1. 2 hafta önce gördüklerimden biri bunlara örnek oluşturabilir. Rüyamda beni kovalayan iki kişi vardı, biri biraz salaktı ondan kaçtım ama diğeri aşırı zekiydi. En son yeşil bir alana geldik,beni bıçaklayacakken ben bıçağı elime aldım ve başladım yerde yatan adama saplamaya. Santim santim, milim milim gövdesinde saplıyorum bıçağı ama adam "beni öldüremezsin" diye bağırırken gülüyordu.
    Geçen sene Mayıs aylarında da şu adamdan dayak yiyordum, beni hep dövüyordu, iyi kaçamadım diye vuruyordu, uyuyorum diye vuruyordu. Valla çok acımasız.
    Bir kere de evimizde her yerin yıkıldığını, yerlerin tamamen kitapla kaplandığını ve bu dağınıklık arasında annemle babamın yüzüme kitapla vurarak "seni öldüreceğiz" nidaları attıklarını görmüştüm.
    Her zaman vahşetle dolu rüyalar değildir bunlar. Kendinizi bir gemiyle gezegenlerin arasında kürek çekerken de görebilirsiniz, rüyalarınızda renk değiştirebilirsiniz, içinde bulunduğumuzdan çook farklı bir evrende olabilirsiniz. Bu da keyif vericidir tabi.
    #27193 iflaholmazmetalci | 8 yıl önce
    0anket 
  2. Sosyal anlamda gayet sakıncalı biriyle sevişmeyle başlayıp alesia'da caesar'ın sağ kolu, at üstünde galyalılara doğru dört nala at sürmekle biten olaylar silsilesi.
    Alter'i seviyorum ama kendisinden korkuyorum da.
    Hiç ama hiç "normal" bir adam değil evet; fakat namussuza ihtiyacım da var.
    #27197 cladi | 8 yıl önce
    0anket 
  3. sık sık gördüğüm rüyalardır.

    -elimde ejderha işlemesi bulunan altından yapılma iki revolver ile hamamönündeki evlerin arasında beni öldürmeye çalışan bir grup reptilian tipli adamdan kaçıyordum.

    -lucifer ile karşılıklı oturup çay içip muhabbet ettik. belki de hayatımda en net hatırladığım rüyadır. her bir diyalog aklımda. lucifer'da tam constantine filmindeki gibi, beyaz takım elbiseli, karizmatik, ağırlığı hissedilen cinsten... çayı da bol demli içiyordu kırk yıllık tiryaki gibi. sanırım çok fazla ghost dinledim bu aralar, sürekli ismini zikredince ziyarete geldi. uyandıktan sonra iki gün boyunca tüm konuşmayı kendi kendime tekrarladım, en son defterime yazdım.

    -Sub-Zero'nun clanı lin-quei'nin tapınağını ziyaret ettiğim ve sake içtiğimiz bir rüya görmüştüm; ama net hatırlamıyorum. en son quan chi gelmişti tam o anda annem uyandırdı

    -kral olmak için fatih kull'a saldırdığım bir rüyam vardı. hatırladıkça gülerim. adam beni baltasıyla ikiye ayırmıştı. tüm vücudumda bıçak ağrılarıyla uyanmıştım. işin ilginci fatih kull, kristal şehrin kralıdır; ama biz iskoçya krallığı için savaşıyorduk.

    -en son geçen hafta sonu, darh vader ve venom'la, rektörlük binasının çatısında mangal yapıyorduk.
    #27232 the ancient one | 8 yıl önce (  7 yıl önce)
    0anket 
  4. benim için içeriği ne olursa olsun, tüm rüyalarımın siyah beyaz olması işin ilginç kısmı.

    bir rüyamda eski sevgilim, onun babası; ben ve babam bir iş görüşmesindeydik.kızın babası avukattı.sonra iş birden kız isteme merasimine döndü.ben olmaz derken bir anda bizim başımızı bağlamışlardı.ertesi gün gerçek hayatta kızı başka biriyle kol kola gördüm.

