bir de, tarihçi prof. dr. kemal haşim karpat'tan dinleyelim, okuyalım.
türk dış politikası tarihi adlı eserinde hoca şöyle demiştir:
***
ermeni konusunda türkiye'de yapılacak çalışmaların başında her şeyden evvel anadolu'da yirminci yüzyılın başında yaşayan ermeni nüfusunun sayısını tespit etmek gelmelidir. soykırım iddiasına ana dayanak noktası zaten nüfustur. ermeni iddialarına göre osmanlı devleti sınırları içinde yaşayan ermeni nüfusunun sayısı 2.5 milyondur. iddiaya göre bunun bir milyonu öldürülmüş, bir milyondan fazlası tehcir edilmiş ve 2-300 bin kadarı da istanbul'da ve anadolu'da (bazıları isim, din değiştirerek) kalmıştır.
ermenilerin kesin sayısını tespit edecek malzeme osmanlı 1882, 1904, 1914 ve rus 1897 nüfus sayımlarında vardır. ayrıca ingiliz arşivlerinde nüfus konusunda çok değerli vesikalar mevcuttur. bu vesikalara göre osmanlı devletinde yaşayan 1.4 milyon ermeni'nin en azından bir milyonunun rusya'ya, bilhassa bugünkü ermenistan'a göçtüğü görülür ki bu olayı ermeni milliyetçileri de kabul ederler.
...
goschen (ingiliz sefir) doğu'daki ingiliz konsolosluklarına "iki buçuk milyon iddiası ne derece doğru, araştırın" talimatını verdi. o dönem erzurum, van ve trabzon'da çok bilgili ingiliz konsolosları vardı. bunlar bir rapor hazırlayıp gönderdiler istanbul'a. diyorlar ki, ermeni nüfusu en fazla 1 milyon 400 bin."
...
sultan abdülhamit de altı vilayette sayım yaptırmış. onun ulaştığı rakam 1 milyon 200 bin... hemen hemen ingilizleri doğruluyor.
peki ne oluyor o 1 milyon 400 bin ermeni'ye?
bir kısmı tehcir sırasında yolda hücuma uğradılar. bu kesin... kürtler ve türkler tarafından, bazen de jandarmalarca öldürüldüler. bir kısmı da göç etti.
...
bütün mesele bu nüfus üzerinde dönüyor. oysa elimizde tüm vesikalar toplam ermeni nüfusunun bir buçuk milyon bile olmadığını gösteriyor. bunun bi milyonu göç ettiyse, 100-200 bini de anadolu'da kaldı, müslüman olduysa... istanbul ermenilerine de kimse ilişmediğine göre...
...
bir milyon ermeni'nin rusya'ya göçtüğüne dair: rus nüfusu istatistiklerine bakmak yeterli olacaktır. ilk mevcut rus nüfus istatistikleri erivan'da 40-50 bin kadar ermeni olduğunu gösteriyor. 1927'de yapılan nüfus sayımında ise bu sayı bir milyondan fazla çıkıyor. bunların çoğu rusya, romanya ve bulgaristan'dan değil, anadolu'dan gelen ermeniler.
...
o halde 1915'te ölen ermenilerin sayısı 100-200 bin kadar.
...
soykırımın ilk kez tanımlandığı 1948 cenevre sözleşmesine göre 1915 bir soykırım mıdır?
- hayır, çünkü planlı bir hareket değildi. ermeni milliyetçileri de böyle bir planın olduğunu binbir dereden su getirerek ispat etmeye çalıştılar, fakat kullandıkları malzemenin uydurma olduğu hep ortaya çıktı. bu ispat edilmiş bir şey değil.
...
ya yolda öleceklerini bile bile göndermek?
- 1878'de yüzbinlerce müslüman türk rumeli'den sökülüp yok edildi, 1912-1913'te balkan harbi'nde 400 bin müslüman öldürüldü. aynı miktarda adam göçe mecbur edildi. yine kafkaslarda bir buçuk milyon insan öldürüldü. peki bu durumda o devirde bütün milletler birbirine soykırım yapıyordu mu diyeceğiz? hayır, onlar savaş ortasında yaşanmış katliamlardı. bir coğrafyanın üzerinde sivil savaş gibi bir şey yaşanıyordu ve çok acıydı.
***
dipnot: her ölüm acıdır, ancak her ölüm soykırım değildir!
