1. bir dinse kendisi bu dinin peygamberidir.

    23 aralık 1964 doğumlu, grubunun vokalist, gitarist, söz yazarı sanatçı dünyadaki en güçlü, en etkili lardan biridir ve en sevdiğim yabancı müzisyendir. aynı zamanda kendisi ve grubu uyuşturucu ve savaş karşıtıdır. rock yapıp da uyuşturucu kullanmamaları şaşırtıcı olmakla birlikte eddie hiçbir konserine şarapsız çıkmaz. sahneye eddie'nin şişeleri dizilir ve konser öyle başlar. yarasın :)

    kendisi ile bilgim dahilinde birkaç satır yazmak istiyorum:

    eddie, ailevi problemlerle boğuşmak zorunda kaldığı sorunlu bir çocukluk dönemi yaşamıştır. önce abisi depresif ergenlik döneminden çıkamamış ve okulun ezik öğrencisi rolünün altında kalarak babasının silahıyla sınıfın ortasında, kara tahtanın önünde kafasına sıkmıştır. eddie henüz küçüktür ama onun ruhunda derin yaraların başlangıcı bu olaya denk gelmektedir. pearl jam'in ilk albümü ten'deki şarkısının hikayesi böylece şekillenir...

    sonrasında 14 yaşındayken eddie, annesinin itirafı ile, babası bildiği adamın aslında gerçek babası olmadığını öğrenir ve bir kez daha psikolojik buhrana girer. gerçek babasının aslında öldüğünü ve aslında hiç anlaşamadığı, sevemediği adamın gerçek babası olmadığı ile yüzleşmiştir. ilk albümdeki 'ın hikayesi de böylece daha anlaşılır bir hal almaktadır.

    acı ile yoğurulan bir hayatın pençesinde eddie edebiyata, tarihe ve coğrafyaya merak salar. okula bir yerden sonra devam edemese de müzik, edebiyat ve tarih-coğrafya alanında çalışmalarını hep sürdürür. tam tarih ve hikayenin doğruluğundan emin olmamakla birlikte 80'li yılların son çeyreğinde eddie hayatının aşkını bulur/bulduğunu sanır. çok farklı bir aşk yaşarlar... aşırı severler... sever... ona şiirler yazar şarkılar söyler eddie... artık mutlu olacağını, hayatın yüzüne gülmeye başladığını, o çarkın döndüğünü sanar... ama bir gün o çok sevdiği kız, "taptığı", uğruna canını vereceği kız onu bir başkası için terk eder... eddie yıkılmıştır... kahpe felek bir kez daha sillesini çalmıştır... eddie depresyonlar geçirir, alkol komalarına girer ve işi gücü bırakıp sağda solda meczup gibi dolaşmaya başlar. sonraları kendini iyice şiire verir ve bir benzin istasyonunda pompacılık yaparak geçimini sağlamaya çalışır bir yandan da tuttuğu deftere eski sevgilisi için şiirler yazmaktadır...

    seattle'da bir gün pearl jam grubu kurulurken grubun diğer üyeleri vokalist aramakta ve ses denemeleri yapmaktadır. gönderilen kayıtlardan birinde tüm üyeler çılgına dönmüş ve o sese aşık olmuşlardır. böyle bir sesin insan olamayacağını, eğer böyle bir sese sahip biri varsa hemen onu grubun vokalisti yapmaları gerektiği konusunda anlaşmış ve eddie'ye haber etmişlerdir. böylece eddie de gruba katılarak 5'li tamamlanmış, pearl jam müzik hayatına başlamıştır. albüm yapılırken eddie'nin aynı zamanda enfes şiirler yazdığını gören grup üyeleri onun önderliğinde besteler yapmaya başlamış ve efsane bir albüm yapmışlardır. bu albümdeki ve totalde en sevdiğim, en sevilen şarkısı olan 'in hikayesi tam da burada başlıyor işte...

    o terk eden sevgili, eddie'ye bir sille de kendi çarpan o kişi belki de aşk tarihinin en güzel dizelerine vesile olacağını bilmiyordu ama bence iyi ki de vesile oldu ve bizi depresyonlara gark etti. şarkı o kadar acı, o kadar ihtiras dolu ki... sözleri, nağmeleri, eddie'nin çıkışları, çığlıkları... şarkı kısa sürede grubun pilot şarkısı haline geldi. konserlerin vazgeçilmezi oldu.

    efsane şarkının en etkili kısmı, son sözleri ise şu şekildedir:

    biliyorum, bir gün güzel bir hayatın olacak,
    biliyorum, bir başkasının gökyüzünde bir yıldız olacaksın...
    ama neden, neden benim değil, neden benimkinde değil?

    ardından eddie'nin sarsılması, manik depresif halleri, şarkının gayrı resmi son dizesi "we belong together" çığlıkları... ve tabi ki mike mccready'nin gitarla sevişmesi... insanı zorla aşk acısı çekmeye iter... "acın acımızdır eddie" dedirtir. kim yaptı sana bu kahpeliği be reis diye alıp karşına teselli etme isteği uyandırır insanda...

