damattan sonra enerji bakanı olan fatih dönmez'in söylediklerinden, önce, elektrik faturasındaki kilowatt başı fiyatlandırmanın su faturasındaki metreküp başı fiyatlandırmaya göre daha ucuz olduğu anlamını çıkardım ve "olabilir lan!" dedim. ardından, haberin içindeki "türkiye halâ avrupa’da en düşük üçüncü elektrik fiyatına sahip ülke" kısmını okuyunca, işin benim anladığım gibi olmadığını görüp küfrettim. adamlar en az kendisi kadar vergi kalemi koydukları faturayı birim fiyat üzerinden açıklamaya devam ediyor. bu da yetmiyor; aynı birim fiyatla avrupa ülkeleri karşılaştırması yapıyorlar bir de. ulan, hangi ülkede trt payı var, hangi ülkede dağıtım bedeli adı altında fahiş fiyat alınıyor, hangi ülkede enerji fonu payı vatandaştan kesiliyor, hangi ülkede zorunlu hizmet olması gereken bir şeyden %18 kdv alınıyor? bunları da karşılaştırsanıza. bakanın açıklamaları sonrası sigara yakıp ülkedeki herkese beddua etmek gerekiyor belki de, bilmiyorum.
bakanın sıvadığı yer ise "hepimiz daha büyük arabalara biniyoruz" açıklamasıyla başlıyor. 2001 ve sonrasındaki ekonomik kriz dönemiyle 16-17 sene sonrasını karşılaştırma hastalığına yakalanmış kendisi, yazık. bir gazeteci de çıkıp "sen daha büyük arabalara biniyor olabilirsin sayın bakan ama açlık ve yoksulluk sınırı da, bu sınırlar altında yaşamaya çalışan insan sayısı da o yıllardan bu yıla kadar hep arttı. devlet ise, halâ açlık sınırı altında net asgari ücret veriyor" demiyor, diyemiyor. brüt ücretlerinin vergilendirme payının artırılmasıyla birlikte zaten alamadığı maaşından bir de bir nevi "zenginlik vergisi" kesilen çalışanları konuşan yok.
bakanın adeta "finish 'em" yaptığı açıklaması ise şu: "doğal gazda yazın birçoğunuza 10 lira ile 20 lira arasında fatura geliyor. kışın 4-5 ayda gelen bedeller alternatif kaynaklara göre o kadar uygun ki ilçelere doğal gaz bağlanması hususunda bakanlığımıza inanılmaz bir talep var". gelip bana 2. yılını doldurmak üzere olan mutfağımdaki tüpten ve banyomdaki elektrikli şok ısıtıcının elektrik faturasına yaptığı etkiden bahsetmesini beklerdim. elektrik faturam evde 2 elektrikli radyatör de olmasına ve kışın ikisi de çalışıyor olmasına rağmen 150 lirayı geçmedi hiç (o kadar zama rağmen). annemlere ise 300-400 liranın altında doğal gaz faturası gelmiyor kışın. doğal gazın önce apartmana, ardından da dairenin içine bağlanma masrafları kurlar sebebiyle daha da arttı ama bunu da anlatmayı unutmuş sayın bakan. 5-6 yıl önce annemlerin eve doğal gaz bağlattığımızda kredi çekmiştim. en ucuz kombi 2-3 bin lira civarındaydı. şu an baymak'ın kombileri 6 bin lirayı geçmiş durumda. bunlardan bahsetmek de yok tabii. doğal gaz için kombi gerektiğinden, kombi için de havalandırması düzgün olan bir alana ihtiyaç olduğundan; bu alanı içermeyen eksi bilmem kaçtaki kutu gibi apartman dairelerine bağlatılan kombiler ve yapılmayan bakımları yüzünden zehirlenmelerin gerçekleşip insanların öldüğünden de bahsetmemiş bakan. önce bu 1+0 hücre odası gibi evleri pazarladınız millete bok var gibi, şimdi de "o eve bir de doğal gaz bağlat sen, hadi" diye diye milleti iyice gaza getiriyorsunuz. domates olmuş 8 lira, patates ve soğan halâ 3 lira civarında, biber 7 lira ama doğal gaz bağlatmak lazım, tabii. sıçam doğal gaza. karikatürdeki gibi millet aç, aç. bu ülkede ne zaman ki orta-yüksek gelir grubu ödemelerinde biraz zorlanmaya başlıyor, o zaman millet kriz olduğunu idrak edebiliyor. yoksa her şey güllük gülistanlık, dünya'nın en birinç ülkeyisiz, he mi?
bu ülkede göte giren şemsiyedir kendisi. yanlış adrese gönderilmiş faturayı bile önce ödemeniz, ardından itiraz etmeniz beklenir (ödenmesinden hukuki olarak da siz sorumlusunuzdur). çünkü devletin temel besin maddesi faturalardaki ek vergilerdir. vergi dairelerinin girişinde yazan "vergi kalkınmanın temelidir" lafının artık içi kof, vurgusu ise yanlış. "halkı soymak kalkınmanın temelidir" olarak değiştirilmeli.
şu sıralar en çok içimi acıtan “su” olanıdır. 2 ayda 402₺ su faturası ne demek? evde ne ergenliğe yeni giren var ne de sevişen. hatta ev arkadaşlarımdan biri tek hücreli, bölünerek çoğalıyor hayvan.
neyse saçmalamaları bir kenara bırakacak olursam, iski’yi bu konuda çok yetersiz buluyorum. arıyorum herifleri diyorum ki “kardeşim bak bu faturada bir yanlışlık var. 3 aylık 150 lira ödeyen insanlarız 2 aylık 400 o-la-maz. shape of water filmini mi çekiyoruz ne bu fatura amk?” adam da bana diyor ki “ımm hımm pss evet normalde 12-13 metreküp su kullanırken geçen ay 32 metreküp kullanmışsınız. sayacınızı kontrol edin falan filan sayıdaysa bir yanlışlık yoktur.” bakıyorum evet aynı sayıda. itiraz etmek istediğimi söylüyorum sadece sayaçta problem varsa itiraz edebiliyormuşum. sokayım yapacağınız işe sizin.
ilk duyulduğunda, kullanıma istinaden çıkarılan bir bedel dökümanı gibi anlaşılsada cinnet pardon(!) cennet vatanımızda her türlü soygunun çeşitli isimler kullanılarak yasal hale(!) dönüştürüldüğü belge.