"sözde" tanımının başlığa eklenmesini düşündüğüm tehcir hadisesinin sonucu. çooook fazla üzerine yazıldı, çizildi, komisyonlar kurulsun dendi 20 sene evvel, ermeni tarafı yanaşmadı vs. tehcir bir karşılıktı evet ama öleceklerini bilerek göndermek değildi, aksine onların korunmasıydı amaç. ayrıca bu kafileye saldıranların da ermeni çeteler olduğu, öldürülen bir kaç saldırgan sayesinde ayyuka çıkmış ve arşivlerde kapı gibi de durmaktadır. keşke olmasaydı ama, keşke srebrenitsa da yaşanmasaydı mesela. rumeli'de asıl kırımı yapmasalardı.
"ermeni diasporası" denilen gruplar var. bunlar şu yılda bile ileri derecede ırkçı ve artık komediye kaçacak düzeyde saldırganlar. komediler gerçek olursa trajediye dönüşür. bunların kültürel aktiviteleri binlerce yıllık ermeni kültürünü, tarihini kenara bırakıp türklere düşmanlık öğretmek üzerine kurulu. toplantılarında bazısı 7-8 yaşında çocukları üstleri kan iziyle dolu beyaz kıyafetlerle giydirip "büyük ermenistan" illerini temsil eden adların üzerinde yürütüyorlardı. törene bakar mısın!
işin garibi "sevgi, barış, kardeşlik" adı altında bunlarla yan yana gelen özürcü türkler işin bu kısmını konuşmalarda anlatıyor ama propagandalarında tamamen yok sayıyorlar. "soykırım" gösterilerinde ermenilere destek veren, ermeni tarafında türkiye'ye karşı slogan atan türk, yanındakine "ben türküm" deyince direk dışlandığını, göstericilerden bazılarının sonraki kelimeyi bile duymadan arkasını dönüp gittiğini anlatıyor. çoğunlukta olmayabilirler ama çoklar.
her soykırım haftasında okullarda afiş savaşı yaşanırdı eskiden. türkler ve ermeniler kendi tezlerinin propaganda afişlerini üst üste asmaktan, yırtmaktan okulu kirletirdi. sonradan ortak kararlarla bundan caymaya hatta ateşkes yemekleri düzenlemeye başladılar.
soykırımı kabul etmeyen türklerin çoğu "yer değiştirme" adı altında ermeni sivillerin çoluk çocuk kitlesel olarka ölüme yollandığını kabul ediyor. ama
1- sivillere yönelik saldırıların karşılıklı olduğunu, türklerin güçlü olduğu için daha fazla zarar verdiğini
2- yasal olarak bunun soykırım kabul edilemeyeceğini çünkü bir ırka değil, savaş bölgesi halkına yapıldığını, o dönem istanbul'da, başkentte hala ermeni ailelerin sıkıntısız yaşadığını, bunun eşdeğerinin ikinci dünya savaşınsda berlin'de yahudi ailelerin yaşamasıyla eşdeğer olduğunu
savunuyor.
elçilik, resmi türkiye, iki ülke arasındaki ilişkilerin üçüncü ülke, gruplar tarafından zehirlenmesinin yanlışlığına vurgu yapıyor. diğer yandan yabancı protokolün katıldığı törende bir imamın (neden imam konuştu bilmem) ermenilerden "lanetlenmiş millet" diye sözettiğini de duydum. çevirmen bunu protokole çevirmedi.
türkiye resmi tezinin en büyük kozu ise şehit diplomatlarımız. terörün en korkulan kelime haline geldiği dünyada asala'nın günahları ermenileri vuruyor.
kişisel not: dünyanın en büyük problemi göç haline geldi. çekişmeler uzamazsa ermeni soykırımı meselesi bundan yirmi yıl önceki kadar tartışma alanı bulamaz.
Yapılması gereken bir olayın sonucunda yaşanan kayıba verilen isim. Bana göre “sözde” soykırımdır. Velev ki soykırımdır, yaşanan kayıplar tek taraflı değildi. “Soykırım” dedikleri hadise devlet tarafından onaylanarak verilen bir karar(kayıplardan devlet sorumlu değildir.) ancak tarihin her zaman bir başka yüzü de vardır. Burada mağdur edebiyatı yapmayacağım elbette. Kitaplardan, gazetecilerden duyduğunuz bilgileri yaşayan insanlardan dinlemenizi tavsiye ederim. Aynı kayıpları ermeniler tarafından türk halkı da yaşamıştır. Tarih kini beslemek için değil, yaşanılanların tekrarlanmaması için öğrenilmesi gereken bir şey.
