışverişi çok problemli ve kalitesiz. bu da akıcı bir oyun oynanmasını engelliyor. bu akşam pogba yoktu ama olsaydı da değişir miydi bu durum, şüpheli. burada biraz mourinho'nun da basiretsizliği ortaya çıkıyor bence. man city'de david silva'nın otuzundan sonra geçirdiği evrim düşünülürse mata bilemedin alexis gibi adamlardan böyle bir fayda da sağlayabilirdi. benzer bir rol aston villa'da Martin O'Neill'ın elinde kanattan orta sahaya evrilen şimdinin liverpool'lusu david milner'da da var mesela. gene man city'de david silva'nın rolüne benzer bir rol ross barkley'de var chelsea'da ve o da sarri'nin elinde müthiş bir başkalaşım geçiriyor. mourinho ise man utd'da bir türlü elindekileri parlatamıyor.
dün southampton maçını izlerken kendimi mourinho'nun yerine koydum. takımın en pahalı ve beklentinin en yüksek olduğu iki oyuncusu pogba ve lukaku. ikisinin de o kadar saçma sapan ve acemice top kayıpları var ki saha kenarında ben olsaydım herhalde cüsselerine bakmadan gözümü karartıp ikisini de tokatlardım. lukaku top eziyor, üstüne basıyor, düşüyor bilmem ne. pogba ha keza aynı, daha da kötüsü hata yaptıktan sonra demoralize olup oyundan da düşüyor, kaptırdığı topun arkasından koşmuyor, sahada yürüyor vb. yazık la bu mou'ya.
alex ferguson ayrıldıktan sonra hiçbir maçta 5 gol atamamış futbol takımı. ne moyes ile, ne giggs ile, ne van gaal ile ne de mourinho ile atamadı. ancak mourinho'suz ilk maçında 5 tane atıverdi birden. tesadüf mü yoksa tamamen oyuncuların tospaalığı mı? bilemedim.
bugün mou gittikten sonraki ilk ciddi maçlarını tottenham karşısında verdiler ve maçı 1-0 kazandılar. gollük pas gene pogba'dan. ilk yarı ne kadar özgüvenli olduklarını görmeme imkanı yoktu ve tottenham'dan daha iyi oynadılar. tottenham zaten saçma sapan bir kadro mühendisliğine sahip. ilk 11 dışında doğru düzgün adamları yok, orta sahanın en önemli direnç noktası sissokko sakatlandı yerine lamela hıyarı girdi, gol umudu diye benim geçenlerde futbolu ne zaman bıraktı acaba diye aklıma düşen llorente'yi oyuna aldılar. buna rağmen ikinci yarı man utd aynı mou döneminde olduğu gibi istemsiz şekilde geriye yaslandı ve açıkçası kalede de gea değilde başka bir kaleci olsaydı maç 3-1 falan bitebilirdi. de gea bugün bildiğin şapkadan tavşan, kaleden goller çıkarttı, inanılmaz bir ikinci yarı oynadı; o iyi oynadıkça da sanki man utd daha fazla geriye yaslandı. kısacası man utd ikinci yarı adam akıllı baskı yeyince aslında mou günlerine geri döndü. tottenham'da hem dar kadronun, hem man utd'nın müthiş özgüveninin hem de de gea'nın kurbanı oldu.
İngiliz kulüplerinin profesyonelleşmeye başladıkları yıllardan, 90ların başından iki enteresan ve minik anektod;
Oyuncuların d vitamini seviyelerini yükseltmek için antrenman sahasına şezlong koymuşlar ki oyuncular güneşlenebilsin.
Deplasman için hazırladıkları gri formayla çıktıkları beş maçın dördünü kaybettiklerinde algıda seçiciliğin farkına varırlar united taraftarı bir göz hastalıklarıı uzmanı sayesinde; donuk renkler oyuncuların takım arkadaşlarını seçmesini zorlaştırmaktadır. Formayı değiştirirler ve tekrar kazanmaya başlarlar.
ferguson gibi bir efsaneden sonra belini bir türlü doğrultamayan kulüp. sezon başındaki başarılı performansıyla "acaba" dedirten ole gunner solskjaer'e umut bağlayan taraftarlarına dün gece unai emery yönetimindeki villareal'e uefa kupasını kaptırarak bir hayal kırıklığı daha yaşatmıştır. ikincilik koltuğunda durması başarı gibi gözükse de ortaya konan sıkıcı futbol pek öyle umut vaad etmiyor.
manchester united'deki bu tükenmişlik sendromu öyle derin bir hal almış ki bilgisayar oyunlarında bile bu takımla istediğiniz sonuçları alamıyorsunuz. negatif enerjisini tüm gökkubeye yaymış. kurtarıcı kim olacak, liverpool gibi 30 yıl sürecek bir lanete mi uğradılar, 25-30 yıl boyunca kalesini gollere boğdukları takımların bedduasını mı aldılar bilmiyorum.