mahalle baskısının vücut bulmuş hali olan zorlama gün. beklentiler tavan yapar. çalışan beyaz yaka kadınlar ofislerinde kimin sevgilisi ya da kocası daha tatlişko yarışı yaparlar. erkekler de normal günde makul fiyata alacakları çiçek ve hediyelere bir kamyon dolusu para dökerler. restoranlarda yer bulunmaz, sevgililer günü özel menüleriyle herkes bir güzel söğüşlenir. bir gün pazarda dolaşırken, pazarcıların aralarında bir konuşmasına tanık olmuştum. biri diğerine "oğlum, ne uğraşacaksın hediyeyle mediyeyle, al sokaktan bir yavru kedi, kırmızı bir kurdele tak boynuna ver sevgiline, mis gibi işte" demişti. ülkenin her kesiminin hediye verme ve hediye alma baskısını hissettiği, illa ki bir aksiyon yaşanmasının gerektiği bir gün.
yanlız başıma, beklenti içine girmeden huzurlu bir şekilde geçirdiğim gün. bayan iş arkadaşım, erkek arkadaşına 400 tl lik bir hediye aldı ancak karşı taraf kıza bir çiçek bile yollamadı. bütün gün kızcağızın yüzü yerdeydi resmen. telefonunun ekranına bakıp durdu, kapıya bakıp durdu belki bir sürpriz olur diye ama hiç bir şey olmadı. böyle ilişkilerim olacağına ömür boyu yanlız kalmayı tercih ediyorum doğrusu. kimsenin, kimse için fedakarlık yapmak istemediği, aşırı ego yüklenmiş kişiliklerle dolu bu dünya.
evrensel olarak sevginin sadece bir günden ibaret olduğuna inandırılan gün. oysa saygı ve sevgi çerçevesi içerisinde, karşılıklı olarak birbirini anlayan, anlayış gösteren çiftler için her gün 14 şubat değil mi? yani en azından bence öyle olmalı. tabi bu güne özel olarak ayak uydurulabilir ama şahsen tespit ettiğim bu gün için normalde gittiğin bir restoranda yer bile bulamıyorsun, yer bulsan da fix menüler ekstra ıvır zıvır ücretleri ile karşılaşabiliyorsunuz. sahi sevgililer için mi 14 şubat yoksa rant sağlamaya çalışan iş yerleri için mi kararsızım. neyse boş verin siz 14 şubatı, her gününüz 14 şubatmış gibi yaşamaya çalışın. en sağlıklısı bu zannımca.
Ben bu günü kutlamayı sevmiyorum lakin sevgililer günü için özel bir hediye yapmayı da (u:el emeği ) tercih ettiğimden bittiğinde sevgili karıma vereceğim. t: yıllarca kutlamamış olmayı çok da içerlemiyorum.
sevgililer günü olarak bilinen gün. valentine's day. aynı zamanda dünya öykü günüymüş. bu sevgililer günü zımbırtısını başımıza bela edenlerin başında hıncal uluç var. gazete köşelerinde sayıklaya sayıklaya sonunda memleketin başına sardı. benim otuzlu yaşlarımın başlarına kadar sevgililer günü arada bir amerikan filmlerinde gördüğümüz pek de özenmediğimiz birşeydi. ne gün olduğunu bile bilmezdik açıkçası. çünkü o filmler de sevgililer gününe denk gelmezdi. sevginin ve sevgilinin günü mü olur allahaşkına. sevgi günlük bir şey değildir. sevdiğin insanları her gün seversin. zoraki hediye almak, aldırmak da sevgiye dair bir şey değildir. sevgi alınıp satılmaz. bu nedenle anneler günü babalar günü gibi tırıvırı günleri de sevmem.