yalnız, almanlar 20. yüzyılın ilk soykırımcısı olarak anılmamak istiyorlar da eğer bu da kabul edilirse beklediklerinin aksine tekrar soykırımla suçlanmaları çok büyük bir ihtimal. ermeni tehcirinde ittihatçılar kadar alman subayların da payı var hatta ermeni tehciri direk almanların kararıdır çünkü o sırada osmanlı ordusunu bizzat berlin yönetmektedir. hangi cepheye savaş açılacağını (örneğin,sarıkamış) bile almanların karar verdiği bir dönemde osmanlı'nın böyle bir kararı tek başına vermiş olması olanaksız zaten. kararı veren kişinin adı da general bronsart von schellendorff. bu askerin yazışmaları da freiburg'ta ki alman askeri arşivindedir ve türk tarihçilere açılmamaktadır.
yani, eğer bu olay tüm dünya tarafından kabul edilmeye başlanırsa almanları ''türkler yaptı biz göm yumduk'' lafından öte zorluklar beklemektedir. bu olayın boyutu öyle kolayca sıvışamayacakları kadar büyük. eğer tüm dünya ermeni tehcirini soykırım olarak tanımaya başlarsa türkiye'de pekala almanya'yı suçlayabilir.
madem burası bir sözlük... olmuştur olmamıştır, sözde veya gerçek kısmına girmeden şunları yazayım bir çok yurdum insanının öğrenme imkanının pek olmamasından dolayı:
- amerika'da özellikle de californiya'da pasadena denen los angeles'in bir bölgesinde bir milyon kadar ermeni var. hintliler 7/11, türkler benzin istasyonunda nasıl çalışıyorsa, taksicilerin çoğu ermenidir o bölgede. ve kime denk gelirseniz hemen bir şekilde konu döner dolaşır soykırıma gelir. diaspora ermenisi dediğin budur. bunla büyümüştür 3-4 kuşak... neyse... ancak dikkatimi çeken şey, hepsi sülalesinden kimi 5 kişi kimi 8-10 kişi sayar o dönemde ölmüş. büyük halası, nenesi vs gider liste. ama istisnasız hepsi!
- ve ne yazık ki şöyle birşey de var... kurtulabilenler hep suriye sınırına yakın yerin insanıdır. bir ermeniye denk gelip de hırlaşmadan konuşabilirseniz hep adana, mardin şurası burası duyarsınız... sivasdı, erzurumdu, konyaydı falan çıkmaz. sınıra ulaşamamışlardır çünkü.
hah işte bu ikisi adamı gerçekten düşündürür.
kendi görüşüme gelince... iyi kötü bir çok değişik şekilde denk gelmemden ötürü... buna bizim kilisenin tarihi de dahildir vs... herkesin kurşuna dizildiği bir soykırım yok ortada bosna gibi. ama hep şunu da söylerim, o karda kışta çoluk çocuk kadını yaşlısını yalan yapın sivasın kışında yollara dökmek bir de ta nerelerden suriye'ye kadar yürütmek allahsızlıktır.
sene 2019'un sonu... çoluk çoluk yaşlı vs herkes kendi sülalesini bir gözünde canlandırsın... yolda olduğunu düşünsün... yürüdüğünü. hadi diyelim benim sülalem... yaşlı hala, nine, zayıf çocuk vs ne olursa olsun o yolculuğu günümüzde bile çıkaramaz... çıkaramayan olacaktır. gümüşhane'den suriye'ye mi yürünür lan?
son nokta: bunu devlet de gazeteler vs de pek söylemez... ne var lan özür dileyip kabul etsek kurtulsak diye geçer ya bazen insanın aklından... hah o niye olmuyor?
amerika'da ne kadar ermeni varsa tazminat davası açacak türkiye'ye! binlerce onbinlerce insan! maldı mülkdü, maneviydi...
türkiye'ye on milyarlarca dolara patlayabilecek bu. ha kaç tane on milyar dolar olur onu kimse kestiremiyor işte.
tarih biliminin konusudur ve bilimsel yöntemlerle incelenmelidir, bilimsel inceleme çağrılarına ermenistan yetkilileri yaklaşmaktadır, herkesin ne düşündüğü kendisini bağlar, bilimin konusu olan bir konuda kendi şahsi düşüncelerini belirtmek ise kimse kusura bakmasın ama komik oluyor. Bu tıpkı, bence su 120 derece de kaynar demek gibi bir şey.
