the matrix revolutions filminin finaline doğru neo kaynağa ulaşır ve deux ex machina (gökten inen tanrı) ile diyaloğundaki o sakinlik, o kendinden emin, cool tavır sahnenin duygusunu hissettirir insana. özellike bu sahneyi sinemada izlemek isterdim.
neo: i only ask to say what i've come here to say. after that, do what you want and i won't try to stop you. (sadece söylemeye geldiğim şeyi, söylemek istiyorum. sonra ne yapacaksanız yapın sizi durdurmaya çalışmayacağım.)
deus ex machina: speak. (konuş.)
neo: the program smith has grown beyond your control. soon he will spread through this city, as he spread through the matrix. you cannot stop him. but i can. (smith adındaki program kontrolünüzden çıktı. yakında matrix'e yayıldığı gibi şehrinize de yayılacak. onu durduramazsınız. ama ben durdurabilirim.)
deus ex machina: [shouting] we don't need you! we need nothing! [bağırarak] (sana ihtiyacımız yok! hiçbir şeye ihtiyacımız yok.)
neo: if that's true, then i've made a mistake, and you should kill me now. (eğer bu doğruysa, hata yapmışım ve beni şimdi öldürmelisin.)
deus ex machina: what do you want? (ne istiyorsun ?)
cumali: ayaklarımda bir sıcaklık var yukarı doğru çıkıyor ne bu? sen çok vuruldun bilirsin eşkıya ben ölecek miyim? hiç yoktan üvey annem geldi aklıma ... sonra emel geldi aklıma onu vuracağımı hiç düşünmemişti ben de düşünmedim her şey birden bire oldu ben şimdi cehenneme gideceğim dimi.
baran: senin nereye gittiğini kim bilir
cumali: seninle memlekete gidecektik hani dağlara çıkacaktık çok korkuyorum eşkıya çok beni bırakma çok korkuyorum eşkıya çok
baran: korkma sadece toprağa gideceksin sonra toprak olacaksın sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin oradan çiçeğin özüne ulaşacaksın. çiçeğin özüne bir arı konacak belki belki o arı ben olacağım. www.youtube.com/...
pink 2016 okuyun kendileriyle içki içen kızları tecavüze yeltenen serserilerin lehine sonlanmak üzere olan duruşmada '' hakim-avukat arası'' diyalog:
hakim: kapanış için sözünüz var mı bay sahgel ? sahgel(avukat): hayır. hayır sayın yargıç. hayır sadece bir kelime değil, tam bir cümle. daha fazla açıklama yapmaya ihtiyaç yok. ''hayır'' sadece '' hayır'' anlamına gelir. müvekkilim ''hayır'' dedi sayın yargıç ve çocuklar hayır kelimesinin hayır anlamına geldiğini anlamadılar.
kızları tanıyıp tanımadığı arkadaşı sevgilisi, fahişe hatta kendi karın ''hayır'' hayır anlamına gelmez ve birisi söylediğinde durmalısın.
"iğdebeline yağmur yağıyor. yağsın! yüzyıllardır yağıyor, ne farkeder. ama bundan sadece 100 yıl sonra bile arap ne sen ne ben ne savcı ne komiser.. hani şairin dediği gibi; yine yıllar geçecek ve geriye benden bir iz kalmayacak, yorgun ruhumu karanlık ve soğuk kuşatacak"
esaretin bedeli 'nde koğuşların aranması sırasında hapishane müdürü warden samuel norton'un andy'nin elindeki incil'i alıp din hakkında konuşması ve kitabı tekrar ona verirken "kurtuluş onun içinde " demesi... unutulmaz bir film repliğidir bana göre... zira, andy'nin kurtuluşu cidden o incil'in içindeki çekiçte gizlidir...
ayrıca, film bize mütemadiyen "allah-kitap" diyen yavşakların nasıl da para pul sevdalısı olduklarını taa 1994 yılından göstermiş ama biz embesil bir toplum olduğumuzdan mütevellit anlayamamışız demek ki...
savaşırsanız belki ölürsünüz. kaçarsanız yaşarsınız, en azından bir süre... ve bugünden yıllarca sonra yatağınızda ölürken bu günden o güne kadar ki tüm günlerinizi bir şans, sadece bir şans için, buraya tekrar gelip düşmanlarımıza yaşamlarımızı alabileceklerini ama özgürlüğümüzü asla alamayacaklarını söylemek için feda etmez miydiniz? (bkz: william wallace)
Yüzüklerin efendisi'nden iki harika replik; "Many that live deserve death. And some that die deserve life. Can you give it to them? Then do not be too eager to deal out death in judgement." "(Yaşayan pek çok kişi ölümü hak eder. Ölülerden bazıları da yaşamı. Yaşamı onlara verebilir misin? Ölüm hakkında karar vermekte aceleci olma.)"
"For even the very wise cannot see all ends." "(En bilgeler bile tüm sonuçları göremez.)"
Hangi filmde geçtiğini unutsam da not defterimde şunlar yazmakta: "İnsanlar hayatta tercihler yapıyor ve onlarla yaşamayı seçiyor veya yaşamamayı. Beni sevmediğinden ya da benim seni sevmediğimden değil ya da birlikte olma fikrini sevmediğimizden. Sebebi henüz sevmeye hazır olmamandı. Artık hepsi uzakta."
Zamansız ayrılıklar, belki de bundan. Sevmeye hazır olmamaktan. Hem de çok severken ve sevilirken gitme isteği, ayrılma arzusu. Güzel olansa bir gün bu repliği söyleyecek olmak.