internetin yaygın kullanımı sonrası popüleritesi azalan hikayecik.
nedeni ise bence; dopamin hormonudur. dopamin bildiğiniz üzere benzeri olaylar karşısında gittikçe daha az salgılanır. bu durumda benzeri fıkraları ikinci kere duyduğunuzda ikincisinde daha az zevk alıyorsunuz. ki fıkralar da belli temalar üzerinden türediği için zamanla daha az güldürür.
tabi tek suçlu dopamin değildir zaman da biraz suçludur gelişen teknoloji ile iletişim kolaylığı farklı kültürleri tanıma fırsatı vermiştir kentleşmeye katkı sağlamıştır kentlerde aynı bölgelerden gelen insanlara duyulan sevecen his sayesinde kendi insanını övme ve diğer insanları yerme merakı oluşmuştur o zamanlar gelişen yeşilçam sinemasındada örneklerini görürüz. sonra da şive komedisi yerini almıştır ve fıkralar son dönemini yaşamaktadır. çünkü bir sonraki komedi türü tespitler üzerinden gitmektedir ve fıkraların dezavantajı da harika tespit konusu olmalarıdır. tabi cumhuriyetten beri yakaladığımız tek globalleşme devrimi turizm ile kendimizle dalga geçmeyi de öğrendiğimiz için fıkralar hedef olmuştur ve 2005-2009 gibi "fıkralara gülen insan" adıyla bir espri anlayışı da gelince artık sadece 40 yaş üstünün komedisi olmuştur ve zamanla yaygınlaşan sinema ile günümüzde anılmamaktadır.
Günlük olayları ve gelişmeleri aktarmak adına gazete ve dergilerde kaleme alınır. Bu metinleri haber yazısı gibi de düşünmemek lazım. Olaylar köşe yazarının değerlendirmeleriyle sunulur. Öznel bir üslup takınılsa da yanlı davranılmaz (olması gerekeni anlatıyorum, günümüzde olanı değil.).
Bu yazılar uçup giden yazılardır aslında, çünkü günceldir. Her zamana hitap etmezler. Dün olan bir olay bugün köşe yazılarında yer bulur, ama beş yıl sonra okuduğumuzda bir anlam ifade etmez.