    rivayet odur ki eddie bu şarkıyı yazdığı kızı hala unutmamamıştır, unutamamıştır. 1991 yılında bestelenen şarkının mazisini 1989 yılına bağlarsak eğer 2006 yılındaki bir turnede eddie'nin şarkıdan evvel mikrofona eğilip "it's her birthday" demesi her şeyi apaçık sermektedir ortaya... aradan geçen 16-17 yıl, 2 evlilik bile maziyi silmeye yetmemiştir. bunu eddie'nin konserlerdeki black bölümündeki yüz ifadesinden de anlayabiliriz. adam şarkıyı söylerken günaha giriyor gibidir... yüzündeki o kasılma, yüreğindeki o yorgunluk peydah olmaktadır her seferinde yeniden...

    dediğim gibi, vedder eskiden we belong together demekle yetinmekteydi şarkının sonlarında... bu bir e dönüşmüştü black için... sonraları eddie artık kendisi de inanmıyor veya umudu kesmiş olsa gerek ki bitirişi "we belong together but we'll be apart forever, it's ok..." diyerek yapmaktadır.

    biz birbirimize aitiz...
    ama sonsuza kadar ayrı kalacağız...
    sorun değil...

    bir insanın yokluğuna alışmak... ona tapacak kadar onu çok sevmek ama sonsuza kadar ayrı kalacağınızı kanıksamak... buna "sorun değil" çekebilmek... sanırım yıllar istiyor...

    ayrıca kendisi kökenli olan 1996 yılında istanbul'da da bir konser vermişler. yaşanan olumsuzluklar ve "muhafazakar yapımız"ın izin vermediği bazı şartları neticesinde türkiye'ye tövbe etmişlerdir... o dönemin istanbul belediye başkanı olan kişi bu güzide grubu güzel ülkemize küstürmüş, birçok genci bu abilerinin konserinde coşmaktan ne yazık ki mahrum bırakmıştır... şimdilerde ise o belediye başkanının "başbakan" olduğu bir ülkeye ben de olsam uğramazdım herhalde onların yerinde... ama yine de burdan seslenmek istiyorum vedder abime: eddie'ciğim, bak kızılderililer için de türk'tür derler. hadi bari bunun hatrına bi' çıkın gelin; beraber ses tellerimiz kopana kadar we belong together diyelim be... yok eğer gelmeyecekseniz de söyle, böbreğin birini satıp ben geleceğim sizin o taraflara...

    son olarak: seni seveni zehir olsa yut, seni sevmeyeni bal olsa da unut. hayat çok kısa be abi :)

    şarkı linklerini de vereyim de dinleyin köftehorlar sizi :)

    jeremy: www.youtube.com/...
    alive: www.youtube.com/...
    black(live): www.youtube.com/...

    ayrıca grup yardımseverdir, üyeleri dır. her yıl 'da zihinsel ve bedensel engellilere konser verir ve tüm gelirleri oradaki hastalara bağışlamaktadır. önemli olanın insanlık olduğunu, kalbimizdeki yerinin sebebinin sadece bizle, aşka aşık insanlarla aynı duyguları paylaşıyor olmasıyla ilgili olmadığını bir kez daha kanıtlamaktadır.
    0müzisyen 
  2. Baritonun hası.
    0müzisyen 
  3. güzel insan. ile 'nın şarkısını seslendirdikleri videoyu incelerken bahsetmişti "şarkıcı" olmak ile "sanatçı" olmak arasındaki farktan. amaç güzel şarkı söylemek fakat güzel yürekli olmayı unutuyoruz çoğu zaman. ses için eğitimler alarak belli bir seviyede güzel şarkı söyleyebilirsiniz. ses renginiz güzelse çok üst seviyelere de çıkabilirsiniz fakat yüreğinizin güzel olması da en az bu kadar önemli değil midir?

    eddie vedder işte o güzel yürekli sanatçılardan. iyi insanlara saygı duyuyorum elbette fakat böyle zor bir hayat geçirmiş insanların, onca şeye rağmen temiz kalabilmesi onlara duyduğum saygıyı katlıyor. sınanmayla ilgili bir durum. eğer sınanmadan iyi olursanız güzeldir, sınandıktan sonra iyi kalabiliyorsanız çok daha güzeldir.

    kendisinin şarkılarını ve performanslarını çok beğeniyorum, ayrıca insan olarak da gerçekten çok seviyorum.

    #73290 blackmamba | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0şarkıcı 
  4. grubunun solisti. 90'larda ortaya çıkan hareketinin en önemli isimlerinden biridir. çılgın sahne şovlarıyla ve güçlü sesiyle bilinir. filminin müziklerini yapmıştır. severiz.
    #107897 invictus | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0şarkıcı