    bir diğer rüyamda da futbolcu oluyordum.beşiktaş'ta oynuyordum yedektim.guti var, delgado var, şişko ronaldo var.işin ilginç tarafı ise maç toprak sahada.kaleler ise iki taştan oluşmakta.guti penaltı kullanıyor, top kale direği gören taşın tam üzerinden geçiyor.hakem de ahmet çakar, golü vermiyor.sonrası kavga dövüş, en son tribün lideri olarak sahaya inen abdullah gül'ü hatırlıyorum.
    #27235 barayyulun | 8 yıl önce
    2anket 
  5. bir kumsalda deli gibi koşuyorum ama hiç terlemiyorum sonra karşıma siyah beyaz çizgili tek parça mayo giymiş göbekli uzun bir adam çıkıyor bana diyor ki "git şurada ki filleri yıka" sonra arkasına doğru bakıyorum biscolata erkeği gibi adamlar filleri yıkıyor bende elimde faraşla bekliyorum öylece, sonra tekrar koşuyorum yüksek bir yere çıkıyorum denize atlıyorum.
    gece yatmadan önce karnıyaruk yemiştim, yanında da cacuk kesin ondan böyle bir rüya gördüm bu nasıl rüya mk.

    bir de dominkli kız rüyam var ama o baya 18+ xxxxxx.
    #27254 abdominalmuscles | 8 yıl önce
    0anket 
  6. Ocd'ye sahip olmamdan ötürü çok deli rüyalar görürüm ufakligimdan beri hatta rüya gormedigim bir gün hatırlamıyorum diyebilirim ve gördüğüm en absürd ruya soyleydi seytanla bir odadayiz koltukta oturuyorum zemin lav, şeytanın üzerine atladim gözlerini çakiyla oyup yedikten sonra boğazını kestim akabinde bize çay getiren şeytanın başörtülü karisiyla sevisip kendisini bayilttiktan sonra lavlarda yüzerek suç mahalinden uzaklastim. Tabi öncesi vardı ama ben finalini anlattım size.
    #27257 Sabbracadabra | 8 yıl önce
    0anket 
  7. tadında kabus içerir.

    Üniversite sınavına hazırlandığım dönem. Evde tek başıma kalıyorum. Bir gece öyle yorgunum ki, mutfağı falan toparlamadan yatıp uyudum.

    Yarım saat sonra üzerimde bir ağırlık ile uyandım; yatağımdayım fakat yalnız değilim. Odanın içerisinde havada yüzlerce yarı saydam yaratık yüzüyor. Kalabalık bir alabalık havuzu gibi, birbirlerine sürtünerek uçuşuyorlar ve yüzlerce yaratık var.

    bism.. der demez uyandım. Korkuyla gözlerimi açtım uyku falan kaçtı tabi. Gideyim mutfağı toplayayım tezgahta ekmek kırıntısı kaldı ondan öyle oldu diye aklımdan geçiriyorum. Zar zor kendime geldim. Terliklerim odanın kapısında olacak, giyeceğim ve mutfağa kadar gideceğim.

    Odanın kapısını açtım, terliklerimin olması gerektiği yerde onlarca çift terlik var. İrili ufaklı, ters yön, çoluk çocuk bir sürü renk renk terlik. Lan!! deyip korkudan yusuf yusuf olmamla beraber arkamdan kalabalık bir gruba ait bir kahkaha koptu ki düştüğüm dehşeti anlatamam.

    O korku ile yine gözlerimi aynı yatağın içinde aynı şekilde uyanarak açtım. Yeniden yataktan çıkmak, kapıya kadar gidip kapıda sadece kendi terliklerim olduğunu görmek bile kesmedi. Bir kaç saat kendime gelemedim.

    Aradan 21 yıl geçmiş ve henüz bu dereceye ulaşan ilginçlikte rüyam olmamış. Geçen 21 yılda üniversite sınavını kazandım, mezun oldum, iş bulup çalıştım, askere gittim, bitirip geldim. Başka işe girdim, evlendim, şehirler değiştirdim... Bu rüya hala aklımdan çıkmadı.