türkiye'de reddedilmesi suç ilan edilmelidir. fransa'nın yapması fransa'nın ayıbı değil, türkiye'nin ayıbıdır. ülkenizin yerlisi bir halkı yok edip vatanlarından neredeyse silinecek noktaya getirirseniz, üstüne de onların fiziki veya zihinsel kültür kalıntısı olan toplumsal hafızayla alakalı her türlü anısının kökünü kazımaya ant içerseniz; tüm bu yaptıklarınızı reddedip pişkin pişkin asıl suçluların onlar olduğunu iddia ederseniz birileri de bu aptallığınızdan faydalanır. geçmişteki insanlık suçlarınla hesaplaşıp bunların bedelini ödemeyeceksen bu verdiğin açığı fransa doldurur. fransa'nın falan değil, asıl türkiye'nin yürürlüğe koyması gereken bir şeydir soykırım inkarının suç olması yasası. bugüne kadar bunun yapılmamış olması türkiye'deki insan hakları, şeffaflık, tarihsel nesnellik gibi konulardaki seviyeyi çok açık gösteriyor.
Bugünlerde Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir savaş sürerken ve malum amerikada başkanlık seçimi yaklaşırken gene su yüzüne çıkması muhtemel sözde soykırımla ilgili Atatürk'ün 1 mart 1922 senesinde kars anlaşması ardından türkiye büyük millet meclisi toplantısında yaptığı konuşmanın bir kısmını iliştireyim şuraya:
" ...ermeni meselesi denilen ve ermeni milletinin menâfi-i hakikiyesinden ziyade cihan kapitalistlerinin menâfi-i iktisadiyesine göre halledilmek istenilen mesele, kars muahedesi ile en doğru suret-i hallini buldu. asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın revâbıt-ı hasenesi maâlmemnuniye tekrar teessüs etti...”
yani demiş ki, ermeni meselesi ermenilerin çıkarlarından çok, dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarları doğrultusunda halledilmek istenmesine rağmen kars anlaşması ile türkiye 'nin lehine, en doğru çözüme kavuşmuş.
türkiye'nin bundan yırtma şansı, israil ve amerika ile bazı dengeleri bozmamasına bağlıydı. sıçtı. bugün, zamanında "biden" diye bayram edem twitter solcumuz bile "ay napcaz" havalarında.
"bize ne gerekirse tüm dünya tanısın" diye atan tutan kardeşler de fransa'daki "ermeni soykırımı olmuştur" diye dönem ödevi teslimine zorlanan türk öğrencinin, bunu reddedince nelerle tehdit edildiğini araştırsın. tüm dünyada bir bok olamayan sjw kasıyor, türk işçinin üzerine gidecek ik, öğrencinin üzerine gidecek duyar papatyası öğretmen...
adına soykırım, jenosit değil de etnik temizlik denilecek olsa türkiye toplumunun kabulünde bir farklılık olup olmayacağını sık sık düşündüren, birinci dünya savaşı'nda önce ermeni ve rum, eşkıyalığa alıştıktan sonra da ayrım gözetmeksizin müslüman köyleri soyan bir katilin torununun oğlu olarak hakkındaki düşüncelerimi türkiye'de dile getirmekten yorgunlukla karışık bir çekincemin olduğu tarihi olayın dünyanın genelinde kabul edilen adı.
türk milliyetçilerinin hakkında sanki yüzbinlerce insan suriye çölü'ne sürülürken açlıktan, sefaletten ölüp gitmemiş, kadınlar evlerini terk ettirilip tecavüze uğramamış gibi davrandığı; ermeni milliyetçilerinin ise bundan istifade sanki yüzbinlerce türk de katliamlara kurban gitmemiş, müslüman köyleri yakılmamış, sanki acıyı tek onlar yaşamışlar gibi darbeyle başa gelmiş bir partinin işlediği haltları bütün ülkeye mal edip yüz yıl sonra para talep ettikleri, yıldönümünde türk bayraklarını yakarak ırkçılık yaptıkları olay.
babasının dedesi osmanlı zamanında ermeni doktor olan bir tc vatandaşı olarak 100 yıl önce olmuş/olmamış bir olayın günümüzde hala dillendirilmesini saçma buluyorum. umarım tez zamanda her iki tarafta ortak bir paydada buluşup konuyu bir daha açmamak üzere kapatırlar.
bir bana mı böyle geliyor bilmiyorum ama bu sene dünya çapında pek de iplenmedi sanki. birçok ünlü ermeni tek bir paylaşım bile yapmadı şu ana kadar. türkiye'de ali babacan vb andı. t: olmayan soykırım