    Hoş, son uyanışın bir uyanış olduğuna da emin değilim. Belki birazdan tekrar aynı yatakta uyanacak, elimi yüzümü yıkayıp 19 yaşımdaki bedenimi dersanede deneme sınavına göndereceğim.
    #27283 Keltox | 8 yıl önce
    1anket 
  8. Bir kadın olarak rüyamda abim ile aynı bacak kıllarına sahip olduğumu gördüm. Kıl berekettir ve bol kıllı rüyalar.
    #46261 sari seron | 8 yıl önce
    0anket 
  9. Başlangıçta bir bisiklet üzerinde, iki yanı gür ağaçlar ve yer yer villalar ile dolu olan bir yolda, bisiklet yarışı yaparken buldum kendimi. Yanımda iki bisikletli daha var. Birisi benim patronum, diğeri ise iş yerinden tanıdığım bir büyüğüm. Yarışmanın birincisi araya farkı koyup uzaklaşmış, geride kalanlara da biz farkı koymuşuz. Üç kişi, ikincilik amacıyla basmaktayız pedallara.

    “E hadi artık biraz hızlanalım” diyor patron, yol hafif rampa bir kısma gelince.
    “O zaman ben gidiyorum önden” deyip hızlanıyorum ve bitiş noktasına doğru asılıyorum pedala.

    İşin garip yanlarından birisi şu ki o an için rüyada olduğumu biliyorum; ama benim aklım ikinciliği kaptırmamakta. Pedala yüklendiğim andan itibaren bitişe kadar olan tüm yolu, etraftaki ağaçları ve evleri net bir şekilde hatırlıyorum.

    Yarış, üç katlı, bahçesinde yan yana iki havuzu bulunan bir villada bitiyor. Yolun sonundaki son ev şeklinde, rampanın bittiği yerde villa. Kısa bir süre tüm yarışçıların gelmesini bekliyorum, bu sırada yarış birincisi kızla sohbet ediyorum. siyah renkli, boyun hizasında kesilmiş küt saçları olan ve siyah bir kemik gözlük takan; kısa boylu ve iri zeytin taneleri gibi gözleri olan bir kız. (Çok ama çok yakından tanıdığım birisi bu kız; ama gerçek hayatta kim olduğundan tam olarak emin değilim. Hatırlayamıyorum.)

    Sahne değişiyor…

    Herkes gelmiş ve yarış sonrası parti başlamış. Herkes havuzda, ortam baya kalabalık. Delicesine bir eğlence var etrafta; alkolün de etkisiyle hafif bir brazzers partisi havasına giriyor ortam. Gariptir, milletin üzerinde şort, bikini vs. olmasına (veya olmamasına) rağmen ben kot pantolonum ve dream theater baskılı t-shirtümle durmaktayım suyun içinde. Havuz baya derin, kendimi suyun içine bırakıp dibe oturuyorum; ama garip bir şekilde suyun altında da nefes alıyorum. Bir canım arkasından dünyayı izler gibi, suyun yüzeyinde eğlenen insanları izliyorum bir süre.

    Dipte otururken içime bir his çörekleniyor. İyi tanıdığım bir his; “Ne yapıyorum lan ben bu insanların arasında” hissi… Öyle zannediyorum ki ortamda herkesin takıldığı birkaç kişi var ve kimsenin benim orada olduğumun farkında bile olmamasından kaynaklanıyor bu his. “Gidip uyumak en güzeli” diye mırıldanıyorum. Sağ tarafımdan, havuzun diğer köşesinden bir ses geliyor beni onaylayan; ama kafamı çevirip bakmıyorum kim olduğuna.

    Sahne değişiyor…

    Uyanıyorum ve villanın içindeyim; ikinci katta duran odadan çıkıp salon ve mutfağın açıldığı bir holde duruyorum. Ağaç dalları camlardan içeri girecek kadar uzun. Villa dışarıdan çok lüks dursa da içi sevimli köy evleri gibi döşenmiş. Hava oldukça ferah ve kuş sesleri duyuluyor dışarıdan. Mutfakta, masanın yanında duran uzun sedirde rahmetli Zeki Alasya’ya çok benzeyen bir polis memuru oturuyor. Beni çağırıp anlamadığım birkaç soru soruyor, ben de:

    “Yarıştan sonra millet eğlenmeye başladı, ben de sıkılıp odaya çıktım ve uyudum. Olan bitenden haberim yok.” Diyorum. gerçekten de bir olay olmuş ve benim zerre kadar bilgim yok bu konuda.
    “Yani millet dışarıda coşarken sen çıkıp uyudun öyle mi” diyor suçlar bir tavırla.
    "Evet" deyip başımı sallıyorum

    Tam bu sırada, yarışı kazanan kız geliyor merdivenden çıkıp. “Öyle derin uyuyordu ki eğlencenin kendisi oldu bizim için. Milletle bunun bir sürü fotoğrafını çekip internete attı” diyor küçümseyerek. Telefonu elime alıyorum, gerçekten de internette bir sürü fotoğrafım ve videom var. Ben uyurken akıl almaz şekillere sokmuşlar beni ve dalga geçmişler. O sırada ortak kullanılan bir mesajlaşma programındaki yazışmaları görüyorum. Herkes benimle dalga geçip aşağılıyor.

    Bir anda öfkeden deliriyorum. Uyuduğum odanın kapısının arkasında asılı olan bornozun kemerini alıp kızın boynuna sarıyorum ve öldürmek için sıkmaya başlıyorum. O kadar sert sıkıyorum ki, kızın bir anda nefesi kesiliyor, yüzünün rengi değişiyor. ağzımdan resmen köpükler saçarak kızı tekdit etmeye başlıyorum ve kemeri daha fazla sıkıp yukarı kaldırıyorum. kızın ayakları yerden kesiliyor ve gözleri yukarı doğru kayıyor. bu sırada ortamda bulunan bir kaç kişi kızı elimden almak için bana doğru koşuyor.

    Sahne değişiyor…

    Kendi evimdeyim. Salon kapısının girişinde duruyorum. Muhabbet kuşlarımdan beyaz olanı salona çıkmış yine; ama salonun penceresi açık ve pencere pervazında duruyor. Dışarı kaçarsa asla yakalayamam ve dışarıda hayatta kalamaz. Nefes bile almadan duruyorum ve içimden, tekrar kafesinin bulunduğu odaya uçması için dua ediyorum; çünkü insanlardan korkuyor ve hareket ettiğim anda kaçacak. Uzun uzun gözüne bakıyorum kuşun.

    O sırada hissettiğim kalp çarpıntısı ve korkuyla karışık çaresizliği tarif etmem imkansız.

    Beyaz mubiş birkaç kez öttükten sonra odaya doğru uçup kafesine giriyor. Koşup tüm camları kapatıyorum ve kafese gidip biraz seviyorum muhabbet kuşlarını.

    sonra uyandım.
    "sabah oldu neden telefonun alarmı çalmadı" diye düşünürken telefonun saatine baktım ve "ananı avradını..." diye bağırarak yataktan fırladım. nasıl uyuduysam duymamışım telefonun sesini. metroda olmam gereken saatte ben yatağın içindeydim. çok şükür geç kalmadım işe...
    gariptir, dün gece aşırı yorgun olmama ve çok geç yatıp sadece 4 saat uyumuş olmama rağmen kendiliğimden uyandım bu sabah ve kendimi gayet zinde hissediyorum. sanırım rüyada bile olsa spor yapmak iyi geliyor insana :)
    #62520 the ancient one | 7 yıl önce
    0anket 
  10. deniz kenarında bir çardakta okey masasında ilkokul öğretmenim, eşi, en yakın arkadaşım, şu anki sınıfımdan marksist bir çocuk ve ceza hocasının asistanını gördüm. arka fonda ibrahim tatlıses'in ben kulun değil miyim çalıyordu akşamüstü... uçakla sandığım bir istanbul gezisine dolmuşla gidileceğini öğrenince vazgeçmiş, karda kışta ortada kalıyordum. şener şen'in banker bilo'da almanya diye istanbul'a bıraktığı tiplerle baş başa kalıyor, sonra bir karavanla ilkokul öğretmenimin kocasının köylüsü almancı akrabalarının evindeki güzel kıza aşık oluyordum (öyle birileri var mı bilmiyorum). elimde biraz ceviz ve kuru üzümle yolda yürürken çorba içtiğim restoranın kasasında duran adamın oğluyla karşılaşıp sohbet ediyor, parçalanmış botlarımla günbatımına yürüyordum. bütün bunlar aynı senaryonun silsilesi halinde tek rüyada çıktı bilinçaltımda... nasıl bir bilinçaltıysa artık. rüya işte.
    1anket 
  11. Ellerim... Mat metalden yapılmış bir zırhın içerisinde. Hayır ellerim değil, tüm vücudum zırh içinde.

    Taştan bir taht üzerinde oturuyorum. Çevremdeki insanlar korku ile bana bakıyorlar. Yorgunluk... Ağır bir yorgunluk var ve kemiklerim ağrıyor. Bedenim acı çekiyor, güçsüzüm ve zayıfım.

    Korku ile bakan gözler... En çok korku yaka paça getirdikleri yaşlı bir adamın gözlerinde. Dehşet ile bakıyor. Yanında 7-8 yaşlarında esmer bir erkek çocuğu var. Çocuk yerde diz çökmüş, yaşlı adam ise ayakta; fakat elleri arkadan bağlanmış.

    Yaşlı adamın yüzünün yıllarca güneşe maruz kaldığı kırışıklıklarından ve koyu renk teninden anlaşılıyor. Üzerinde beyaz, belki beyaz ama kirden rengi koyulaşmış bir entari var. Kalın iplerden dokunmuş bir kumaştan yapılmış.

    Yaşlı adam dehşet içerisinde bana bakarken ben de çocuğun gözlerine bakıyorum. Olur. Bu çocuk olur. Onay veriyorum.

    Ben çocuğun gözlerine bakmaya devam ederken etraftaki herkes kaçarcasına ortamdan uzaklaşıyor. Yaşlı adam, sağından ve solundan koluna girilen iki tane iri kıyım adam tarafından sürüklenirken yalvaran sesi taş duvarların arkasında uzaklaşıyor.

    Yorgun sağ elimi havaya kaldırıp, işaret parmağımla çocuğa doğrultuyorum. Zırhla kaplı kolumu zorlanarak kaldırırken, çocuk da ayağa kalkmaya başlıyor.

    Sonra bir anda... Görüntü değişiyor.

    Ben ayağa kalkarken karşımda siyah zırhı ile taştan bir taht üzerine oturan varlığın bana doğru uzattığı eli kucağına düşüyor. Çakala benzer yüzünün ve uzun kulaklarının olduğu zırhlı başı omzuna düşüyor.

    Ağrılarım geçmiş, taze bir beden içerisinde ayağa kalkarken, mat siyah zırh ile kaplı inpu'nun ölü bedenine bakıyorum.
    #80631 macro | 7 yıl önce
    0anket 
  12. içeriğini tam olarak hatırlamıyorum ama bir rüyamda dokunduğum herşeyi hissedebiliyordum. hatta bir nevi rüyamda bilinçliydim. mesela bir şişeden şarap doldurmam falan tamamen kendi isteğim üzerineydi ve içtiğim şarabı hissedebiliyordum.

    sonra bir kadınla dans ettim ve tenini hissedebiliyordum onun da...

    değişik bir rüyaydı.
    #80636 touma seguchi | 7 yıl önce
    0anket 
  13. Doğu perinçek konferansta yanımda uyuyakaldı odasındaki sazı çaldım.
    #80642 son kurtadam | 7 yıl önce
    0anket 
  14. Bunu anlatmisimdir muhtemelen. Her gece rüya görürüm ama hadesle cehennemde karşılıklı çay icerken aniden bunun boynuna sicrayip ense köküne cakiyi sokmak suretiyle öldürdüğüm akabinde bize taze cay getirmekte olan türbanlı karısını eterle bayiltip kaçırdığım fantastik rüya gibisini görmedim. Bu rüyanın başında da cehenneme bisikletle indigimi hatirlatmak isterim. İşin garip tarafı ulan ne bisiklet surebiliyorum ne allaha inanıyorum ne çay severim ne türbanlıyla isim olur anasının amı yani. Absürd bir şeydi. Normalde yaratiklarla falan dovusurum zombi keserim ama bir mantık çerçevesine oturtabilirsin bunları bi nebze. Bu çok ayrıydi.
    #80674 Sabbracadabra | 7 yıl önce
    1anket 
  15. benim için en ilginçlerden biri bir aslandan kaçarken belime kadar derinlikte ufacık bir gölet bulmam, içine girmem, aslanlar sudan korkar bilgisini hatırlayarak ( gerçekte öyle mi bilmem) aslana su sıçratmaya çalışmam, hayvanın bana napıyor bu deli tadında bakması.
    #80679 passageoflord | 7 yıl önce
    0anket 
  16. daha önce de itiraf başlığına yazmıştım sanırım. rüyalarımı pek hatırlamam ancak en saçmalarından birisi şöyleydi:
    neptün gezegenindeki toki binalarının açılış törenine malum adam geliyordu. dev pankartlarda "2+1, 3+1, 4+1 süper akıllı daireler" yazısı ve yine malum şahsiyetin kocaman bir portresi vardı ve ardından korkunç bir orhan gencebay konseri ile devam ediyordu seremoni. kalabalığın arasında bir o yana bir bu yana kaçmaya çalışırken elektro bağlama seslerine maruz kalıp aklımı yitirmeden önce koşmaya başlıyordum. sevmediğim her bir ögenin üzerime doğru atağa geçmesi ve ben kaçarken takım elbiseli adamların elinde telsizlerle beni kovalaması, zihnime tecavüz eden bağlama sesiyle birleşince rüya kabusa evrildi ve ben ter içinde uyandım.

    bilinçaltı bazen çok korkunç...
    #80802 the fool | 7 yıl önce
    3anket 
  17. annem jessica biel ile hiç anlaşamıyordu. jessica da kaynana dırdırından bıkıp omzumda ağlıyordu.

    nasıl bir rüyaysa...
    0anket 
  18. bazen rüyalarımda hiç bilmediğim yerlere gidiyorum. bunlardan birinde bir akdeniz kentine gitmişim turist olarak. deniz yok ama coğrafya öyle işaret ediyor. parke taşı döşeli bir yokuşun sonunda yapraklı asma dalları ile asude bir gölgelik sağlanmış bir meydan var. kapalı, yemyeşil bir çardak gibi. meydanın ortasında bir heykel. marmara mermerinden. bir tanrı olabilir, ya da bir imparator. orta yaşta bir adamın heykeli. bir kolu havada bir şey işaret ediyor. biraz oturuyorum o gölgedeki banklarda. sonra kalkıp yokuş aşağı yürüyorum. aşağıda arkadaşlarım varmış. onları buluyorum, böyle bir yer keşfettim diyorum, hep birlikte tekrar yukarı doğru yürümeye başlıyoruz. eski bir rüya bu. belki on yıl olmuştur. ama o yeşil gölgenin verdiği huzur duygusu hala canlı. bu ve bunun gibi unutamadığım bir kaç rüyamı anlattığım mistik inançları olan bir arkadaşım reenkarnasyon rüyaları bunlar. senin geçmişinde var dedi. hiçbir şeye inanmayan ben ona da inanmadım haliyle. ama güzel rüyaydı.
    #84678 laedri | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0anket 
  19. Uzayda koloni kurmaya başlamışız. Yeni yeni böyle western filmlerdeki gibi tek caddeden oluşan bi kasabamsı bir şey kurulmuş. Ama vizyonsuzluk o ya caddede bildiğin baya şok market var. Erkek arkadaşımla marketten bir şeyler alıyoruz şans eseri kasiyer kadın tanıdık çıkıyor muhabbete başlıyoruz.
    Kadın: Buralar yeni yerleşim çok fazla insan yok daha.
    Blanche: Öyle gibi, zaten sokağın yarısı daha açık bile değil.
    Kadın: Daha düzenli müşterimiz bile yok. 1 senedir sadece karşı yere taşınan bi adam var.
    Blanche para üzerini alır ve çıkar.

    Erkek arkadaşıma dönüp: "Buralar değerlenir bak ileride" diyip 3. dalga kahveci açmaya kararı veriyoruz.

    İşin komik kısmı klasik toyota corollaya binip atmosferi geçip eve geliyoruz falan. Sanıyorum biraz popom açıkta kalmış.

    Edit: harf kaymış.
    Edit 2: uyku sersemi Türkçeye yeni bir harf katmışım.
    #85162 ghkutrdjk | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0anket 
  20. rte'nin önümüzdeki seçimi ilk turda kazanıp muhalifler hakkında idam kararı verdiğini gördüm. :/

    bu aralar haberleri takip etmek psikolojimi bozdu sanırım
    #95070 the ancient one | 7 yıl önce
    1anket 
  21. yılın belirli zamanları aralıksız, soluksuz rüya görür. sonra araya bir boşluk girer, görmem, unutuyor-da olabilirim. unutuyorumdur. bu art-arda rüya görülen zamanlar için, her yıl bir süre rüya defteri tutma girişimim olur, sabah uyanır uyanmaz karalarım, kalıntı olan anahtar kelimeler, olayları çetrefilli anlatmayan basit cümleler. başları çok normal giderken, günler birbirini takip ettikçe, (ki ben buna kendini ikna etmeye çalışıp, olmayana kendini inandırma demeyi, ruh sağlığım açısından daha doğru bulmayı ümit ediyorum) rüyaların bir şekilde bağlantısı çıkıyor gibi, beynimi buna koşullu yönlendirdiğimi hissediyorum. koridordan bir anda çıkıp, ''böh!'' denilse, onu kurgulayıp günlerce etkisinden çıkamayacak biri için, korkunç bir durum bu. en son görülen rüya, 8 gün önce görülen rüyanın başına ilişkin bilgiler verirken, ilk görülen rüyanın anahtar kelimesi geçen yıl görülen rüya ile bir ilişkisi çıkıyor. mizah yönü ağır basan rüyalardan çok, sakin ve sessiz ilerleyen kabusların ilginç bir tarafı yok benim açımdan, büyük bir rüya tabirleri kitabım vardı, son 2 yıldır hiç-bir şekilde anlamlarına bakmıyorum, çünkü paranormal kurgu, ucu bucağı olmayan çıkılmaz bir yol. kırmızı kumaş parçası, çok büyük bir cam sürahi olan yosun duvarlı otel odası, gemili anahtarlık, ortalama 3 rüyanın her birin-de yer alan objeler.

    bu günün gecesi gördüğüm ise, bedenen varlığını hissettiğim en belirgin rüya olabilir, olmayada-bilir, rüyaları yazmam verdiği hissiyatı unutmamamı sağlamıyor.

    sokalarına benzin akmış bir sokakta başlıyor, istanbul'un balat semtini andırıyor sokak, karşılıklı sıkışık evlerin ortasında taş yol. anlayamadığım şekilde, karnıma giren sancı ile kaldırımın kenarına oturup, bacaklarımı açıyorum, karnım düm-düz, kasılmalar başlıyor, terledığımı hissederken, altımdan akan su ile birlikte karnım büyüyor, bir-şeyler geriliyor, sancılar daha çok artarken, karnım daha büyüyor. titreyerek bir-şey doğuruyorum, insan olduğuna kanaat getirmek istiyorum, çünkü insanı andırıyor suratı. karnım hala şiş, çantamdan çıkardığım kırmızı ve büyükçe bir kumaş parçasına sarıyorum, kucağıma alıp yürümeye başlar iken midem bulanıyor, şu eski, gri belediye çöplerine istifra ediyorum. şişkinliği inen karnım sırtıma yapışıyor, kucağımda doğurduğum şey, bir otel odasına geliyoruz, uyuduğumu hatırlıyorum. uyandığımda gözleri açık şekilde, göğsümün üzerinde ölmüş bir bebek. sanırım en korkutucu yanı, morluğunu ve soğukluğunu böylesine gerçekçi hissetmek. o an hayal meyal yüzünü görür gibi oluyorum, ilginç şekilde gözlerini kendi gözlerime benzetiyorum. siyah yas kıyafetlerimi girip, onu-da kırmızı kumaşa sarıp, kucağıma alıp sokağa çıkıyorum. ağladığımı hatırlıyorum, bana türkan şoray'ın dönüş filmini hatırlatıyor bebeğin mor suratı.


    #97251 ursula | 7 yıl önce
    0anket 
  22. dün gece ofisimin kapanıp merkez ofiste çalışmam gerekeceğine dair bir rüya gördüm. bu zaten bir kaç hafta önce öğrendiğim bir gerçek ve kasım ayında merkez ofise gidip geliyor olacağım. rüya olan kısım, dün gece o ofise gitmiş ve çalışmaya başlamış olmam.

    yeni ofisteki ilk günümdü. ilkokul arkadaşım olan en eski kankamdan tut, daha önce bankacılık kariyeri yaptığım herkes orada çalışıyordu neredeyse. oraya geçecek olmamın beni neden bu kadar endişelendirdiğine anlam veremiyordum rüyada. sevdiğim tüm insanlarla birlikte çalışacaktım artık mis gibi. rüya tabi bu. gerçekle alakası yok...

    enteresan olan, o kadar sevdiğim adam varken hem gerçekte olmayan hem de hiç tanımadığım adamlarla toplantıya girdim. muhasebeden sorumlu hasan bey çağırdı beni toplantıya. toplantı için ziya beyin odasına gittik. adını bilmediğim bir de kadın vardı. ziya yaşlıydı baya, hasan belki benden biraz büyük. isimsiz kadını tam kestiremedim. o an orada niye bulunduğuma dair zerre fikrim yoktu. ama oradaydım. çünkü orada yapılan iş ile benim yaptığım iş alakasız. neyse efendim, bankacılık geçmişime dair maddi bir mevzuda fikrimi almak istiyorlar diye düşündüm. ve gerçekten de mevzu maddi bir mevzu çıktı. personelin halı saha maçı ücretlerini ödemek. şaka gibi. ödeyelim diyorlardı. güzel bir jest olur falan. sonra bana sordular. ben "olmaz" dedim ve ekledim. "şimdi nereden baksanız kişi başı ayda 40 liralık bir ödemeden bahsediyorsunuz. birinci tüm erkek personel halı saha maçına çıkmıyor, çıksa bile kadın personelimiz de var, haliyle katıldıkları bir eğlencenin giderini ödüyorsak aynı miktardaki ödemeyi kadın personele ve halı saha maçına çıkmayan erkek personele de yapmamız gerekir. aksi takdirde adil bir karar almış olamayız" dedim. dinlediler, hak verdiler ve en iyisi hiç bulaşmayalım fikrinde mutabık kaldılar.

    sonra uyandım. bu rüyanın bana göre enteresan olan yanı, çok net hatırlıyor olmam. çok saçma bir toplantı konusu olması da bir garip elbet.
    #113948 larden loughness | 6 yıl önce
    3anket 
  23. dünyaya bir asit yağmuru yağıyor, aynı zamanda yüksek miktarda radyasyon içeren bir yağmur bu. sadece seçilmişler kurtulacak ve başka bir galaksideki koloniye gidebilecek. buraya kadar kıyamet günü klişeleri ve geçen yüzyılda çok tutan sci-fi klişe senaryosundan ibaret ve fakat rüyayı ilginç kılan mercedes 403 otobüs ile uzay mekiğine kadar seyahat ediyor oluşumuz. vizyonsuzluğumun kafama kafama vurduğu anlardan bir yenisini yaşadım böylece uyandığımda.
    #113961 arcane dominion | 6 yıl önce
    6anket 
  24. hafta sonu 5. sezon izledim. ondan önce de 3. sezon izlemiştim hafta içinde.

    rüyam beklendiği gibi. elimde kılıç kalkan, savaş alanındayım. taarruz emri veriliyor ve ben var gücümle koşmaya başlıyorum. o esnada arkadan annem sesleniyor. "oğlum koşmadan oynayın, terleyeceksiniz" gerisini anımsamıyorum. rüyanın o noktasında koptum çünkü.

    mis gibi rüya heba oldu, annem sağolsun...
    #117968 larden loughness | 6 yıl önce
    0anket 
  25. ilginç mi korkunç mu bilemedim ama benim de başıma geldi bir tane.

    Geçen hafta yanlış park etmekten ceza yediğim haberini aldım. Ablamdan... Dün gece de rüyamda ablamı gördüm ve bana diyordu ki "daha geçen hafta ceza yemiştin, yine kağıt geldi. trafik cezası yemişsin. Tebliğ edildi."

    Uyandım sonra. Okula gittim falan... bir teneffüs arasında fark ettim ki ablam beni aramış. Ben de ona dönüş yaptım tabii. Ve duyduğum cümle: "kızım trafik cezalarına çalışıyorsun haberin olsun, kırmızı ışıkta geçmişsin. Geciktirme de indirimi kaçırma."

    Kendimden korktum.
    #118017 kesret | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    5anket